- Fıtır sadakası

Adsense kodları


Fıtır sadakası

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafiza aise
Fri 25 March 2011, 05:06 pm GMT +0200

SEKİZİNCİ BÖLÜM
 
ZEKÂT BÖLÜMÜ [147]

 
1.Fıtır Sadakası

 

121. Abdullah ibn Ömer (r.anhümâ)'dan rivayet edilmiştir:

"Resulullah (s.a.v), Fıtır sadakasını; her köle yada hür kimse, küçük yada büyük kimse üzerine bir sâ' (kuru) hurma yada bir sâ arpa (vermeyi) farz kılmıştır. [148] (Hadisin lafzı, Müslim'e aittir.)

Bir rivayette ise Müslümanlardan [149] hür veya köle, [150] kadın yada erkek [151] her kimse üzerine" ifadesi yer almaktadır.[152]

Bir rivayette ise, Daha sonra [153] halk, yarımsâ' buğdayı (diğer şeylerden bir sâ'ya) denk tuttu" ilavesi yer almaktadır.[154]

Bir rivayet ise şu ifade yer almaktadır:

Abdullah ibn Ömer, (fıtır sadakası olarak) (kuru) hurma verirdi. (Bir yıl ortaya çıkan hurma kıtlığından dolayı) Medineliler, (kuru) hurma bulamadılar. (Kuru hurma yerine) arpa verdiler.

Abdullah ibn Ömer, büyük-küçük (herkesin fitresini) verirdi. Hatta (Nâfi'nin) çocuklarının (fitresini bile) verirdi.

Abdullah ibn Ömer, fıtır sadakasını, (bayram sabahı) toplayan (zekat memullarına verirdi. Halbuki halk, (fıtır sadakalannı), bayramdan bir yada iki gün önce verirlerdi. [155]

Bir rivayette ise Abdullah ibn Ömer şöyle der:

Peygamber (s.a.v), Fıtır sadakasınr; [156] bir sâ [157] (kuru) hurma yada bir sâ1 arpa (vermeyi) emretmiştir (farz kılmıştır).

Abdullah ibn Ömer: insanlar, iki müdd buğdayı (bir sâ1 kuru hurmaya) denk tuttular'dedi. [158]

Bu rivayetler, Buhârî ile Müslim'in naklettiği rivayetlerdir. Yine Buhârî'nin bir rivayetinde, Abdullah ibn Ömer şöyle der:

Resulullah (s.a.v), Fıür sadakasını; Müslümanlardan köle yada hür kimse, erkek veya kadın, küçük yada büyük kimse üzerine bir sâ1 (kuru) hurma yada bir sâ' arpa (vermeyi) faiz kılmıştır. Fıtır sadakasını, halk, (bayram) namazına çıkmadan önce (gereken yerlere) verilmesini farz kıldı. [159]

Yine Müslim'in bir rivayetinde ise, Abdullah ibn Ömer şöyle der:

Resulullah (s.a.v), Fıtır sadakasını; Ramazan (ayın)da Müslümanlardan hür yada köle kimse, erkek veya kadın, küçük yada büyük  herkes üzerine bir sâ1 (kuru) hurma yada bir sâ' arpa [160] (vermeyi) farz kilmıştır.[161]

Yine Buharı ile Müslim, bu hadisi, muhtasar bir şekilde şöyle rivayet etmişlerdir:

Peygamber (s.a.v), Fıtır sadakasını; halk, (bayram) namazına çıkmadan önce (gereken yerlere) verilmesini emretti  [162]

Tirmizî, Ebu Dâvud ile Nesâî, bu hadisin farklı bir varyantını nakletmişlerdir.

Timıizî der ki: "Bu hadisi, Nâfi'den bir çok kimse rivayet etmiştir."

Fakat Tirmizî, bu hadisin içerisinde Müslümanlardan" ifadesine yer vermemiştir. [163]

Yine Tirmizî, bu hadisin farklı bir varyantını nakletmiştir. Yine Tirmizî, bu hadisi şu şekilde de rivayet etmiştir:

Resulullah (s.a.v), (Fıtır) sadakasını; (halk) fıtır (Ramazan bayramı) günü erkenden namaza çıkmadan önce verilmesini emrederdi. [164]

Ebu Dâvud ile Nesâî, Buhârî'nin tek başına rivayet ettiği hadisi de nak-letm işlerdir.

Ebu Davud'un tek başına naklettiği rivayette, Abdullah ibn Ömer şöyle der:

Resulullah (s.a.v), bize, Fıür sadakasını; halk, (bayram) namazına çıkmadan önce [165] verilmesini emretti.

