- Gündemden

Adsense kodları


Gündemden

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Tue 24 July 2012, 11:43 am GMT +0200
Gündemden
Mostar Yazı İşleri • 79. Sayı / GÜNDEMDEN


PKK TERÖRÜ TIRMANIŞTA
Soru işaretleriyle dolu bir süreç


Son dönemde, Kürt sorununa ve bu sorunun sebep olduğu şiddet ortamına son vererek, kalıcı barışı sağlamak adına devlet yetkililerin İmralı’da çeşitli görüşmelerde bulundukları kamuoyuna yansıdı. İktidar partisi yetkililerince doğrulanan bu görüşmeler, ana muhalefet partisinden de destek gördü. Bu tablo sonrası, doğal olarak kamuoyunda Kürt sorununun çözümünün yakın olduğuna dair bir beklenti oluştu. Son iki aydır yaşanan gelişmelere bakıldığında ise, bu beklentiyi boşa çıkartacak çeşitli olumsuzluklar yaşandı. Abdullah Öcalan’ın avukatları aracılığıyla İmralı’da devlet yetkilileriyle yaptığı görüşmelerin olumlu geçtiğini belirtmesine rağmen, PKK, Öcalan’ın açıklamalarını boşa çıkaracak bir çatışma ortamını yeniden başlattı. Son bir aylık bilançoya bakıldığında, yaklaşık 50 asker ve polis PKK tarafından şehit edilirken, çeşitli devlet görevlileri ve vatandaşlar kaçırıldı. Kamuoyunun yoğun tepkisine neden olan olaylar sonrası Başbakan Erdoğan “Artık bıçak kemiğe dayanmıştır” açıklamasında bulundu. Erdoğan’ın açıklamaları sonrası silahlı kuvvetler tarafından Kandil başta olmak üzere Kuzey Irak’ta bulunan PKK kamplarına hava saldırıları başlatıldı. Sorunun barışçıl çözümüne yönelik iyimser bir havanın doğmasının hemen akabinde ortaya çıkan bu olumsuz tablonun sonuçlarının neler olacağı ileriki günlerde ortaya çıkacak.

Bununla birlikte, PKK’nın barış görüşmelerini sabote etmesi ve Öcalan’ı devre dışı bırakarak yeni bir şiddet ortamına kapı aralaması izah ve doğru tahliller gerektiriyor. Medyada yer bulan yorumlar, PKK’nın bu hamlesinin arkasında İran ve Suriye’nin parmağının olduğu yönünde. Bu iki devletin PKK’yı taşeron olarak kullanmalarının nedeni olarak, ocak ayından itibaren Suriye’de yaşanan katliamlara Türkiye’nin seyirci kalmaması ve Esad yönetimine karşı net bir tavır takınması gösteriliyor. Geçtiğimiz günlerde ABD ve AB’nin Esad’ı artık Suriye’nin başında istemeyip istifaya davet etmeleri, Türkiye’nin ise Esad yönetimine desteğini çekmesinin Esad yönetimini rahatsız ettiği belirtiliyor. Suriye’de gerçekleşecek bir yönetim değişikliğinin, bölgedeki dengeleri değiştirerek, bu ülke üzerinde etkin olan İran’ı da bir kaos ortamına sürükleyeceği iddiası, İran’ı da örtülü bir şekilde Türkiye’ye cephe almaya ittiği yorumlarının yapılmasına neden oluyor. Dolayısıyla İran ve Suriye’nin Türkiye’ye karşı PKK kartını yeniden masaya sürdüğü yorumu öne çıkıyor. Hakkari Çukurca’da yaşanan son terör saldırısının planlayıcılığını KCK Yürütme Konseyi Üyesi ‘Rüstem Cudi’ kod adlı Suriyeli militanın verdiğinin ortaya çıkması, olaylardaki Suriye etkisini doğrular nitelikte bir gelişme. Zira bu ismin, PKK’nın şahinler kanadında yer almakla birlikte, PKK’nın İran’a yakın yöneticilerinden Duran Kalkan ve Cemil Bayık’a da oldukça yakın bir isim olduğu ifade ediliyor. Diğer yandan TRT’nin gündeme getirdiği ve halen arkasında durduğu “PKK’lı Murat Karayılan İran’ın elinde” haberi de, perde arkasında yaşanan gelişmelerde İran’ın önemli bir aktör olarak ortaya çıktığı tezini kuvvetlendiren bir detay. Son tahlilde PKK’nın yalnızca Kürt sorununun çözümünü isteyen bir örgüt olmadığı, pek çok yabancı ülke ve istihbarat örgütünün bölgesel hedeflerine hizmet etmek amacıyla taşeron olarak kullanıldığı geçmiş deneyimlerle sabit. İçinde bulunduğumuz konjonktürel durum ise son gelişmelerin arkasında İran ve Suriye’nin parmağının bulunduğu tezinin pek de akla uzak olmadığını ortaya koyuyor. Türkiye, şu günlerde terörle mücadelede zorlu bir süreçten geçse de, ülke olarak bu kamburu daha fazla üzerimizde taşıyamayacağımız ortada. Başbakan Erdoğan’ın verdiği mesajlara bakılırsa, tüm olumsuz tabloya rağmen sorunun çözümü konusunda önemli gelişmelerin yaşanacağı bir sürece de uzak değiliz.

