neslinur
Tue 17 August 2010, 06:29 am GMT +0200
Güneş Tutulması Namazının Kılınışı:
Namazı kıldıracak olan imam kalkar tekbir getirir ve farz namazlara başladığı gibi başlar, yani iftitah duasını okur. Sonra birinci rek'atte ezber biliyorsa Bakara suresini okur veya o nisbette Kur'andan ayetler okur. Sonra rüku'a varır ve rüku'da Bakara suresinden 200 ayet okuyacak kadar bir süre durur. Sonra başını kaldırır ve Semi'allahu Limen Hamidehu Rabbena Leke'l-Hamd der. Sonra yine ayakta Bakara Suresinin 200 ayetine denk gelecek şekilde Kur'an'dan ayetler okur. Sonra rüku'a varır ve birinci rüku'da beklediği nisbetin üçte ikisi kadar bekler; sonra başını kaldırıp dikelir ve secdeye eğilir. Sonra ikinci rek'ate kalkar, ayakta Bakara suresinin 250 ayetine denk gelecek uzunlukta ayetler okur ve arkasından rüku'a varır, orada Bakara suresinin 70 ayetine denk gelecek uzunlukta ayetler okur; sonra başını kaldırır ve Fatihayı okur, arkasından Bakara Suresinin 100 ayetine denk gelecek uzunlukta ayetler okur. Sonra rüku'a varır ve Bakara suresinin 50 ayetine denk gelecek uzunlukta ayetler okur. Sonra başını kaldırıp dikelir ve secdeye eğilerek namazı tamamlar.
Bu namazın hem birinci, hem de ikinci rek'atinde Fatiha okunur. Onlardan birinde onu terkederse, o rek'ate itibar edilmez, yerine başka bir rek'at kılması gerekir ve namazın sonunda yanılma secdesi yapar.[47]
c) Hanbelilere göre: Güneş ve ay tutulmasıyla ilgili namaza "Salatü'l-Küsûf" adı verilir. Bu iki olaydan biri meydana gelince, mü'minler namaza yönelip ya cemaat halinde, ya da yalnız başlarına kılarlar.
Güneş ve ay tutulmasıyla ilgili namaz, müekked sünnettir. Çünkü Peygamber (s.a.v.) hem onu kılmış, hem de kılınmasını emretmiştir. Bu namazın meşruiyeti üzerinde hilaf yoktur, yani buna muhalefet eden olmamıştır.
Sözü edilen namaz şöyle kılınır: Birinci rek'atte Fatiha ve uzun bir sure aşikar (yani sesli) okunur. Sonra rüku'a varılır ve rüku' uzatılır. Sonra rüku'dan kalkılır ve ayakta yine kıraatte bulunulur, ancak birincisi kadar uzun tutulmaz. Sonra rüku'a varılır ve yine birinci rüku'dan biraz kısa olmak üzere uzatılır. Sonra iki uzun secde yapılır. Sonra kalkılır bu iki rek'atin aynı olmak üzere iki rek'at daha kılınır ve böylece dört rüku' ve dört secdeyle bu namaz kılınmış olur. Tabii namazın sonunda teşehhüde oturulur ve arkasından selam verilir.[48]
Ancak bu konuda müstehab olan şudur: İki rek'at namazı kılmak, birinci rek'atte iftitah duasından sonra euzü çekip Fatihâ'yı ve Bakara suresini veya o uzunlukta Kur'an'dan ayet okunur. Sonra rüku'a varılır ve 100 defa tesbih getirilir. Sonra rüku'dan kalkılır ve Semi'allahu Lîmen Hamîdehu Rabbena Leke'l-Hamd denilir. Sonra Fatiha ve.Al-i İmran Suresi veya bu sure uzunluğunda Kur'an'dan ayetler okunur. Sonra birinci rüku'un üçte ikisi nisbetinde rüku'da durur ve yine Semi'allahu Limen Hamidehu denilir. Sonra secdeye varılır ve iki secde de uzatılır. Sonra ikinci rek'at buna nisbetle biraz kısa tutulur.
