hafiza aise
Sun 4 May 2014, 01:55 pm GMT +0200
HADİS VE ÇEVRE BİLİNCİ
GİRİŞ ÇEVRE VE DİN İLİŞKİSİ
Çevre sorunları genel olarak insan faaliyetleri sonucu ortaya çıkmaktadır.İnsanın çevreyle ilişkilerinin düzenlenmesinde hem fıtri ve ruhi özellikleri hem de içinde bulunduğu sosyo-ekonomik ve kültürel yapı önemli rol oynar.İnsan doğaya bir yandan olabildiğince değer verirken diğer yandan da yapmadığını bırakmamıştır.İnsan ve doğa arasnda manevi ve kültürel değerlerle örülmüş bir doku ve iletişim vardır.
Genel anlamda din,’’bir cemaatin sahip olduğu, kutsal kitap, Peygamber veya kurucu Tanrı kavramını da içnde bulunduran, inanç sistemi ve bu sisteme bağlı olarak yaptığı ibadet yerine getirmeye çalıştığı ahlaki kurallar bütünüdür.Din isanla beraber var olmuş,insanla beraber varlığını sürdükte ve hep insanla beraber var olacaktır.Tarihn her evresinde dinsiz insan olsa bile dinsiz taplum görülmemiştir.din insanlara güçveren, toplumu düzenleyen, fazilet ve iyiliğe yönelten, yanlızlığı sıkıntıları gideren,güven düygusu aşılayan,sadece insanlara mahsus bir dost ve arkadaştır.
Yeryüzü ilk insanın yaratılışından sonra binlerce sene dinlerin ve kutsal geleneklerin tanımladığı bir vizyon içinde hayatiyetini sürdürmüştür.büyük felaketler yaşanmışsa da üzerinde yaşan dünya çok büyük bir zarar görmemiştir.Dinler canlı haytı hem korumuşlar,hem de geliştirmişlerdir.
Din,fertleri mukaddes duygu alışkanlıklarda birleştiren,toplumları yükselten ve geliştiren bir kurumdur. İnsanlara yön veren,kanun ve nizamların ulaşamadığı yerlerde onları iyi ve faydalı şeyler yapmaya yönelten bir hayat düzenidir.Din haksızlığın,adaletsizliğin,kötülüğün vb düşmanıdır.Dinin zayıflaması,arkasından ahlaki ve hukuki suçları getirir.Çünkü din olmayınca ahlak için hiçbir yaptırım gücü kalmaz.helal haram anlayışı kalkar ve düzen sarsılır. Günümüz insansanının çevre konusunda harekete geçmesi kaçınılmazdır.Çünkü bu hareketi gerekli ve zorunlu kılan bilimsel bilgi veriler hiç de iç açıcı değildir.Buna rağmen insanbencillik ve hırsından dolayı çevreyi kirletip ekolojik dengeyi bozmaya devam etmektedir.işte dinden insanlara yeni ufuklar açması ve yaptıklarından vicdan muhasabesini yapmaya sevk etmesi beklenir.
ÇEVRE KAVRAMI
Çevre genel olarak.insan faliyetleri ve canlı varlıklar üzerinde hemen yada süre içinde dolaylı yada dolaysız bir etkide bulunabilecek fiziksel, kimyasal biyolojik ve toplumsal etkenlerin belirli bir zamandaki toplamıdır.Bu kavramı belirgin kılmak için bu tanım açıklandığında şu
temel öğeler açığa çıkmaktadır
1.İnsanla birlikte bütün canlılar
2.Cansız varlıklar
3.Canlı varlıkların eylemlerini etkileyen yada etkileyebilecek fiziksel,kimyasal,biyolojik,toplumsal nitelikteki tüm etkenler.Bu maddeler göz önüne alınarak çevre,canlı ve cansız varlıkların karşılıklı etkileşimlerinin bütünüdür.Çevrenin canlı öğeleri,nüfus türleri yani insanlar,bitki örtüsü,hayvan toplulukları,mikroorganizmalardan oluşur.Cansız ögeler,iklim,hava,su,yeryüzünün yapısıdır.canlı ve cansız öğeler sürekli etkileşim içindedirler. İnsanın içinde yaşadığı,varlığını,özelliğini ve niteliğini fiziksel olarak algıladığı ortama fiziksel çevre denir, doğal ve yapay olarak iki kategoriye ayrılır.İnsanın hazır bulunduğu ve oluşumuna katkıda bulunduğu çevreye doğal çevre denir,bilgi ve kültürüne bağlı olarak doğal çevresinde var olan eşyayı kullanmak sureti ile oluşturduğu çevreye de yapay çevre denir.
