armi
Thu 24 December 2009, 05:38 pm GMT +0200
Gecenin Beş Evradı Hakkındadır
Gece virdleri beş tanedir:
îlki: Kulun akşam namazından sonra altı rekat namaz kılmasıdır. Bu namazı, namazdan sonra kimseyle konuşmadan Önce kılması müstehabdır. Bu namazın ilk iki rekatında, seri olabilmek için Kaftrun ve îhlas surelerini okur. Bu iki rekatı, namazın hemen akabinde kimseyle konuşmaya girmeksizin kılar.
Bize ulaşan bir haberde şöyle denilmektedir: "Akşam namazından sonra iki rekatı kılmakta acele edin. Çünkü o ikisi, akşam namazıyla birlikte yükseltilirler". Kişinin evi mescide yakınsa, bu iki rekatı evinde kılmasında bir beis yoktur. Son dört rekatı da uzatarak kılabilir. Ahmed b. Hanbel (ra) bu iki rekatın evde kılınmasını müstehab görürdü. Kendisi de böyle yapar ve ´Sünnete uygun olan da budur´ derdi. Çünkü rivayete göre Allah Resulü (sav) bu iki rekatı evinde kılıyordu. Gerçi O´nun evi mescidin arka tarafindaydı. Bu sebeple Allah Resulü´nün (sav) bu iki rekatı mescidde kıldığı da söylenebilir.
Kul, bu iki rekatı kıldıktan sonra ikinci şafak da kayboluncaya kadar kendisine kolay geldiği kadar namaz kılmalıdır. İkinci şafağın kaybolması, ufuktaki kızıllığın gitmesiyle birlikte oluşan beyazlıktır. Bundan sonra gecenin karanlığı basmaya başlar. Bu vakit, güneşin son ışıklarını da kaybettiği vakittir. Güneş yeryüzünün yukarı kısmını katettikten sonra Kaf dağının ardından dolanarak yükselir ve yeni bir günü aramaya başlar. Bu vakit yatsı namazının son kısmının kılınması için müstehab olan vakittir. Bu da, gece virdlerinden ilkinin sonu olur.
Bu vakitte namaz, gece saatlerinde (=nâşi´etül-leyl) kılman namaz olur. Çünkü gecenin ilk saatleri bu vakitle başlamaktadır. Bu, aynı zamanda Allah Teala´mn Kur´an´da belirttiği gecenin kısımlarından da biridir. O şöyle buyurur: "Ve gece saatlerinde ... teşbih et". (Taha/130) ayetteki "Anâ"´ (=saatler) kelimesi, "An" kelimesinin çoğuludur. Gecenin bir vakti anlamındadır.
"Nâşi´etü´1-leyl" kelimesinin, gece ibadeti anlamına geldiği de söylenmiştir. Bu, bir cemaatin lisanına uymaktadır ki onlar, bir şey için kalktıklarında "Neşa" derler. "Nâşi´e" kelimesi de buradan geliyor olabilir. Allah Teala bu vakit üzerine yemin etmiş ve şöyle buyurmuştur: "Şafak üzerine yemin ederim ki". (İnşikak/16)
Ayette geçen "Şafak" kelimesi, iki yatsı arasındaki vakte tekabül eder. Bu esnada kılınan namaza, Salat-ı Evvâbîn ya da Salat-ı Gaflet denir.Yunus b. Ubeyd, Hasan el-Basri´nin (ra) "Onlar (geceleyin) yataklarından kalkarlar". (Secde/16) ayetinin tefsiriyle ilgili olarak şöyle dediğini nakleder: Bu, iki yatsı arasında kılman namazdır. Enes b. Malik de (ra) akşam ile yatsı arasında uyuyan adamın durumu sorulduğunda şu cevabı vermiştir: Sakın böyle yapmayın. Çünkü bu vakit, Allah Teala´mn kullarını kendisi için ibadette bulunanlar olarak nitelediği bir vakittir. Çünkü Allah Teala "Onlar (geceleyin) yataklarından kalkarlar". (Secde/16) buyurmuştur.