 (Hadisin ravisi Nâfi1 der ki:) Abdullah ibn Ömer, Fıür sadakasını, bayramdan bir gün yada iki gün önce[166] verirdi. [167]

Ebu Dâvud, Nâfi' yolundan gelen bazı varyantlarda her Müslüman üzerine", bazı varyantlarında Müslümanlardan" ifadesi vardır. Fakat Ubeydullah'tan gelen meşhur bir rivayette Müslümanlardan" ifadesi yer almamaktadır. [168]

Yine Ebu Davud'un başka bir rivayeti ile Nesâînîn bir rivayetinde, Abdullah ibn Ömer şöyle der:

Halk, Resulullah (s.a.v) zamanında Fıtır sadakasını; arpa, (kuru) hurma, Peygamber arpası [169] ve kuru üzümden bir sâ' olarak verirdi.

(Hadisin ravisi) Nâfi' der ki:

Abdullah ibn Ömer: 'Ömer, (halife) olup buğday çoğalınca, yarım sâ' buğdayı, (öteki) şeylerden bir sâ1 yerine (bedel) kıldı' dedi.[170]

Başka bir rivayette ise Nâfi1 der ki:

Abdullah ibn Ömer: 'Daha sonra halk, yarım sâ1 buğdayı (diğer şeylerden bir sâ'ya) denk tuttu1 dedi.

(Nâfi') der ki:

Abdullah ibn Ömer, fıtır sadakası olarak (kuru) hurma verirdi. Bir yıl (ortaya çıkan hurma kıtlığından dolayı) Medineliler kuru hurma bulamadılar. (Kuru hurma yerine) arpa verdiler.[171]

Nesâî'nin bu rivayet ile ilgili nakli, "yada kuru üzüm" ifadesiyle son bulmaktadır. [172]

Yine Nesâî, bu hadisi, çeşitli varyantlarla rivayet ermiştir. Bir rivayeti de, Buhârî ile Müslim'in rivayelerine uygun bir şekilde nakletmiştir. [173]

122. Ebu Saîd el-Hudri (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

Biz, Fıtır sadakasını; yiyecekten bîr sâ', arpadan bir sâ\ (kuru) hurmadan bir sâ\ keşten bir sâ\ kuru üzümden bir sâ' olarak verirdik. [174] (Birinci rivayet)

Bir rivayette ise {bu hadise) şu ilave vardır:

"Muaviye, (saltanathk yönetiminin başına) gelip [175] (Şam'dan) bol buğ elince:day gelince:

(Şam) buğdayından iki müdd'ün, (diğer şeylerden) bir sâ' (kuru) hurmaya denk olduğu görüşündeyim' dedi. [176](İkinci rivayet)

Bir rivayette ise şu husus yer almaktadır:

Biz, Fıtır sadakasını; Fıtır (Ramazan bayramı) günü yiyecekten bir sâ' olarak verirdik.

Ebu Saîd (devamla) der ki: Bizim yiyeceğimiz; [177] arpa, kuru üzüm, keş [178] ve (kuru) hurma idi.[179] (Üçüncü rivayet)

Başka bir rivayette ise, Ebu Saîd el-Hudrî şöyle der:

Biz, (Fıtır) sadakasını, arpadan bir sâ' olarak yedirirdik (verirdik).[180] (Dördüncü rivayet)

Ebu Saîd el-Hudrî, bu rivayete, herhangi bir şeyi ilave etmemiştir. Diğer bir rivayette ise bu husus şu şekilde yer almaktadır:

"Biz, Resulullah (s.a.v) içimizde olduğu halde, biz, fıtır sadakasını; küçük-büyük ve hürköle her kes için yiyecekten bir sâ' yada (kuru) hurmadan bir sâ' yada kuru üzümden bir sâ' olmak üzere üç sınıftan verirdik.

Muaviye (hac yada umre etmek için Medine'ye gelip minberde halka konuşma yapıp) (Şam) buğdayından iki müdd'ün, bir sâ' (kuru) hurmaya denk olduğu gorüşü(nü belirtinceye) kadar böyle vermeye devam ettik.    .

Ebu Saîd der ki: Bana gelince, onu (eskisi gibi) vermeye devam edeceğim. [181] (Beşinci rivayet)

Bir rivayette ise şu ilave yer almaktadır.

Yaşadığım müddetçe, (hayatımın) sonuna kadar onu (eskisi gibi) vermeye devam edeceğim. [182]

Bu hadisfin bu şekildeki metinlerin)!, Buhârî ile Müslim rivayet etmiştir.