TÜRKİYE’DEN YARDIM ELİ
Somali için yardım seferberliği


Doğu Afrika'da 'Afrika Boynuzu' diye tabir edilen bölgede yer alan Somali, Kenya, Etiyopya ve Cibuti'de 60 yılın en büyük kuraklığını yaşıyor. Bölgedeki BM görevlileri, bazı ailelerin yaklaşık bir aylık zorlu yolculuktan sonra Nairobi'ye ulaştığını ifade ediyor. Adeta bir ölüm yürüyüşü olan bu yolculuklarda yaklaşık her aileden bir kişi yolda hayatını kaybediyor. Uzmanlar Somali’de acil önlem alınmaması halinde kıtlık nedeniyle 400 bine yakın çocuğun hayatını kaybedeceğini açıklıyor. Somali'de her gün onlarca çocuğun açlıktan ölmesine ise Türkiye halkı kayıtsız kalmadı. Yardım kuruluşları ve Başbakanlık tarafından düzenlenen yardım kampanyalarına yoğun ilgi gösteren Türkiye, Somali için seferber oldu. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Somali'ye yardım hesaplarında toplanan paranın 228 milyon 680 bin liraya ulaştığını açıkladı. Yardımların 39 milyon lirası AFAD'a, 93 milyon lirası Diyanet İşleri Başkanlığı kampanyasına, 96 milyon 680 bin lirası ise sivil toplum kuruluşlarının kampanyalarına bağışlandı. AFAD, yapılan yardımlar dolayısıyla hayırseverlere teşekkür etti: "Dost ve kardeş Somali halkının bu zor günlerinde yanında olan ve bağışlarını esirgemeyen tüm kurum ve kuruluşlarımız ile hayırsever milletimize teşekkür ederiz."

IRKÇI SALDIRI
Norveç katliamı


Dünyanın ve Avrupa’nın en sakin, refah seviyesi en yüksek ülkelerinden biri olan Norveç’teki katliamın ardından bir ay geçti. 77 kişinin öldürüldüğü çifte saldırıyı düzenleyen Anders Behring Breivik, sözleri, manifestosu ve tabii ki bu akıl almaz eylemiyle tartışmalara konu oldu. Saldırının hemen ardından ezberci bir refleksle “El Kaide”yi işaret eden yerli ve yabancı basın organlarını da şaşırttı Breivik. Ama en başta Avrupalıları; Avrupalıların zihinlerindeki İslam’a ve Müslümanlara karşı güdülen önyargıları ve kurulan denklemleri altüst etti. Diğer yandan da Avrupa’da uzunca bir süredir büyük bir halk desteğini arkasına almayı başaran aşırıcı sağcı parti ve liderlerin görüşlerinin kelimenin gerçek anlamıyla en şiddetli tezahürü oldu bu saldırı. Bu açık, çünkü Breivik manifestosunda isim isim ilham kaynaklarına yer veriyor. Saldırının zamanı da aslında bir başka bakımdan anlamlıydı. Avrupa’nın hâkim ağızları tam da çokkültürlülüğün artık kabul edilebilir bir şey olmadığını telaffuz ederken gerçekleşti saldırı. Breivik acımasız saldırısıyla Avrupa’nın gerçek yüzünü ifşa etmiş oldu; ardında bıraktığı 77 canla.

