hafiza aise
Thu 21 June 2012, 03:45 pm GMT +0200
Güncellenen sorunlar
Mustafa Fuat ER • 69. Sayı / EDİTÖRÜN NOTUM. Mücahit Küçükyılmaz bu ayki yazısında Cumhuriyet modernleşmesinin öne çıkan özelliği olarak onun “biçimsel, sembolik ve sloganik” tavrını gösteriyor. Türk modernleşmesinin sözkonusu şekilci tavrının cumhuriyetin kısa tarihi içinde şapka devriminden Latin harflerinin kabulüne kadar çeşitli izdüşümleri var. Böyle bir yerden bakıldığında toplumu sorgulayan, yargılayan “laik kesim”in başörtüsüne yaklaşımının bu şekilci tavrın bitmek bilmez uzantılarından biri olduğu anlaşılıyor. Aydınlık-karanlık, çağdaş-gerici gibi keskin ve kaba ikiliklerle toplumu okumaya devam eden cumhuriyet ideolojisi başörtüsünü kendi kodlarında bir yere koyamıyor.
Malum, referandum sürecinde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun dile getirmesi, ardından hükümetin buna destek çıkmasıyla geçtiğimiz ay başörtüsü yasağı tekrar gündeme geldi. Partiler arası uzlaşma sağlanmasa da YÖK’ün kararıyla yükseköğretim sınavlarında başörtüsü yasağına fiili bir çözüm getirilmiş oldu. Bu sayıda Küçükyılmaz’ın dışında Hilal Kaplan ve Samet Günek de başörtüsü üzerindeki fikirlerini dile getirdiler. Hilal Kaplan, başörtüsü sorununun Türkiye’nin bir gerçeği olduğunun artık kabul edilmesi gerektiğinin üzerinde duruyor. Ona göre başörtüsü sorunu çözülmeye mahkûm… Samet Günek ise yazısında temel sorunun başörtüsü değil, Türkiye’deki üniversitelere yüklenen misyon sorunu olduğunu belirtiyor. Başörtüsüne getirilen yasak tam da o baskıcı, şekilci, ideolojinin bir yansıması olarak var.
Bu ay dosya konusu olarak eski bir rüya projeyi, Hicaz Demiryolu’nu ele alıyoruz. Hicaz Demiryolu, zamanında yalnızca İstanbul-Medine arasında yapılacak seyahatleri asgari süreye indirmekle kalmamış, aynı zamanda Arap topraklarında Osmanlı aleyhine ortaya çıkan her türlü isyan hareketinin kısa yoldan bastırılmasını da sağlamıştı. Hicaz Demiryolu’nun bugün tekrar hayata geçirilmesi konuşuluyor. Böyle bir projenin gerçekleşmesi sadece Türkiye için değil bütün bir İslam coğrafyası için de çok şey ifade edecek. Dosyadaki araştırma yazısında Ufuk Gülsoy meseleyi her yönden kuşatan bir çerçeve sunuyor. Hayrettin Turan projenin gerçekleşmesi için günümüzde atılan adımlara dair detayların üzerinden dururken, İbrahim Baran’ın kendisiyle yaptığı söyleşide tarihçi Vahdettin Engin projenin tarihî evrelerini anlatıyor.
Bu sayıdaki söyleşi konuklarından birisi de Süleyman Gündüz. Bir dönem Turgut Özal’ın danışmanlığını yapan, Türkiye’de bir Bosna lobisi oluşturan, Aliya İzzetbegoviç’in bizzat övgüsüne mazhar olan Süleyman Gündüz aynı zamanda profesyonel bir fotoğrafçı. Salih Demirhan, Gündüz’le gerçekleştirdiği buluşmasında hem onun renkli dünyasını anlatıyor hem de Gündüz’ün son projesi olan Kafkas İslam Ordusu adlı belgeseli hakkında söyleşiyor.
Önümüzdeki sayıda görüşmek dileğiyle…