- Gemide Namaz Kılmak

Adsense kodları


Gemide Namaz Kılmak

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
reyyan
Fri 20 August 2010, 09:21 pm GMT +0200
Gemide Namaz Kılmak

 

Müctehid imamlar zamanında bugünkü seri vasıtaların çoğu yoktu. Karayolunda da, merkep, deve gibi bineklerle yolculuk yapı­lır, denizde ise, yelkenli gemilerle seyahat edilirdi. O bakımdan na­maz konusunda sadece bu nakil vasıtası üzerinde durulmuştur. Biz önce müctehidlerin ilgili görüş, tesbit, istidlal ve ihticaclarını nak­letmeyi, sonra da bugünkü seri vasıtalarla yapılan yolculukta nasıl namaz kılınacağını belirteceğiz.

İlgili hadîsler:

İbn Ömer (r.a.)'den yapılan rivayette, demiştir ki:

"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz den gemide nasıl namaz kılayım? diye sorulduğunda şu cevabı verdi:

"Ayakta durup namaz kıl, meğer ki, boğulmaktan endişe etmiş olasın, (o takdirde oturarak da kılabilirsin."[519]

Ebû Ya'lâ b. Mürre'den yapılan rivayette, demiştir ki:

"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, ashabı da beraberinde dar bir ye­re geldiler. Resûlüllah (a.s.) bineği üzerinde idi; üzerlerinde yağ­mur, altlarında ıslaklık vardı. Namaz vakti girdi; müezzine emretti, ezan okuyup ikamet getirdikten sonra Resûlüllah bineği üzerinde bulunduğu halde öne geçip ashabına namaz kıldırdı. Baş işareti ya­pıyor, secde için başını rükû'dan daha fazla eğiyordu.[520]

Amir b. Rabi'a (r.a.)'den yapılan rivayette demiştir ki:

"Resûlüllah (a.s.) Efendimizi bineği üzerinde nafile namaz kı­larken gördüm, hangi yana yönelip gidiyorsa başıyla o yana doğru ima' ediyor (rükû' ve secdeler için başını hafif eğiyordu). Ama farz namazlarda böyle yapmıyordu."[521]

Hadislerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır:

1- Gemide ayakta durup namaz kılmak vâcibdir. Ancak bo­ğulmak ve benzeri bir tehlike söz konusu olunca, oturarak da kılınabilir.

2- Şehir dışında, yolculuk halinde yağmurlu ve çamurlu bir havada binek üzerinde farz namazları kılmak caizdir.   

3- Yine böyle havalarda imamın binleği üzerinde öne geçip cemaatına namaz kıldırması, rükû ve secdeleri baş işaretiyle yerine getirmesi caizdir.

4- Binek üzerinde namaz kılan kimsenin rükû' ve secdeler için başını hafif eğmesi, ancak secde için biraz fazla eğmesi gerekir.

5- Binek üzerinde nafile namaz kılarken bineği durdurmaya ve kıbleye yönelmeye gerek yoktur. Binek hangi cihete yönelip gidi­yorsa, üzerindeki kişi de o yana yönelik olarak nafile namaz kılar, bunda bir sakınca yoktur.

Hadîslerin ışığında müctehid imamların görüş, istidlal ve ihticacları:

a) Hanefilere göre:

Binek üzerinde farz namazları, vitir ve adanarak vâcib olan na­mazlar ve bir de başlandıktan sonra bozulup yeniden kılınan nafile namazları kılmak sahih değildir. Bunlar gibi cenaze namazı, yerde okunan secde âyetinden dolayı tilâvet secdesi de binek üzerinde ye­rine getirilmez. Ancak, indiği takdirde mal ve canına bir tehlike geleceği, malının çalınma endişesi bulunduğu veya yerin namaz kılın­mayacak kadar çamurlu olduğu durumlarda sözü edilen namazları binek üzerinde kılmak caizdir. Aynı zamanda bineğin hırçın ve tek­rar binmeğe pek imkân vermemesi veya kişinin hasta olup binip in­mesinin çok sıkıntı ve tehlike doğurması gibi haller de istisnanın kapsamına girmektedir.[522]

Nafile namazları ise, hayvan hangi cihete yönelip giderse gitsin, binek üzerinde baş işaretiyle kılmak caizdir.