İNTERNET ANDICI DAVASI
22 sanık ağırlaştırılmış müebbetle yargılanacak


2 Şubat 2009’da Taraf gazetesinin manşetten duyurduğu “İnternet Andıcı” haberi, kamuoyunda geniş bir yankı uyandırmıştı. Habere göre, Genelkurmay'a bağlı Bilgi Destek Dairesi Başkanlığı’nca oluşturulan, aralarında “irtica.org, naksilik.com, nursi.info, pkkgercegi.net, hepimizturkuz.org, greekmurders.net” gibi sitelerin bulunduğu 42 internet sitesi kamuoyunu hükümete karşı yönlendirmek maksadıyla “psikolojik harp ve kara propaganda” amaçlı kullanılmıştı. Kamuoyunda tepki çeken haber sonrası harekete geçen İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı, söz konusu siteler hakkında soruşturma başlatmıştı. Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız’ın soruşturma sonrası hazırladığı iddianame, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. 22 sanıklı iddianamede, sanıklar, “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs' etmekle suçlanıyor. 8 sanığın tutuksuz yargılanacağı davada, 7'si muvazzaf general 14 sanık hakkında “kuvvetli suç şüphesi” bulunduğu gerekçesiyle yakalama kararı verildi. Dava kapsamında eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hasan Iğsız, Genelkurmay Adlî Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu ve Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu’nun da bulunduğu 7 sanık tutuklandı. Savcılık sorgusunda emekli Kurmay Albay Dursun Çiçek’in gerçekliğini doğruladığı web siteleri hakkında ilk duruşma 12 Eylül 2011'de Silivri’de gerçekleşecek. Sanıkların “ağırlaştırılmış müebbet hapis” talebiyle yargılanacağı davanın sonucu kamuoyunca merakla beklenirken, davanın bir an önce sonuçlanarak adaletin tecelli etmesi ve Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin bir daha böylesi yüz kızartıcı suçlarla gündeme gelmemesi ise toplumsal bir temenni.

YAŞ TOPLANTISI
Yeni komuta kademesi belli oldu


Yüksek Askeri Şura (YAŞ), askerî personelin terfi ve emeklilik durumlarını görüşmek üzere 1 Ağustos’ta toplandı. Toplantının üç gün öncesinde bir sürpriz yaşanarak, Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner, Kara Kuvvetleri Komutanı Erdal Ceylanoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit ve Hava Kuvvetleri Komutanı Hasan Aksay emekliliklerini istediler. Koşaner, yayımladığı veda mesajında son dönemde çeşitli davalar kapsamında yargılanan Türk Silahlı kuvvetleri mensuplarına dikkat çekti. Koşaner’in istifasıyla boşalan Genelkurmay Başkanlığı görevine YAŞ toplantıları sonucu Jandarma Genel Komutanı Necdet Özel getirildi. Toplantıda ayrıca Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na Org. Hayri Kıvrıkoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na Oramiral Emin Murat Bilgel, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na Orgeneral Mehmet Erten ve Jandarma Genel Komutanlığı'na Org. Bekir Kalyoncu atandı. Yeni komuta kademesinin belli olması sonrası, özellikle Genelkurmay Başkanı Özel’i yoğun bir çalışma temposu bekliyor. Profesyonel orduya geçiş, ordunun modernizasyonu, ve bedelli askerlik uygulamasına yönelik yapılacak çalışmalar bunlardan sadece bazıları. Buna ek olarak, son dönemde özellikle darbe günlükleri, planları ve çeşitli andıçlarla personeli dava konusu olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin aynı iddialarla yeniden gündeme gelmemesi, yeniden disiplinli bir ordu olarak anılması ve zedelenen imajının düzeltilmesi açısından da Özel’e büyük bir sorumluluk düşüyor.