Tirmizî, bu hadisi, ilk (baştaki) rivayet gibi nakledip daha sonra da Ebu Saîd el-Hudrî'den şöyle nakilde bulunur:

Muaviye (hac yada umre etmek için) Medine'ye gelinceye kadar sadakas, olarak buğdaydan bir sâ', arpadan bir sâ', hurmadarı bir üzümden bir sâ', keşkten bir sâ') vermeye devam ettik. Muaviye  (gelince,) konuşma yapt. ve halka söyledikleri arasında şu da vard!:             

Ben, Şam buğdayından iki müdd'ün, bir sâ1 (kuru) hurmaya dpnl, olduğunu görüşündeyim dedi.                                               

Bunun üzerine halk, Muaviye'nin (bu) görüşüne uydu.Ebu Saîd el-Hudrî: "(Hayatımın sonuna kadar)

Ebu Dâvud'da  bu hadisi, Tirmizfnin rivayeti gibi nakledip hadise giriş yaptıktan sonra şu ilaveyi yapmıştır:                                                             

Fıtır sadakasını; her küçük ve büyük, hür ve köle için yiyecekten bir sâ' yada keşten bir sâ' veya arpadan bir sâ' veya kuru hurmadan bir sâ' yada kuru üzümden bir sâ' (olarak verirdik). Muaviye (hac yada umre etmek için) Medine'ye gelip minberde halka konuşma yapıncaya kadar böyle vermeye devam ettik.[183]

Ebu Dâvud der ki; Bir adam, (hadisin ravisi) İbn Uleyye'den yaptığı rivayette: veya bir sâ' buğday" (sözünü) söyledi. Fakat bu söz, mahfuz değildir. [184]

Bir rivayette ise, ("yiyecekten bir sâ" yerine) "buğdaydan ya«m sâ" ifadesi geçmektedir. Bu söz, hadisin ravisinden rivayette bulunan birinden meydana gelen bir hatadır.[185]

Başka bir rivayette ise Ebu Saîd el-Hudrî şöyle der:

Ben, asla bir sâ'dan başkasını vermem. [186] Çünkü biz, Resulullah (s.a.v) zamanında (fitır sadakasını) kuru hurma veya arpa yada keş veya kuru üzümden bir sâ1 olarak verirdik. [187]

Ebu Dâvud der ki: "Süfyân ibn Uyeyne, (yapığı rivayette bu sayılanlara) "veya undan bir sâ" sözünü ilave etmiştir. (Muhaddisler,) bu ilaveden dolayı Süiyân'ı kınadılar. Bunun üzerine Süfyân, bu ilaveden vazgeçmiştir. [188]Ebu Dâvud der ki: Bu ilave, Süfyân ibn Uyeyne'nin hatasıdır. [189]

Nesâî'de, beşinci rivayeti nakledip bu rivayetinde içerisinde şu ifade yer almaktadır:

Biz, Fıtır sadakasını, (yiyecekten bir sâ', (kuru) hurmadan bir sâ1, kuru üzümden bir sâ' olmak üzere) üç sınıftan verirdik.[190]

Yine Nesâînin başka bir rivayetinde, Ebu Saîd el-Hudrî şöyle der;

Biz, Resulullah (s.a.v) zamanında, (Fıtır sadakasını) sadece kuru hurmadan bir sâ' veya arpadan bir sâ' yada kuru üzümden bir sâr yada undan bir sâ' veya keş'ten bir sâ1 yada Peygamber arpasından bir sâ' olarak verirdik.

Daha sonra Süfyân şüpheye düşüp: 'Un yada Peygamber arpası' dedi.



[147] Zekât", kelime olarak; artma, çoğalma, arıtma ve bereket anlamına gelmektedir. Terim olarak ise Allah'ın, belirli yerlere sarfedilmek üzere dinî açıdan zengin sayılan kişilerin mallarından belli bir payın alınması işlemini İfade eder.

Kur'an'da zekât kelimesi, iki yerde (Kehf: 18/81, Meryem: 19/13) sözlük anlamında; sekizi Mekke döneminde İnen surelerde olmak üzere otuz ayette ise terimsel anlamda kulla­nılmıştır. Bu ayetlerin yirmi yedisinde namazla birlikte zikredilmiştir. Bundan anlaşıldığına göre; İslam'ın ilk dönemlerinden itibaren Müslümanlar zekât fikrine alıştırılmış, daha sonra da zengin olanların bu imkanını belli oranda fakirlerin ve toplumun ihtiyacı için harcaması gerektiği, bunun namaz ibadeti kadar önemli olduğu hususu vurgulanmıştır. Zekatın Medine döneminde farz kılındığı bilinmekle birlikte bunun hangi yılda gerçekleştiği tartışmalıdır. Bir tespite göre zekat, hicretin 2. yılında Ramazan orucundan önce, diğer bir tespite göre ise aynı yıl Ramazan orucundan sonra farz kılınmıştır. Zekât, servet biriktirip onu atıl hale getirmenin amansız düşmanıdır, Biriken servet, zekatın tarh edildiği birinci kalem matrahtır.

