- Hanımlara zaman neden yetmez

Adsense kodları


Hanımlara zaman neden yetmez

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Thu 29 March 2012, 02:56 pm GMT +0200
Hanımlara zaman neden yetmez?

Ekim 2007 25.SAYI

Ev işleri, çocuklar, eş… derken kendisine bir türlü vakit ayıramamak pek çok hanım için önemli bir sıkıntı kaynağı. Yapılacak işleri çok, oysa zamanı azdır annelerin. Hele ücretli bir işte çalışıyor ya da gönüllü hizmetlerde bulunuyorsa evdeki her dakikası daha da kıymetli hale gelir. Kimileri bu yoğun tempoya ayak uydurmaya gayret gösterir ve planlı hareket etmede, zamanı etkili ve verimli kullanmada az veya çok başarılı olur. Kimileri de bu koşuşturmayla baş edemez, bunalım yaşar ve psikolojik destek arayışına girer. Ve sonunda “Üzerimde bir ağırlık var, nasılsa bitmeyecek diye bir türlü ev işlerini yapamıyorum”, “Ev işleri artık beni çok bunaltıyor, hiçbir şeye yetişemiyorum”, “Evle ilgileneyim derken çocuklarımı ihmal ediyorum”, “Artık kendime de vakit ayırmak istiyorum” gibi cümlelerin ardı arkası kesilmez olur.

Geçen zamanın kazası olamayacağından vaktimizi planlayarak kullanmalıyız. Zamanı etkili kullanabilmek deyince, kişinin kendisine, çevresine, sosyal hayatın getirdiği hizmet ve faaliyetlere, ihtiyaçların karşılanmasına ayırdığı zaman birimleri arasındaki dengeyi iyi kurabilmesinden bahsederiz. Peki bu kadar çok işi bir arada ve dengeli olarak götürebilmek mümkün mü?

Psikolog Yasemin Yalçın Aktosun, hanımların zamanla ilgili şikayetlerinin temelinde bazı ortak olguların yattığını ifade ediyor. Genellikle mükemmeliyetçi, maksimumu hedefleyen, detaylara takılan kişiler zamanın yetmeyişinden muzdarip. “Sabah evi şöyle bir toparlamayı işten saymayanlar var. ‘Şurayı da yapayım, burası da olmalı’ derken bir türlü memnun olmuyor bazı hanımlar” diyen Aktosun, uyku saatlerini ayarlamanın ve güne düzenli başlama alışkanlığının hanımların vaktini tanzim etmede önemli bir etken olduğunu vurguluyor. Bu noktada, çalışan hanımların ev hanımlarına göre zorunlu olarak daha planlı olduklarını, gün boyu evinde oturan hanımların “Nasılsa evdeyim, kahvaltımı ne zaman istersem yapabilirim, hatta yapmasam da sorun olmaz” diyerek daha gevşek bir düzene alışabileceğini bildiriyor.

Gününü evde geçiren hanımların bu halini şöyle açıklıyor: “Ev kadını psikolojik olarak da adapte olamıyor. Farklı rolleri var. Akşama kadar öyle yoruluyor ki can acısıyla, eve gelen çocuklarını ve eşini incitebiliyor. Annelik ve eş olma vazifelerine geçişte sorun yaşıyor. Yorgunluğunun acısını onlardan çıkarabiliyor. Zamanla ev işlerine karşı negatif tutumlar geliştirebiliyor. Böylece hanımların, ev işlerini bir düzene koyma ve zamanı planlama çabaları günden güne azalıyor. Sonuç olarak işler gözünde büyüyor ve ‘Hemen yapıvereyim de bitsin’ diyemiyor. Enerjisi kalmayınca içinde bulunduğu negatif psikoloji ile beraber işleri bitiremiyor.”

