Rüveyha
Tue 7 October 2014, 08:48 pm GMT +0200
Galip Gelen Kim?
Sabahattin Aydın | Şubat 2013 | SUNUŞ
90’lı yılların başından itibaren hayatımıza giren özel TV kanalları sayesinde algı ve anlayışımızda çok şey değişti, değişmeye devam ediyor. Uzun yıllarını mahpus geçirmiş birinin özgürlüğüne kavuşunca yaşadığı şaşkınlık ve savrulmaya benzer şekilde, o yıllarda devletin tekelinden yakasını kurtaran televizyon dünyası hiçbir değere kulak asmadan aklına geleni yapmakta beis görmedi. Şimdiki kadar denetim mekanizması da yoktu. Ya da o mekanizmaları işletmekle mükellef olanlar halden memnundular, öyle devam etmesini irade buyurdular!
Özel TV kanallarının toplumu önce tanıştırdığı sonra alıştırdığı formatlardan biri de tartışma programları oldu. Ama ne tartışma!.. Hatırlayın, hararetinden hiçbir şey kaybetmeden sabahlara kadar devam eden bu programlarda başta dinî konular olmak üzere sosyal, kültürel, politik, ekonomik… ilgi çekeceği öngörülen ne varsa masaya yatırılıyor, kayıkçı kavgasının dibine vuruluyordu. Fakat masaya yatırılan hiç bir konunun ayağa kalkabildiğine de şahit olamadık. Olamazdık, çünkü ne televizyon hakikati arama yeri, ne de tartışma ortamı bulma yeri.
Fakat biraz da o TV yapımlarının etkisiyle tartışma üslubu kamu nezdinde daha bir normalleşti, yerleşti. Özellikle dinî konularda cürmümüze bakmadan “bence” diye başlayan cümleler kurmayı, muhatabımız hakikatin ta kendisini söylüyor olsa dahi itiraz edebilmeyi marifet belledik. Dinin en değişmez ilke ve hükümlerini bile halkın huzurunda reyting malzemesi yapan, bütün sabiteleri görecelik çamuruyla bulandıran ilahiyatçılarımız sağ olsun! Şeytanı sevinçten çıldırtmış olmalılar.
Bu tartışma meselesini, evlerimiz dahil her ortamda yakamızı kaptırdığımız o itici tavrı bir kez daha gözden geçirmeliyiz kanaatimizce. Özellikle İslâm ahlâkını gaye edinenlerin bu tuzağa karşı daha bir uyanık olması gerekir. Bu bakımdan “Tartışma Hastalığı” başlığı altındaki yazımızın yararlı olacağını düşünüyoruz. Peki hep susalım mı, tartışmanın iyisi yok mu diye sorulabilir. Bu soruların cevabı da içeride.
Mart sayımızda buluşmak üzere inşAllah…