İbni Ebi´d-Dünya da Allah Resulü´ne (sav) isnad ettiği bir hadiste, Allah Resulü´ne (sav) "Onlar (geceleyin) yataklarından kalkarlar". (Secde/16) ayeti sorulduğunda "İki yatsı arasındaki namazdır" dediğini, sonra da şöyle buyurduğunu rivayet eder: "İki yatsı arasındaki namaza sarılın. Çünkü o, günün ilk kısmının boş ve lüzumsuz işlerini götürür, son kısmında yapılanları da temizler". İki yatsı arasındaki namaz kılmak ve Kuı^an okumak için mescidde itika-fa çekilmek müstehabdır. Bunun fazileti hakkında rivayetler mevcuttur. Ne var ki, bunu evinde yapması daha sağlıklı olacaksa, evinde kalması daha faziletli olur.
Kul, yatsı namazından önce dört rekat, ondan sonra da iki rekat namaz kılmalıdır. Denilir ki, eğer yatsı namazından sonraki iki rekatı evinde kılacaksa, dört rekat olarak, Kadir gecesi kıldığı kadar kılar. Allah Resulü de (sav) evine girer girmez, oturmadan önce bu namazı kılardı.
İbni Mesud (ra) farz namazdan sonra kılman nafilenin, farz kadar olmasını mekruh görürdü. Diğer sahabiler ise, farz namazdan sonra iki ardından dört rekat kılmayı müstehab görürlerdi. Bu dört rekatın kıraatinde, ilk rekatta, Ayete´l-Kürsi ve onu takip eden iki ayet, ikinci rekatta Bakara´nm son iki ayeti ve ondan önceki bir ayet, üçüncü rekatta Hadid suresinin ilk altı ayeti, dördüncü rekatta ise Haşr suresinin son iki ayetini okur.
Eğer farz olan dört rekattan sonra üçü vitir olmak üzere onüç rekat namaz kılarsa; bu sayı Allah Resulü´nün (sav) kıldığı en fazla adettir. Ancak maktu´ bir hadiste onyedi rekat kıldığı da rivayet edilmiştir. Fakat ulema arasında meşhur olan rivayet, O´nun ba-zan onbir, bazan da onüç rekat kıldığıdır. Muhtemelen, sabah namazının iki rekatını da buna dahil görmüş olabilirler. Kulun bu namazda üçyüz ve üzerinde ayet okuması müstehabdır. Bunu yaptığında gafiller zümresine yazılmayarak abidlerin halleriyle hemhal olmuş olur.
Bu konuda denildi ki: Akıllı kimseler, vakitlerini gecenin ilk kısımlarından alırlar. Güçlü kimseler ise, virdlerini gecenin son kısmından seçerler. Kul, bu namazın rekatlarında üçyüz ayete baliğ olan Furkan ve Şuara surelerini okur, ancak bunları güzelce oku-yamazsa o zaman toplam ayet sayısı üçyüzü bulan şu beş sureyi okur; Vakıa, Kalem, Hakka, Müddessir ve Mearic. Eğer bunları da güzelce okumaktan emin olamazsa o zaman da, Tarık suresinden Kur´an´m sonuna kadar olan üçyüz ayeti okur. Kulun, son yatsı namazından sonra kılacağı namazın rekatlarında bu mikdardaki ayeti okumaksızm uyuması hoş karşılanmaz.
Eğer bu vird, yani yatsı namazından sonraki vakitte uykuya gitmeden önce bin ayet okursa, fazilet kemale ermiş, kendisine bir kantar sevap yazılmış ve Boyun Eğenler (=Kânitûn) zümresine ilhak edilmiş olur. Kur´an tilavetinde makbul olan, uzun ayetleri okumaktır. Çünkü bunların harf sayısı daha fazladır. Eğer kul, takatsizliğine bağlı olarak kısa ayetler okumak isterse, bu takdirde de Mülk suresinin başından Kur´an´m sonuna kadar olan bin ayeti okuyarak aynı fazileti idrak etmiş olur.
