- Haccın farz oluş şartları

Adsense kodları


Haccın farz oluş şartları

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sidretül münteha
Mon 14 February 2011, 05:02 pm GMT +0200
B- Hacc'ın Farz Oluş Şartları:



Hacc'ın vücub şartlanna. gelince: Bunlar da biri -müslüman olmayanlar da islâm'ın hükümlerini yerine getirmekle mükelleftirler diyenlerin görüşüne göre- müslüman olmaktır. Biri de -âyet-i kerimede geçtiği üzere- hac yoluna güç yetirmektir. Bu hac yoluna güç yetirmenin mahiyetinde her ne kadar ihtilâf edilmişse de, haccın vücub şartlarından biri olduğunda ihtilâf yoktur. Zira Cenâb-ı Hak,
"Hac yoluna gücü yeten kimselerin" diye buyurarak bu şartı koşmuştur. Hac yoluna güç yetirmek, özet olarak iki şekilde düşünülebilir. Ya bizzat gitmek, ya kendi yerine başkasını göndermek gücüne sahib olmak. Bizzat gitme gücünün bedeni güç, mali güç ve yol emniyeti demek olduğunda ihtilâf yoksa da, bedenî ve mali güçlerin neler olduğu hakkında ihtilâf etmişlerdir.
İmam Şâfıi, îmam Ebû Hanife ve imam Ahmed «Kişinin bedenî ve malî gücü, bineceği vasıta ile gidip gelinceye kadar yol masrafının bulunması demektir» demişlerdir. Bu görüş, Ibn Abbas ile Hz. Ömer'in de görüşüdür, imam Mâlik ise: «Eğer kişi yaya gidebiliyorsa onun hakkında bineceğin bulunması söz konusu değildir, binecek vasıta bulamazsa da hacca gitmelidir», demiştir, imam Mâlik'e göre yolda çalışıp yol masrafını -dilencilikle de olsa-çıkarabilen kimse için yol masrafının da bulunması şart değildir.
Bu ihtilâfın sebebi, hadiste belirtilen hac yoluna güç yetirmenin tarifi ile güç yetirme lafzındaki umum arasında bulunan çelişmedir. Zira -rivayet olunduğuna göre- Peygamber (s.a.s) Efendimiz'e, «Hac yoluna güçyetirmek nedir?» diye sorulmuş, Efendimiz (s.a.s) de, «Yol azığı ile bineceğinin bulunmasıdır» 8 demiştir.
imam Ebû Hanife ile imam Şâfıi, hadisin bu tarifini yaya gidebilen ve yolda çalışmakla yol masrafını çıkarabilen kimselere de şamil görmüşlerdir. İmam Mâlik ise, 'Bu tarif, yaya gidemeyen ve yolda çalışıp yol masrafını çıkaramayan kimseye mahsustur' demiştir.
Yerine başkasını gönderme gücüne sahip olan kimseye haccın vücubu-na gelince: îmam Mâlik ile îmam Ebû Hanife'ye göre, kişi bizzat gidemiyor-sa -yerine başkasını gönderebilse bile- kendisine hac vacib olmaz. îmam Şafii'ye göre ise vacib olur. Şu halde Şâfıi mezhebine göre, bizzat hacca gidemeyen bir kimse eğer yerine başkasını gönderebiliyorsa göndermesi lâzımdır. Şayet -kardeşi veya bir başka yakını gibi- bir kimse eğer kendi parası ile gidip onun yerine haccetse, onun üzerinden vücub sakıt olur. işte «Ma'dub» mes'elesi diye söyledikleri budur. Ma'dub hayvan üstünde duramayan kimse demektir, imam Şafii'ye göre, kendisine hac lâzım geldiği halde hacca gitmeden ölen kimsenin varislerinin -eğer kendisinden tereke (miras) kalmış ise- o terekeden onun yerine birini göndermeleri lâzımdır.
Bu ihtilâfın se bebikıyasın hadis ile çelişmesidir. Zira eğer hacda diğer ibadetlere kıyas edilirse, hiçbir ibadette niyabet nasıl caiz değilse, hacda da caiz olmaması lâzım gelir. Nitekim bir kimse bir başkası yerine ne namaz kılabilir, ne de zekât verebilir. Buhârî ile Müslim'in îbn Abbas'tan getirdikleri meşhur hadisten ise, bunun caiz olduğu anlaşılmaktadır. Zira bu hadiste, «HAS'AM kabilesinden bir kadın Rasûl-i Ekrem (s.a.s)'e, 'Ya Rasûlallah, ALLAH'ın kulları üzerinde hac hususundaki farizası babama, çok yaşlı bir ihtiyar olduğunda yetişti. Deve üzerinde duramayacak bir durumdadır. Onunyerine ben hac edebilir miyim?' diye sordu. Rasûl~i Ekrem 'Evet, edebilirsin', diye cevap verdi. Bu da Haccetul-Veda sır asında-idi» 9 denilmektedir. Bu, sağ olan kimse hakkındadır.
Haccetmeden Ölen kimse hakkındaki hadis ise, Buhârî'nin kaydettiği bir hadistir ki bu hadiste de «Cüheyne kabilesinden bir kadın Rasûl-i Ekrem (s.a.s)'e gelip, 'Ya Rasûlallah, annem sağlığında hacca gitmeği nezretmişti. Fakat nezrini yerine getirmeden öldü. Onun yerine ben haccedebilir miyim?' diye sordu. Rasûl-i Ekrem (s.a.s),
«Yerine haccet. Eğer annenin bir borcu olsaydı onu ödemeyecek miydin? O halde ALLAH'ın borcu daha önemlidir, buyurdu» 10 denilmektedir. Başkası yerine tatavvu1 olarak hac etmenin cevazında ise ihtilâf yoktur.
İhtilâf ancak, başkası yerine yapılan haccın farz yerine geçip geçmediği hu-susundadır.
Bu mevzuda bir başka ihtilâf daha vardır ki p da, ister sağ olan, ister ölen bir kimse yerine hacceden kimsenin daha Önce hacca gitmiş olmasının şart olup olmadığı hususundadir.
Kimisi «Şart değildir. Fakat eğer daha önce hacca girmişse daha iyidir» demiştir.
İmam Mâlik de, ölen kimse yerine hacceden hakkında bu görüştedir. Zira ona göre, sağ olan kimse yerine hac yapılamaz.
Kimisi de «Başkası yerine haccedebilmek için daha önce hacca gitmiş olmak şarttır» demiştir. İmam Şâfıi ile diğerleri de bu görüştedir. Bunlara göre, eğer bu adam daha önce hac yapmamışsa, başkası yerine yaptığı hac kendisine sayılmış olur. Bunların delili de, İbn Abbas'ın «Rasâl-i Ekrem (s.a.s), bir adamın
«Şibrime yerine LEBBEYKE» diye söylediğini işitti ve adama: 'Şibrime kimdir?' diye sordu. Adam da ya: «Benim kardeşimdir» ya da: «Bir yakınımdır» dedi. Rasûl-i Ekrem (s.a.s):
«Kendin haccetmiş misin?» diye sordu ve adam: 'Hayır', deyince:
«Şu halde önce kendin için sonra Şibrime yerine haccet» dedi» 11 mealindeki hadisidir.
Diğer grup da «Bu hadis, İbn Abbas'tan mevkuf olarak da, yani «İbn Abbas'ın kendisi bu adamdan «Şibrime yerine Lebbeyke» diye söylediğini işitmiş ve ona 'Önce kendi yerine, sonra Şibrime yerine haccet' demiştir» şeklinde de rivayet olunduğu için bu hadis ma'luldur» demişlerdir.
Bu mevzudan olmak üzere, bir kişinin ücret karşılığı olarak hac yapmasının caiz olup olmadığında da ihtirf etmişlerdir.
İmam Ebû Hanife «Hac bir ibadet olduğu için ücret karşılığında yapılamaz» demiştir. îmam Mâlik ile İmam Şafii ise cevazını benimsemişlerdir. Bunlar mesned olarak, «Mushaflann yazımı, camilerin onanm ve yapımı gibi birer ibadet olan hizmetler ücret karşılığında yapılabilir» demektedirler.
İmam Mâlik'e göre ise; ücret karşılığında hac yapmak iki çeşittir. Biri, Mâlikîlerin BELAG diye ad verdikleri şekildir ki, bunda, hacca gidip gelinceye kadar ne masraf giderse, hepsi, yerine hac yapılan kimseye aittir. Hac yapana verilen para eğer yeterli gelmezse üzeri tamamlanır ve eğer artarsa, artan miktar geri verilir. Biri de, normal olan icare şeklidir ki bunda, ücret miktarı bellidir ve üzerinde anlaşılan ücret ister az, ister çok olsun, ne artan geri verilir, ne de -eğer eksik kalırsa- bir daha istenir.
Cumhur, köleye -azadlanmadığı müddetçe- hac lâzım gelmediği görüşündedir. Fakat zahirîler, «Köleye de hac lâzım gelir» demişlerdir.
îşte hac farizasının kimlere vacib olduğu ve kimler hac ederse, sahih olduğu hakkındaki mes'eleler bunlardır. 12


