saniyenur
Thu 29 December 2011, 07:29 pm GMT +0200
4. Hadisi Söyleyeni İtibariyle
Bundan maksad, hadisin söylendiği kaynak açısından yapılan taksimdir. Buna göre:
a. Kudsi Hadis: Hz. Peygamber'in söz olarak Rabbına izafe veya Rabbından rivayet ettiği hadislere hadis-i kudsî, hadis-i ilâhî veya hadis-i Rabbânî denilmiştir. Bu çeşit hadislere kudsiyetin izafe edilmesi onların Allah Teâlâ'dan sadır olması yönündendir. Yani bunların menşei Allah Teâlâ’dır.[229]
Hadis-i kudsi hakkında iki görüş ileri sürülmüştür:
1. Hadis-i kudsî Allah'ın kelamındandır. Nebî (s.a.) sadece onları hikaye etmiştir. Çünkü, Allah'a izafe edilmiştir (Allah Teâlâ buyuruyor ki ...) gibi, sonra muhtevasında konuşan kimsenin ifâdeleri saklıdır (Ey kullarım ... gibi.)
2. Hadis-i kudsi, diğer nebevi hadisler gibi Hz. Peygamber'in sözüdür. Bu görüşü Külliyat’ında Ebu'1-Bekâ savunmaktadır. İfadesi şöyledir: "Kur'an'ın lafzı da manası da Allah'tandır. Vahyi Celi ile gelmiştir. Hadis-i kudsi ise, lafzı Hz. Peygamber'den manası ise ilhamla veya uykuda Allah tarafından Peygamber'ine verilmiştir." et-Tîbî de bu görüşü benimsemiş ve şöyle demiştir: "Kur'an Cebrail (a.s.)nin getirmiş olduğu bir lafızdır, hadis-i kudsî ise Allah'ın ilhamla veya uykuda manasını haber verdiği, Hz. Peygamber'in de ümmetine kendi sözleriyle naklettiği hadislerdir. Diğer hadisler ise Allah'a izafe etmemiş, O'ndan da rivayet etmemiştir."[230]
b. Merfû Hadis: Özellikle Hz. Peygamber'e isnad edilen söz fiil ve takrirlerden -ister munkatı isnadla isterse muttasıl isnadla rivayet edilmiş olsun- bütün hadislere Merfû hadis denir. Merfû hadis ikiye ayrılır:
1. Sarahaten Merfû: Söz, fiil ve takririn Hz. Peygamber'e açık bir ifâde ile isnad edilmesidir.
2. Hükmen Merfû: Söz, fiil ve takririn Hz. Peygamber'e aidiyeti açıkça belirtilmeyen, bununla beraber, nakledilen haberlerin mahiyetinden O'na ait oldukları anlaşılan ve merfû olduklarına hükmedilen hadislerdir.[231]
c. Mevkuf Hadis: Sahabenin akvâl, ef'al ve takririne ait olan muttasıl veya munkatı olarak nakledilen şeylerdir. Bunlarda rivayet sahâbiye dayanıp orada kalır, Rasûlüllah (s.a.)'e ulaşmaz.[232]
d. Maktu Hadis: Tabiuna ait söz ve fiillere Maktu hadis denir.[233]
"Merfû, Mevkuf ve Maktu gibi tabirler, "sened"in değil "metin"in sıfatlarıdır. Bu üçlü taksimde dikkate alınan husus, sözün senedi olmayıp bizzat kendisidir."[234] Horasan fakihleri Mevkuf’a, Eser; Merfu'ya, haber ismini vermişlerdir.[235]
Merfû' Mevkuf ve Maktu Hadisin Hükmü: Merfû hadis bütün İslâm bilginlerince hüccet kabul edilmiştir. Sahih olan görüşe göre mevkuf ve maktu hadis hüccet degildir.[236]
[229] Koçyiğit, T., a.g.e., s.123.
[230] Muhammed Ebû Zehv, el-Hadîs ve'l-Muhaddisûn, s.17-18.
[231] Subhi es-Salih, a.g.e., s.216 vd., Ayrıca bkz. Koçyigit, T., a.g.e., s.217.
[232] Ahmed Naim, a.g.e., 1, 134-135; Kâsımî, a.g.e., s.130
[233] İbn Salah, a.g.e., s.47; Kâsımî, a.g.e., s.130.
[234] Yardım, Ali, Hadis I, s.42.
[235] Kâsımî, a.g.e., s.130
[236] Kâsımî, a.g.e., göst. yer. Ali Çelik, Kavram ve Mahiyet Olarak Sünnet ve Bid’at, Beyan Yayınları, İstanbul, 1997: 85-87.