hafiza aise
Tue 26 June 2012, 03:32 pm GMT +0200
Gündemin gerilimi
Mustafa Fuat ER • 65. Sayı / EDİTÖRÜN NOTUGeçtiğimiz ay, Haziran sayısını matbaaya göndermemizin hemen ertesinde İsrail haydut devlet tavrını pekiştirerek, insani amaçlarla, İsrail’in uyguladığı ambargoyu kırmak için Gazze’ye doğru yol alan yardım gemilerine saldırdı. 9 gönüllünün hayatını kaybettiği saldırının ardından yürütülen diplomatik temaslar, açıklamalar, ortaya çıkan yeni görüntülerle hem Türkiye hem dünya gündemini sarsan hadise sadece dış işlerinde bir dönüm noktası olmasının ötesinde içeriye yönelik de bir kırılmanın göstergesi olarak yorumlanmalı. Zira olay bütün gündemi sararken hemen akabinde İskenderun’daki terör saldırısı gerçekleşti ve terör eylemleri “sözde ateşkesin sona ermesinin ardından” yükselişe geçti.
Öte yandan CHP’nin “anayasa değişikliği paketi”nin iptali istemiyle açtığı davada Anayasa Mahkemesi’nin vereceği kararın halihazırda yeterince yoğun olan gündemin gerilimini önümüzdeki günlerde fazlasıyla yükselteceğini öngörmek zor değil.
Bu sayıda Mücahit Küçükyılmaz gündemdeki yoğun gerilimi ele aldığı yazısında, durumu veciz bir şekilde tanımlıyor: “İçeriden ve dışarıdan kıskaca alınmaya, ‘kıstırılmış ülke’ haline getirilmeye çalışılan ve yöneticileri yeniden Soğuk Savaş parametreleriyle düşünmeye zorlanan Türkiye”. Önümüzdeki günler bu arada kalmışlığın ne tarafa evrileceğini açık edecek.
Mostar’ın bu ayki gündemini doğal olarak filo baskını oluşturuyor. Mesut Özcan, yaşananları detaylı bir şekilde özetleyerek diplomatik anlamda atılması gereken adımlara dair bir yol haritası sunuyor ve önemli değerlendirmelerde bulunuyor. Özcan’a göre “Türkiye’nin tutumu sadece Filistin için değil, büyük ölçüde kendi vatandaşlarına yapılan saldırı dolayısıyla. Bu nedenle bu kez yaşanan krizin daha farklı bir doğası olduğu unutulmamalı, ilişkilerin yeniden düzelmesi için İsrail hem akıttığı Türk vatandaşlarının kanı için özür dilemeli ve tazminat ödemeli, hem de Filistin’de sorunun kesin çözümü için adım atmalı.” Konuyla ilgili olarak Samet Günek, İsrail’in kara propagandasının üzerinde dururken, Naci Bostancı İsrail’in şiddete ve gerilime yaslı politikasının altında yatanları göz önüne getirmeye çalışıyor.
Bu ayın dosyasında ise Osmanlı bürokrasisinin yetiştiği, idare sisteminin temelini oluşturan, 15. yüzyıl ortalarından 19. yüzyıl başlarına kadar etkisini devam ettiren Osmanlı saray okulu, Enderun mektebi ele alınıyor. Mehmet İpşirli, Ahmet Şimşirgil ve Bayram Ali Çetinkaya okulun verdiği eğitim sistemini, Enderun’daki hayatı ayrıntılı bir şekilde ele alırlarken, Yaşar Demir Enderun’u bir Enderunlu, “Bağdat ve Revan Cengâveri Kemankeş Mustafa Paşa” üzerinden okuyor.
Önümüzdeki sayıda görüşmek dileğiyle…