Erkek hanımını motive etmeli

Hanımların ev işlerinden yılmasının bir diğer nedeni de erkeğin, eşinin gösterdiği gayretleri küçümsemesi ve takdir etmemesi. “Ben olsam bu kadarcık işi bir saatte tamamlardım. Akşama kadar ne yapıyorsun ki? Yapmazsan yapma, sen bilirsin” şeklindeki ifadeler hanımların enerjisini bitirmeye yetiyor. Aktosun, eşinin ev işlerinde çok gayretli ve atik olmasını dileyen beylere şu tavsiyelerde bulunuyor: “Erkek hanımına karşı anlayışlı olduğunda ve ‘Canım, seni anlıyorum, akşama kadar bizim için yoruluyorsun, keşke bizim sana daha fazla desteğimiz olsa, senin için ne yapabilirim?’ tarzındaki ifadelerle yaklaştığında hanımının motivasyonunu arttırır.” Eşinden böyle güzel ve anlayışlı ifadeler duyan kadın, “Evim için daha fazla neler yapabilirim” diye düşünerek pozitif enerjiyle dolar hatta tüm sitemlerini, yorgunluklarını bile unutur. Erkek eşine destek verdiğinde ve onun sorumluluklarını paylaştığında, hanımlar anneliğe daha fazla zaman ayırabilir. Aile fertleri arasındaki bu yardımlaşma ve sorumlulukları paylaşma tutumları hanımlar için en önemli motivasyon kaynağıdır. Böyle bir ailede en karmaşık işler çabucak çözülür, en dağınık evler kolayca düzenlenir. Başka şeylere zaman bulmak kolaylaşır. Anneler, işleri için çocuklarını ve kendini de ihmal etmezler.

Planlı yaşayan kendine daha çok zaman ayırabiliyor

Psikolog Yasemin Aktosun, vaktimizi planlamada dikkat edeceğimiz üç sınıflamaya dikkat çekiyor. Buna göre kişi öncelikle işlerini; olmazsa olmazlar, mutlaka yapılması gerekenler ve vakit kalırsa yapılacak olanlar şeklinde kategorize eder. Bir sonraki günün işlerini önceki geceden listeleyip aciliyet ve önem sırasına göre planlar. Listenin başına “olmazsa olmazlar”ı alır (Dilerseniz bu işlerin yanına, birinci derece önemli oldukları için, rakamla 1 yazabilirsiniz. Diğerlerine de 2 ve 3 rakamını ilave edebilirsiniz). İkinci sıraya “mutlaka yapılması gerekenler”i koyar ve nihayet sonuncu sıraya “vakit kalırsa yapılacaklar”ı kaydeder. Listesini uygulamada kararlı olur ve her gün uygulama oranını kontrol eder. Yaptığı plana büyük oranda uymanın kişiye psikolojik getirisi de bulunur. Kişide kendine güven ve rahatlık görülür. Bununla birlikte düzenli yaşamın zamanını bereketlendirmesiyle kişinin kendisine ayırdığı sürenin de uzatılması söz konusudur.

Haftalık ve aylık planlar koşuşturmayı önler

İşlerinizin daha düzenli olması için öncelikle bir haftalık plan yapmaya başlayabilirsiniz. Ardından bir haftalık planınıza bakarak aylık plan hazırlamaya geçebilirsiniz. Günlük işlerinizin dışındaki faaliyetlere ne kadar vaktiniz kalıyor? Diyelim ki sosyal aktivitelere haftada 30 saat ayırdınız. Bunun bir kısmını akraba ve arkadaş ziyareti oluşturuyor. Öyleyse bu ay hangi arkadaş ve akrabaların ziyaret edileceğine karar verip uygun haftalara işaretleyebilirsiniz. Mail yollanacak, telefon açılacak kişiler listesini de buraya dahil edebilirsiniz. Böylelikle sevdiklerinizden sürekli sitem duymaktan kurtulursunuz. O ay okunacak kitap veya kitaplara karar verir; okunacak sayfa sayısını 4’e bölerek bir haftalık programınıza bu rakamı kaydedebilirsiniz. Diyelim ki haftada 30 sayfa okumanız gerekiyor. Bundan sonrası çok kolay. Bu 30 sayfayı uygun günlere yerleştirdikten sonra günlük, haftalık ve aylık okuma planınızı çıkarmış olursunuz. Bu planlamayı diğer aktiviteleriniz için de uygulayabilirsiniz.

