neslinur
Fri 11 June 2010, 01:46 pm GMT +0200
4- BÖLÜM
Gıybet Edenin Dünyadaki Durumu
Bir rivayete göre; Asr-ı saadette kötü bir koku duyuluyordu. O koku çıkınca, Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyururdu:
" Bazı münafıklar, bazı müslümanların gıybetini etti; çı-kan bu koku ondandır."[42]
Bazı âlimlere sordular:
" Gıybetin kötü kokusu, Resul-i Ekrem(s.a.v)'in zamanında belli olurdu; şimdi belli olmuyor. Bunun hikmeti nedir?"
Alimlerden şu cevabı aldılar:
"Bu zamanda gıybet çoğaldı. Onunla burunlar doldu. Bu yüzden gıybetin çirkin kokusu artık hissedilmiyor."
Mesela: Bir adam mezbahaya gider; orada kötü kokudan hiç duramaz. Fakat orada çalışanlar yerler, içerler ve orada otururlar. Orada hiç bir koku almazlar. Çünkü burunları o kokuya alışmıştır. Burunlarımız da gıybetin kokusu ile dolduğundan gıybetin kokusunu hissedemiyoruz.
Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Herhangi bir müslüman diğer bir müslümanı şerefinin düşeceği ve küçük düşürüleceği yerde rezil etmeye çalışırsa, yükselmek istediği ve yardıma muhtaç olduğu yerde Allah Teala onu rezil ve perişan eder. Herhangi bir müslüman diğer müslümanın şerefine eksiklik gelecek ve hürmetsizliğine vesile olacak yerlerde şerefini korur ve ona yardım ederse, kendisinin yardıma muhtaç olduğu yerde Allah u Teala da ona yardım eder."[43]
Bir rivayete göre, Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyurdu: "Bir müslümanın gıybetini yapan kişinin orucu batıl olur, abdesti bozulur ve kıyamet günü ağzından leş kokusundan daha iğrenç bir koku olduğu halde çıkagelir. Orada bulunanlar kendisinden eziyet çeker ve eğer bu durumdan tevbe etmeden ölürse, Allah'ın haram kıldığı bir şeyi helal saymış olarak ölür."[44]
Öyle söz\ve ameller vardır ki, bunlar sahibinin kalbinde iman olduğunu gösterir. İşte gıybet de bu sözlerden biridir. Allah'ın kendisini her yaptığından hesaba çekeceğine inanan kişinin mutlaka yaptıklarına ve söylediklerine dikkat edip, çirkin bir amelden kaçınmaması mümkün müdür? Eğer sonuçlarını ve büyüklüğünü bilerek gıybet etmeye yö-nelmişsek, bilelim ki gerçek anlamda iman henüz kalbimizde yer etmiş değildir. Eğer imana sahip olursak mutlaka amellerde kendini gösterir; İnsanların gıybetini etmekten kaçınırız.
Ayrıca hepimizin insanlardan gizli kalan birçok kusuru vardır. Allah'ın gizleyip örttüğü küçük ve büyük hatta ağza alınmayacak kadar iğrenç kusurlarımızın ortaya çıkmasını istemiyorsak, başkasının kusurlarını araştırmayalım ki, Allah u Teala örtüsünü üzerimizden kaldırıp bizi rezil rüsva etmesin.
Bir kişiyi işlediği günahından dolayı kınayıp, ayıplayanın o günahı dünyada işleyeceğine dair ResululIah(s.a.v)'den şu rivayet gelmiştir:
" Bir kimse kardeşini bir kusuru ile ayıplarsa, o kusuru iş-lemeden, o kimse ölmez."[45]
Bu rivayet, insanın tüylerini diken diken etmektedir. Onun için hiçbir zaman kimseyi işlediği bir günahından dolayı sakın ola ki, ayıplayıp kınamayalım. İster küçük ister büyük günah olsun... Çünkü kişi ayıpladığı günahı kesinlikle işler. Fakat kiminin işlediği günah gizli kalır, kiminin de aşikâr olur.
Peygamber (s.a.v), buyuruyor ki:
" Küfrün ilk aşaması kişinin kardeşinden bir şey duyup da o sözü başkalarına söyleyerek kardeşini küçük düşürmeye çalışmasıdır. Böyle kimseler için hiçbir nasip ve hisse yoktur."[46]
Bu rivayetler, gıybetçinin dünyadaki durumunu haber vermektedir. Gıybetçi bu durumuyla rezil rüsva sayılmaktadır.
