- Gecenin Beş Evradı Hakkındadır

Adsense kodları


Gecenin Beş Evradı Hakkındadır

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
armi
Thu 24 December 2009, 05:38 pm GMT +0200
Gecenin Beş Evradı Hakkındadır

Gece virdleri beş tanedir:


îlki: Kulun akşam namazından sonra altı rekat namaz kılma­sıdır. Bu namazı, namazdan sonra kimseyle konuşmadan Önce kıl­ması müstehabdır. Bu namazın ilk iki rekatında, seri olabilmek için Kaftrun ve îhlas surelerini okur. Bu iki rekatı, namazın hemen akabinde kimseyle konuşmaya girmeksizin kılar.

Bize ulaşan bir haberde şöyle denilmektedir:
"Akşam namazın­dan sonra iki rekatı kılmakta acele edin. Çünkü o ikisi, akşam na­mazıyla birlikte yükseltilirler". Kişinin evi mescide yakınsa, bu iki rekatı evinde kılmasında bir beis yoktur. Son dört rekatı da uzata­rak kılabilir. Ahmed b. Hanbel (ra) bu iki rekatın evde kılınmasını müstehab görürdü. Kendisi de böyle yapar ve ´Sünnete uygun olan da budur´ derdi. Çünkü rivayete göre Allah Resulü (sav) bu iki re­katı evinde kılıyordu. Gerçi O´nun evi mescidin arka tarafindaydı. Bu sebeple Allah Resulü´nün (sav) bu iki rekatı mescidde kıldığı da söylenebilir.

Kul, bu iki rekatı kıldıktan sonra ikinci şafak da kayboluncaya kadar kendisine kolay geldiği kadar namaz kılmalıdır. İkinci şafa­ğın kaybolması, ufuktaki kızıllığın gitmesiyle birlikte oluşan be­yazlıktır. Bundan sonra gecenin karanlığı basmaya başlar. Bu va­kit, güneşin son ışıklarını da kaybettiği vakittir. Güneş yeryüzü­nün yukarı kısmını katettikten sonra Kaf dağının ardından dola­narak yükselir ve yeni bir günü aramaya başlar. Bu vakit yatsı na­mazının son kısmının kılınması için müstehab olan vakittir. Bu da, gece virdlerinden ilkinin sonu olur.

Bu vakitte namaz, gece saatlerinde (=nâşi´etül-leyl) kılman na­maz olur. Çünkü gecenin ilk saatleri bu vakitle başlamaktadır. Bu, aynı zamanda Allah Teala´mn Kur´an´da belirttiği gecenin kısımla­rından da biridir. O şöyle buyurur: "Ve gece saatlerinde ... teşbih et". (Taha/130) ayetteki "Anâ"´ (=saatler) kelimesi, "An" kelimesi­nin çoğuludur. Gecenin bir vakti anlamındadır.

"Nâşi´etü´1-leyl" kelimesinin, gece ibadeti anlamına geldiği de söylenmiştir. Bu, bir cemaatin lisanına uymaktadır ki onlar, bir şey için kalktıklarında "Neşa" derler. "Nâşi´e" kelimesi de buradan ge­liyor olabilir. Allah Teala bu vakit üzerine yemin etmiş ve şöyle bu­yurmuştur: "Şafak üzerine yemin ederim ki". (İnşikak/16)

Ayette geçen "Şafak" kelimesi, iki yatsı arasındaki vakte tekabül eder. Bu esnada kılınan namaza, Salat-ı Evvâbîn ya da Salat-ı Gaf­let denir.Yunus b. Ubeyd, Hasan el-Basri´nin (ra) "Onlar (geceleyin) yataklarından kalkarlar". (Secde/16) ayetinin tefsiriyle ilgili olarak şöyle dediğini nakleder: Bu, iki yatsı arasında kılman namazdır. Enes b. Malik de (ra) akşam ile yatsı arasında uyuyan adamın du­rumu sorulduğunda şu cevabı vermiştir: Sakın böyle yapmayın. Çünkü bu vakit, Allah Teala´mn kullarını kendisi için ibadette bu­lunanlar olarak nitelediği bir vakittir. Çünkü Allah Teala "Onlar (geceleyin) yataklarından kalkarlar". (Secde/16) buyurmuştur.