8 Dârakutnî, 2/216, no: 6,7; Hâkim, 1/442
9 Buhârî,//acc, 25/1, no: 1513; Müslim, Hacc, 15/71, no: 1334.
10 Buhârî, Eymân, 83/30, no: 6699.
11 Ebû Dâvûd 5/26,no: 1811.

12 İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 2/154-157.

gulbaharaktay
Tue 23 December 2014, 02:01 pm GMT +0200
Haccın farz olmasının şartları yedi tanedir:

1- Müslüman olmak.

2- Ergenlik çağına girmiş olmak.

3- Akıllı olmak.

4- Hür olmak.

5- Yiyecek ve azığı olmak.

6- Bineği olmak.

7- Yolun emniyetli olması ve güç yetirmek.

muammer 8-c
Wed 24 December 2014, 01:48 pm GMT +0200
haç ,slamın beş şartından biridir haç, hem malli hemde bedeni yapılan bir ibattettir

Sevgi.
Sat 25 January 2020, 12:51 pm GMT +0200
Hac islâmın şartlarındandır. Rabbim bizlere bu güzel şartı hakkıyla yerine getirebilmeyi naaip eylesin inşaAllah

Bilal2009
Sun 26 January 2020, 01:30 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun

ceren
Mon 27 January 2020, 06:27 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm.uzerimize farz olan hac vazifemizi  hakkıyla yerine getiren kullardan olalım inşallah...