- Fıtrat Üzere

Adsense kodları


Fıtrat Üzere

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
reyyan
Mon 30 July 2012, 02:30 am GMT +0200
Fıtrat Üzere



Kürşad Salih Yaman | Haziran 2012 | DİĞER YAZILAR   



    Fıtrat üzere olmak, yaratıldığı gibi olmak demektir. Allah Tealâ’nın “ahsen-i takvim”, yani en güzel şekilde yarattığı gibi olmak, o hali korumaktır. İnsanın bu halini çocukken korumakla anne babası ve toplum görevlidir. Anne babayı ve toplumu koruyacak olan da, zamanı gelince bu çocuk olacaktır.

Fıtrat, varlıkların henüz dış tesirlerden etkilenmemiş, bozulup yozlaşmamış hallerine denir. İnsan da tabiatı itibariyle günahsız ve temiz olarak dünyaya geldiği için İslâm fıtratı üzeredir. Onun tabiat ve mizacı temiz olduğu gibi ruhu ve fikri de temiz ve berraktır.

Ancak içinde büyüdüğü aile ve sosyal çevre onun düşünce dünyasını ve davranışlarını etkiler. İslâm dininin hassasiyetlerine dikkat eden bir çevreden müslüman insanlar yetişeceği gibi, dine uzak bir çevreden de Allah Tealâ’ya karşı hassas olmayan, ahiret korkusu bilmez, sorunlu insanlar yetişir.

İlk eğitim


İnsan, kişiliğini, alışkanlık ve davranışlarını etkileyecek ilk terbiyeyi içinde büyüdüğü aileden almaktadır. Daha anne karnındayken başlayan bu terbiyenin etkisini hayatının sonuna kadar üzerinde görmek mümkündür. Ailede verilen terbiyenin çocuğun ilerleyen yaşlardaki karar ve tercihleri üzerinde önemli etkilerinin olduğu uzmanlarca da kabul edilmiştir.

Meşhur ‘fıtrat hadisi’nde de durumun böyle olduğu bizzat Hz. Peygamber s.a.v. tarafından şu ifadelerle dile getirilir: “Her doğan çocuk fıtrat üzere doğar. Daha sonra anne ve babası onu yahudi, hıristiyan yahut mecusî yapar.” (Buharî; Müslim)

Alimlerimiz buradaki fıtrattan muradın İslâm olduğunu söylemişlerdir. Bu durumda hadisin mefhumundan çıkan mana şu şekildedir: Her çocuk müslüman olarak, günahsız ve temiz bir şekilde dünyaya gelir. Onu iyiye de kötüye de yönlendirecek olan anne ve babasıdır.

Hadisten şunu da anlıyoruz ki, inanma istidadı doğduğu andan itibaren insana verilmiştir. Bu fıtrî meylin doğru bir mecrada fiile dönüşebilmesi için ebeveynlerin tavır ve yönlendirmesi önem kazanmaktadır.

Gözden gönüle


Çocuklarının müslüman hassasiyetlerine sahip olmasını isteyen ebeveynlerin ev içindeki tutum ve davranışlarına dikkat etmeleri gerekmektedir. Çünkü çocuk anne-babayı örnek alır, onları taklit eder.

Dolayısıyla ebeveynlerin kullandıkları dilden, bir olay karşısında takındıkları tavra varıncaya kadar her konuda özenli ve tutarlı olmaları lazımdır. Özellikle ibadetlerin yerine getirildiği, hayatın ibadet şuuruyla yaşandığı bir ailede, çocukta olumlu dinî duygu ve düşünceler daha erken dönemlerde ortaya çıkmaktadır.
Belki de bu yüzden Allah Rasulü s.a.v., farz namaz dışında kişinin en hayırlı namazının evinde kıldığı namaz olduğunu (Tirmizî) söylemiş, içinde namaz kılınmayan evleri kabirlere benzetmiştir. (Müslim; Tirmizî)

İçinde sürekli namaz kılınan, Kur’an okunan, iftar sahur yapılan, Allah’tan, Peygamber’den söz edilen, Allah dostlarının menkıbeleri anlatılan bir ailede oluşan duygular yetişmekte olan çocukları etkileyecek, manen temiz ve dindar insanlar olmalarına vesile olacaktır.