Zamanı kemiren tutum: “Erteleme”

Planlı ve düzenli yaşamın en önemli düşmanlarından biridir erteleme sorunumuz. Bir işi sürüncemede bırakarak biran önce neticelendirmeye gidemiyorsak erteliyoruz demektir. Erteleme, zamanla alışkanlık haline gelirse kontrolün elimizden çıktığı duygusunu uyandırır. Ödenmeyip üzerine faiz binen faturalar, son geceye kalan ve yeteri kadar çalışılmadığı için başarısız olunan sınavlar, değerlendirilmeyi beklerken kokuşan sebze-meyveler vb. ertelemenin kurbanı olur.

Zamanı etkili kullanmak için yapmamız gereken ilk iş belki de ertelediğimiz işlerin listesini çıkarmaktır. “Daha sonra yaparım” düşüncesiyle geriye bıraktığımız işleri ana başlıklar halinde listeleyebiliriz. Mutfak işleri (buzdolabının içinin kontrolü ve temizliği gibi), ev temizliği (kanepe içlerini düzenleme, çekmecelerin yerleştirilmesi vs.), sağlık (doktordan randevu alma, sağlık kontrolü yaptırma vs.), kişisel (kitap okuma, saç bakımı vs.) gibi işlerinizi başlıklar halinde toparladığınızda hangi işlerin neden ertelendiğini daha net bir şekilde görebilirsiniz. Ciddi bir mazeretiniz olmadığında boş yere ertelediğinizi, gevşek tutum sergilediğinizi fark edebilir ve listelenen işlerin bir an önce halledilmesi için harekete geçebilirsiniz.

Evli, çocuklu ve hizmet ehli olabilmek...

Geçtiğimiz günlerde 8. çocuğunu dünyaya getiren 45 yaşındaki Hilal Hanım hem evinin işlerini hem de hizmet sorumluğunu rahatlıkla taşıyan biri. Gençliğinden bu yana ev hanımlığı ve annelik vazifesinin yanında hizmetini de aksatmayan bu çalışkan annenin çabaları 8. çocuğunda bile eksilmemiş. Ona göre bunun sırrı ve olmazsa olmaz şartı hanımların sabah erken kalkmaları. “Sabah dokuz, on gibi uyanan bir hanım o günden çok fazla şey ummasın” diyen Hilal Hanım’a göre kahvaltı, ev temizliği, yemek… derken günün geri kısmında ancak çocuklara ayıracak kadar vaktiniz kalıyor.

Bu duruma göre erken uyanan, mümkünse sabah namazından sonra tekrar uyumayan bir hanım, yemeğini erkenden hazır edebiliyor. Kahvaltı ve ev işlerini öğleye kadar yetiştirebiliyor ve öğleden sonrasını akşama kadar hizmete ayırıyor. Zaman zaman çocuklarını evde bırakmak ve onları ihmal etmekle eleştirilen Hilal Hanım, eşinin desteği sayesinde bu durumu aştığını belirtiyor. “Küçük bebeğim zaten yanımda oluyordu. Çocuklarım okuldan dönmeden eve yetişmeye çalışıyordum ancak bazen onlardan bir saat kadar sonraya da kalabiliyordum. Bu yüzden gerek akrabalarımın büyüklerinden gerekse diğer yakın çevremden zaman zaman eleştiri aldım. Neyse ki eşim çok destek oldu; böylelikle annelik vazifemi unutmadan yoluma devam edebildim” diye ilave ediyor. Hilal Hanım çok sayıda çocukla dahi hem ev işlerine hem de gönüllü işlere yetişilebileceğinin somut bir örneği ve çevremizdeki duyarlı kadın örneklerinden sadece biri.

