- Hariciye Teşrifatçısı Mehmet Kamil Bey

Adsense kodları


Hariciye Teşrifatçısı Mehmet Kamil Bey

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Thu 5 July 2012, 03:55 pm GMT +0200
Tanzimat döneminde bir alafranga: Hariciye Teşrifatçısı Mehmet Kamil Bey
Ali Şükrü ÇORUK • 60. Sayı / TARİH


Her ülkede olduğu gibi modernleşme çabaları bizim ülkemizde de tartışmalara sebep oldu. Bugün de tartışılmaya devam ediyor. Değişim ve ilerleme (terakki) gibi sihirli kelimelerle birlikte anılan modernleşmenin sosyal hayatla ilgili tarafı ise tartışmaların odağında yer alıyor. Her tartışmalı meselede olduğu gibi modernleşme sürecinin özellikle sosyal hayat boyutunda toplum içinde birbirinden farklı tavırlar söz konusu.

Bizde Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından ve Tanzimat Fermanı’nın ilan edilmesinden sonra hız kazanan modernleşme çabalarına baktığımızda toplum içinde bu süreç karşısında üç farklı tavır sergilendiğini görüyoruz.
1. Statik bir gelenek anlayışı doğrultusunda Batı’dan gelen her şeye uzak durmak
2. Batılı değerler ile yerli değerleri uzlaştırıp bir terkip çabası içinde olmak
3. İlerleme yolunda yerli değerleri ayak bağı görmek; Batı’nın üstünlüğünü kabul edip hayatın her alanına Batılı değerleri hâkim kılmak…

Adeta “Ateşten Gömlek” bir süreci işaret eden modernleşme tarihimiz aynı zamanda bu tavırların birbirleriyle olan mücadelesine işaret ediyor. Bazen farklı ideolojiler arasında gidip gelen, el değiştiren bu tavırlar içinde, varlığını sürdürmekle beraber toplumun geniş kesimleri tarafından itibar görmeyen, her dönemde eleştirilen tavır ise üçüncüsü. Mensupları “şık” ve “züppe” diye anılan bu tavrın sosyal hayattaki karşılığı ise alafrangalık. Bu yazı da alafrangalığın Tanzimat dönemindeki temsilcisi sayılan Hariciye Teşrifatçısı Mehmet Kâmil Bey üzerine kaleme alındı.

Alafranga tipolojisi
Tanzimat döneminde ortaya çıkan ve günümüzde de varlığını devam ettiren alafranga tipinin özellikleri şunlar: Kendi değerlerini, tarihini, geleneklerini küçümsemek, “bizden adam olmaz kardeşim, bak Avrupalılar neler yapıyor” düşüncesinden hareketle ait olduğu toplumu beğenmemek. Batılılaşmayı sadece dış şekliyle algılayıp yaşam tarzını öne çıkarmak, Batılı olmayı toplum içinde ayırıcı bir vasıf olarak görüp ödünç olduğu her hâlinden belli davranışlar sergilemek. Ayrıca Türkçede karşılığı olduğu halde konuşma sırasında yabancı kelimeler kullanmaya gayret etmek, görmekten çok görünmeyi tercih etmek, gezmeye eğlenmeye, hoşça vakit geçirmeye ağırlık vermek, üretmek yerine tüketmek, maddi bakımdan zor durumlara düşmekle beraber Batılı yaşam tarzını bırakmamak gibi…

Toplum için her zaman mesele olan alafrangalık konusu özellikle romancıların dikkatini çekmiş, ilk romanlardan itibaren bu konu sıklıkla işlenmişti. Hatta bu konu etrafında oluşturulan tiplerle karşılaştığımızda “Bu kadar da olmaz. Romancı bu tipi oluştururken biraz aşırıya gitmiş galiba” dediğimiz çok oluyor. Özellikle Ahmet Mithat Efendi’nin yazdığı Felâtun Bey ile Rakım Efendi romanının alafranga kahramanı Felâtun Bey ile Recaizade Mahmut Ekrem’in yazdığı Araba Sevdası romanının züppe kahramanı Bihruz’u gördükten sonra… Ancak Tanzimat döneminde yaşamış ve uzun süre Hariciye Teşrifatçılığı, günümüzdeki manasıyla Protokol Müdürlüğü yapmış olan Kamil Bey yukarıda ismi geçen roman kahramanlarının günlük hayatta karşılığı olup olmadığı konusunda şüpheye yer bırakmayacak bir kişilik.