ÇEVRE SORUNLARI
Çevre sorunları,insan faaliyetleri nedeni ile çevresel değerlerin zarar görmesi sonucu ortaya çıkmıştır.
Dar anlamda çevre sorunları,hava,su,toprak ve gürültü kirliliği.Genel anlamda ise çevre sorunlarını bitkilerden,hayvan ve mikroorganizmalardan oluşan biyolojik çeşitliliğin zarar görmesi,şehirleşme ve nüfus yoğunluğu,enerji kaynaklarının tüketilmesi olarak sıralayabiliriz
.Çevre Sorunlarının Ortaya Çıkışı
Çevre sorunları birden bire ortaya çıkmamış,zamanla birikerek ve katlanarak kendini göstermeye başlamıştır. Kendi halinde uyumlu ve ahenk içerisinde devam etmekte olan tabii denge, bilerek veya bilmeyerek tabiatı bozan,doğal kaynakları hoyratça tüketen ve kirleten insan faktörü devreye girince sürdürülür olabilme yeteneğini kaybetmiş ve bozulmaya başlamıştır. Bu süreç sanayi inkılabından sonra ciddi anlamda hissedilmeye başlamıştır.köylerden şehirlere aşırı göç,hızlı ve plansız şehirleşme, hesapsız bir kaynak israfı hep hızlı sanayileşmenin ürünüdür. Ziraat, avlanma, orman hayvan kesimi gibi şeylerin bilgisizce yapılması.Düşmanlık,menfaat ve rakabet neticesi ortaya çıkan soğuk ve sıcak savaşlarda biyolojik,kimyasal ve nükleer silahların kullanımı ve denmesi ekolojik dengeyi bözmakta,bitki ve canlıları tahrip etmekte olumsuz etkileri kalıtım yoluyla nesiller boyu sürmektedir.
Sebepleri
Çevre sorunları ve sebepleri denildiği zaman akla ilk gelen kirlilik meselesi gelmekte.Oysa çevre kirliliğinin baş aktörünün,zihni ve ruhu kirlenmiş insani ve vicdani duyarlılıklarını kaybetmiş olan insanveinsanlık olduğu ortaya çıkmaktadır. Vahşi kapitalizme dayalı hayat felsefesini benimseyen insanın,bitmeyen arzu ve isteklerinin ürettiği suni ihtiyaçlarının giderek çoğalması ve bunların yeni ürünlerle sürekli tatmin edilmeye çalışılması dünyayı çöplüğe çevirmiştir
SÜNNET VE ÇERÇEVE
İnsan,çevre sorunlarının hem kaynağı hemde çözümüdür.Sorunun çözümü,öncelikle insanın evrendeki yeri, değeri,fıtri özellikleri gibi hususların bilinmesine bağlıdır.
