- Hadîsi şeriflerin kısımları

Adsense kodları


Hadîsi şeriflerin kısımları

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sat 10 September 2011, 02:38 pm GMT +0200
Hadîsi Şeriflerin Kısımları


Mürsel Hadis : Râvînin son râviye isnad etmesi olmadan naklettiği ha­berdir. Yani, Tabiînden olan râvîlerin Rasûlü ekrem (S.A.V.) efendimizden naklettiği hadîsi şerifin Ashabdan olan râvînin ismini zikretmemesi hâlin­deki haberdir.

Müsned Hadis : «Hadîsi mürsel» in zıddıdır ki. Resulü ekrem (S.A.V.) efendimize vâsıl oluncaya kadar hadîsi şerifi rivayet eden râvînin, son râ­viye isnet ederek naklettiği hadîsi şerife «Hadîsi Müsned» denir.

Muttasıl Hcdis : Rasûlü ekrem (S.A.V.) efendimize yahud ashabı kiram­dan bir zâta isnadı bitişen hadîsi şerifdir.

Mâlikin Nâfî den ve Nâfiin ibni Ömer den ve ibni Ömer-in Rasûlü ek-rem {S.A.V) den rivayet ettiği hadîsi şerife «Hadîsi Muttasıl» denir.

Münkâtî Hadis : Sahabeden başka olan bir râvînin sakıt olarak rivâ-ti olan hadîsi şerifdir.

Mevsul Hadis : Hadîsi muttasılın aynısıdır.

Mütevutir Hadis : Bir biri ardınca gelen üç cemâat topluluğunun nak­lettikleri ve bu cemaatların, Resûlüllah (S.A.V) efendimizden îtibaren nak­lederek tâ nihayete erinceye kadar hiç birinde yaldn üzerine ittifak etme­leri ödeten ve aklen tecviz imkânı tasavvur edilmeyen kimselerin naklettik­leri hadîsi şeriflere «Hadîsi mütevâter» denir.

Bu hadîsi şerifin hükmü, kadiyyet ifâde ettiğinden bilinmesi ve amel edilmesi lazımdır. Hatta böyle mütevâter hadîsi şerifi inkâr eden, tekfir olunmuştur.

Meşhur Hadis : Birinci asırda haberi ahad gibi olan hadîsi şeriflerin, ikinci ve üçüncü asırda şöhret bulmasıdır.

Yani bir kimsenin resulü ekrem efendimizden ve o kimsedende bir ce­mâatin ve o cemâattanda diğer bir cemâatin işiterek naklettikleri ve bu şekilde nihayete erinceye kadar ittifak eden cemaatların yalan üzerine it­tifak etmeleri tasavvur edilmeyen râvîlerin naklettikleri hadîsi şerife «ha­dîsi meşhur» denmiştir.

Hadîsi meşhurun hükmüde kesinlik ifâde eder. Bianen aleyh hadîsi meşhuru inkar eden, asah olan kavle göre tekfir olunur.

Mevkuf Hadis : Sahabe tarafından rivayet olunup Nebiyyİ muhterem sallaltâhü aleyhi vesellem efendimiz hazretlerine isnâd edilen hadîsi şerif­dir.

Sahih Hadis : Şaz ve muallel olmadığı halde, isnadı Resulü ekrem sal-lellâhü aleyhi vesellem efendimize muttasıl olarak ashabı adi ve zabd ta­rafından en son rivayet eden râviye varıncaya kadar adalet ve zabd sahib-lerinin naklettikleri hadîsi şerifdir.

Haberi âhad : Bir kimsenin Resulü ekrem sallellâhü aleyhi vesellem-den işittiği ve o tek kişiden de diğer bir kimsenin, ondarda başka bir kim­senin işittiği ve nihayete varıncaya kadar bütün râvîterin tek kişilerden işit­tikleri ve bu şekilde naklettikleri hadîsi şerifdir.

