sumeyye
Mon 13 June 2011, 03:48 pm GMT +0200
GUSÜL
Guslün Farzları:
Ağzı iyice çalkalamak (İmam Şâfii) burna iyice su vermek (İmam Şâfii) ve bedenin tamamını yıkamak: Gusülle abdest arasındaki fark şudur; abdest alacak olan kişi yüzünü yıkamakla emredilmiştir. Burnun ve ağzın içi yüzden sayılmamaktadır. Şu halde ağız ile burun içinin abdest alırken yıkanması farz değildir. Ama gusleden kişi bedeninin tamamını temizlemekle mükellefdir. Zira Yüce Allah (cc) buyurur ki;
“Eğer cünüb oldu iseniz, boy abdesti alın” [14] Şu halde gusledecek olan kimsenin gözlerinin içi hariç vücudunun yıkanabilen her yerini yıkaması gerekir. Önce de bahsedildiği gibi; gözlerin içinin yıkanması gerekmez; çünkü yıkanmasında zarar vardır. Ama ağızla burnun içinin guslederken yıkanması farzdır. Çünkü bu, yapılması mümkün ve aynı zamanda zarar verici değildir. Bu, Peygamber (sas) in şu buyruğuyla kesinlik kazanmıştır: “Doğrusu her tüyün altında cünüblük vardır. Dikkatli olun; tüyü ıslatın, teni temizleyin.” [15]
Suyun saç diplerine, saç ve sakalda tüylerin hem diplerine, hem de aralarına ulaştırılması gerekir. Ancak bu rivayete göre örüklerin içine suyu ulaştırmak zorluk sebebiyle gerekli değildir. [16]
GUSLÜN SÜNNETLERİ
1,4- Önce elleri ve tenasül organını yıkamak, varsa vücuttaki pislikleri gidermek, sonra namaz abdesti almak ve bedenin tamamına üç defa su dökünmek. Peygamber (sas) in bu şekilde guslettiği nakledilmiştir. Meymûne (ra) dedi ki;
“Peygamber (sas) için gusül suyu koydum. Cünüblükden dolayı boy abdesti aldı; su kabını sol eliyle tutup sağ eline döktü, ellerini yıkadı. Sonra tenasül aletine su döküp yıkadı. Sonra elini duvara (veya yere) sürüp ovaladı. Sonra ağzını çalkaladı, burnuna su verdi, yüzünü ve kollarını yıkadı, başına su döktü. Sonra bedeninin tamamına su döktü. Sonra yıkanmakta olduğu yerden biraz kenara çekildi ve ayaklarını yıkadı.” [17] Gusledilen yerde su birikmekde ise; kullanılmış suyun vücuda isabet etmesine mani olmak için, ayakları yıkamayı en sona bırakmak müstehabdır. Zira rivayet ettiğimiz hadîs de bunu gerekli kılmaktadır. [18]
[14] Mâide: 5/6.
[15] Bu hadisi Ebu Davud, Tirmizi ve İbn. Mace rivayet etmiştir. Zayıf bir hadistir.
[16] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 1/24-25.
[17] Kemal b. Hümam bu hadisi Hidaye şerhi Fethü’l-Kadir’de başka bir lafızla riayet etmiştir.
[18] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 1/25.