İnsanın Çevresini Etkileyen Fıtri Özellikler
İnsanın ruhi ve akli değişim ve gelişiminin çevrenin şekillenmesinde önemli bir yeri vardır.O iyiliğe ve kötülüğe,hakka ve batıla, hayra ve şerre yönelebilecek kabiliyette yaratılmıştır.(beled.9/10.Şems,91/7)Bu kabiliyetteki insanı ALLAH kötülük yapmaktan sakındırarak zorlamaksızın iyiliğe teşvik etmiştir.(Buhari,Edeb 69.Müslim,Birr 14,15.104-105,Tirmizi,Zühd52).Bu teşvik ve sakındırmayı düstur edinme hususunda iki türlü insan tipolojisi ile karşılaşıyoruz.bunlardan birisi ahseni takvim özelliğine uygun olarak ,muttaki,şükreden,hayır işleyen , çevresini koruyan ve güzelleştiren insan,diğeri de esfele safilin özelliği taşıyan ,zalim, günahkar, nankör, kötülük işleyen ,çevreye ve çevresindekilere zarar veren insan.
Canlıların Uygun Bir Çevrede Yaşama Hakkı
İnsan da dahil canlıların en temel hakkı olan yaşama hakkı,çevrenin korunmasına bağlıdır.Çünkü çevreyi etkileyen şeyler canlıların hayatını da yakından ilgilendirir.Yanlız insan değil,her canlı kendini koruma ve savunma güdüsüyle donatılmıştır.Allahn yarattığı canı bir başkasının öldürme yetkisi yoktur.Hz.Peygamber,haksız yere adam öldürmeyi en büyük günahlardan sayar.(Buhari,Diyat1-2, müslim,İman 144) Haksız yere bir insanı öldürmek yasak olduğu gibi,ihtiyaç olmadan sırf zevk için hayvan öldürmek de yasaklanmıştır(Nesai,Dahaya 42, Müslim,Sayd 58-59, Tirmizi, Sayd 9)
Evrene Yaklaşım tarzı
Müslümanlar genelde dünyaya karşı iki farklı duruş sergilemişlerdir.Fakat bu duruşlar birbirlerinden tamamen ayrı ve uzak da değildir.bunlardan birisi bu dünyada insanın gözüne görünenlerin ve nefsin lezzet duyduğu şeylerin aslı olmayan seraplar,yok olup giden gölge, hayal,oyun ve oyuncaktan başka bir şey olmadığı vurgusudur.insandan istenense bu aldatıcı görüntülere aldanıp iltifat etmemesidir.(Bkz.Ali İmran,3/14-15, Nisa,4/77,Taha,20/131,Buhari,Rikak 3-4,Müslim,Zikir99,Tirmizi,Zühd 25).
Müslüman bir birey dünya ve içindeki aldatıcı şeyleri kalbinden sökmeli,onların basitliğini ve onlara aldanmanın tehlikesini idrak etmelidir.
HZ.PEYGAMBERİ’İN SÜNNETİNDE ÇEVRECİLİK
Müslüman bireyin hayatını yönlendirme,dünya görüşü geliştirme ve eylemlerine anlamlılık kaznadırmada Hz.Peygamber’in örnek bir şahsiyet ve önemli bir model olduğu apaçık bir gerçektir.
A.SÜNNETTE AĞAÇ VE YEŞİLLİK
1.Sünnette Ağaç ve Yeşillik Oluşturmayı Teşvik Düşünce ve Pisikolojik Boyut
Çeşitli vesilelerle Müslümanları ağaç dikmeye teşvik eden ve kendisi de bizzat ağaç diken Hz .Peygamber’in sünnetinde yeşil bitki örtüsü önemli yer tutar.Yine aynı şekilde Hz.Peygamber’in Medine’de Ebu Talha’nın bağışladığı,yeşil ağaçları,tatlı suyu,serin gölgesi ve tertip düzeni ile meşhur Beyraha adındaki bahçeyi zaman zaman ziyaret edip suyundan içip gölgesinde dinlendiğini de biliyoruz.Hz.Peygamberin bu ve buna benze tutumları,Müslümanların ağaç ve yeşilliğe yönelmelerinde teşvik edici psikolojik bir faktör olmuştur.