İbni Ebi´d-Dünya da Allah Resulü´ne (sav) isnad ettiği bir hadis­te, Allah Resulü´ne (sav) "Onlar (geceleyin) yataklarından kalkar­lar". (Secde/16) ayeti sorulduğunda "İki yatsı arasındaki namazdır" dediğini, sonra da şöyle buyurduğunu rivayet eder: "İki yatsı ara­sındaki namaza sarılın. Çünkü o, günün ilk kısmının boş ve lüzum­suz işlerini götürür, son kısmında yapılanları da temizler". İki yat­sı arasındaki namaz kılmak ve Kuı^an okumak için mescidde itika-fa çekilmek müstehabdır. Bunun fazileti hakkında rivayetler mev­cuttur. Ne var ki, bunu evinde yapması daha sağlıklı olacaksa, evinde kalması daha faziletli olur.

Kul, yatsı namazından önce dört rekat, ondan sonra da iki re­kat namaz kılmalıdır. Denilir ki, eğer yatsı namazından sonraki iki rekatı evinde kılacaksa, dört rekat olarak, Kadir gecesi kıldığı ka­dar kılar. Allah Resulü de (sav) evine girer girmez, oturmadan ön­ce bu namazı kılardı.

İbni Mesud (ra) farz namazdan sonra kılman nafilenin, farz ka­dar olmasını mekruh görürdü. Diğer sahabiler ise, farz namazdan sonra iki ardından dört rekat kılmayı müstehab görürlerdi. Bu dört rekatın kıraatinde, ilk rekatta, Ayete´l-Kürsi ve onu takip eden iki ayet, ikinci rekatta Bakara´nm son iki ayeti ve ondan önceki bir ayet, üçüncü rekatta Hadid suresinin ilk altı ayeti, dördüncü re­katta ise Haşr suresinin son iki ayetini okur.

Eğer farz olan dört rekattan sonra üçü vitir olmak üzere onüç rekat namaz kılarsa; bu sayı Allah Resulü´nün (sav) kıldığı en faz­la adettir. Ancak maktu´ bir hadiste onyedi rekat kıldığı da rivayet edilmiştir. Fakat ulema arasında meşhur olan rivayet, O´nun ba-zan onbir, bazan da onüç rekat kıldığıdır. Muhtemelen, sabah na­mazının iki rekatını da buna dahil görmüş olabilirler. Kulun bu na­mazda üçyüz ve üzerinde ayet okuması müstehabdır. Bunu yaptı­ğında gafiller zümresine yazılmayarak abidlerin halleriyle hemhal olmuş olur.

Bu konuda denildi ki
: Akıllı kimseler, vakitlerini gecenin ilk kı­sımlarından alırlar. Güçlü kimseler ise, virdlerini gecenin son kıs­mından seçerler. Kul, bu namazın rekatlarında üçyüz ayete baliğ olan Furkan ve Şuara surelerini okur, ancak bunları güzelce oku-yamazsa o zaman toplam ayet sayısı üçyüzü bulan şu beş sureyi okur; Vakıa, Kalem, Hakka, Müddessir ve Mearic. Eğer bunları da güzelce okumaktan emin olamazsa o zaman da, Tarık suresinden Kur´an´m sonuna kadar olan üçyüz ayeti okur. Kulun, son yatsı na­mazından sonra kılacağı namazın rekatlarında bu mikdardaki aye­ti okumaksızm uyuması hoş karşılanmaz.

Eğer bu vird, yani yatsı namazından sonraki vakitte uykuya gitmeden önce bin ayet okursa, fazilet kemale ermiş, kendisine bir kantar sevap yazılmış ve Boyun Eğenler (=Kânitûn) zümresine il­hak edilmiş olur. Kur´an tilavetinde makbul olan, uzun ayetleri okumaktır. Çünkü bunların harf sayısı daha fazladır. Eğer kul, ta­katsizliğine bağlı olarak kısa ayetler okumak isterse, bu takdirde de Mülk suresinin başından Kur´an´m sonuna kadar olan bin ayeti okuyarak aynı fazileti idrak etmiş olur.