Böylece her rek'atte iki kıyam, iki kıraat, iki rüku’ ve iki secde yapılır. Gece olsun, gündüz olsun kıraat sesli okunur. Hutbe okunmaz. Çünkü İmam Ahmed'den buna dair yani hutbe okunmasına dair bir rivayet gelmemiştir.[49]
d) Malikilere göre: Dört rek'at olarak kılınır. Her rek'atte Fatiha okunur ve kıraat gizli okunarak yerine getirilir. Rüku’ uzun tutulur. Cemaat halinde kılınması nriistehabdır. Kadınlar ise kendi evlerinde bu namazı kılarlar. Böylece her rek'atte iki uzun rüku' ve iki kıyam yapılır ve sonunda secde yapılarak namaz tamamlanır.[50]
Tahliller Ve Diğer Rivayetler
Her rek'atte iki rüku' yapıldığına dair birçok rivayetler vardır: Ahmed b. Hanbel'in Hz. Ali'den, Nesai'nin Ebu Hüreyre'den, Hafız Bezzar'ın İbn Ömer'den (Allah hepsinden razı olsun) bu hususta rivayeti bu cümledendir. O bakımdan Hanefîlerin çoğunun dışında diğer bütün müctehid imamlar bu rivayetlerle istidlal etmişlerdir. Müslim'in Cabir'den yaptığı rivayette de buna yakın bilgi vardır.
547 nolu Cabir hadisini Beyhaki de rivayet etmiş ve onu Şafii'den naklettiğini belirtmişse de bu yanlıştır. Aynı hadisi Müslim kendi sahihinde Ebu Bekir b. Ebi Şeybe'den, o da İbn Nümeyr'den, o da Abdülmelik'den, o da Ata'dan, o da Cabir'den rivayet etmiştir.
548 nolu İbn Abbas hadisini Tirmizi, Muhammed b. Beşşar'dan, o da Yahya b. Said'den, o da Süfyan'dan, o da Habib b. Ebi Sabit'den, o da Tavus'tan, o da Peygamber (s.a.v.) Efendimizden rivayet etmiştir. Ancak yapılan araştırmada Habib'in Tavus'dan işitmediği anlaşılmış ve o bakımdan hadis malûl sayılmıştır. Nitekim Beyhaki bu hususta diyor ki:
"Habib her ne kadar sıka (güvenilir) sayılsa da, o tedlis yapıp Tavus'tan işittiğini beyan etmemiştir."
549 nolu İbn Abbas hadisini her ne kadar Tirmizi sahihlemişse de İbn Hibban onun sahih olmadığını belirtmiştir.[51]
550 nolu Ubey hadisini aynı zamanda Hakim ve Beyhaki tahric etmişlerdir. Ancak senedi itibariyle Şeyhan onunla ihticac etmemişlerdir. Bu demektir ki Buhari ile Müslim bu hadisi ihticaca uygun görmemişlerdir. İbn Seken ise onu sahihlemiştir. Hakim de "Bunun ravileri doğru kişilerdir" diyerek tesbitini ortaya koymuşsa da hadisin senedinde Ebu Cafer İsa b. Abdillah b. Mahan er-Razi bulunuyor ki, İbn Medeni onun hadîslerini birbirine karıştırdığını kaydetmiştir. İbn Main ise "O sıka (güvenilirdir)" diyerek hadisiyle ihticac edilebilir görüşünü ortaya koymuştur.[52]
552 nolu Semure hadisine gelince: İbn Hibban ile Hakim onu sahihlemiştir. Ancak İbn Hazm, onun ravilerinden Salebe b. İbad'ın cehaleti sebebiyle onun muallel olduğunu belirtmiş, yani bu bakımdan sıhhatini zedeler mahiyette böyle bir cehaletin söz konusu olduğuna dikkat çekmiştir. Nitekim İbn Medeni de onun meçhul bir kimse olduğunu söylemiştir.[53]
Salebe tabiindendir. Semure (r.a.) den hadis istima' etmiştir, (işitmiştir.) Ondan da Esved b. Kays İstiska ile ilgili hadisi rivayet etmiştir. Ancak İbn Medeni onun birçok meçhul kişilerden rivayet ettiğine dikkat çekerek sıka olmadığını belirtmek istemiştir.
Şevkani de bu zattan söz ederek birtakım nakillerde bulunmuş ve Zehebi'nin tesbitlerini aktarmıştır.
Bu manada bir diğer hadisi Ebu Ya'la ile Beyhaki İbn Abbas (r.a.) dan şöyle rivayet etmişlerdir: "Güneş tutulması sebebiyle namaz kılmakta olan Rasulüllah'ın (s.a.v.) yanında bulunuyordum. Kendisinden kıraati esnasında Kur'an'dan bir harf olsun işitmedim."
Ancak bu hadisin isnadında İbn Lüheya bulunuyor ki bu zat hakkında farklı görüşler vardır.