Gıybet Edenin Dünyadaki Durumu
Bir rivayete göre; Asr-ı saadette kötü bir koku duyuluyordu. O koku çıkınca, Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyururdu:
" Bazı münafıklar, bazı müslümanların gıybetini etti; çı-kan bu koku ondandır."[42]
Bazı âlimlere sordular:
" Gıybetin kötü kokusu, Resul-i Ekrem(s.a.v)'in zamanında belli olurdu; şimdi belli olmuyor. Bunun hikmeti nedir?"
Alimlerden şu cevabı aldılar:
"Bu zamanda gıybet çoğaldı. Onunla burunlar doldu. Bu yüzden gıybetin çirkin kokusu artık hissedilmiyor."
Mesela: Bir adam mezbahaya gider; orada kötü kokudan hiç duramaz. Fakat orada çalışanlar yerler, içerler ve orada otururlar. Orada hiç bir koku almazlar. Çünkü burunları o kokuya alışmıştır. Burunlarımız da gıybetin kokusu ile dolduğundan gıybetin kokusunu hissedemiyoruz.
Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Herhangi bir müslüman diğer bir müslümanı şerefinin düşeceği ve küçük düşürüleceği yerde rezil etmeye çalışırsa, yükselmek istediği ve yardıma muhtaç olduğu yerde Allah Teala onu rezil ve perişan eder. Herhangi bir müslüman diğer müslümanın şerefine eksiklik gelecek ve hürmetsizliğine vesile olacak yerlerde şerefini korur ve ona yardım ederse, kendisinin yardıma muhtaç olduğu yerde Allah u Teala da ona yardım eder."[43]
Bir rivayete göre, Resul-i Ekrem(s.a.v) şöyle buyurdu: "Bir müslümanın gıybetini yapan kişinin orucu batıl olur, abdesti bozulur ve kıyamet günü ağzından leş kokusundan daha iğrenç bir koku olduğu halde çıkagelir. Orada bulunanlar kendisinden eziyet çeker ve eğer bu durumdan tevbe etmeden ölürse, Allah'ın haram kıldığı bir şeyi helal saymış olarak ölür."[44]
Öyle söz\ve ameller vardır ki, bunlar sahibinin kalbinde iman olduğunu gösterir. İşte gıybet de bu sözlerden biridir. Allah'ın kendisini her yaptığından hesaba çekeceğine inanan kişinin mutlaka yaptıklarına ve söylediklerine dikkat edip, çirkin bir amelden kaçınmaması mümkün müdür? Eğer sonuçlarını ve büyüklüğünü bilerek gıybet etmeye yö-nelmişsek, bilelim ki gerçek anlamda iman henüz kalbimizde yer etmiş değildir. Eğer imana sahip olursak mutlaka amellerde kendini gösterir; İnsanların gıybetini etmekten kaçınırız.
Ayrıca hepimizin insanlardan gizli kalan birçok kusuru vardır. Allah'ın gizleyip örttüğü küçük ve büyük hatta ağza alınmayacak kadar iğrenç kusurlarımızın ortaya çıkmasını istemiyorsak, başkasının kusurlarını araştırmayalım ki, Allah u Teala örtüsünü üzerimizden kaldırıp bizi rezil rüsva etmesin.
Bir kişiyi işlediği günahından dolayı kınayıp, ayıplayanın o günahı dünyada işleyeceğine dair ResululIah(s.a.v)'den şu rivayet gelmiştir:
" Bir kimse kardeşini bir kusuru ile ayıplarsa, o kusuru iş-lemeden, o kimse ölmez."[45]
Bu rivayet, insanın tüylerini diken diken etmektedir. Onun için hiçbir zaman kimseyi işlediği bir günahından dolayı sakın ola ki, ayıplayıp kınamayalım. İster küçük ister büyük günah olsun... Çünkü kişi ayıpladığı günahı kesinlikle işler. Fakat kiminin işlediği günah gizli kalır, kiminin de aşikâr olur.
Peygamber (s.a.v), buyuruyor ki:
" Küfrün ilk aşaması kişinin kardeşinden bir şey duyup da o sözü başkalarına söyleyerek kardeşini küçük düşürmeye çalışmasıdır. Böyle kimseler için hiçbir nasip ve hisse yoktur."[46]
Bu rivayetler, gıybetçinin dünyadaki durumunu haber vermektedir. Gıybetçi bu durumuyla rezil rüsva sayılmaktadır.