Eğer bunu da güzelce okuyamayacağından korkarsa, o zaman da onüç rekat içinde Ihlas suresini ikiyüz elli kere okur. Böylece bin ayet okuma gereğini yine yerine getirmiş olur. Bu, gerçekten de bü­yük bir fazilettir. Çünkü bir hadiste şöyle buyrulmaktadır: "Kim İhlas suresini on kere okursa, Allah Teala ona cennette bir köşk bi­na eder" [41]

Allah Resulü´nden (sav) geceleri sürekli okuduğu surelerle ilgi­li üç hadis rivayet edilmiştir ki bunların en meşhuru şu hadistir: "Allah Resulü (sav), Secde, Mülk ve ondan sonrakileri okumadan uyumazdı". Bunlar arasında sıhhate en yakın olan ise O´nun mü-sebbihat denilen teşbih dolu sureleri her gece okumasıydı. O, bun­lar hakkında şöyle derdi: Onlar, bin ayetten daha faziletlidir.

Alimler bu beş sureyi altıya çıkarmakta ve Ala suresini de bun­lara katmaktaydılar. Bir hadiste de Allah Resulü´nün (sav) Ala su­resini çok sevdiği bildirilmektedir. Bu, Allah Resulü´nün (sav) bu sureyi de geceleri sıkça okuduğuna delalet eder. Kul, hiç bir gecesi­ni şu dört sureyi okumadan geçirtmemelidir: Yasin, Lokman, Du-han ve Mülk. Bunlara, Vakıa, Saff, Hakka ve Zümer surelerini de katarsa Kur´an´ı bolca okumuş ve güzel etmiş olur. Eğer gece ibade­tine kalkmayacaksa, vitir namazını öne alır. Çünkü Ebu Hürey-re´nin (ra) rivayet ettiği bir hadis bunu gerektirmektedir: "Allah Resulü (sav) bana, vitri kılmaksızm uyumamamı tavsiye etti". [42]

Kul, gece namazına alışkın ise, vitir namazım gece kılacağı te-heccüd namazından sonrasına veya seher vaktine tehir etmesi da­ha faziletlidir. Bunu İbni Ömer´in (ra) rivayetine dayandırmakta­yız. O şöyle derdi: Gece namazı ikişer ikişerdir. Sabah sakinleşti­ğinde bir rekat vitir kılar. Aişe´den (ra) rivayet edilen bir hadiste ise şöyle denilmektedir: "Allah Resulü (sav) vitri gecenin ilk kıs­mında, ortasında, sonunda ve seher vaktinde kıldı" [43]

armi
Thu 24 December 2009, 05:40 pm GMT +0200
Kul, vitir namazını kılarak yatmış, gece de ibadete kalkmışsa bir daha vitir kılmaz ve yatmadan Önce kıldığı vitir ona yeter. Bu da "Bir gecede iki vitir olmaz" [44] şeklindeki hadise dayanmaktadır. Bazı alimler, bu durumda bir rekatlik vitir kılabileceğini ve bunun gecenin ilk kısmında kıldığı vitri çiftleyeceğini söylemişlerdir.

Kul, bundan sonra gece namazını kılmalı ve eğer kılmadıysa son olarak da vitri eda etmelidir. Bu konuda Osman (ra) ve Ali´den (kv) rivayet edilen bir hadis vardır ki buna göre ilk vitrini kıldık­tan sonra oturarak iki rekat namaz kılmış, sonra uyanmışsa, kıldı­ğı iki rekat namaz sonrasında kılacağı bir rekatlık vitri çiftlemiş olur. Çünkü o ikisi, tek rekat mesabesindedir ve uykudan sonra kı­lınacak bir rekatla çiftlenmiş olurlar.

Kul, bundan sonra gece yapması gereken ibadetleri yapar ve kıldığı namazı bir rekatlık vitirle teklemiş olur. Onun bu vakitte yapacağı üç ibadet vardır; emelini kısa tutmak, vitri eda etmek ve gece namazını vitirle noktalamak. Allah Resulü de (sav) vitrinden sonra oturarak iki rekat namaz kılardı. Muhakkak ki Allah Teala en iyi bilendir.