Tanzimat’tan sonra devlet kurumlarının Batılı tarzda yeniden düzenlenmesi çerçevesinde 1847 yılında kurulan Hariciye Teşrifat Kalemi, gerek Osmanlı Devleti’ne Avrupa’dan gerekse Osmanlı Devleti’nden Avrupa ülkelerine yapılan diplomatik ziyaretlerin protokol dairesinde gerçekleştirilmesini üstlenen bir kurum. Yurtdışından ülkemize gelen devlet adamlarının, kraliyet üyelerinin ağırlanması da bu kurumun görevleri arasında. Teşrifat Kalemi’nin ilk müdürü olan ve kısa aralıklar hariç 1879 yılında ölene kadar bu görevde kalan Kamil Bey uzun yıllar yabancılarla münasebette bulunmasından dolayı tam bir alafrangaydı. Aynı zamanda Tanzimat’ın ileri gelen devlet adamlarından Fuat Paşa’nın kayınbiraderi olan Kamil Bey alafrangalığı günümüz tabiriyle o kadar içselleştirmişti ki en ufak bir şeyde bu yönünü açığa vurmaktan geri kalmazdı. Onun alafrangalığının derecesini göstermek için birkaç örnek verelim.

İş çatallandı veya “L’affaire est devenue fourchette”
Tanzimat’ın önemli simalarından Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Âli ve Fuat Paşalar gibi Tercüme Odası’ndan yetişen ve dönemin diplomasi dili Fransızcayı burada öğrenen Kamil Bey, görevinin haricinde günlük hayatta da Fransızca konuşmaktan, sözünün arasına Fransızca kelimeler yerleştirmekten hoşlanan birisiydi. Fransızca konuşmak ve herkesten farklı olduğunu göstermek merakı o dereceye ulaşmış ki Kamil Bey Türkçe atasözlerini ve deyimlerini Fransızca söylemek gayretine düştü. Bilindiği üzere atasözleri ve deyimler mahiyeti gereği aynı kelimelerle başka bir dile çevrilemez. Diğer dillerde aynı konu ve fikir etrafında oluşturulmuş başka atasözü ve deyimler vardı. Fakat Kamil Bey’i durdurmak ne mümkün. Kâmil Bey “iş çatallandı” deyimini Fransızca söylemek sevdasına düşer ve aynen tercümeyle “L’affaire est devenue fourchette” demekten geri durmuyordu.

Kamil Bey aynı tavrı yemek isimlerinde de gösterirdi. Bir gün konağında İstanbul’da bulunan yabancı elçilik mensuplarına ziyafet verdi. Böyle ziyafetlerde adet olduğu üzere misafirlere bir yemek listesi hazırlandı. Listede Türkçe yemek isimlerinin karşısında Fransızcaları yazılıydı:
Kadın budu: Cuisse de Femme,
Karnıyarık: Ventre fendu,
Kazandibi: Fond du chaudron,
Sarığıburma: Turban tordre…

Kamil Bey az buçuk Fransızcasıyla Fransızcaya katkı yapmak(!) çabası yüzünden çevresi tarafından alaya alındı. Ancak o doğru yolda olduğundan emindi ve eleştirilere ve alaylara kulak asmadı.

Dönemin devlet memurları teamülüne aykırı olarak baş açık resim çektirmek, sakalını Frenk tarzında kestirmek de onun alafrangalıkları arasındaydı. Bir de her yemekte peynir yeme alışkanlığı vardır ki bununla ilgili anekdotu anlatmak burada uygun düşmez. Arzu edenler Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey ile Mehmed Galib Bey’in birlikte hazırladıkları Geçen Asırda Devlet Adamlarımız adlı esere bakabilirler.

Kısa boyu ve biraz da müzevir kişiliğiyle döneminde “Mahşer Midillisi” lakabıyla anılan Kamil Bey, alafrangalık tarihimizin önde gelen kişilikleri arasında yerini aldı.