Eğer bunu da güzelce okuyamayacağından korkarsa, o zaman da onüç rekat içinde Ihlas suresini ikiyüz elli kere okur. Böylece bin ayet okuma gereğini yine yerine getirmiş olur. Bu, gerçekten de büyük bir fazilettir. Çünkü bir hadiste şöyle buyrulmaktadır: "Kim İhlas suresini on kere okursa, Allah Teala ona cennette bir köşk bina eder" [41]
Allah Resulü´nden (sav) geceleri sürekli okuduğu surelerle ilgili üç hadis rivayet edilmiştir ki bunların en meşhuru şu hadistir: "Allah Resulü (sav), Secde, Mülk ve ondan sonrakileri okumadan uyumazdı". Bunlar arasında sıhhate en yakın olan ise O´nun mü-sebbihat denilen teşbih dolu sureleri her gece okumasıydı. O, bunlar hakkında şöyle derdi: Onlar, bin ayetten daha faziletlidir.
Alimler bu beş sureyi altıya çıkarmakta ve Ala suresini de bunlara katmaktaydılar. Bir hadiste de Allah Resulü´nün (sav) Ala suresini çok sevdiği bildirilmektedir. Bu, Allah Resulü´nün (sav) bu sureyi de geceleri sıkça okuduğuna delalet eder. Kul, hiç bir gecesini şu dört sureyi okumadan geçirtmemelidir: Yasin, Lokman, Du-han ve Mülk. Bunlara, Vakıa, Saff, Hakka ve Zümer surelerini de katarsa Kur´an´ı bolca okumuş ve güzel etmiş olur. Eğer gece ibadetine kalkmayacaksa, vitir namazını öne alır. Çünkü Ebu Hürey-re´nin (ra) rivayet ettiği bir hadis bunu gerektirmektedir: "Allah Resulü (sav) bana, vitri kılmaksızm uyumamamı tavsiye etti". [42]
Kul, gece namazına alışkın ise, vitir namazım gece kılacağı te-heccüd namazından sonrasına veya seher vaktine tehir etmesi daha faziletlidir. Bunu İbni Ömer´in (ra) rivayetine dayandırmaktayız. O şöyle derdi: Gece namazı ikişer ikişerdir. Sabah sakinleştiğinde bir rekat vitir kılar. Aişe´den (ra) rivayet edilen bir hadiste ise şöyle denilmektedir: "Allah Resulü (sav) vitri gecenin ilk kısmında, ortasında, sonunda ve seher vaktinde kıldı" [43]
Gece virdleri beş tanedir:
îlki: Kulun akşam namazından sonra altı rekat namaz kılmasıdır. Bu namazı, namazdan sonra kimseyle konuşmadan Önce kılması müstehabdır. Bu namazın ilk iki rekatında, seri olabilmek için Kaftrun ve îhlas surelerini okur. Bu iki rekatı, namazın hemen akabinde kimseyle konuşmaya girmeksizin kılar.
Bize ulaşan bir haberde şöyle denilmektedir: "Akşam namazından sonra iki rekatı kılmakta acele edin. Çünkü o ikisi, akşam namazıyla birlikte yükseltilirler". Kişinin evi mescide yakınsa, bu iki rekatı evinde kılmasında bir beis yoktur. Son dört rekatı da uzatarak kılabilir. Ahmed b. Hanbel (ra) bu iki rekatın evde kılınmasını müstehab görürdü. Kendisi de böyle yapar ve ´Sünnete uygun olan da budur´ derdi. Çünkü rivayete göre Allah Resulü (sav) bu iki rekatı evinde kılıyordu. Gerçi O´nun evi mescidin arka tarafindaydı. Bu sebeple Allah Resulü´nün (sav) bu iki rekatı mescidde kıldığı da söylenebilir.
Kul, bu iki rekatı kıldıktan sonra ikinci şafak da kayboluncaya kadar kendisine kolay geldiği kadar namaz kılmalıdır. İkinci şafağın kaybolması, ufuktaki kızıllığın gitmesiyle birlikte oluşan beyazlıktır. Bundan sonra gecenin karanlığı basmaya başlar. Bu vakit, güneşin son ışıklarını da kaybettiği vakittir. Güneş yeryüzünün yukarı kısmını katettikten sonra Kaf dağının ardından dolanarak yükselir ve yeni bir günü aramaya başlar. Bu vakit yatsı namazının son kısmının kılınması için müstehab olan vakittir. Bu da, gece virdlerinden ilkinin sonu olur.