Bu virdi ifa eden kul, gece namazı esnasında Zilzal ve Tekasür gibi korkutma ve öğüt ihtiva eden sureleri okur. Başka bir rivayet­te ise, Kafinin suresini okur. Çünkü Kafirun suresinde, Allah Tea-la´dan başkasına ibadet etmeme, O´nu her türlü noksandan tenzih etme ve ibadeti tevhid ile yalnız Allah Teala´ya mahsus kılma gibi anlamlar mevcuttur. Allah Resulü (sav) uykuya varacağı zaman bu sureyi okurdu. Rivayete göre bir kişiye de, uykuya gittiği zaman bu sureyi okumasını tavsiye etmişti. Gece ibadete kalkmayı adet edin­memiş kimselerle uykusu derin kimselerin vitir namazını yatma­dan önce kılmaları müstehabdır. Vitrin tehiri, ancak namazını fec­rin doğuşundan Öncesine bırakan kimse için daha doğru olur.

ikincisi: Kul, vitir namazını selam vererek bitirdikten sonra üç kez şöyle der:


"Melik ve Kuddüs olan, meleklerin ve Ruh´un Rabbini teşbih ederim. Azamet ve ceberutunla göklerde ve yerde Celal sahibi ol­dun, kudretinle yüceldikçe yüceldin ve Ölüm ile kulların üzerinde Kahir oldun".

Bu da gecenin ikinci virdidir. Yani kulun, yatsı namazından uyuma anına kadar geçen süre, ikinci virdi teşkil eder. Allah Teala bu vakit üzerine şöyle yemin etmiştir: "Geceye ve muhtevasına (yemin ederim)". (înşikak/17) "Muhteva" ile murad edilen, gecenin ka­ranlığının içine aldığı her türlü famel ve varlıktır.

Allah Teala, bu vakti başka bir ayet-i kerimede de zikretmekte­dir:
"Gecenin karanlığına kadar". (İsra/78) Bu vakitte, gece tama­men kararır ve karanlık her tarafa hakim olur. Kul, bundan sonra isterse temiz ve Rabbini zikretmiş olarak uyuyabilir. Böylece, iste­yerek değil de sadece uykunun ağır basmasıyla birlikte uykuya tes­lim olan salihler arasına girer. Salihler arasında öyleleri vardır ki, sırf gecenin ortasında veya sonundaki namazlarını daha güçlü kı­labilmek için kendilerini uykuya hazırlarlar.

Kişiyi namaz ve zikirden alıkoyacak derecede uykunun ağır basması halinde sünnet olan, ne dediğini anlamasını ve Rabbinin hizmetinde daha zinde olmasını sağlayacak kadar uyumasıdır. İb-ni Abbas (ra) oturarak uyumayı mekruh görürdü. Bir hadiste de "Gece kendinizi sıkıntıya sokmayın" denilmektedir.

Allah Resulü´ne (sav) bir kadının durumu anlatılmış ve kadının gece namaz kıldığı ve uykusu geldiğinde ise kendini bir ipe bağla­dığı söylenmişti. Allah Resulü de (sav) ona bunu yasakladı. O şöy­le buyururdu: "Sizden biri, gece kolayına geldiği kadar namaz kıl­sın. Uykusu ağır bastığında uzanıp yatsın". [45] Yine O şöyle buyur­muştur: "Sadece gücünüzün yettiği kadar amel üstlenin. Allah Te­ala siz bıkıncaya kadar bıkmaz". [46] O´na, ´Falan kişi gece namaza kalkar ve uyku bilmez, sürekli oruç tutar ve bir türlü ara vermez´ denildiğinde Allah Resulü (sav) şöyle buyurmuştur: "Bu dinin en hayırlısı, en kolayıdır". [47] Ve sonra şöyle dedi: "Ben de, namaz kılar, uyur, oruç tutar ve ara veririm. Bu, benim sünnetimdir. Sünnetim­den yüz çeviren benden değildir [48]

Allah Resulü (sav) başka bir hadis-i şerifte ise şöyle buyurmuş­tur:
"Bu dinde katılığa gitmeyin. O zaman sağlamdır. Onda katılık yapan onu mağlub eder. Sakın nefsinizi, Allah´ın ibadetine karşı öf­keyle doldurmayın".[49]

Üçüncüsü: Bu vird ise, halkın uykuya gitmesinden sonra son­ra başlar.