İbadet Boyutu
Pegamberimiz,elinde bir ağaç filizi varsa, kıyamet kopmaya başlasa bile eğer onu dikecek kadar zamanınız varsa dikin.(Buhari, el-Edebü’l-Müfred)diyecek kadar meseleye önem vermiş ve teşvik etmiştir. Uğradığı bir kabrin baş ve ayak ucuna iki yaş dal dikmesi üzerine kendisine sorarlar.Bu ölülere fayda verir mi sorusuna,O dalların yaş kaldıkları müddetçe orada yatanın azabının hafifleyeceğini ,buyurması(Buhari,Vudu 55-56, Müslim, Tahare111) ağaçlandırmayı teşvik etmiştir.
Mülk Edinme Vesilesi
O,Her kim boş,kuru ve çorak bir yeri(sulamak, ağaçlandırmak ve ekmek suretiyle ıslah) ihya edecek olursa ,bu yaptıklarından dolayı ALLAH tarafından mükafatlandırılır.insan ve hayvan yararlandıkça sadaka sevabı yazılır
Uygulama ve Toplu Seferberlik
Selman-ı Farisinin hürriyetine kavuşması için efendisi ile sözleşme yapar.maddelerden birisi de efendisi için 300 ağaç dikmektir.Hz.Peygamberin de teşvikiyle sahabe işbirliği yaparak seferberlik başlatılır ve fidanlar sağlanır .yine hep beraber ağaçların dikileceği çukurlar kazılır.Ağaçlarn dikilmine bizzat Hz .Peygamber kendisi de iştirak eder ve elleriyle ağaçları çukurlarına diker.
2.Sünnette Ağaçların ve Yeşilliğin Korunması
Yasakla Çok ciddi zaruretler dışında savaç sırasında bile yakım ve kesimine izn vermeyen Hz Peygamber ,dalların kırılması,budakların zarar görmesi endişesi ile ağaç yaparaklarının,silkelenerek dahi hoş görmemiştir(Tirmizi siyer 4)
Bazı Ağaçlar İçin Özel Koruma
Arabistan yarımadasında çölde yetişen yetişen ve kavurucu çöl sıcağında insan ve hayvanların gölgesine sığındığı sidre (Arabistan kirazı)ağacını korumak için Hz Peygamber ,Sidreyi kesenler yüzlerin üstüne ateşe atılacaklardır.(Ebu Davut,Edeb 159) buyurarak ağacı özel korumaya alamıştır. Kesilenlerin Yerine Yenilerinin Dikilmesi Aynı şekilde yukarıda kesimini yasakladığını belirttiğimiz sidre ağacının ancak yerine yenisi dikilmesi şartıyla kesilebileceği belirtilmiştir.(Beyhaki,Şuabu’l-iman,
3.Sünette Yasak Bölge Uygulaması
Bu uygulama ilk defa Hz.İbrahim tarafından ihdas edilmiştir. O Mekke ve çevresindeki belli bir bölgenin ağaçlarının kesilmesini,otlarının yolunmasını,kuş ve yabani hayvanlarının avlanmasını yasaklamak suretiyle koruma altına almıştır. (buhari).Bu yasak Hz Peygamber zamanına kadar devam etmiş ve Hz Peygamber de Mekke’nin fethinde dedesi İbrahim’in bu yasağına uymuştur (Müslim) Hz Peygamber(s.a.v)Medine ,Ayr ile Sevr(ya da Uhud)dağı arası olmak üzere yasaktır.Kim orada bir yasak işler veya işleyeni himaye ederse,ALLAH’ın ,meleklerin bütün insanların laneti onun üzerinedir.Kıyamet gününde ALLAH onun ne tövbesini ne de fidyesini kabul eder(Buhari) buyurmak suretiyle insanlar üzerinde vicdani bir mümeyyide koymuştur.