İSRAİL SALDIRISI
Gazze yine ateş altında


Gazze Şeridi’nden İsrail’in güneyindeki liman kenti Aşdod’a geçtiğimiz ay düzenlenen roket saldırısında, biri ağır olmak üzere birçok kişi yaralandı. Saldırının sorumluluğunu, El Kaide ile bağlantılı olduğu belirtilen Abdullah Azzam Tugayları üstlendi. İsrail uçakları ise, işgal altındaki Gazze’deki Şati mülteci kampı ve Zeytin Mahallesi’nin de aralarında bulunduğu bazı hedefleri vurdu. İsrail uçakları, gece boyunca da Gazze Şeridi’nin güneyi ve kuzeyi ile Gazze kentindeki bazı hedefleri bombaladı. Bu saldırılarda 13 yaşında bir çocuk ölürken, aralarında bir hamile kadının da bulunduğu 18 kişi yaralandı. İsrail uçaklarının bir diğer hedefi de, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta Halk Direniş Komiteleri liderlerinin bulunduğu bir ev oldu. Hava saldırısında, biri önde gelen bir askerî lider olmak üzere 6 Filistinli hayatını kaybetti. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın danışmanlarından Nebil Şaat, İsrail’in misilleme politikasının kabul edilemez olduğunu belirtti: “İsrail işgalini sonlandıracak bir çözümün yolunun şiddetten geçmediğine inanıyoruz. Ancak bu arada, İsrail’in Gazze’deki sivillere karşı uyguladığı, toplu cezalandırma ve savaş suçu anlamına gelen misilleme politikasını da asla kabul edemeyiz.” Bu haberin kaleme alındığı sıralarda İsrail uçakları Gazze Şeridi’nde çeşitli hedefleri bombalamayı, uluslararası örgütlerse sessizliklerini sürdürüyordu.

ERDOĞAN’DAN KRİZ YORUMU
“Bu kez teğet geçeceğe de benzemiyor”


Ekonomide büyük dalgalanmaların yaşandığı bir ayı geride bıraktık. Bu ayda, dünya borsalarında ve döviz kurlarında sert inişler ve çıkışlar yaşandı. Yunanistan, Portekiz ve İzlanda ekonomilerinin iflasın eşiğinde oldukları ve Avro kullanımını durdurmazlarsa pek çok AB ülkesinin ekonomisinin krize gireceği belirtildi. 2008 yılında baş gösteren ekonomik krizin pençesinden henüz kurtulamayan ABD’nin kredi notunun, kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s tarafından ‘AAA’dan ‘AA+’ya düşürüldüğü açıklandı. Ortaya çıkan bu olumsuz tablo, dünya ekonomisinin yeni bir kriz dalgasıyla karşı karşıya olduğu yorumlarına sebep oldu. Bu tablonun Türkiye ekonomisine olası etkileri ise tartışılan bir diğer konuydu. Özellikle Türk lirasının döviz kurları karşısında anlık değer kayıpları yaşaması, “kriz Türkiye’yi de mi vuracak?” sorusunu tartışmaya açarken, tartışmalara son noktayı Başbakan Erdoğan koydu. Erdoğan yaptığı açıklamada: “Biz yere çok sağlam basıyoruz. Batı’da, Avrupa’da kriz olabilir ama biz bunların hepsine hazırlıklıyız. Daha önce ‘teğet geçecek’ dedim. Bu defa pek teğet geçeceğe de benzemiyor. Daha iyiyiz, daha güçlüyüz. Hiç endişeniz olmasın'' değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan’ın açıklamaları olumlu karşılanırken, yine de ülke olarak bir kriz durumuna karşı temkinli ve hazırlıklı olmamız gerekiyor. Bunun içinse, devlet ve bireyler olarak öncelikle israftan, lüks tüketimden ısrarla kaçınmamız şart.