Binek üzerine konulan mahfe içinde de farz ve vâcib namaz­ları kılmak sahih değildir. Ancak yerle irtibatı sağlanır şekilde al­tına bir destek konulduğu ve binek de hareket etmediği takdirde, ca­iz olur. Nafile namazı ise kılmakta bir sakınca yoktur.[523]

Binek üzerinde nafile namazı, şehir dışına çıktığı takdirde caiz­dir. Şehir içinde binek üzerinde hiçbir namaz caiz ve sahih olmaz. Şehir dışına çıkıldığında ister üç konaklık, ister daha az bir mesa­feye yolculuk etsin fark etmez, her iki durumda da nafile namazları binek üzerinde kılabilir. Bu binek hangi istikamette yol alıyorsa, ki­şi yüzünü o tarafa çevirmiş bir halde namazını kılar, başka bir tara­fa yüzünü çevirmesi caiz değildir.[524]

Binek üzerinde namaz kılarken semer, palan, eyer veya ön kıs­ma konulmuş bir şey üzerine başını koyup secde etmesi caiz olmaz. Hem rükû'u, hem secdeleri baş işaretiyle yerine getirir; secde için başını biraz daha eğer...[525]

Gemide namaz kılmak:

İmam Ebû Hanife'ye göre, seyir halinde bulunan gemide hiçbir özür yokken oturup namaz kılmak sahihtir. Ancak rükû ve secde­leri, gemi dışındaki gibi yerine getirir, baş işaretiyle yetinmez. Çün­kü ayakta durmak çoğu zaman baş dönmesine, bulantıya neden olur, ama rükû' ve secdede böyle bir durum söz konusu değildir.

O halde gemide oturarak hem farz, hem vacip namazları, rükû, ve secdeleri tam yaparak kılmak sahihtir. Ama gemiden çıkıp müsa­it bir yerde kılma imkânı varsa, o daha faziletlidir.

İmam Ebû Yusuf ile İmam Muhammed'e göre, bir özür yokken gemide oturarak namaz kılmak sahih değildir; en zahir olan budur. İmameyn bu meselede yukarıda mealini naklettiğimiz 487 nolu İbn Ömer hadîsiyle istidlal etmişlerdir.[526]

Tabiînden Mücahit diyor ki:

"Gemide bir cenaze namazını otura­rak kıldık, oysa isteseydik ayakta da kılabilirdik. İbn Ömer ile Cafer hadîsleri nedb (mendubiyet) üzere hamledilir." İbn Sirîn de diyor ki:

"Biz Enes (r.a.) ile beraber gemide oturarak namaz kıldık. İs­teseydik, kıyıya çıkıp orada kılabilirdik, ama öyle yapmaya gerek görmedik."[527]

Liman veya rıhtıma halatlarla bağlandığı halde rüzgârın deniz­de çalkantı meydana getirmesi sebebiyle sallanan gemi, hareket ha­linde olan gemi gibidir, namaz konusunda aynı hükmün kapsamı­na girer. Ama yerinde sakin duran gemide artık oturarak namaz kıl­mak mekruhtur, hattâ hanefilerin çoğuna göre, caiz değildir.

Fetâvâ-yı Hindiyye'de İmam Ebû Hanîfe'nin görüşü, Tahtavi'nin tesbitinden biraz farklı olarak şöyle nakletmiştik: Gemi ha­reket halinde iken ayakta durup namaz kılma imkânı varsa, otu­rarak kılmak mekruhtur. Bu, İmam Ebu Hanife'ye göredir. İmameyne göre, caiz değildir. Ama gemi limana bağlı ise, o takdirde oturarak namaz kılmak bil’icma' caiz değildir.[528]

b) Şâfiîlere göre:

Yolculuk halinde bulunan kimsenin süvari ve yaya olarak kıb­leye yönelmeksizin nafile namazı kılması caizdir. Yolculuk ettiği mesafenin uzun olması şart değildir. Hayvan hangi cihete doğru yol alıyorsa, o da o cihete yönelik bir halde namaz kılabilir. Kıble­den başka bir cihete yönelmek için yolunu çevirmesi doğru olmaz. Hayvan üzerinde rükû' ve secde etmek mümkün olduğu takdirde baş işaretiyle bunları yerine getirmez. Bunun gibi, kıbleye yönel­mesi kolay gelirse, yönelir, değilse sadece namaza giriş tekbirinde yönelmekle yetinir.