Haberi âhadı inkar eden ittifakla kâfir olmaz. Haberi ânüd ile amel edilir. İtikad edilmesi farz değildir. Şu kadar varki, haberi âhadt inkâr eden tazlil olunur ve haberi âhadı inkâr eden, ehli Bid'attan sayılmıştır. Zira ha­bere tecâvüz edilmese dahi, haber veren âlimlere hata nisbet edilmiş o!ur.

Muallak Hadis : Hadîsi şerifi Resûlüllâha isnad etmenin başlangıcında râvînin birisi veya ekserisi hazf olunan hadîsi şeriftir.

Hadîsi Kudsî : Manası Allah-ü zülcelal tarafından lafzı da Resûlüliah sallallâhü aleyhi vesellem efendimiz tarafından beyân edilen hadîsi şerif­tir.

Bu hadîsi Kudsîyi Cenâbu Hak Resulü ekrem efendimize ilham veya uyku hâlinde iken haber vermiş ve Resulü ekrem hazretlerinin de bu mâ­nadan kendi sözü i!e haber vermiştir

Kur'anı kerim, hadîsi kudsîden efdaldır. Zîra kur'anı azîmüşşanın mu-bârek lafzı ve mânası Cenâbu hak tarafından inzal buyurulmuştur.

Kavî Hadîs : Resulü ekrem sallellâhü aleyhi vesellem efendimizin mu-bârek dili ile buyurmuş olduğu hadîsi şerifi söyledikten sonra Kur'anı ke­rimden bir âyeti kerimeyi ukumuş olduğu hadîsi şeriftir.

Mâsih Hadis : Resulü ekrem sallellâhü aieyhi vesellem efendimizin ömrünün son zamanlarında veya önce söylediğini sonra söylediği ile hük­münü değiştiren hadîsi şeriflere «nâsıh hadise» denir.

Mensuh Hadis : Resulü ekrem efendimizin ":ev­velce söylediği hadisi şerifdirki, sonra söyledikleri üe neshedilmiştir.

Kabir ziyaretini evvelce yasaklamıştı. Sonrada kabir zıyaıoti yapılma­sını tavsiye buyurarak ilk hükmü neshetmişti. Evvelki sözüne «mensuh ha­dis», ikinci sözüne de «nâsıh hadis» denilmiştir.

Umum Hadis : Bütün insanlar kasd olunan hadîsi şeriftir.

Husus hadis : İnsanlardan bir kimseye (mesela, sahabeden bir zata) hüküm ve karar verilen hadîsi şeriftir.'

Hasan Hadis : Râvîsi doğruluk ve emânet ehli olmakla meşhur olan hadîsi şeriftir.

Maktu Hadis : Tabiîni kirama bağlı olarak ve tabiin tarafından söylenen söz ve fiillerini beyân eden hadîsi şeriftir.

Şaz Hadis : Bir tek kişinin isnadı ile beyan edilen hadîsi şeriftir ki, o hadîsi şerif hakkında bir hadis şeyhi şehâdet eder.

Eğer o şeyh, îtimâda layık kişi ise, durulur ve onunla hüccet yapılmaz. Şayet o şeyh itimada layık bir kişi değilse, o hadisi şerif terk edilir.

Ğarib Hadis : Bâzan râvînin rivayeti, Tek başına bir şahîs halinde olan hadîsi şeriftir.

Bâzanda râviye hadis ashabından îtimad edilen bir zâtın muhalefeti ile rivayet edilen hadisi şeriftir.

laif hadis : Hasen hadisden : Hadîsi hasenden, mertebe bakımından aşağıdır. Zaif hadis. Sahih hadisle Hasen hadis sıfatlarını câmî olmayan hadîsi şeriftir.

Zaif hadîsin zafiyeti, Bâzan râvinin adaletli olmayışı veya iyi ezberle-meyişi veya îtikad bakımından râvî töhmet edilen kimseden olması gibi sebeblerdir.

Fezâili amal ve menkıbeler mevzuunda zaif hadisle ame! etmek caizdir.