Güneş tutulmasıyla ilgili namazda kıraatin aşikar okunması hakkında Buhari, Hz. Aişe (r.a.) hadisini Semure hadisinden daha sahih kabul etmekte ve ihticaca salih olduğuna işarette bulunmaktadır. Ancak İmam Şafii bu konuda Semure hadisini tercih etmiş ve İbn Abbas'ın (r.a.) rivayetine muvafık olduğunu sebeb-i tercin olarak göstermiştir.
553 nolu Hasan el-Basri rivayeti hakkında farklı tesbitler bulunuyor: Şevkani'nin tesbitine göre, sahih değildir. "Çünkü İbn Abbas (r.a.) Basra'da bulunduğu yıllarda Hasan el-Basri orada bulunmuyordu" diyor.
Rivayeti sahih kabul edenler ise, Hasan el-Basri'nin "Bize namaz kıldırdı" sözünü te'vil ederek "Basra halkına namaz kıldırdı" manasına geldiğini belirtmişlerdir.
Çıkarılan Hükümler
1- Güneş tutulmasıyla ilgili namaz meşrudur. Sünnet ile sabit olmuş ve ashabın önemli bir kısmının rivayet ve ameliyle sübut bulmuştur.
2- Bu konuda daha çok kıyasa yönelen İmam Ebu Hanife, bunun da diğer farz namazlar şeklinde kılınacağını belirtmiştir.
3- İki veya dört rek'at olarak kılınabilir.
4- Cemaat halinde ve münferiden de kılınabilir.
5- Bu namaz için mekruh vakit hükmü kalkar, yani tutulma olayı hangi vakitte meydana gelirse gelsin kılınabilir. Bu daha çok İmam Şafii'nin ictihadıdır.
6- Güneş tutulma olayı geçip güneş tam görülmeye başlayınca artık güneş tutulma namazı kılınmaz.
7- Namaz kılınıp güneş açılınca dua edilir; bazı müctehidlere göre hutbe okunur.
8- Bu namaz için ezan okunmaz, ikaamet getirilmez; sadece "es-Salat Camia" denir.
9- Güneş tutulmasıyla ilgili namaz İmam Şafii'ye göre vaciptir.
10- Her rek'atinde iki rüku' ve iki kıyam yapılır.
11- Kıraat ve rüku'lar uzun tutulur.
12- Secdeler normal tutulur.
13- Müctehidlerin çoğuna göre, kıraat aşikar okunur. İmam Malike göre gizli okunur.
Namazı kıldıracak olan imam kalkar tekbir getirir ve farz namazlara başladığı gibi başlar, yani iftitah duasını okur. Sonra birinci rek'atte ezber biliyorsa Bakara suresini okur veya o nisbette Kur'andan ayetler okur. Sonra rüku'a varır ve rüku'da Bakara suresinden 200 ayet okuyacak kadar bir süre durur. Sonra başını kaldırır ve Semi'allahu Limen Hamidehu Rabbena Leke'l-Hamd der. Sonra yine ayakta Bakara Suresinin 200 ayetine denk gelecek şekilde Kur'an'dan ayetler okur. Sonra rüku'a varır ve birinci rüku'da beklediği nisbetin üçte ikisi kadar bekler; sonra başını kaldırıp dikelir ve secdeye eğilir. Sonra ikinci rek'ate kalkar, ayakta Bakara suresinin 250 ayetine denk gelecek uzunlukta ayetler okur ve arkasından rüku'a varır, orada Bakara suresinin 70 ayetine denk gelecek uzunlukta ayetler okur; sonra başını kaldırır ve Fatihayı okur, arkasından Bakara Suresinin 100 ayetine denk gelecek uzunlukta ayetler okur. Sonra rüku'a varır ve Bakara suresinin 50 ayetine denk gelecek uzunlukta ayetler okur. Sonra başını kaldırıp dikelir ve secdeye eğilerek namazı tamamlar.
Bu namazın hem birinci, hem de ikinci rek'atinde Fatiha okunur. Onlardan birinde onu terkederse, o rek'ate itibar edilmez, yerine başka bir rek'at kılması gerekir ve namazın sonunda yanılma secdesi yapar.[47]
c) Hanbelilere göre: Güneş ve ay tutulmasıyla ilgili namaza "Salatü'l-Küsûf" adı verilir. Bu iki olaydan biri meydana gelince, mü'minler namaza yönelip ya cemaat halinde, ya da yalnız başlarına kılarlar.
Güneş ve ay tutulmasıyla ilgili namaz, müekked sünnettir. Çünkü Peygamber (s.a.v.) hem onu kılmış, hem de kılınmasını emretmiştir. Bu namazın meşruiyeti üzerinde hilaf yoktur, yani buna muhalefet eden olmamıştır.
