- Hadisin Bize Gelişindeki Râvî Sayısı İtibariyle

Adsense kodları


Hadisin Bize Gelişindeki Râvî Sayısı İtibariyle

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Thu 29 December 2011, 07:32 pm GMT +0200
2. Hadisin Bize Gelişindeki Râvî Sayısı İtibariyle

a. Mütevâtir: Yalan üzere birleşmeleri âdeten mümkün olmayan râviler topluluğunun, her nesildekendileri gibi bir topluluktan alıp naklettiği, görme ve işitmeye dayanan hadistir.[195] Bu tariften de anlaşılacağı üzere mütevâtir haberin taşıdığı şartlar şöyledir:

1. Kalabalık bir cemaat tarafından nakledilmelidir.

2. Bu kalabalığın kasıtlı veya kasıtsız yalan üzere bir­leşmeleri mümkün olmamalıdır.

3. Bu kalabalığın sayısında herhangi bir nesilde azalma olmamalıdır. Fakat kalabalığın artışı haberin doğruluğunu teyid eder.

4. Haber,  menşeinde onu nakledenlerin görme ve işitme fiillerine dayanmalıdır.

Bu şartlar bir araya geldiği zaman haber, zarurî ilim ifade eder. Yani onu işiten için red ve inkarı mümkün olmayan, aksine tasdik ve kabulü zorunlu bir bilgi hâsıl olur. Bu bilgi dine taalluk eden bir bilgi olduğu zaman, ona inanmayı, amele taalluk ediyorsa onunla amel etmeyi gerektirir.[196]

Mütevâtir hadis iki şekilde ele alınmıştır:

1. Lafzı Mütevâtir: Senedin başından sonuna kadar, hadisin metninin aynı lafızlarla rivayet edilmesidir.[197] Şu hadis lazî mütevâtire hep örnek verilegelmiştir: "Kim bile bile bana yalan isnad ederse cehennemdeki yerine hazırlan­sın."[198] Bu hadisin, -değerlendirmeler farklı olmakla birlikte -en az kırk en çok ikiyüz sahâbî tarafından rivayet edildiği nakledilmektedir.[199] Lafzî mütevâtir olarak gelen hadisler sayıca çok azdır.[200] Suyûtî'nin "el-Ezhâru'1-Mütenâsıra fî'l-Ahbân'l-Mütevâtira" isimli eserinde mütevâtir hadis sayısı 112'dir. Mezkur eser üzerine yeni ilâvelerle Ebû Abdillah Muhammed bin el-Kettânî tertip ettiği Nazmu'l-Mütenâsır fi'1-Hadisi'l-Mütevâtir isimli eserinde 310 hadis bulun­maktadır.[201] Ancak bunların hepsinin lafzî mütevâtir mi yoksa ma'nen mütevâtir mi olduğu konusunda kesin bilgimiz yoktur. Fakat, lafzan mütevâtir veya ma'nen mütevâtir kayıtları konulmadan "mütevâtir" kelimesi yalın halde (mutlak olarak) zikredildigi zaman, bunun anlamı "Lafzan Mütevâtir" demektir.[202]

2. Ma'nen Mütevâtir: Lafızları az çok birbirinden farklı olmak üzere manası tevatür yoluyla rivayet edilen hadise denir. Ma'nen mütevâtir hadis, kimsenin inkar edemeyeceği kadar çoktur.[203] Hem lafzı hem de ma'nevî mütevâtir had­îsin kesin ve yakînî bilgi ifade ettiğinde bütün muhaddisler müttefiktir.[204] Müteâtir haberin Hz. Peygamber'e nisbet edilmesi kesinlik göstermektedir. Bu da bize mütevâtir ha­berle sabit olan şeyle amel etmenin farz olduğunu gösterir. Mütevâtir haberin lafzı yoruma ihtimali olmadıkça delâlet et­tiği hükümlerde ihtilaf edilmez.[205] Mütevâtir haberle sabit olan dinî bir mefhumu inkar veya aksini iddia ve ona inanma hakkında, ilim adamları çok şiddetli bir tesbit yapmakta bu işe cür'et edenin kafir olacağını ileri sürmektedirler. Bunu normal karşılamak gerekir. Çünkü Kur'an ve inanç esasları gibi, dinde ilk kademeyi teşkil eden her şey bu yolla gelmiştir. Bunları red ise, dini temelde kabul etmemek anlamına gelmektedir.[206]

b. Ahad Hadisler (:Haber-i Vâhidler): Tevatür sıfatı eksik olan ve zarurî bilgiyi gerekli kılmayan haberdir.[207] Bir başka ifadeyle Mütevatir haberin dışında olan haberlere Âhad haberler denir. Bu durumda Meşhur hadisler de Ahad hadis kapsamındadır. Çünkü Meşhur hadisler başlangıç itibariyle âhaddırlar, daha sonraki nesillerde tevatür derecesine ulaş­mıştır. Böyle olunca hadislerin büyük bölümü "tevatür şartlarını taşımayan âhad hadislerdir. Hadis kitaplarımızı dolduran hadislerin hemen hemen hepsi bu anlamda âhad hadislerdir."[208]

Âhâd haberlerin zarurî ilim ifade edip etmemesi ihtilâ­fına bağlı olarak bu çeşit haberlerin dini konularda delil olması, bir başka deyişle âhâd haberlerle amel edilip edilmeye­ceği konusunda ihtilaf vardır. Bu konuda özel bir çalışma ya­pan Ali Osman Koçkuzu hocamızın "Rivayet ilimlerinde Haber-i Vahitlerin itikat ve Teşri Yönlerinden Değeri" isimli ça­lışması, alanında yazılmış en geniş eserdir. Konu detaylı bir şekilde işlenmiştir.[209]


[195] Itır, N., Menhecü'n-Nakd, s.404; el-Hatîb, el-Kifâye, s.32; Subhi es-Salih, a.g.e., s.146-147.

[196] Koçyigit, T., a.g.e., s.346.

[197] Subhi es-Salih, a.g.e., 5.149; Itır, N., a.g.e., s.405.

[198] Buhari, İlim, 38; Müslim, Zühd, 72; Tirmizî, Fiten, 70.

[199] İbn Salah, a.g.e., s.269.

[200] Ahmed Naim, a.g.e., 1, 105.

[201] Kettânî, er-Rîsâletü'1-Mustatrafe, s.194-195.

[202] Çakan, İ. L, Hadis Usûlü, s.107

[203] Subhi es-Salih, a.g.e., s. 149; Abdülkerim Zeydan, a.g.e., s.139.

[204] Subhi es-Salih, a.g.e., s.151.

[205] Toksan, A., a.g.e., s.168,

[206] Koçkuzu, A. O., Rivayet ilimlerinde Haberi Vahitler İtikat ve Teşri Yönlerinden Değeri, s.76 (Tavdihu'l-Efkar, II, 211'den naklen)

[207] el-Hatîb, a.g.e., s.32.

[208] Çakan, İ. L, a.g.e., s.109. Ali Çelik, Kavram ve Mahiyet Olarak Sünnet ve Bid’at, Beyan Yayınları, İstanbul, 1997: 76-79.

[209] Adı geçen eser, Diyanet Yayınlan arasında 1988 yılında basılmıştır.