Bu vakitte namaz, gece saatlerinde (=nâşi´etül-leyl) kılman namaz olur. Çünkü gecenin ilk saatleri bu vakitle başlamaktadır. Bu, aynı zamanda Allah Teala´mn Kur´an´da belirttiği gecenin kısımlarından da biridir. O şöyle buyurur: "Ve gece saatlerinde ... teşbih et". (Taha/130) ayetteki "Anâ"´ (=saatler) kelimesi, "An" kelimesinin çoğuludur. Gecenin bir vakti anlamındadır.
"Nâşi´etü´1-leyl" kelimesinin, gece ibadeti anlamına geldiği de söylenmiştir. Bu, bir cemaatin lisanına uymaktadır ki onlar, bir şey için kalktıklarında "Neşa" derler. "Nâşi´e" kelimesi de buradan geliyor olabilir. Allah Teala bu vakit üzerine yemin etmiş ve şöyle buyurmuştur: "Şafak üzerine yemin ederim ki". (İnşikak/16)
Ayette geçen "Şafak" kelimesi, iki yatsı arasındaki vakte tekabül eder. Bu esnada kılınan namaza, Salat-ı Evvâbîn ya da Salat-ı Gaflet denir.Yunus b. Ubeyd, Hasan el-Basri´nin (ra) "Onlar (geceleyin) yataklarından kalkarlar". (Secde/16) ayetinin tefsiriyle ilgili olarak şöyle dediğini nakleder: Bu, iki yatsı arasında kılman namazdır. Enes b. Malik de (ra) akşam ile yatsı arasında uyuyan adamın durumu sorulduğunda şu cevabı vermiştir: Sakın böyle yapmayın. Çünkü bu vakit, Allah Teala´mn kullarını kendisi için ibadette bulunanlar olarak nitelediği bir vakittir. Çünkü Allah Teala "Onlar (geceleyin) yataklarından kalkarlar". (Secde/16) buyurmuştur.
İbni Ebi´d-Dünya da Allah Resulü´ne (sav) isnad ettiği bir hadiste, Allah Resulü´ne (sav) "Onlar (geceleyin) yataklarından kalkarlar". (Secde/16) ayeti sorulduğunda "İki yatsı arasındaki namazdır" dediğini, sonra da şöyle buyurduğunu rivayet eder: "İki yatsı arasındaki namaza sarılın. Çünkü o, günün ilk kısmının boş ve lüzumsuz işlerini götürür, son kısmında yapılanları da temizler". İki yatsı arasındaki namaz kılmak ve Kuı^an okumak için mescidde itika-fa çekilmek müstehabdır. Bunun fazileti hakkında rivayetler mevcuttur. Ne var ki, bunu evinde yapması daha sağlıklı olacaksa, evinde kalması daha faziletli olur.
Kul, yatsı namazından önce dört rekat, ondan sonra da iki rekat namaz kılmalıdır. Denilir ki, eğer yatsı namazından sonraki iki rekatı evinde kılacaksa, dört rekat olarak, Kadir gecesi kıldığı kadar kılar. Allah Resulü de (sav) evine girer girmez, oturmadan önce bu namazı kılardı.
İbni Mesud (ra) farz namazdan sonra kılman nafilenin, farz kadar olmasını mekruh görürdü. Diğer sahabiler ise, farz namazdan sonra iki ardından dört rekat kılmayı müstehab görürlerdi. Bu dört rekatın kıraatinde, ilk rekatta, Ayete´l-Kürsi ve onu takip eden iki ayet, ikinci rekatta Bakara´nm son iki ayeti ve ondan önceki bir ayet, üçüncü rekatta Hadid suresinin ilk altı ayeti, dördüncü rekatta ise Haşr suresinin son iki ayetini okur.
Eğer farz olan dört rekattan sonra üçü vitir olmak üzere onüç rekat namaz kılarsa; bu sayı Allah Resulü´nün (sav) kıldığı en fazla adettir. Ancak maktu´ bir hadiste onyedi rekat kıldığı da rivayet edilmiştir. Fakat ulema arasında meşhur olan rivayet, O´nun ba-zan onbir, bazan da onüç rekat kıldığıdır. Muhtemelen, sabah namazının iki rekatını da buna dahil görmüş olabilirler. Kulun bu namazda üçyüz ve üzerinde ayet okuması müstehabdır. Bunu yaptığında gafiller zümresine yazılmayarak abidlerin halleriyle hemhal olmuş olur.