Sözü edilen namaz şöyle kılınır: Birinci rek'atte Fatiha ve uzun bir sure aşikar (yani sesli) okunur. Sonra rüku'a varılır ve rüku' uzatılır. Sonra rüku'dan kalkılır ve ayakta yine kıraatte bulunulur, ancak birincisi kadar uzun tutulmaz. Sonra rüku'a varılır ve yine birinci rüku'dan biraz kısa olmak üzere uzatılır. Sonra iki uzun secde yapılır. Sonra kalkılır bu iki rek'atin aynı olmak üzere iki rek'at daha kılınır ve böylece dört rüku' ve dört secdeyle bu namaz kılınmış olur. Tabii namazın sonunda teşehhüde oturulur ve arkasından selam verilir.[48]
Ancak bu konuda müstehab olan şudur: İki rek'at namazı kılmak, birinci rek'atte iftitah duasından sonra euzü çekip Fatihâ'yı ve Bakara suresini veya o uzunlukta Kur'an'dan ayet okunur. Sonra rüku'a varılır ve 100 defa tesbih getirilir. Sonra rüku'dan kalkılır ve Semi'allahu Lîmen Hamîdehu Rabbena Leke'l-Hamd denilir. Sonra Fatiha ve.Al-i İmran Suresi veya bu sure uzunluğunda Kur'an'dan ayetler okunur. Sonra birinci rüku'un üçte ikisi nisbetinde rüku'da durur ve yine Semi'allahu Limen Hamidehu denilir. Sonra secdeye varılır ve iki secde de uzatılır. Sonra ikinci rek'at buna nisbetle biraz kısa tutulur.
Böylece her rek'atte iki kıyam, iki kıraat, iki rüku’ ve iki secde yapılır. Gece olsun, gündüz olsun kıraat sesli okunur. Hutbe okunmaz. Çünkü İmam Ahmed'den buna dair yani hutbe okunmasına dair bir rivayet gelmemiştir.[49]
d) Malikilere göre: Dört rek'at olarak kılınır. Her rek'atte Fatiha okunur ve kıraat gizli okunarak yerine getirilir. Rüku’ uzun tutulur. Cemaat halinde kılınması nriistehabdır. Kadınlar ise kendi evlerinde bu namazı kılarlar. Böylece her rek'atte iki uzun rüku' ve iki kıyam yapılır ve sonunda secde yapılarak namaz tamamlanır.[50]
Tahliller Ve Diğer Rivayetler
Her rek'atte iki rüku' yapıldığına dair birçok rivayetler vardır: Ahmed b. Hanbel'in Hz. Ali'den, Nesai'nin Ebu Hüreyre'den, Hafız Bezzar'ın İbn Ömer'den (Allah hepsinden razı olsun) bu hususta rivayeti bu cümledendir. O bakımdan Hanefîlerin çoğunun dışında diğer bütün müctehid imamlar bu rivayetlerle istidlal etmişlerdir. Müslim'in Cabir'den yaptığı rivayette de buna yakın bilgi vardır.
547 nolu Cabir hadisini Beyhaki de rivayet etmiş ve onu Şafii'den naklettiğini belirtmişse de bu yanlıştır. Aynı hadisi Müslim kendi sahihinde Ebu Bekir b. Ebi Şeybe'den, o da İbn Nümeyr'den, o da Abdülmelik'den, o da Ata'dan, o da Cabir'den rivayet etmiştir.
548 nolu İbn Abbas hadisini Tirmizi, Muhammed b. Beşşar'dan, o da Yahya b. Said'den, o da Süfyan'dan, o da Habib b. Ebi Sabit'den, o da Tavus'tan, o da Peygamber (s.a.v.) Efendimizden rivayet etmiştir. Ancak yapılan araştırmada Habib'in Tavus'dan işitmediği anlaşılmış ve o bakımdan hadis malûl sayılmıştır. Nitekim Beyhaki bu hususta diyor ki:
"Habib her ne kadar sıka (güvenilir) sayılsa da, o tedlis yapıp Tavus'tan işittiğini beyan etmemiştir."