Fakat ulemâi kiram efendilerimiz, «Zaif hadis ile ahkam isbat edilmez. Zira rstihhad hükümlerinin isbâtında müctehid oian zatı muhterem, zaif ha­dîse sarılması ve müctehid oian zatın zaif hadîsi, mezhebine uygun bir de­lil ve bir mes'elede içtihadına delil etmesi caiz değildir.» demişlerdir.

Muhkem Hadis : Tevile muhtaç olmayan hadîsi şeriftir.

Müteşâbih Hadis : Tevile muhtaç'olan hadîsi şeriftir. .

Munfasıl Hadis : Tabiin hazretlerine vasıl olmazdan evvel râvilerin bir­den fazla sakıt olan hadîsi şeriftir.

Müsiefiz Hadis : Nakleden râvileri, üçden ziyâde, olan hadîsi şeriftir.

Muzdarib Hadis : Râvînin rivayetinde ihtilaf ve izdırab olub bir defa bir surette diğer bir defasında da başka bir surette rivayet ettiği ve her iki rivayeti de bir birine zıt ve muhalif olan hadîsi şeriftir.

Merdut Hadis : Zahiren bir söz olub fakat bir mânası olmadığı gibi ri-vâyet şekli de kâfi oimayan hadîsi şeriftir.

Mevzu Hadis : Resulü ekrem saliellâhü aieyhi vesellem efendimize ya­lancıların iftira edib uydurdukları haberdir.

Böyle uydurma hadisler, batıl hükümleri vehmettiren veya akle ve nak­le muhalif olub tevil ve îzah yönleri olmayan, Cümle ve gramer hatası ile mana bozukluğu bulunan, basit bir iş veya hata yüzünden şiddetli cezalar veya basit bir amel için büyük mükâfatlar görüleceğini ifâde eden ve ha­dis rivayet eden kimse yalancılıkla meşhur olan dindar olmayıb cahil olan ve nefsâni arzulara göre senetler ve hükümler uydurmakla bilinen kimseler tarafından uydurulur.

Hadis uydurma hareketi, Hicretin 41. senesi dördüncü halîfe Hz. Ali radiyallâhü anhm hilâfeti zamanında başlamıştır.

Mevzu Hadisi uydurma sebebleri : Hadis uydurmak için pek çok fasit sebebler ve gayelerle ortaya çıkılmış ve birinci asırdan beri devam ede gel­miştir. Sebeblerden bâzılarını sıralayalım :

a) İlk zamanlarda Hadis uyduranlar, ekseriya mensub oldukları tnezheb ve meşreblerini gölib getirmek çabaları ile hadis uydurmuşlardır. O zamanlar, müsiümanlar arasında çeşitli kurub ve partiler münâkaşaya tutuşmuşlar ve siyâsi gayelerle cumhur, haricîler, ve şîa kısımlarına ayrıl­mışlardır.

b) Bid'atcılar da, Resûlüllâha (S.A.V.) iftira etmek için hadis uydur­ma yollarını savunub hadis uydurmuşlardır.

Hammad bin seleme isimli bir Bid'at sahibi Râfizi şöyle demiştir: «Râ-fizîlera'en yaş!; bir adam, hadis uydurmak mevzuunda Râfizîlerin ittifak hâ-linde'olduklarını bana söyledi.s>

Bid'atcılardan biri de, mezheblerini İftira ve tezvir yoluyla müdâfaaya çalışan ve kitablarım mevzu hadislerle dolduran bir takım fakihlerdir. Hadis ilimleri, 313)

c) Hadis uyduranların en fecîsi ve en adîsi, her asırda görülen ba­zı âlim , hükümet adamlarına onlardan dünyalık koparmak maksadiyfe hadis uydurmalarıdır.

Bu mevzuda da geçmişte olduğu gibi, günümüzde de bir takım âlim taslakları câhil kişilerin devlet adamlarının yanında imtiyazlı olmak ve bir dünyalığa kavuşmak emeliyle hakîkati söylemeyib gizleyen, veya tahrif ederek konuşan veya düpedüz uydurma ve indî sözler sarfedenleri görmek fe ve işitmekteyiz.

d)  Uydurma Hadiscilerden bir kısmı da, Halk arasında bilgiç geçi­nen bâzı kişiler, halka âlîm görünmek için hadis uydurmuşlar ve peygam­ber efendimize iftira etmişlerdir.