Yaya olarak yolculuk yapan kimsenin yürür halde nafile na­maz kılması caizdir; ancak hem ilk tekbirde, hem rüku ve secde­lerde kıbleye yönelmesi ve sadece ayaktaki rüknü yerine getirirken yürümesi caizdir.[529]

c) Hanbelîlere göre:

Uzun bir seferde binek üzerinde nafile namaz kılmanın cevazı hakkında ilim ehli arasında muhalif bir görüş bilmiyoruz. İbn Abdi'1-Berr ise, içinde kasr-i salât (dört rek'atlı farzları iki rekât ola­cak kılma) imkânı olan her seferde nafile namazı binek üzerinde kılmanın cevazında icma' vardır, demiştir. Rükû' ve secdeleri baş işaretiyle yerine getirir, ancak secde için başını biraz daha eğer. Kı­sa mesafeli bir yolculukta ise, İmam Ahmed'e göre binek üzerinde nafile kılmak mübahtır. Nitekim Leys, Hasan b. Yahya, Evzâî, Şa­fiî ve rey tarafdarı imamlara göre de mübahtır. Çünkü bu, mücerred yolculukta bir ruhsattır, yolculuk kısa veya uzun olabilir, farketmez.

Hanbelîler de bu konuda İbn Ömer hadîsiyle istidlal etmişler­dir.

Binek üzerinde genişçe bir yer varsa, büyükçe mavnalarda ol­duğu gibi, kişi o yerde istediği gibi, istediği cihete dönebiliyorsa, o takdirde kıbleye yönelmesi gerekir, aynı zamanda baş işaretiyle de­ğil, doğrudan secde ederek namazını kılar. Çünkü o bu durumda, gemiye binmiş kimse gibidir. Sadece rükû ve secdeler dışında kıb­leye yönelme imkânı varsa, yönelir.[530]

Yaya olarak yolculuk yapan kimsenin, yürür halde namaz kıl­ması caiz midir? el-Harki'nin görüşünün zahirine bakılırsa, caiz değildir. Ancak bu hususta İmam Ahmed'den iki ayrı rivayet var­dır ki, biri şöyledir: Yürür halde namaz kılabilir diyenin sadece Ata’ olduğunu biliyorum. Yaya yürüyenin o vaziyette namaz kılması be­nim pek hayretime mucip olmuyor. Diğer rivayete göre, yolcu yaya yürüdüğü halde namaz kılabilir, demiştir.[531]

d) Mâlikîlere göre:

İmam Mâlik'e göre, binek üzerinde ancak uzun bir seferde, ya­ni üç konak veya daha fazla bir mesafeye yapılan yolculukta mübah­tır.[532]

Gemide ise, dışarı çıkıp kılma imkânı varsa, öyle yapar; değilse içinde kılması kâfi gelir. Gemide ayakta durup kılma imkânı varsa, oturarak kılmaz. Gemide namaz kılarken kıbleye yönelirler. Gemi döndükçe onlar da kıbleye doğru dönerler. Dönme imkânları yoksa, yönelmiş bulundukları cihete doğru kılmaları da kâfi gelir.[533]

Vitir namazının binek üzerinde kılınıp kılınmayacağı hakkında farklı görüş ve tesbitler vardır. Ebû Cafer et-Tahavî bununla ilgili 13 kadar rivayet tesbit edip nakletmiştir. Biz birkaç tanesini, konuyu açıklama bakımından nakletmekle yatiniyoruz:

Salim b. Abdullah'dan o da babasından rivayet etmiştir; babası şöyle demiştir:

"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz binek üzerinde hangi cihete yönelmişse o cihete doğru namaz kılar ve aynı zamanda vitir namazını da binek üzerinde kılar, sadece farz namazları kılmazdı."[534]                                                                           Said b. Yesar diyor ki: Abdullah b. Ömer (r.a.) ile beraber Mek­ke yolunda yolculuk yapıyorduk. Fecir doğar endişesiyle bineğim­den inip vitir namazını kıldım. Bunun üzerine Abdullah (r.a.) ba­na, "Nerede bulunuyorsun?" diye sordu. Ben de, fecir doğar endişe­siyle inip vitir namazını kıldım, dedim. Buyurdu ki: "Senin için Resûlüllah'ta (a.s.) güzel örnek yok mudur?" Ben de elbetteki vardır, de­dim. "Şüphesiz ki Resûlüllah (a.s.) Efendimiz devesi üzerinde vitir namazını kılardı" buyurdu.[535]

