meryem
Thu 10 February 2011, 10:45 pm GMT +0200
Görünen Kâinatın Yaratılışı
Görünen kâinattan maksadımız, görebildiğimiz varlık âlemi ve üzerinde bulunanlardır. Gökler ve yeryüzü, bunlar arasında ve bunların üzerinde bulunan, görünen ve müşahede edilen şeyler ve Kur'ân'da yaratılışından bahsedilen nesneler görünen kâinatın yaratılışı adı altında ele alacağımız konuları teşkil edecektir. [409]
Göklerin Yaratılışı Hakkında Kur'ân'da Geçen Tâbirler
Göklerin yaratılışı konusunda geçen Kur'ânî ifadeler, bazen yerlerin yaratılışı ile beraber kullanılmıştır. Her ikisi için de olsa biz bu tâbirleri buraya alacağız. Şu âyetlerde göklerin yaratılışı, "haleka" fiili ve müştakları ile (meselâ halk: yaratılış, isim şekliyle) ifade buyuruluyor. [410]
"Bedi'u-s-semâvâti ve'Iard" (Gökleri ve yeri yoktan var eden) tâbiri Allah için Kur'ân'da iki âyette geçmektedir: (Bakara, 2/117; En'am, 6/101). Bu âyetlerden birincisi Medenî, ikincisi Mekkîdir.
"Fâtara" fiili ve "FâtıruVsemâvât": "Gökleri ve yeri yoktan var eden" tabirleri şu âyetlerde geçer: [411]
"Ce'ale" fiili ile "ve ce'ale's-semâe bina'a" "Göğü bina yaptı" mealinde [412] âyetlerinde geçer.
Bina etti, yaptı, yaptık, bina (yapı) gibi ifadelerle [413] âyetlerinde geçer.
"Rafe'a (yükseltti)" şeklinde [414] âyetlerinde yer alır.
Tesviye (düzeltme) ve istiva' (yönelme) ile göklerin yaratılışı şu âyetlerde ifade buyurulur [415].
Gökleri süsleme anlamında "zeyyene" fiili ile ifade buyurulan göklerin tâli unsurlarının, yıldızlarının, burçlarının yaratılması hakkında şu âyetlerde geçer: [416].
"Kadâ: yapmak, işini tamamlamak" mânâsında [417]'de geçer.
"Kâme" fiili ile [418], göklerin Allah'ın emriyle düşmeden durması bu âyette beyan buyurulur. Yine aynı mânâ "imsak" tutma maddesi ile [419] ifade buyurulur.
Görülüyor ki göklerin yaratılışı konusunda çok çeşitli ifadeler kullanılmıştır. Bunlar, göklerin yoktan var edilmesini (haleka, fatara, bedi' ve müştaklarıyla) açıkladığı gibi, yedi kat halinde tesviyesini, süslenmesini ve bugünkü şeklini alıncaya kadar geçirdiği safhaları ifade eden tabirlerdir. Üzerimizdeki gökkubbe, mavi sema, akıllara durgunluk verecek engin feza her aklı başında olanı düşündürmüştür, düşündürmelidir. Çünkü bunlar boş yere yaratılmış değillerdir. [420]
[409] Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim’de Yaratma Kavramı, İnsan Yayınları: 77.
[410] Bakara: 2/164; Sâd, 38/27; Enbiyâ, 21/4; Araf, 7/54; En'am, 6/1, 73; Âl-i İmrân, 3/190, 191; Nahl, 16/3; İbrahim, 14/19, 32; Hûd, 11/7; Yûnus, 10/3; Tevbe, 9/36; İsrâ, 17/99; Kehf, 18/51; Tahâ, 20/4; Furkan, 25/59; Nemi, 27/60; Ankebût, 29/44, 61; Rum, 30/8, 22; Lokman, 31/10, 25; Secde, 32/4; Yasin, 36/81; Zümer, 39/5, 38; Mü'min, 40/57; Şûra, 42/29; Zuhruf, 43/9; Duhan, 44/38; Câsiye, 45/3, 22, 33, 46; Kaf, 50/38; Tûr, 52/36; Hadid, 57/4; Teğabün, 64,3; Talak, 65/12; Mülk, 67/3; A'râf, 7/15.
[411] En'am: 6/14, 79; Yûsuf, 12/101; İbrahim, 14/10; Enbiya, 21/56; Fatır, 35/1; Zümer, 39/46; Şûra, 42/11.
[412] Bakara: 2/22; Mü'min, 40/64.
[413] Kâf: 50/9; Zâriyât, 51/47; Nebe, 78/12; Nâziât, 79/27; Şems, 91/5
[414] Rahman: 55/7; Râd, 13/2; Ğâşiye, 88/18; Nâziât, 79/28
[415] Bakara: 2/29; Fussilet, 41/11; Nâziât, 79/27.
[416] Nahl: 16/15; Sâffât, 37/6; Fussilet, 41/12; Kâf, 50/6; Mülk, 67/5
[417] Fussilet: 41/12.
[418] Rûm: 30/25
[419] Fâtır: 35/41; Hacc, 22/65.
[420] Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim’de Yaratma Kavramı, İnsan Yayınları: 77-78.