Bu hususta da sayılmayacak kadar misal vardır. En bârız örnekleri bu­gün halk arasında imtiyaz ve şöhret almış bir takım âlim taslaklarıdırlar Usûlü hadis, ilmi hadis, fıkıh, tefsir ve hatta arabca gremer ilimleri olan sarf, nahiv, mantık, meânî, beyan, bedî ile ilmi kelâm bilgilerini beyan eden eserlerden birer tanesini olsun bir üstaddan okumamış, adını dahî duy­madığı ilim dallarından bahsetmeğe kudreti olmayan bir takım şöhret ve menfeat bezirganları görülmektedir.

e) Uydurma hadisciler, halkı yalan ve uydurma kıssalarla en yüz-yüz ve hayasız şekilde avıtırlar ve böylelikle kendilerini halk nazarında âlim göstermeğe çalışırlar. Hulâsa, uydurma sebeblerinden biriside, kıs-sacılardır. Ancak Kur'an kıssalarını okumak ve hadîsi şerif kıssalariyle meş­gul olmak en salim yoldur.

f) Bâzı Zâhld ve mutasavvif geçinen kimselerin,    insanları sâlih amellere teşvik etmek için Resulü ekrem (S.A.V.) efendimizin söylemedi­ği bir sözü hadis diye uydurmakta bir beis görmemeleri de en şenî hadîs uydurma sebeb.'erindendir.

Resulü ekrem efendimizin açık, seçik ve her hakîkatı olduğu gibi özlü bir şekilde beyan buyurması kâfi değiimiş ve Resûlüllah salleilâhü aleyhi vesellem efendimiz anlayıb bilememiş gibi, bir mâhiyet göstererek ibâdet ve itâata terğib ve günahlardan korkutmak için bir takım haberler uydur-, mak elbette gayet çirkin ve en şenî iftiralardandır.

Mübarek gecelerle ilgili çeşitli namaz tarif edenler, kur'an kerîmin okunmasını bıraktırıp kendilerine has evrâdlan okutmaya çalışanlar ve daha birçok fazilet diye âyet ve hadis de beyan edilmeyen uydurma faziletlerden bahsedenler olmuşlar. Bugünde aynı yolun sâlikleri imtiyazlı olarak bu amelleri işlemekten geri kalmamaktadırlar.

Halbuki peygamber sallelâhü aleyhi vesellem efendimiz mübarek sö­zünde şöyle buyurmuşlardır :

«Benim ve hulefâ-i râşîdinin (dört halîfenin) sünnetine sımsıkı sanlın. Yeni çıkan (ve ibâdete sokulan) işlerden (uydurmalardan) kaçının. Zira her yeni çıkan Bid'attır ve her Bidat dalâlettir.»

g) Hadis uyduranların en şenî ve kötüsünden biriside, yahûdî ve hırıstiyan âlimlerinin uydurarak ortaya attıkları ve kitablara yazarak piyâse-ye sürdükleri sözlerdir.

Bu hususda da pek çok örnekler vardır. Bir tanesi şöyledir :

«İbni Asâkîr tahric ediyor ve diyor ki,'

«Hârûnu Reşide bir zındık getirildi. Bu zındığın hâlini görüb bilen ha­lîfe öldürülmesini emir buyurdu.

«Bunun üzerine o zındık dedi ki :

«Yâ emirel müminin! Ben, siz müslümanları doğru yoldan çıkarmak için, haramı helâl ve helâhda haram kılar dört bin hadis uydurdum. Ve bu uydurduğum hadislerin bir harfinî dahî peygamber söylememiştir. Sen bu­nu ne yapacaksın?

«Bunun  üzerine Hârûnu  Reşid dedi  ki :

«Ey zındık! Abdullah İbni mübarek ve Ebu İshak gibi âlimler onu ayırt ederler ve harf harf çıkarırlar.» [11]

Buna benzer yahûdî dönmelerinin veya yahûdîlerin, Hıristiyanların ve zındıkların hakîkatı tahrif etmek emeliyle uydurdukları hadis pek çoktur.