Böylece ilim adamlarından bir grup yukarıdaki rivayetlere da­yanarak, nafile namazların binek üzerinde kılındığı gibi, vitir na­mazının da kılınacağını söylemişlerdir. Diğer bir grup ise, onlara muhalefet ederek vitir namazını binek üzerinde kılmanın caiz ol­madığını belirtmişlerdir. Bu ikinci grubun delil ve hücceti ise, Resûlüllah'ın (a.s.) farz ve vâcib namazları binek üzerinde kılmadığına dair olan rivayetlerdir. Nitekim Ebû Bekre'nin yaptığı rivayete gö­re, Mücahit şöyle demiştir: Doğrusu İbn Ömer (r.a.) yolculukta, hangi cihete yönelirse yönelsin bineği üzerinde (nafile) namaz kılar, ancak vitir namazını kılmak istediğinde, bineğinden inip onu yer­de kılardı."[536]

Birinci grup bunlara cevap vererek şöyle bir yorumda bulun­muşlardır: İbn Ömer'in inip vitri yerde kılması, onu binek üzerinde kılmasına engel sayılmaz. Nitekim Nafi'den yapılan rivayette, şöyle demiştir:

"İbn Ömer (r.a.) vitir namazını bineği üzerinde kılardı, bazan da inip yerde kıldığı olurdu..."[537]

Ebû Cafer ilgili rivayetlerden sonra şöyle diyor:

"Bu hususta kaide şöyledir: Ayakta durup namaz kılmaya gücü yeten kimse otu­rarak kılmaz. Seferde bineğinden inip binmeğe gücü yeten kimse de,  vitir ve farz namazları biniti üzerinde kılmaz."

Diğer rivayetler, yorumlar ve tahliller:

487 nolu İbn Ömer hadisini, el-Hâkim, Cafer b. Berkan tarikiyle rivayet etmiştir. Hadisin zahiri, gemide bir özür olmaksızın oturarak namaz kılmanın caiz olmadığına delâlet etmektedir. Bu görüşü sa­vunanlar şu hadîsi de delil olarak göstermişlerdir:

"Hasta kimse, gücü yetiyorsa ayakta namaz kılar; yetmiyorsa oturarak kılar. Secde edemiyorsa, baş işaretiyle secde eder ve secdesi için başını rükû'da eğdiğinden biraz çok eğer. Oturarak kılamıyorsa, sağ yanı üzerine uzanarak kıbleye müteveccihen namaz kılar. Buna da gücü yetmi­yorsa, ayaklarını kıbleye doğru uzatıp sırt üstü uzanarak namaz kı­lar..."[538]

Ancak bu hadisin isnadında Hüseyin b. Zeyd bulunuyor ki, İbn Medeni onun zayıf olduğunu söylemiştir. Ayrıca isnadında Hasan b. Hüseyin el-Urnî bulunuyor ki, bu zat da metruktür. İbn Hibbân onu sıkat (güvenilirler) arasında anmıştır. Yahya b. Maîn zayıf ol­duğunu belirtmiştir.[539]

Zehebî, Hasan b. Hüseyin el-Urnî hakkında şunları tesbit etmiş­tir: Ebu Hatim, onun saduk (doğru, güvenilir) olmadığını söylemiş­tir. Aynı zamanda Şia'nın ileri gelenlerindendir. İbn Adiy, onun hadisinin sıkanın hadisine benzer tarafı yoktur, derken İbn Hibban onun hayli yanılıp kaydığı yerler olmuştur, der.[540]

O bakımdan İmam Nevevî, Darekutnî'nin rivayet ettiği bu ha­dîsin zayıf olduğunu belirtmiştir.

Hafız Bezzar ile Beyhakî'nin tahrîc ettikleri bir hadîs ise şu lâ­fızla tesbit edilmiştir:

"Gücün yeterse yerde namaz kıl, yetmezse ima' (baş işaretiyle) kıl ve secdesini rükû'dan biraz daha (başını) eğerek yerine getir."