Önce kendi nefsimiz


Şu halde çocuklarının iyiliğini düşünen anne-babaların öncelikle kendilerini terbiye etmeleri gerektiğini bilmeleri gerekir. Rabbimiz de Tahrim suresinin 6. ayetinde; “Ey iman edenler nefsinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun!” buyurmaktadır.

Kendi nefsini cehennem ateşinden korumak gibi bir korkusu, kaygı ve çabası olmayan ebeveynin haliyle çocuklarına yeterince olumlu tesiri de olmayacaktır. Biliyoruz ki Allah Tealâ’nın dinini yaşamada samimi olan insanlar, anne-baba ya da yakınlarımız olmasalar bile, onların hali bizlere tesir etmekte, İslâm’a daha sıkı sarılmamıza sebep olmaktadırlar.

Durum böyleyken, anne-babasında bu dinî samimiyeti gören çocuk, her an yanında olduğu bu insanların ahlâkıyla ahlâklanıp, kendine, ailesine ve topluma hayırlı bir insan olacaktır.

Allah Tealâ, kullarına karşı merhametlidir, şefkatlidir. En kötü ortamlardan bile sevdiği kullarını çıkarıp doğru yola iletir. Fakat şu unutulmamalıdır ki aile ve çevresinde İslâm hassasiyetiyle yetişmemiş nesiller gelecek için büyük tehdit oluştururlar. Toplumun bozulmasına, ahlâk ve maneviyattan uzaklaşmasına yol açarlar.

Felah ya da felaket


Bu durumun nasıl sonuçlanacağı herkes tarafından az çok tecrübe edilip bilinmektedir. Fitnenin çığ gibi insanların üzerine üzerine geldiği şu zamanda neslin terbiye ve muhafazası bir kat daha önem arz ediyor. Gençliğin aklını çelen, diniyle arasını açan, ahlâkını ifsada uğratan güç ve kaynak bugün dünkünden daha fazladır.

Televizyon, internet gibi kitle iletişim araçları hesaba katıldığında söz konusu gücün daha yoğun bir etkiye sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bu da çocuklarımızı koruma altına almaya dünden daha çok ihtiyacımız olduğu anlamına geliyor.

Netice itibariyle insan fıtrat üzere temiz ve günahsız olarak dünyaya gelir. İslâm’ın hedefi de bu fıtratı korumak, zahirî ve batınî yönüyle temiz kalmasını sağlamaktır.
Allah’a kul olma bilinciyle hareket eden, elini harama uzatmadığı gibi gönlünü de haramdan uzak tutmaya çalışan, içi dışı bir olan dengeli ve tutarlı insanlardan oluşan bir nesille geleceğe güvenimiz artar. Bunun sağlanmasında ilk görev anne-babaya, yakın çevreye, sonrasında da topluma aittir.

Artık bize düşen, Zekeriyya aleyhisselam’ın duası gibi, “Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet.” (Âl-i İmran, 38) diye yakarıp, ardından neslin fıtratını korumak için çalışıp gayret sarf etmektir.

ceren
Fri 14 November 2014, 08:03 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.Rabbim paylaşımdan dolayı razı olsun kardeşim.İnşallah Rabbimin bizleri yarattığı fıtrat da olup,Rabbimin isteklerine göre fıtratımızı şekillendirmeliyiz...

Rüveyha
Tue 9 June 2015, 03:36 pm GMT +0200
Ve aleykumusselam.Âmin ecmain İnşaAllah kardeşim..İnsan ahseni takvim üzere doğar..Ama aile içi,çevre kişi asıl fıtratından uzaklaştırıyor..Anne babaların bu konuda çok  bilinçli olmaları gerekiyor.Rabbim yardımcımız olsun İnşaAllah.Mevlam razı olsun kardeşim.