Bu vakitte yapılan ibadet, Allah Teala´nm aşağıdaki ayet-i keri­mede de belirttiği gibi teheccüddür: "Geceleyin sana mahsus nafile bir namaz için de uykudan kalk (teheccüd et)". (İsra/79) Teheccüd, ancak uykudan sonra kalkmakla olur. Bu uykuya "Hücu´=gece uy­kusu" denir ki Allah Teala Kur´an-ı Kerim´de bunu ifade etmiştir: "Geceleri pek az uyuyorlardı". (Zariyat/17) Teheccüd, kalkmak anla­mında olup "Hücûd" da denir. Bu amel, gecenin yarısında ifa edilir.

Gece virdlerinin ortancası olan üçüncü vird, ibadetin verdiği tad ve faziletleri bakımından gündüz virdlerinin ortancasına ben­zer. Allah Teala Kur´an´da bu vakit üzerine de yemin etmiş ve şöy­le buyurmuştur: "Ve sakinleştiği zaman geceye". (Duha/2) Gecenin sakinleşmesi, sessizliğin hakim olması, hareketin durması ve ne uyku ne de dalma eserine kapılmayan Allah Teala dışında insanla­rın gözlerinin dalması anlamındadır. Bir başka tefsirde ise "Se-câ=sakinleşme" kelimesinin uzamak ve yayılmak anlamında geldi­ği ve karanlığın tam basma hali için kullanıldığı söylenmiştir.

Allah Resulü´ne (sav), hangi duanın Allah Teala tarafından da­ha çok dinlendiği sorulduğunda şöyle buyurmuştur:
"Karanlık çö­ken gecedeki"[50]

Davud´un (a.s.) haberleriyle ilgili olarak şöyle bir hadise nakle­dilmiştir:
´^ dedi ki: Allahım, ben Sana kulluk etmek istiyorum, ibadetimi hangi vakitte kabul buyurursun? Allah Teala da ona şöy­le vahyetti: Ey Davud, gecenin ne başında ne de sonunda ibadete kalk. Çünkü gecenin başında uyuyan kimse, sonunda da uyur. So­nunda ibadete kalkan kimse ise başında ibadete kalkmaz. Sen ge­cenin ortasında kalk ki seninle halvet olalım. O vakitte ihtiyaçları­nı Bana bildir".


armi
Thu 24 December 2009, 05:42 pm GMT +0200
Dördüncüsü: Bu vird, iki fecr arasında olur. Bu fecrlerden ilki, birinci fecr olup vakti, güneşin beşinci kat arzın arkasından çıktık­tan sonra ışınlarının etkisinin artmaya başlaması ve gökyüzünün orta kısmını tesiri altına alması ve onu fecr-i evvelin doğuşu mikda-rınca katetmesidir. Bundan sonra en alt semada kaybolarak altıncı kat arz tarafından tamamen perdelenir. Bunun ardından güneşin ışığı kaybolur ve gecenin karanlığı geri döner. Bu, gecenin son üçte-birlik kısmına tekabül eden vakittir. Bu vakitle ilgili olarak bir çok hadis nakledilmiştir. Bunlarda, arşın sallanması, Adn cennetlerin­den rüzgarların saçılması, Cebbar´m yeryüzü semasına inmesi gibi hususlar haber verilmiştir. Gecenin yarısından ilk seher vaktine ka­dar olan bu süre gecenin dördüncü virdini teşkil eder.

Beşincisi: Dördüncü virdin ardından, son seherin sürdüğü vak­ti ihtiva eden beşinci vird gelir. Bu vakitte sahur yemek müstehab-dır. Bu vaktin ilk kısmında sahur yemeyen kimse, fecre ulaşır. İkin­ci fecrin doğuşundan önceki bu vakitte Kur´an-ı Kerim´den bir cüz mikdarında okunur. Gecenin bu beşinci virdinde, istiğfarda bulun­mak, ve Kur´an okumak Allah Teala tarafından zikredilerek şöyle buyrulmuştur: "Bir de sabah Kur´anını oku. Çünkü sabah Kur´anı şahitlidir". (îsra/78)

Denildi ki, her iki virdin ortasında yer aldığı için gece ve gün­düz melekleri buna şahitlik ederler. Bunun yanısıra Hicaz alimle­ri, Allah Teala´nm Kur´an´da zikrettiği Orta Namazı´nm da (=Salat-ı Vustâ) sabah namazı olduğunu söylemişler ve bunu da, Allah Te-ala´nın bu vakti, gece ile gündüzün arasında yer almasından dola­yı şereflendirip yüceltmesine bağlamışlardır.