B.SÜNNETTE HAYVANLAR VE HAYVANLARIN KORUNMASI
Hz Peygamber Sünnetinde hayvanlar her yönüyle ele alınmış.onlara verilmesi gereken değerden ,takınılması gereken tavra ve yerine getirilmesi gereken yükümlülüklere kadar birçok husus açıklığa kavuşturulmuştur.
Hayat Haklarına Saygı
Her canlının olduğu gibi hayvanların da en temel hakkı hayat hakkıdır.Zarar vermedikleri sürece hayvanların gereksiz keyfi bir şekilde öldürülmesini yasaklamıştır. Bu yasağın altındaki en önemli sebep ise nesilleri koruma gerçeğidir. Haksız yere bir serçeyi bile öldürenden hesap sorulacağını,hatta serçenin ALLAHım bu beni boş yere öldürdü.Ne cesedimden yararlandı ,ne de beni bıraktı ki senin arzında yaşayayım diye şikayette bulunacağı bildirlmektedir.Hz Peygamber hayvanların yuvalarının yıkımasın(Buhari).yavruların yuvalarından alınmak sureti ile doğal ortamlarından uzaklaştırlmasını yasaklaması hayvanlarn rahat bırakılması yolundaki düşüncesinden ileri gelmiş olsa gerektir.Hz Peygamber merhametli olanlara ALLAH da merhamet eder .Yeryüzündekiler merhamet edin ki,göktekilerde size merhamet etsinler buyurmuştur(Tirmizi). Hz Peygamber bir sohbetinde bir adamın su içmek için indiği kuyudan çıkarken susuzluktan nemli toprakları yalayan bir köpek gördüğünü ve kuyuya tekrar inerek ayakkabılarıyla su çıkarıp hayvancağızı suladığını ve bu işten dolayı ALLAHın kendisine sevap verip günahlarını affettiğini anlatmış.
C.SÜNNETTE TOPRAK Kur’an ve sünnette toprak ayrı bir yer tutar .Herşeyden önce toprak insan oğlunun yaradılış hammeddesidir (Ali İmran ,3/59.Tirmizi,Tefsir49).O canlıdır ve canlılar içindir(Rahman55/10).temizleme ve temizlenme özelliklerine sahiptir(nisa4/43)
D.SÜNNETTE SU Kur’an’ın ifadesiyle su ,bütün canlıların yaratılış maddesidir(Furkan25/48) Peygamber efendimiz de hadislerinde , dünya ve ahiret suya çokça vurgu yapmıştır.Birdefasında Resulullah(sav)abdest almakta olan Sa’d’ın yanından geçmiş ve onun suyu fazla kullandığını görünce suyu israf ettiğini söylemiş,Sa’d da abdestte de israf olur mu demiş.Rsulullah evet olur akıp giden bir nehrin kıyısında dahi olsan olur buyurmuştur. Su kaynaklarının kirletilmemesine büyük önem göstermiştir.
E.SÜNNETTE HAVA Hz Peygamber dönemi Hicaz bölgesinde ,günümüzdeki gibi hava kirliliği bunmamakta idi.Müslüman bireyin en belirgin vasfı ,elinden ve dilinden insanların güvende olmasıdır (Buhari)Eliyle ve diliyle insanları rahatsız etmemesi gereken bir Müslüman ,aynı zamanda soğan ve sarımsak gibi kötü kokan yiyecekleri tüketerek veya ter kokularıyla havayı kirleterek insanları rahatsız etmemelidir.
F.SÜNNETTE GÜRÜLTÜ İnsanları rahatsız eden en önemli etkenlerden birisi de gürültüdür.Seslerin alçaltılmasını isteyen Kur’an –ı Kerim (Lokman). Hatta O (s a v)gürültüsüz ortamı Cennet nimetlerinden bir nimet ,gürltününde dünyada insanlar için rahatsızlık sebebi olduğunu ima etmiştir.(müslim)