Ebu Hatim, bu hadîsin mevkuf olduğunu, merfu' di­yenlerin hatâ ettiğini belirtmiştir.[541]

438 nolu Ya'lâ b. Mürre hadîsini Nesâi ile Darekutnî tahrîc et­mişler ve Tirmizî onun garip olduğuna dikkatleri çekmiştir. Çünkü râvilerden Amir b. Riyan yalnız başına kalmıştır. O bakımdan müctehidlerin çoğu hüccet olarak almamışlardır.

Hadîsin zahiri, binek üzerinde farz namaz kılmanın sıhhatına delâlet etmektedir.

489 nolu Amir b. Rabi'a hadisi genellikle sahih kabul edilmiştir. Buhari, Ebu Dâvud ve Tirmizî, Câbir'den rivayet etmiş ve Tirmizi onu sahihlemiştir. Buna benzer birkaç tarikten daha rivayet edildi­ği tesbit olunmuş, çoğunun isnadı sahîh kabul edilmiştir.

 
Çıkarılan Hükümler:

 

1- Yolculukta binek üzerinde nafile namaz kılmaya ruhsat verilmiştir. Binek hangi cihete gidiyorsa, oraya doğru kılınır.

2- Binek üzerinde farz ve vâcib namazları kılmak caiz de­ğildir. Ancak mal, can ve eşyanın telef olma korkusu veya yerin faz­la çamurlu, veya hayvanın binip inmede huysuzluk ettiği gibi ma­zeretler karşısında farz ve vâcib namazları binek üzerinde kılmaya cevaz verilmiştir.

Bu daha çok İmam Ebû Hanife'nin ictihadıdır.

3- Binek üzerinde nafile namaz ancak şehir dışına çıkıldığın­da caizdir. İmam Mâlik'e göre, üç konaklık bir yolculuğa çıkıldığı takdirde caizdir.

4- Yaya olarak yolculuk eden kimsenin de yolda yürür halde nafile namaz kılması caizdir, ancak iftitah tekbirinde ve bir de rü­kû' ve secdelerde kıbleye yönelmesi gerekir. Bu, daha çok İmam Şa­fiî'nin ictihadıdır.

5- Hayvan üzerinde namaz kılınırken baş işaretiyle rükû' ve secdeler yerine getirilir. Semer veya palan ve eyer üzerine secde edil­mez.

6- Binek üzerinde dönme imkânı olacak kadar geniş bir yer varsa, o takdirde kıbleye yönelip namaz kılması ve baş işaretiyle de­ğil, doğrudan rükû' ve secde yapması gerekir. Bu daha çok İmam Ahmed'in ictihadıdır.

7- Gemide, hareket halinde ise veya limanda rüzgarın tesi­riyle sallantı halindeyse, oturarak namaz kılmakta bir sakınca yok­tur. Bu İmam Ebû Hanîfe'nin ictihadıdır.

8- Ayakta durup kılabiliyorsa, o takdirde oturarak kılması câiz değildir. Bu, imameynin ictihadıdır.

9- Gemiye kıyasla uçak ve otobüslerde ayakta durup namaz almak mümkün olmadığından oturduğu yerde, iftitah tekbiri geti­rirken yüzünü göğsüyle birlikte kıbleye çevirmek kâfidir. Ondan sonra yönelmiş bulunduğu  cihete  dönerek baş işaretiyle namazını kılar. Otobüs veya uçağın namaz vakti müsait bir yerde mola ver­mesi kesinse, o takdirde içinde kılmaya gerek kalmaz, vaktin çık­ması tehlikede olmadığı sürece, vasıta dışında namazını kılması da­ha uygun ve sıhhatli olur.

saniyenur
Tue 24 June 2014, 08:22 pm GMT +0200
Otobüs yolculuklarında bazen mecburen kılıyoruz. Bazı şoförler namaz için durmayı kayıp sayıyorlar da sigara molasına gelince böyle düşünmüyorlar maalesef. Rabbim affetsin.

Bilal2009
Fri 15 June 2018, 01:25 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm Rabbim bizleri her daim namaz kılan kullarından eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun

Sevgi.
Sat 16 June 2018, 02:29 am GMT +0200
Aleykümüsselam gemidede namaz kılnır ayakta kılmak doğru olur fakat boğulma tehlikesi varsa oturarakta kılınabilir