Bu vird, gece virdlerinin en kısası olmasına rağmen en faziletli olanlarındandır. Gece yarısı namazı kılınması dışında, bu vird bi­rinci seherden ikinci fecrin doğuşuna kadar geçen süreyi ihtiva eder. Gece ibadetinin en faziletli kısmı da budur. Çünkü üçüncü virdi kapsadığı için virdlerin ortancası olur.

Son seherde uyanan veya namazını bu vakitte tamamlayan kim­se için bu ibadeti beşinci vird içinde yapması mümkün olur. Bu va­kitte kılman namazın belli bir fazilet ve şerefi vardır. Çünkü bu va­kitte kılınan namaz, iki yatsı arasında kılman namaz gibidir. Çün­kü bazı müfessirlere göre Allah Teala´nm "Seher vakitlerinde Al­lah´a istiğfar edenler". (Al-i İmran/17) buyruğunda istiğfar ile kas-dedilen namaz kılmaktır. Aynı şekilde Sabah Kur´anı da kinayeli olarak sabah namazmı ifade etmektedir. Kur´an, istiğfar ve Kur´an kelimelerini, namaz için kinaye olarak kulanmıştır. Çünkü bu iki kelime de, asıl olarak namaz içinde mevcut olan vasıflardandır. Tıp­kı namaz için "teşbih ve sübha" kelimelerinin kullanılması gibi.

Aynı şekilde namaz için "istiğfar" kelimesi de kullanılabilir. Çünkü kul, namaz ile kendisine mağfiret edilmesini umar. Bu na­maz, seherden ikinci fecrin doğuş anına kadar geçen süre içinde de­ğil de ilk seherde kılınır.

Selman- Farisi (ra) kardeşi Ebu´d-Derda´ya (ra) bu şekilde Öğüt-lemiştir. O, bu babda zikredilen uzun bir hadisin son kısmında şöy­le der: "Gece çöktüğünde Ebu´d-Derda namaz için kalktı. Selman ona "Uyu" dedi. O da uyudu. Sonra tekrar kalkmak istedi. Selman yine "Uyu" dedi. O da uyudu. Sabaha doğru Selman ona "Şimdi kalk" dedi. İkisi de kalktılar ve birlikte namaz kıldılar. Bundan sonra Selman ona şöyle dedi: "Nefsinin senin üzerinde hakkı var­dır. Ailenin de senin üzerinde hakkı vardır. Rabbinin de senin üze­rinde hakkı vardır. Misafirinin de senin üzerinde hakkı vardır. Her hak sahibine hakkını ver". Selman´a (ra) bunu söyleten, Ebu´d-Der-da´nın (ra) hanımının kendisine, Ebu´d-Derda´mn (ra) gece boyun­ca hiç uyumadığını söylemesi olmuştur. Bu olaydan sonra ikisi bir­likte Allah Resulü´nün (sav) yanma gittiler ve bu durumu O´na an­lattılar. Allah Resulü de (sav) "Selman doğru söylemiş" buyurdu.[51]

Beşincisi: Vakitlerinin fazileti bakımından, gecenin beşinci virdi, güneşin batmasından Önce olan günün yedinci virdine ben­zer. Beşinci vird, ikinci fecrin (=fecr-i sânî) doğuşundan öncedir, ikinci fecr, güneşin şafağının yarılmasıdır ki bu, onun altında kızıl­lık bulunan beyazlığının ortaya çıkmasıdır.

Bu şafak, güneşin ikinci şafağıdır ve akşam şafağının tam mu­kabilidir. Çünkü akşamın ilk şafağında batıştan sonraki kızıllık vardır. Bu kızıllıktan sonra gelen beyazlık, gecenin başındaki ikin­ci şafak vaktidir. Bu, güneşin tamamen kaybolma delili gibidir. Bu kızıllıktan sonra gecenin karanlığı ve koyuluğu çöker. Sonra akşam bunun tersi başlar ve güneşin ilk şafağı ortaya çıkar. Bu, ardından kızıllık gelen bir beyazlıktır. Gelen bu kızıllık ise, güneşin ikinci şa­fağı ve gecenin tam olarak sona erme işaretidir.