Ev işleri gönüllü hizmete mani değil

Çocuklu hanımların gönüllü çalışmalara vakit ayırmasıyla ilgili Psikolog Yasemin Yalçın Aktosun; “Anne, çocuktan ve eşinden vakit çalmadan her şeyi yapabilir ve kendini motive eder. “Sürekli çocukla olunmalı” diye bir kaide yok. Şu kadar saat ilgilenilmeli, şeklinde bir süre veremesek de ölçümüz onların ihtiyaç duyduğu miktar olmalı. Çocuk huysuzlandığında, anneye ihtiyaç duyduğunda yanında olmalı. Anne sürekli evde bulunup bu durumdan geriliyorsa, yaşadığı gerilim çocuğuna da yansıyacağından, bir yakını veya varsa yardımcısıyla çıkması daha uygun olur. Gönüllü veya ücretli çalışacak olan anneler için en güzeli, ilk yıllarda çocuklarından ayrılmamaları, çocuklarını da yanlarına almalarıdır” diyor.

Evi küçük olan daha fazla zaman harcıyor

Gazi Üniversitesi’nde yapılan “Evli Kadınların Zaman Kullanımları” başlıklı araştırmaya göre; hanımlar ev işlerine ortalama 7 saat 6 dakika harcıyor. Gelir getirici bir işte çalışan hanımlar ev işlerine bir günde 5 saat 53 dakika, gelir getirici bir işte çalışmayan hanımlar ise 8 saat 32 dakika süre harcıyor. Evi 90 m ’den küçük ve ailesindeki birey sayısı 2 olanlar, ev temizliğine daha fazla süre ayırıyor. Ailenin geliri arttıkça kadınlar mutfak faaliyetlerine, çamaşır yıkamaya, alışverişe daha az süre harcıyor. Öğrenim düzeyinin artmasıyla kişisel bakım ve dinlenme ile para kazanılan işe harcanın süre artıyor, bunun yanı sıra çamaşır yıkamaya, çocuk bakımına ve serbest zaman faaliyetlerine daha az süre harcanıyor.

Sahabi hanımlar zamanı nasıl değerlendirdi?

İslam’ın yayılmasında önemli görevler üstlenen sahabi hanımların zamanlarını nasıl değerlendirdiklerini, hangi işlerle meşgul olduklarını biliyor musunuz?


Saadet devrinin kutlu hanımları başta kendi yuvaları olmak üzere tüm dünyada İslam’ın en güzel şekilde yaşanması ve yayılması için çaba sarf ediyorlardı. Bunun için öncelikle, dışarıda müşriklerle mücadele eden eşlerine destek oluyor ve yüce dinimize fayda sağlayacak hayırlı evlatlar yetiştirmeye gayret ediyorlardı. Allah Rasulü (s.a.v) izin verdiğinde bizzat savaşa katılıyor ya da geri planda savaşçılara hizmet ederek yaralıları tedavi etme, elbiselerini dikme, su, yiyecek ve içecek taşıma gibi görevleri yerine getiriyorlardı. Bizzat savaşa katılan hanımlardan en bilinenleri Efendimiz’in halası Hz. Safiye (r.a), Ümmü Ümare (r.a), Esma binti Yezid (r.a), Ümmü Hakim binti Haris (r.a), Hint binti Utbe (r.a) ve kızı Cüveyriye’dir (r.a).

Sahabi hanımlar neler yapardı?

Hz. Hatice (r.a) ticaretle ilgilenmiştir. 
Hz. Aişe (r.a), Efendimiz’den aldığı ilmi ümmetine aktararak bir çok önemli alimin yetişmesine vesile olmuştur. Onun adı, İslam hukuku kurucuları arasında geçmiştir.
Hz. Esma binti Umeys (r.a) dericilik mesleğiyle uğraşmış ve bu yoldan rızkını kazanmıştır.
Hz. Halime (r.a) sütannelik yapmıştır.
Ümmü Mabed (r.a) Mekke çıkışında çölde bulunan çadırını, yolculuğa çıkan müminlere açarak konaklama hizmeti vermiştir.

Neslihan BEYHAN