İbni cevzi, imamı suyûtî ve Aliyyülkârî gibi, büyük islâm âlimleri böy­le uydurma hadisleri bir bir ortaya koyan senetleri ve hükümleri yazmışlar ve sünnetle hadîsi böyle uydurma sözlerden temizlemeğe çalışmışlardır.

Maalesef yine de pek çok uydurma sözler, hadis diye kitablara yazıl­mış, bu yüzden bir çok kitablar uydurma hadislerle dolmuştur.

Uydurma hadîsler dün, revaç bulduğu gibi, bugünde ayeti, hadîsi şerifi, ve edille-i şer'iyyeden hiç bir bilgisi olmayan pek çok câhil ve yetgisiz kim­seler âyeti hadis ve hadisi âyet ve hatta büyüklerin sözlerinden bir sözü âyet

veya hadîs meali diye söyleyenler görülmektedir. Ve böyle ehliyetsiz kim­seler kendilerine bilgin süsü vermektedirler.

En ünlü mevzuat kitabları

1- Kitabul mevzuat, kitabul ebatıl, Hüseyin bin İbrahim Elcezekânî 543

2 - Kitabul mvzûat, Allâme ibni Cevzî, 597

3- Kitabul mevzuat, Musannifi, Aliyyülkârî - 1014

4 - .Elfevâıdülmecmûa fılhadîsilmevzûa, Şevkânî - 1250

5 - Elleâlîf Mesnûa filehâdisilmevzua, Celâleddin Suyûtî - 911

6 - Tenzîhüşerrîatül mevzua, Alîyyibni Muhammed bin El Irak

Bir hadîsin uydurma olduğnu bildiren ana esaslar .

a)   Nakledilen hadîsin Kur'anı kerime ve Hz. Peygamberin   sünnetine muhalif olması,

b)   İslam ahlakının kurallarına aykırı olması,

c)  Aklı selimden, Allanın ödet ve sünneti olan kanunlardan ve realite­den uzaklığı,

d)  Hadisin ihtiva ettiği lafız ve manasında gülünç ve maskaralığı icab ettiren sözlerin bulunması,

e)  Hadisin, lafzında veya mânasında rekaketlik (uygunsuzluk ve dil dolaşıklığı) bulunması hâli,

f)  Hadisin söylenişindekj ölçüsüzlüğün bulunması,

g)  Yalan hadisleri ortaya koyanlardan bazıları istedikleri suçları açıkça İtiraf ve ikrar etmiş olmaları,

Buna misal olarak Amr ibni sâbihîn hazreti peygambere nisbelle bir hutbe uydurduğunu söyleyebiliriz.

h) Bir hadisin uydurma olduğu îtiraf edilmez isede, bunu ortaya koya­nın hâlinden bilinebilir.

i) Yalan bir hadisin metni ya uydurucunun kendi ifadeleridir, yahutda başkasının sözlerinden ibarettir, Uydurma metinler ve eski filozofların veya diğer büyük adamların câzib ve özlü sözleridir.

Meselâ : Eski Müşrik hâkimlerinden Haris bin kelûde ile Hz. Ali ve mâ­lik bin dînar gibi zevatın bâzı sözleri Hz. Peygambere nisbet edilerek Hadis diye rivayet edilmiştir. Eski yunan feylazoflanndan Eflâton ve Hipokretes'in bazı tıbbî sözleride Hadis olarak gösterilmiştir.

İşte yukardaki haller gibi, uydurma ve yalan olan hadisleri bildiren pek çok haslet ve esaslar vardır. Bu haller bulunan her hadis, uydurma ve yalan hadisdir.

Hadis ilmine âit mühim kaideler.

Hadis ehlinin nazarında söylenen ve kullanılan bâzı kelime ve terimler vardır. O terimlerin ifâde ettikleri mâna ve maksatları sıralayalım.