549 nolu İbn Abbas hadisini her ne kadar Tirmizi sahihlemişse de İbn Hibban onun sahih olmadığını belirtmiştir.[51]
550 nolu Ubey hadisini aynı zamanda Hakim ve Beyhaki tahric etmişlerdir. Ancak senedi itibariyle Şeyhan onunla ihticac etmemişlerdir. Bu demektir ki Buhari ile Müslim bu hadisi ihticaca uygun görmemişlerdir. İbn Seken ise onu sahihlemiştir. Hakim de "Bunun ravileri doğru kişilerdir" diyerek tesbitini ortaya koymuşsa da hadisin senedinde Ebu Cafer İsa b. Abdillah b. Mahan er-Razi bulunuyor ki, İbn Medeni onun hadîslerini birbirine karıştırdığını kaydetmiştir. İbn Main ise "O sıka (güvenilirdir)" diyerek hadisiyle ihticac edilebilir görüşünü ortaya koymuştur.[52]
552 nolu Semure hadisine gelince: İbn Hibban ile Hakim onu sahihlemiştir. Ancak İbn Hazm, onun ravilerinden Salebe b. İbad'ın cehaleti sebebiyle onun muallel olduğunu belirtmiş, yani bu bakımdan sıhhatini zedeler mahiyette böyle bir cehaletin söz konusu olduğuna dikkat çekmiştir. Nitekim İbn Medeni de onun meçhul bir kimse olduğunu söylemiştir.[53]
Salebe tabiindendir. Semure (r.a.) den hadis istima' etmiştir, (işitmiştir.) Ondan da Esved b. Kays İstiska ile ilgili hadisi rivayet etmiştir. Ancak İbn Medeni onun birçok meçhul kişilerden rivayet ettiğine dikkat çekerek sıka olmadığını belirtmek istemiştir.
Şevkani de bu zattan söz ederek birtakım nakillerde bulunmuş ve Zehebi'nin tesbitlerini aktarmıştır.
Bu manada bir diğer hadisi Ebu Ya'la ile Beyhaki İbn Abbas (r.a.) dan şöyle rivayet etmişlerdir: "Güneş tutulması sebebiyle namaz kılmakta olan Rasulüllah'ın (s.a.v.) yanında bulunuyordum. Kendisinden kıraati esnasında Kur'an'dan bir harf olsun işitmedim."
Ancak bu hadisin isnadında İbn Lüheya bulunuyor ki bu zat hakkında farklı görüşler vardır.
Güneş tutulmasıyla ilgili namazda kıraatin aşikar okunması hakkında Buhari, Hz. Aişe (r.a.) hadisini Semure hadisinden daha sahih kabul etmekte ve ihticaca salih olduğuna işarette bulunmaktadır. Ancak İmam Şafii bu konuda Semure hadisini tercih etmiş ve İbn Abbas'ın (r.a.) rivayetine muvafık olduğunu sebeb-i tercin olarak göstermiştir.
553 nolu Hasan el-Basri rivayeti hakkında farklı tesbitler bulunuyor: Şevkani'nin tesbitine göre, sahih değildir. "Çünkü İbn Abbas (r.a.) Basra'da bulunduğu yıllarda Hasan el-Basri orada bulunmuyordu" diyor.
Rivayeti sahih kabul edenler ise, Hasan el-Basri'nin "Bize namaz kıldırdı" sözünü te'vil ederek "Basra halkına namaz kıldırdı" manasına geldiğini belirtmişlerdir.
Çıkarılan Hükümler
1- Güneş tutulmasıyla ilgili namaz meşrudur. Sünnet ile sabit olmuş ve ashabın önemli bir kısmının rivayet ve ameliyle sübut bulmuştur.
2- Bu konuda daha çok kıyasa yönelen İmam Ebu Hanife, bunun da diğer farz namazlar şeklinde kılınacağını belirtmiştir.
3- İki veya dört rek'at olarak kılınabilir.
4- Cemaat halinde ve münferiden de kılınabilir.
5- Bu namaz için mekruh vakit hükmü kalkar, yani tutulma olayı hangi vakitte meydana gelirse gelsin kılınabilir. Bu daha çok İmam Şafii'nin ictihadıdır.
6- Güneş tutulma olayı geçip güneş tam görülmeye başlayınca artık güneş tutulma namazı kılınmaz.
7- Namaz kılınıp güneş açılınca dua edilir; bazı müctehidlere göre hutbe okunur.
8- Bu namaz için ezan okunmaz, ikaamet getirilmez; sadece "es-Salat Camia" denir.
9- Güneş tutulmasıyla ilgili namaz İmam Şafii'ye göre vaciptir.
10- Her rek'atinde iki rüku' ve iki kıyam yapılır.
11- Kıraat ve rüku'lar uzun tutulur.
12- Secdeler normal tutulur.
13- Müctehidlerin çoğuna göre, kıraat aşikar okunur. İmam Malike göre gizli okunur.