- Hariçte gerçekleşen şeyler rüya mesabesindedir

Adsense kodları


Hariçte gerçekleşen şeyler rüya mesabesindedir

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sumeyye
Sat 12 February 2011, 02:49 pm GMT +0200
Hariçte Gerçekleşen Şeyler, Rüya Mesabesindedir:

 

Bil ki: Hariçte gerçekleşmiş bulunan şeylerin pek çoğu, mana­ların kendilerine münasip düşecek suretlere bürünmesi hususun­da rüya mesabesinde olmaktadır. Meselâ Hz. Davud’a (s.a.) melek­lerin iki davacı suretinde gözükmeleri ve kendisine davayı arzet-meleri böyledir. [253] Hz. Davud (s.a.), bunun, Evriyâ’nın hanımı hakkında gösterdiği hatalı tavrının sembolize edilmesi olduğunu anlamış ve hemen tevbe edip, yaptığından vazgeçmiştir. [254] Rasûlullah’a (s.a.) (İsrâ gecesinde) şarap ve süt bardaklarının arzedilmesi ve kendisinin sütü seçmesi de böyledir. Bu, ümmete şehvetlerin ve fıtratın arzedileceğinin ve belli bir olgunluğa ulaşmış kimselerin fıtratı tercih edeceklerinin sembolize edilerek anlatılması şeklidir. Keza Rasûlullah’ın (s.a.), Hz. Ebû Bekir’in (r.a.) ve Hz. Ömer’in (r.a.) beraberce kuyunun etrafında (ayaklarını salarak) oturmala­rı; Hz. Osman’ın (r.a.) ise onlardan ayrı tek başına oturması, -Saîd b. el-Müseyyeb’in [255] yorumuna göre- mezarlarına defnedi­lişinin sembolize edilmiş bir şekli oluyordu. [256] Bu kadar örnek ye­terlidir. Haşır olaylarının büyük çoğunluğu işte bu kabildendir.

 

Nefs-i Natıkanın, İnsanî Ruh (Neşeme) İle Olan İrtibatı:
 

Bil ki: Nefs-i natıkanın, neşeme ile olan ilişkisi, pek çok insa­na nisbetle daha güçlü ve şiddetlidir. Aşina olunanlarından uzak bulunan ilimlere nisbetle onun hali, anadan doğma kör olup hiçbir şekilde renkleri ve ışığı düşünemeyen kimsenin haline benzer. Nefsin onların elde edilmesine yönelik bir arzusu da bulunmaz, bu ancak asırlar ve uzun zamanların geçmesi sonrasında, surete bü-rünmeler, temessül etmeler içerisinde oluşur.

 

Yeniden Diriltilme (Ba’s) Sonrasında Mücâzât:

 

Nefisler, yeniden diriltildikten sonra ceza ya da mükafaat görürler. Bu, kolay ya da zor bir hesaba çekilmek, selametle ve(ya) yaralı bereli olarak sırattan geçmek, tabi olduğu kimselerin peşine düşmek ve bunun sonucunda kurtulmak ya da helak olmak, elle­rin ve ayakların tanıklık etmesi, amel defterlerinin okunması, esirgeyip cimrilik ettiği şeylerin ortaya çıkması ve sırtına yüklen­mesi ya da onunla vücudunun dağlanması gibi yollarla olur.

Kısaca söylemek gerekirse, nefiste bulunan ve insan türünün özelliklerinin kazandırmış olduğu şeylere ait şeylerin büründüğü suretler, aldığı şekiller vardır. Kim, yakinî imanca daha derin, ruh-ı insanî bakımından daha geniş ise, haşr alemiyle ilgili sûrî te­zahürler onun hakkında daha tamam ve daha çokça olacaktır. Bu­nun içindir ki Rasûlullah (s.a.), ümmetinin azabının çoğunun ka­bir âleminde olacağını beyan buyurmuştur.

Orada temessül eden bazı şeyler de vardır ki, nefisler onları müşahede etme konusunda birbirleriyle eşit bulunurlar. Hz. Pey-gamber’in (s.a.) bi’seti ile açıklanmış ve yayılmış bulunan hidaye­tin, havuz şeklinde; nefislerin hesap hanesine yazılan amellerin terazi şeklinde surete bürünmesi; nimetin, lezzetli yemek, afıyetli içecek, arzu duyulacak eş, beğenilecek elbise, değerli ev şeklinde kendisini göstermesi gibi.



[253] Bkz. Sâd: 38/21-26.

[254] İyice araştırılırsa görülecektir ki, bu konuda Hz. Davud'a (s.a.) nisbet edilen israilî haberlerin çoğu asılsızdır. Güya Hz. Davud, Evriyâ'nın ka­rısına göz koymuş ve onu almak için de kocasını savaşa göndermiş ve böylece öldürülmesini ve hanımın kendisine kalmasını planlamıştır. Hz. Davud, masum bir peygamber olarak bu gibi yakıştırmalardan uzaktır. Kaldı ki Kur'ân'da zikredilen olayda bu anlatılanları yakından ya   da uzaktan destekleyecek bir husus da bulunmamaktadır. Kur'ân'dan anlaşılan şudur: Hz. Davud, kendisine arzedilen davada aceleci davranmış ve henüz karşı tarafı dinlemeden hüküm vermeye kalkışmıştır. Onun Kur'ân'da sözü edilen tevbesinin sebebi -özellikle de kendisine hikmet ve haklıyı haksızdan ayırma kabiliyeti verilmiş iken- işte bu aceleci tavrıdır.

Bu konuda Bkz. Çantay, Meâl, 2/812. (Ç)

[255] Tabiîn âlimlerinin büyüklerindendir.

[256] Hz. Osman'ın (r.a.) kabri, onlarınkinden ayrı yerdedir.(Ç)



kaan 7A
Tue 16 December 2014, 03:22 pm GMT +0200
Yeniden Diriltilme (Ba’s) Sonrasında Mücâzât :
Nefisler, yeniden diriltildikten sonra ceza ya da mükafaat görürler.
Kısaca söylemek gerekirse, nefiste bulunan ve insan türünün özelliklerinin kazandırmış olduğu şeylere ait şeylerin büründüğü suretler, aldığı şekiller vardır.
Hz. Davud (s.a.), bunun, Evriyâ’nın hanımı hakkında gösterdiği hatalı tavrının sembolize edilmesi olduğunu anlamış ve hemen tövbe edip, yaptığından vazgeçmiştir.
:)

melda 6D
Sun 21 December 2014, 12:24 pm GMT +0200
acele işe şeytan girer lafı gerçekten doğru o zaman ALLAH sırrat köprüsünden şimşek gibi geçmeyi nasip etsin nefsimize uydurmasın ALLAH HZ Davud un töğbesini affettiği gibi inşallah bizimde töğbemizi affeder