Sahih, lafzı : hadis ehlinin ıstılahında zikrolunursa, ondan maksad «Cami-! sahîhi buhâri» dir.

Sahîhayn, lafzı zikrolunursa, ondan murad «sahîhi Buharı» ve «Sahîhi. Müslim» dir.

Sıhah; lafzı zikrolunursa, ondan murad «sıhahısitte-altı sahih kitab -kütübü sitte» dir.                 

Meşhur olan bu altı hadis kitablarından başkaları, kayıtlı olarak zikro-iunub, mutlak zikrolunmaz. «Sahîhi İbni huzeyme», «Sahîhi ibni Hıbban» Ve «Sahîhi müstedreki hâkim» gibi kayıtlı olur.

Kütübü Sitte-î Meşhure = Meşhur altı kitab

Hadisi şerif kitabları arasında sahih ve sağlam kaynak ve ilk tasnif edilen altı adet hadîsi şerif kitablarına «Kütübü sitte» denilmiştir ve şun­lardır :

1 - Buharînin «El Câmiussahihi», Müellifi; Ebu Abdillah Muhammed bin İsmail El Buharîdir. Vefatı, 256

2 - Müslim-ıin «Elcâmiussâhîhi» Müellifi, Ebil Hüseyn Müslim bin El haccac Elkuşeyrîdir. Vefatı, 261

3  - Ebu Dâvudun «Essünen-i» dir. Vefatı, 275

4  - Ebu Tsa Ettirmizînin «Elcâmi ussünen-i» dir. Vefatı, 279

5  - Ennesa-înin   «Essünen»   diğer bir ismi  «Eİmüctebâ veya  Essü nenü essuğra» sidir. Vefatı, 303

6 - İbni Mâcenin «Essünenü» isimli eseridir. Vefatı, 275 Essünen lafzı, mutlak zikrolunursa, ondan murad; «Süneni Ebu Dâvud»,

«Süneni Tirmizi», «Süneni Nesa-i» ve «Sünenü İbni Mâce El- kazvînî» dir. Bunlardan başka sünenler, kayıtlı olarak zikrolunur.    «Sünenü iDâre kutnî» ve «Sünenü kebîri Beyhakî» gibi.


MÜSNEDLER


Mesânîd = Müsnedler lafzı. Mutlak zikrolunursa, ondan murad; «Müs-nedi Ahmed bin Hanbel», «Müsnedi Ebî yâlâ el Mûsilî», «Müsnedü Eddâri-mî» ve «Müsnedil Bezzâr» dır.

Kütübü sitte Musannıflan için remz olunan harfler Kur'anı kerimden sonra hadisi şerif kitablarından altı kitabın Müellifle­rinin her biri için ayrı ayrı harflerle birer remz konmuştur ve şöyledir :

1 - Noktalı «Ha» harfi-lmamı Buharîye mahsustur.

2 - «Mim» Harfi, İmamı Müslime mahsustur.'

3  - «Te» Harfi, İmamı Tirmiziye mahsustur.

4  - Dâl «Harfi, Ebu Dâvuda mahsustur.

5  - «Sin» Harfi, İmamı  Nesaiye mahsustur.

6  - «He» Harfi, İmamı ibni Mâceye mahsustur.  .

Diğer muhaddislere âit başka rumuzlarda vardır.

Sünnet, Hadis ve muhaddisler hakkında kısa malumat zikrettikden sonra esas eserin mukaddimesine ve kitabın usul ve üslubuna âit ifâde­lerini tercüme ve îzah etmeğe başlamş oluyoruz. Dikkatle okuyup bir yan­lış anlayışa ve hükme varmamak en seâlim yoldur. Kalem, ifâde ve matbaa hatası görülürse düzeltmek veya ikazda bulunmak ise, yolların en doğru­larından birisidir. Cenabı hak bütün mümin kardeşlerimizle bizlere tevfik ve ıınâyetini ihsan buyursun. Amin 20 - Muharrem - 139710 - Ocak - 1977[12]



[11] Receb efendi, C. 3, S. 369

[12] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/ 15-22.