- Geç Söken Şafak

Adsense kodları


Geç Söken Şafak

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Tue 15 May 2012, 09:56 pm GMT +0200
GEÇ SÖKEN ŞAFAK


Bağımsızlığımızın tehlikede olduğu, yurdumuzun düşmanın hunharca saldırılarına maruz kaldığı, ocakların yıkıldığı halkın bitap düştüğü çok çetin günlerdi. Tüm bu zorluklara rağmen canını dişine takıp düşman darbelerine var gücüyle göğüs geren Türk halkının bağımsızlık savaşının en acı ve en yoğun safhalarıydı. Bunların yanında eski azim ve ümidini kaybetmeye, kendilerini yavaş yavaş perişan bir ruh halinde hissetmeye başlayan Türk halkına hürriyet kavramını tekrar aşılamak ve milli mücadelenin önemini halka yaymak için Mehmet Akif Ersoy gibi vatanseverlerin öncülüğünde mitingler düzenlendi. Bu çalışmalarla istenilen amaca ulaşılmış olsa da hem halk hem de devlet büyükleri tarafından tarif edilemeyen bir eksiklik hissediliyordu.
Mustafa Kemal’in de deyimiyle ‘’Dünya tarihinde bütün milletlerin bir esaret devri geçirdikleri kesindir.’’ Fakat hiçbir zaman bağımsızlığından taviz vermeyen Türk milleti ‘’Türk’ün hürriyetine dokunulmaz.’’anlayışıyla boyunduruk altına girmek yerine her zaman kanının son damlasına kadar savaşmayı yeğlerdi. Bağımsızlığına bu kadar düşkün olan bir milletin bağımsızlık marşı olmalı düşüncesiyle harekete geçildi. İşte hem Türk halkı hem de devlet büyükleri tarafından hissedilen eksiklik biliniyordu artık.
Bir ülkenin bağımsızlığının bir nevi kanıtıdır İstiklal Marşı. Büyük Millet Meclisi açılırken ve diğer devletlerle iletişime geçilirken İstiklal Marşı’nın eksikliği büsbütün hissediliyordu. Yabancı heyetlerin karşılanması için bir marş şarttı.
Maarif Vekâleti bu doğrultuda ödüllü bir müsabaka yapmaya karar verdi. Bu müsabakada hiçbir şiir Anadolu’nun içinde bulunduğu hali tam olarak yansıtmamıştı. Öyle bir şiir isteniliyordu ki sesi her daim göklerde yankılanacak, gelecek nesiller onu okurken bugünkü top seslerini kulaklarında, gözünü kırpmadan şehit olan askerlerin gül kokulu kanını burunlarında hissedebilecekti. Herkes aynı kanıdaydı. Evet böyle buram buram memleket, buram buram hürriyet kokacak o şiiri ancak vatan aşkıyla yanıp tutuşan M.Akif yazabilirdi.
Şiiriyle, vatanına ve milletine olan sevgisiyle, ilmiyle milli mücadeledeki rolüyle ismini Türk milletinin kalbine kalemiyle yazan milli şairin bu şiiri yazabileceğine inanıyordu herkes. Fakat o ‘’Kurtuluşumuzu parayla mı söyleyeceğim.’’ diyordu. Bunun üzerine Hamdullah Suphi ve Akif’in yakın arkadaşının ‘’para ödülü kaldırıldı’’ demesiyle kalemi kavrayabildi elleri ancak.
Söken şafakla birlikte duyuldu aziz marşın nameleri. Herkes aşkla okuyordu. Anadolu’nun dirayeti ancak bu şekilde anlatılabilirdi diyorlardı. Bağımsızlığa esir olan vatan şairinin gönlünden çıkan sesler kaleme alınmıştı. İşte gönülden koparak yazılmış bu sözcükler, bu ölümsüz nağmeler defalarca okundu Millet Meclisi’nde. Alkışlandı dakikalarca
Çok çetin bir zamanda, çetin şartlar altında yazılmış bu şiir geçmişimizin, geleceğimizin bağımsızlığımızın, üzerinde bulunduğumuz toprakları kanıyla sulamış şehitlerimizin, vatanın geleceği için düşmana karşı cesurca direnen halkımızın mücadelesini anlatan bir kurtuluş vesilesi ve simgesidir. Atalarımızdan kalan bu eşsiz mirası korumalı; ona, atalarımıza, bize bahşedilen bu aziz vatana layık olmaya çalışmalı, her okunduğunda bizi o günlere götüren gazilerimizin kan ağlayan gözlerine karşın gözlerimizi yaşla dolduran bu marşın mısralarını aklımızdan çıkarmamalıyız. Bu temel bir ödevdir.
Bu marşı yazana ve yazdıranlara:’’Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın. Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.’’


ZEYNEP ŞEMDİNOĞLU
Diyarbakır Silvan İmam Hatip Lİsesi