Bundan sonra güneşin yuvarlağı ve fecr belirir. Fecr, güneş ışık­larının en alt gök tabakasından patlayarak çıkmaya başlamasıdır. Bunlar yeryüzüne ilk vurduğunda, dağlar, denizler ve yüksek böl­geler tarafından örtülürler. Daha sonra güneşin ilk ışıkları gökyüzünün ortasına doğru vurmaya ve dairevi şekilde onu kaplamaya başlar ki bu da, beşinci virdin sona eriş vaktidir. Vitr bu vakitte de kıhnabilir. Bunun ardından fecr doğduktan sonra gecenin beş virdi tamama ermiş olur. Artık gündüz virdlerinin vakti başlamaktadır.

Şimdi geriye dönüp bir bak! Gece virdlerinin başlamasıyla bir­likte Allah Teala´mn abid kulları arasına mı girdin, yoksa gece virdlerini ihmal ederek gafiller arasında mı kaldın? Düşün baka­lım! Gece sana hangi elbise giydirildi? Allah Teala geceyi bir elbise kılmıştır. Gece Rabbinin hizmetinde uyanık ve dinç kalarak O´nun nurdan hüllesini giyip de asla zarar etmeyecek bir ticaret mi yap­tın, yoksa Allah sana, gafletinden dolayı kalbi de cesediyle birlikte ölen kimselere giydirdiği karanlık ve zulmet elbisesini mi giydirdi?

Kul, bundan sonra kalkar ve sabah namazının iki rekatım kı­lar. Allah Teala´mn "Gecenin bir kısmında ve yıldızların batmağa yaklaştığı sırada Rabbini teşbih et". (Tur/49) buyruğu da bu anlam­da bir tavsiyedir. Sonra "Allah´ın öfkesinden yine O´na sığınırız" der ve kelime-i şehadet getirir. Ardından da şu duayı okur:

"Ben, Allah Teala´mn kendi Zatı için şehadet ettiğine, melekle­rin şehadet ettiklerine ve kullarından ilim erbabı olanların şehadet ettiklerine şehadet ederim. Bu şehadetimi de Azim olan Allah´a tev­di ederim. Bu, benim için Allah katında geri verinceye ka4ar kala­cak bir emanettir. O´ndan bu emanetimi muhafaza etmesini ve be­ni de onun üzerinde vefat ettirmesini niyaz ederim. Allahım, onun­la üzerimdeki yükü hafiflet. Onun sayesinde bana katında bir azık ver. Beni onun vasıtasıyla koru. Onu da benim üzerimde tut. Beni Ölünceye kadar ondan saptırma ki Seninle karşılaşıncaya kadar hiç bir değişmeye uğramasın".

Kulun gece ve gündüz virdleri arasında yapacağı en faziletli amel;-üzerine yazılı olan bir farzı eda etmesi, mümin bir kardeşinin ihtiyacını gidermeye çalışmasıdır. Bu, kıldığı namaz ve kendi­sine tevcih edilen hitab üzerinde derin derin düşünmesine ve hitab sahibi olan Allah Teala´nm eserlerini müşahede etmesine yardım eder. Bu da kulun ibadetim tamamen ihlasa yöneltir.

Bundan sonra, uyanık bir akıl ve kaygılardan arınmış bir kalp­le Kur´an-ı Kerim okur. Ardından, kendisine bir fikir veya zikir im­kanı verecek amellere huşu, tevazu ve gaybi müşahede ruhuyla yö­nelir. Bunlar, kulun sözkonusu vakitlerde yapabileceği en faziletli ibadetlerdir.[52]


Rüveyha
Sun 4 October 2015, 06:41 pm GMT +0200
Esselamu aleykum ve rahmetullah...İstifade ediceğimiz çok şey var.Rabbim öğrendiklerimizi amele dönüştürsün İnşaAllah

ceren
Sun 4 October 2015, 09:01 pm GMT +0200
Aleykümselam.Gecenin beş evradın da ,ibadet eden,namaz kılan,kur an okuyan,tövbe istiğfar eden ve feyzine eren kullardan olalım inşallah...

mevlüde06
Mon 5 October 2015, 04:28 am GMT +0200
Ve aleykumusselam ve rahmetullah.Rabbim gunlerimizi gecelerimizi bosa gecirmekten muhafaza etsin bizleri.insallah bu virdleri uygulayabilenlerden oluruz.Allah razi olsun hocam.