neslinur
Fri 11 June 2010, 01:37 pm GMT +0200
Gıybetin Tevbesi Ve Kefareti
Gıybetin ferdi ve toplumsal tahribatının çok büyük ve diğer günahlara nazaran etkilerinin daha fazla olması nedeniyle Allah li Teala bu günahın tevbesini şarta bağlamıştır. Bu günah, kul hakkına girdiğinden, affedilmesi, öncelikle gıybeti edilen kimsenin affetmesine bağlıdır.
Nitekim Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyurdu:
"Gıybetten kork, çünkü gıybet zinadan daha tehlikeli ve günahtır. "
Sahabe sordu:
"Niçin ya Resulullah? Bunun üzerine Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyurdu:
''Çünkü zina eden kişi tevbe ederse, Allah tevbesini kabul eder, fakat gıybet eden kimseyi gıybeti yapılan kişi affetmedik-çe Allah gıybetçiyi affetmez."[77]
Hiç kimseye ne malının, ne çocuklarının ne de dünya ve içindekilerinin fayda sağlamayacağı kıyamet günü gelmeden Önce, herkes kendisini gıybetten korumak, gıybete engel olmak ve gıybetini ettiği kimseden gidip helallik almak ve tevbe etmek zorundadır. Çünkü kim helalleşmeden borçlu olarak ölürse o borç veya haksızlık sebebiyle tecavüzde bulunmuş ise, zulmü nispetinde borçlunun sevabı hak sahibine verilir, sevabı yetmediği takdirde hak sahibinin günahı onun sırtına yükletilir.
Nitekim Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse kardeşinin şeref ve haysiyetine veya malına haksız olarak taarruz etmiş ise altın ve gümüş bulunmayan (kıyamet ) gününden önce gidip o kardeşiyle helalleşsin. Çünkü o gün onun hasenat ve sevabından alınıp hak sahibine verilir. Eğer iyiliği yoksa kardeşinin günahları alınıp kendisine yükletilir."[78]
Gıybet, kul hakkına girdiğinden eğer gıybetçinin imkânı varsa, helallik istemesi lazımdır. Gıybetten tevbe etmek için, gıybet edilen kimseye gidip, " seni çekiştirdim senin gıybetini yaptım, hakkını helal et." diyerek helalleşmek ve sonra da Allah'tan bağış talebinde bulunmak gerekir. Eğer gıybeti edilen kişiye ulaşılamazsa veya ölmüş ise en uygunu gıybet edilen kimse için bolca istiğfar ve dua etmek, kıyamet günü ona verilmek üzere bol bol iyilik ve ibadetler yapmak gerekir. Çünkü sözlerinle eziyet ettiğin, kırdığm'veya küçük düşürdüğün kişi İbn-i Şirin gibi biri olup seni affetmeyebilir.
Nitekim biri Ibn-i Sirin'e geldi ve şöyle dedi:
" Senin gıybetini ettim. Bana hakkını helal et."
İbn-i Şirin şöyle dedi:
" Ben, Allah'ın haram ettiğini nasıl helâl edebilirim?"
Bir rivayete göre Allah u Teala, Hz. Musa aleyhisselama şöyle variyetti.
" Bir kimse, gıybetten tevbe edip ölürse, o kimse cennete en son giren olacaktır. Gıybete devam halinde iken ölse, cehenneme ilk girenler arasında olacaktır."
Gıybetin ferdi ve toplumsal tahribatının çok büyük ve diğer günahlara nazaran etkilerinin daha fazla olması nedeniyle Allah li Teala bu günahın tevbesini şarta bağlamıştır. Bu günah, kul hakkına girdiğinden, affedilmesi, öncelikle gıybeti edilen kimsenin affetmesine bağlıdır.
Nitekim Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyurdu:
"Gıybetten kork, çünkü gıybet zinadan daha tehlikeli ve günahtır. "
Sahabe sordu:
"Niçin ya Resulullah? Bunun üzerine Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyurdu:
''Çünkü zina eden kişi tevbe ederse, Allah tevbesini kabul eder, fakat gıybet eden kimseyi gıybeti yapılan kişi affetmedik-çe Allah gıybetçiyi affetmez."[77]
Hiç kimseye ne malının, ne çocuklarının ne de dünya ve içindekilerinin fayda sağlamayacağı kıyamet günü gelmeden Önce, herkes kendisini gıybetten korumak, gıybete engel olmak ve gıybetini ettiği kimseden gidip helallik almak ve tevbe etmek zorundadır. Çünkü kim helalleşmeden borçlu olarak ölürse o borç veya haksızlık sebebiyle tecavüzde bulunmuş ise, zulmü nispetinde borçlunun sevabı hak sahibine verilir, sevabı yetmediği takdirde hak sahibinin günahı onun sırtına yükletilir.
Nitekim Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse kardeşinin şeref ve haysiyetine veya malına haksız olarak taarruz etmiş ise altın ve gümüş bulunmayan (kıyamet ) gününden önce gidip o kardeşiyle helalleşsin. Çünkü o gün onun hasenat ve sevabından alınıp hak sahibine verilir. Eğer iyiliği yoksa kardeşinin günahları alınıp kendisine yükletilir."[78]
Gıybet, kul hakkına girdiğinden eğer gıybetçinin imkânı varsa, helallik istemesi lazımdır. Gıybetten tevbe etmek için, gıybet edilen kimseye gidip, " seni çekiştirdim senin gıybetini yaptım, hakkını helal et." diyerek helalleşmek ve sonra da Allah'tan bağış talebinde bulunmak gerekir. Eğer gıybeti edilen kişiye ulaşılamazsa veya ölmüş ise en uygunu gıybet edilen kimse için bolca istiğfar ve dua etmek, kıyamet günü ona verilmek üzere bol bol iyilik ve ibadetler yapmak gerekir. Çünkü sözlerinle eziyet ettiğin, kırdığm'veya küçük düşürdüğün kişi İbn-i Şirin gibi biri olup seni affetmeyebilir.
Nitekim biri Ibn-i Sirin'e geldi ve şöyle dedi:
" Senin gıybetini ettim. Bana hakkını helal et."
İbn-i Şirin şöyle dedi:
" Ben, Allah'ın haram ettiğini nasıl helâl edebilirim?"
Bir rivayete göre Allah u Teala, Hz. Musa aleyhisselama şöyle variyetti.
" Bir kimse, gıybetten tevbe edip ölürse, o kimse cennete en son giren olacaktır. Gıybete devam halinde iken ölse, cehenneme ilk girenler arasında olacaktır."