- Habbab ın alacağı

Adsense kodları


Habbab ın alacağı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafiza aise
Mon 9 May 2011, 11:55 am GMT +0200
Habbab'ın Alacağı

Görüldüğü gibi, bu günlerde bir insanın Müslüman oldu­ğunu açıklaması, başına gelecek kötülüklere açıktan davetiye çıkarması anlamına geliyordu. Onun için birçok sahabenin Müslüman olduğunu Kureyş henüz bilmiyordu. Yedi kişi hariç, diğer Müslümanlar kendilerini gizlemek zorunda hissetmişler­di. Bunlar, Allah Resülii Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellern), Hz. Ebfı Bekir, Ammar İbn Yasir ve onun annesi Sümeyye, Su­heyb İbn Sinan, Bilill-i H .abeşi ve Mikdiid İbn Esved idi. 209

Habbab İbnü'l-Erett, aslen hür bir insandı; henüz küçük yaşlarda iken bulunduğu yerde bir saldırı gerçekleşmiş ve o da, akrabalanyla birlikte esir alınmış, daha sonra da Mekke'ye getirilerek köle diye satılmıştı. Ümmü Enmôr adında Huzaa kabilesinden bir kadının kölesi olarak hayatını devam ettirir­ken Efendiler Efendisi ile tanışmış ve daha ilk günlerde Müs­lüman olmuştu.

Sahipsiz olduğu için, başta efendileri olmak üzere müş­riklerin hiddetine muhatap olacak ve her daim şiddet soluk­layacaktı. Kızgın güneş altında işkenceye tabi tutuluyor, akla hayale gelmedik hakaretlere maruz bırakıhyordu.v"

Habbab İbnü'l-Erett'in, As İbn Vüil'den alacağı vardı ve As ibn Vail bir türlü vermeye yanaşmıyordu. Borcunu tahsil etmek için yanına her gittiğinde:

209 İbn Hibban, Sahih, ı5/558 (7083); Ahmed b. Hanbel, Müsned, ı/404 (3832) 210 Bkz. İbnii'l-Esir, Üsüdü'l-Ğabe, 2/102; İbn Sa'd, Tabakat. 3/ı64, ı65; İbn Hacer, İsabe, 2/258

- Muhammed'i ve dinini inkar etmediğin sürece sana bor­cunu ödemem, diyor ve hakkı olanı talep ettiğinde bile bunu, dinsizliği adına malzeme olarak kullanıyordu. Yine böyle bir gün Hz. Habbab:

- Sen ölüp gitsen de, haşir meydanında haşrolacağın za­mana kadar asla O'nu inkar edecek değilim, demiş ve nasılsa alacağını tahsil edeceği bir günü hatırlatmıştı ona. Ancak bu inceliği anlamak için insanda akıl ve vicdan olmalıydı. Belki zekalan vardı; ama şeytan gibi tek taraflı çalışıyordu. Onun için Habbab'a döndü ve:

- Hani ben, öldükten sonra dirileceğim ya, sana olan bor­cumu o gün öderim; çünkü o gün benim, birçok çocuğum ve malım olacak, diye alayetmeye başladı.'?'

Bu, semayı titretecek bir hadiseydi ve çok geçmeden hu­zur-u risalette yine Cibril beliriverdi. Getirdiği ayetle Allah (celle celaluhü), mü'minlerin kuvve-i maneviyesini takviye ediyor ve As gibi küstahların akıbetlerinden haber veriyordu.s>

Belki Habbab İbnü'l-Erett, o gün bir nebze rahat nefes al­mıştı; ama toplumda başka bir dayanağı olmadığı için başka bir gün yine Efendiler Efendisi'nin huzuruna gelecek ve halini yine O'na arz edecekti. Zira, canını dişine takarak çalışıyordu; toplumda artı bir katma değere sahipti; ama yalnızlığını bilen Kureyş'in hedefi olmaktan bir türlü kurtulamıyordu. Küçücük bir kulübesi vardı; ateşin karşısında sabahtan akşama kadar demir döver, kılıç ve kalkan yapardı. Akşam olup da kulübe­sinin kapısından adımını atar atmaz karşısında Kureyş'ten bir başka ateşle karşılaşır ve hep ıstırap yudumlardı. Hele bir gün, Müslüman olduğunu duyan efendisi çıkıp gelmiş ve iyice hırpaladıktan sonra el ve kolunu bağlayarak kızgın demirleri vücuduna basmış, bayılıncaya kadar işkence etmişti. Canını

211 İbn Sa'd, Tabakat. 3/164, 165 212 Bkz. Meryem, 18/77, 78

zor kurtarmıştı; çaresiz huzura gelmiş ve Allah Resülü'ne şun­lan söylüyordu:

- Bizim için nusret talebinde bulunmaz mısın ya Resülal­lah! Ellerini açıp da bize dua etmez misin ey Allah'ın Resülü?