Bu konuda denildi ki: Akıllı kimseler, vakitlerini gecenin ilk kısımlarından alırlar. Güçlü kimseler ise, virdlerini gecenin son kısmından seçerler. Kul, bu namazın rekatlarında üçyüz ayete baliğ olan Furkan ve Şuara surelerini okur, ancak bunları güzelce oku-yamazsa o zaman toplam ayet sayısı üçyüzü bulan şu beş sureyi okur; Vakıa, Kalem, Hakka, Müddessir ve Mearic. Eğer bunları da güzelce okumaktan emin olamazsa o zaman da, Tarık suresinden Kur´an´m sonuna kadar olan üçyüz ayeti okur. Kulun, son yatsı namazından sonra kılacağı namazın rekatlarında bu mikdardaki ayeti okumaksızm uyuması hoş karşılanmaz.
Eğer bu vird, yani yatsı namazından sonraki vakitte uykuya gitmeden önce bin ayet okursa, fazilet kemale ermiş, kendisine bir kantar sevap yazılmış ve Boyun Eğenler (=Kânitûn) zümresine ilhak edilmiş olur. Kur´an tilavetinde makbul olan, uzun ayetleri okumaktır. Çünkü bunların harf sayısı daha fazladır. Eğer kul, takatsizliğine bağlı olarak kısa ayetler okumak isterse, bu takdirde de Mülk suresinin başından Kur´an´m sonuna kadar olan bin ayeti okuyarak aynı fazileti idrak etmiş olur.
Eğer bunu da güzelce okuyamayacağından korkarsa, o zaman da onüç rekat içinde Ihlas suresini ikiyüz elli kere okur. Böylece bin ayet okuma gereğini yine yerine getirmiş olur. Bu, gerçekten de büyük bir fazilettir. Çünkü bir hadiste şöyle buyrulmaktadır: "Kim İhlas suresini on kere okursa, Allah Teala ona cennette bir köşk bina eder" [41]
Allah Resulü´nden (sav) geceleri sürekli okuduğu surelerle ilgili üç hadis rivayet edilmiştir ki bunların en meşhuru şu hadistir: "Allah Resulü (sav), Secde, Mülk ve ondan sonrakileri okumadan uyumazdı". Bunlar arasında sıhhate en yakın olan ise O´nun mü-sebbihat denilen teşbih dolu sureleri her gece okumasıydı. O, bunlar hakkında şöyle derdi: Onlar, bin ayetten daha faziletlidir.
Alimler bu beş sureyi altıya çıkarmakta ve Ala suresini de bunlara katmaktaydılar. Bir hadiste de Allah Resulü´nün (sav) Ala suresini çok sevdiği bildirilmektedir. Bu, Allah Resulü´nün (sav) bu sureyi de geceleri sıkça okuduğuna delalet eder. Kul, hiç bir gecesini şu dört sureyi okumadan geçirtmemelidir: Yasin, Lokman, Du-han ve Mülk. Bunlara, Vakıa, Saff, Hakka ve Zümer surelerini de katarsa Kur´an´ı bolca okumuş ve güzel etmiş olur. Eğer gece ibadetine kalkmayacaksa, vitir namazını öne alır. Çünkü Ebu Hürey-re´nin (ra) rivayet ettiği bir hadis bunu gerektirmektedir: "Allah Resulü (sav) bana, vitri kılmaksızm uyumamamı tavsiye etti". [42]
Kul, gece namazına alışkın ise, vitir namazım gece kılacağı te-heccüd namazından sonrasına veya seher vaktine tehir etmesi daha faziletlidir. Bunu İbni Ömer´in (ra) rivayetine dayandırmaktayız. O şöyle derdi: Gece namazı ikişer ikişerdir. Sabah sakinleştiğinde bir rekat vitir kılar. Aişe´den (ra) rivayet edilen bir hadiste ise şöyle denilmektedir: "Allah Resulü (sav) vitri gecenin ilk kısmında, ortasında, sonunda ve seher vaktinde kıldı" [43]