- Hadisin tedvini üzerine

Adsense kodları


Hadisin tedvini üzerine

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sidretül münteha
Mon 13 June 2011, 02:13 pm GMT +0200
2- HADÎSİN TEDVÎNÎ ÜZERİNE



İslâmdan Önce Araplar okuma-yazma biliyor muydu?

Arapların -îslâmdan bîr müddet önce- kâfi miktarda yazı mal­zemesine sahip olamayışları ve eserlerini koruyup edebiyatlarını nakl etmek için büyük ölçüde hafızaya güvenmeleri sebebiyle okuyup - yaz­mayı .bilmediklerini söyleyerek ifrata sapmayacağız. Arap Yarımada­sının kuzeyinde bulunanların okuma-yazma bildiklerinden şüphe edilemez. Seçkin bir ticarî merkez olması sebebiyle Mekke'de, biletten bir müddet önce, Medine'ye nazaran daha çok okumuş insan vardı. Biz birtakım haberlerde söylendiği üzere o zaman Mekke'de sadece "okuma-yazma bilen on küsur adam bulunmasına[43] ihtimâl vermiyoruz. Senedleri sahîh olsa bile bu haberler, dikkatli bir istatistik bilgisi ve kesin bir netice veremez. Üstelik son derece önemli böyle bir mevzuda, böylesi zayıf ve müphem bir delille kat'î hüküm vermek doğru değildir. Bununla beraber, Arapların hayatındaki o fetret dev­rinde birçok okur-yazar bulunduğunu gösteren aklî ve nakli delillere sahip değiliz. Okuma-yazma mevzuunda ve Arap Yarımadasında okur-yazar birçok insan bulunduğu hususunda aşırı olmaya bizi sevk eden şey, müsteşriklere körü-körüne uyan bir cehalete sahip oluşu-muzdur. Müsteşriklere göre Kur'ân-i Kerîm'de[44] Arapların "ümmî" diye tavsif edilmeleri, okuma-yazma bilmediklerini göstermez. ArapIara göre "ümmî", ilâhî şeriatı bilmeyen kimsedir; Muhammed (s.a.v.) de "ümmî" değil, [45]"Allah'ın gönderdiği peygamberleri ve indir­diği kitapları tasdik etmeyen, üstelik kendi elleriyle bir kitap yazan"[46] o putperest "ümmîler" in peygamberi idi.

Gerçek şu ki, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in vasfı olan "ümmî" kelimesi ile, Araplar hakkında kullanılan "ümmîyyûn" kelimesi arasındaki bu zoraki alâka mantıkî değildir; zira bu ne dil bakımın­dan, ne de birbirine zıt iki mânâya değil de, tek mânâya göre açık­lanması gereken bir Kuı'ân lafzının üslûbu bakımından münâsip olan bir tefriktir. Ummî, ya ilâhî şcrîali bilmeyen veya okuma-yazma bilmeyen kimse demektir, "ümmî nebi" sözünü, okuyup yazması olmayan, "ümmî arap" sözünü de, ilâhî şeriatı bilmeyen şeklinde te'vîl eden müfessirlerin hataları bu yüzden büyüktür. Müsteşriklerin hatası ise kat kat fazladır; zira onlar zayıf bir görüşe dayanarak mese­leyi iki kısımda mütâlâa ettiler, peşinden de çocukça görüşlerini söy­lediler: Araplar -müsteşriklere göre güya ilâhî şerîati bilmedikleri için ümmîdirler; peygamber ise, bu câhillere mensup olduğu, onlara Allah'ın şerîatİni öğrettiği için ümmîdir. O, bu câhillerin peygam­beridir, diğer bir deyişle, bu ümmîlerin peygamberidir!

Bu iki zıt tefsirin fevkinde bir tenakuz bulunabilir mi?

Bu hezeyandan bizi ancak te'vile lüzum bırakmayacak derecede açık olan Kur'ân-ı Kerîm âyeti kurtarır. Kur'ân-ı Kerînı'deki "ümmi" kelimesi, ister Arapların, isterse Hz. Peygamber (s.a.v.)'in sıfatı olsun, bu, sadece okuma-yazma bilmeyen kimse mânâsına gelir. Müfessirlerin çoğunun ve îslâm âlimlerinin bu güne kadar anladığı mânâ da budur. Şu hâle göre Araplara ümmî denmesi, onların okuma-yazma bilme­dikleri hususunda bir aşırılık mânâsı taşımamaktadır; zira bu mânâya göre onların ekserisi ümmî idi. Asıl aşırılık ise Araplar arasında yazının ve yazı malzemesinin çok olduğunu iddia etmekte ve onlar yazı yaz­masını değil, ilâhî şerîati bilmiyorlardı, demektedir; çünkü hiçbir araş­tırıcı, bu kısır [47]görüşü destekleyen bir delil getirmemiştir. [48]



[43] Misâl olarak Dr. Muhammed Hamîdullah'm bu habere ne derece itimat ettiğini görmek için bk. Sahîfetu Hemmâm b. Münebbih, s. 3; krş. H. Lammens, La Mecque â la veille de l'Hegire, Beyrouth 1924, p. 122.

Tarihçiler de "Araplar arasında okuma-yazma az idi" sözünü tekrarlayıp dururlar. Meselâ bk. İbnu Sa'd, Tabakât, c. III/2 s. 148.

[44] el-Cum'a sûresi, âyet 2.

[45] el-A'râf sûresi, âyet 157.

[46] Ümmî kelimesinin bu şekildeki tefsiri, Taberî'nin İbnu  Abbas'dan  naklet­tiği^ rivayetlerin  bir kısmında  (c. I, s. 296)   ve Bakara sûresinin   78. âyetmdeki

Onların   içinde ümmîler de var ki, Kitabı (Tevrat'ı) bilmezler. Bütün bildikleri bir sürü kuruntu ve yalandan İbarettir" âyet-i kerimesinin te'vîlinde görülmektedir. Müsteşrikler bu te'vîlde, Rasûlullâtrm okuyup yazma bildiği şeklindeki yanlış kanaatlarmm tecvizini buldular. Onlara- göre Hz, Peygamber'e ümmî denmesi - Araplara da denildiği gibi - Onun okuma-yazma bilmediği mânâsına geimez (Bk. Paret, Encyc). de L'Islam, IV, 1070; Korovitz, Koranische Untersuchungen, Berlin, 1924, p. 52).

Taberî'nin aynı sayfada bu kanâati zayıf bulduğunu görebilmek için, müsteş riklerin Taberî Tefsîri'ni okumaları uygun olur.

[47] Bk. Tefsiru9t-Taberî, c. I, s. 296-297..

[48] Dr. Subhi es-Sâlih, Hadis İlimleri ve Hadîs Istılahları, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 10-12.