Onlann acınacak bu halini Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem) de zaten görüp duruyordu, ama elde başka bir çare bulunmuyordu. Ancak biliyordu ki, böylesine çetin şartlar içinden geçerken metin durmak gerekiyordu. Hem, benzeri sıkıntılan yaşayanlar, sadece kendilerinden ibaret de değildi. Cibril-i Emın'in getirdiği ayetlerde de konu dile getiriliyor ve öncekilerin başına gelenler başa gelip de yaşanmadan cenne­tin kolayolmadığı anlatılıyordu.vs Belki de Allah, uzun soluk­lu bir davayı ilk temsil edenlerde, sabır ve sebat ağırlıklı bir duruşu talep ediyor ve davasına ilk sahip çıkanlan da, yannın daha büyük sıkıntılannı tereddütsüz ve kolayca göğüsleyebil­meleri için şimdiden hazırlıyor, imtihan üstüne imtihandan geçiriyordu. Bunun için Efendiler Efendisi:

- Sizden öncekiler arasında öyleleri vardı ki, diye başla­dı sözlerine. Yüzünün rengi değişmiş ve adeta pembeleşmişti. Ardından da şöyle devam etti:

- Sırf iman ettiğinden dolayı alınır ve demir testere ile ba­şından ikiye biçilirdi, ama bu bile onun dininden taviz vermesi­ne sebep olamazdı. Sonra demir taraklarla etleri kemiklerinden parça parça aynlırdı; yine de yerinde sebat eder ve dininden ta­viz vermezdi. Aynı şekilde yere hendekler kazılır ve içine ateşler yakılırdı; ardından da diri diri içine atılır ve cayır cayır yakılır­dı. Bütün bunlar, onu dininden döndürmeye yetmezdi.

Bunlan anlatırken Restıl-ii Kibriya, adeta zaman ve me­kan üstü bir konuma gelmişti ve öncekilerin halini adeta mü­şahede ederek anlatıyordu. Bunlar, geçmişten bir tabloydu. Kıymetli ve büyük olan nimetler, öyle küçük gayretlerle elde

213 Bkz. İbn Hibban, Sahih, 7/156 (2897)

edilemezdi. Ne cennet ucuzdu ne de cehennem liizumsuz ... Birileri, lüzumsuz olmayan için, burada yatınm yaparken mü'minler, kıymeti bipaha olan cennet ve cemaluUah için bazı zorluklara tahammül etmeliydi. Ancak bu, sürekli karşılaşılan bir husus da değildi. Onun için işin burasında Allah Resnlü (sallallahu aleyhi ve sellem), yüzünü istikbale çevirecek ve teselli bekleyen yüzlere şunları söyleyecekti:

- Vallahi de Allah, bu işi hitama erdirecek ve nurunu ta­mamlayacaktır. Ta ki bir kadın, tek başına San'(i'dan yola çı­kacak ve Hadremevt'e kadar gidecek ve bu yolculuğu boyunca Allah'tan başka hiç kimseden korkmayacaktır. Ancak sizler, acele ediyorsunuz.v-

San'a? Hadremevt?. O gün için, bırakın bir kadını; ker­vanlarla giden nice güçlü erkeğin bile yolu kesilir ve elinde­avucunda ne varsa alınırdı. Ama bunları, Allah'ın Resülü söy­lüyorsa mutlaka gerçekleşir ve böylesine huzurlu bir dünya yeniden kurulurdu. Dolayısıyla Hz. Habbab gibi sahabeler, sıkıntılı günlerinde dişlerini sıkmaları gerektiğini öğrenmiş; böylesine bir dünyayı inşa için daha fazla gayret göstermenin gerekliliğine bir kez daha azmetmişlerdi.

Bilal2009
Wed 21 November 2018, 03:49 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm Rabbim bizleri İslam davasından ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun

ZeynepZehra
Wed 21 November 2018, 11:22 pm GMT +0200
Ve aleyküm selam.Hz Habbab b. Eret (ra) Allahu Teala ondan ve bütün Sahabi Efendilerimizden razı olsun. Hz. Habbabın hayatını insan okumaya dahi dayanamıyor.onların imanları...ve bizim imanımız :((((

Sevgi.
Thu 22 November 2018, 12:07 am GMT +0200
Aleyküm Selâm. Rabbim bizleri herdaim İslâm yolunda  olanlardan eylesin inşaAllah. Amin Ecmăin