Zekat, sermayeyi yatırıma zorlar. Çünkü elde atıl tutulup yatırıma yönlendirilmeyen sermaye, yıldan yıla zekat Ödemeleri sebebiyle erimeye yüz tutar.

Sosyal dayanışma sisteminin temelini oluşturan zekatın, bir ibadet anlayışıyla ele alınması ve fakir, kimsesiz, muhtaç, yetim, yolda kalmış ve borçlu gibi yardıma muhtaç bütün sınıfları kağşayacak kadar geniş olması, İslam dininin toplumsal bütünleşme, kaynaşma ve dayanışmaya büyük bir önem atfettiğini gösterir.

Zekat teriminin taşıdığı artma ve üreme (=nema) dikkat çekicidir. Çünkü yoksul zümrelerin eline geçen para her şeyden Önce insan onurunu geliştirir, iş gücü kalitesini artırır, bunun yanında artan satın alma gücü sayesinde yükselen umumi, talep hacmi ekonomik hayata yansır, (ç)

[148] Buhârî, Zekât 70, 71; Müslim, Zekât 12-16 (984); Ebu Dâvud, Zekât 20 (1611, 1612, 1613, 1614, 1615); Tirmizî, Zekât 35 {676}; Nesâî, Zekât 30, 31, 32, 33, 34, 41; İbn Mâce, Zekât 21 (1826); Ahmedb. Hanbel, 2/114

[149] Müslümanlardan"-sözü; fıtır sadakası vermesi gereken kişinin, Müslüman olmasının şart olduğuna, dolayısıyla Müslüman olmayan kimseye gerekmediğine delalet etmektedir, (ç)

[150] Her hür veya köle" ifadesinin zahiri manasına göre her hür ve köleye kendi fıtır sadakasını vermesi gerekir. Fakat cumhur, bu hadisin; "Kölenin, fıtır sadakası hariç at ve kölede Zekât yoktur" (Müslim, Zekât 10) hadisi ile "Müslümana, kölesinden ve atından dolayı Zekât yoktur" {Buhârî, Zekât 45, 46; Müslim, Zekât 8, 9; Tirmizî, Zekât 8; Nesâî, Zekât 16, 17; İbn Mâce, Zekât 15; Dârimî, Zekât 10; Muvatta', Zekât 37; Ahmed b. Hanbel, 2/242, 249, 410, 420, 432, 454, 469, 477} şeklinde Ebu Hureyre'den gelen hadis tarafından kayıt altına alındığını ileri sürmüştür. Dolayısıyla da kölenin fıtır sadakasının bizzat köleye değil de, efendisine ait olduğunu belirtmiştir, (ç)

[151] Kadın yada erkek" ifadesinin zahiri anlamına göre; erkeğe fıtır sadakası gerektiği gibi kadının da evli olsa bile fıtır sadakasını kendi malından vermesi gerektiği ifade edilmektedir. Ebu Hanîfe ve akadaşian bu görüştedir, (ç)

[152] Buhârî, Zekât 71; Müslim, Zekât 12 (984)

[153] Daha sonra" İfadesi ile; "halkın arpa, hurma ve kuru üzüm vermelerinden sonra" manası kast edilmektedir, (ç)

[154] Buhârî, Zekât 77; Müslim, Zekât 14 (984}

[155] Buhârî, Zekât 77

[156] Sadaka: İnsanın başkasına, sevap gayesiyle Allah rızası için verdiği şeydir.

Fıtır sadakası: Ramazân bayramına kavuşan ve temel ihtiyaçlarının dışında belli bir miktar mala sahip olan Müslümanların kendileri ve velayetleri altındaki kişiler için yerine getirmekle yükümlü oldukları malî bir ibadettir.

Fıtır sadakasına, "baş zekâtı" ve "beden zekâtı" denilmesinin sebebi; fitrenin, şahsa bağlı, şahıs başına konulmuş bir malî yükümlülük olması özelliğine dayanmaktadır. Fıtır sadakası, Ramazân orucunun farz olduğu hicri 2. yılın Şaban ayında, zekâttan önce farz kılınmıştır. Dinî bir yükümlülük oluşunun dayanağı, hadislerdir. Bu hadisler, aynı zamanda Hz. Peygamber {s.a.v) dönemindeki fıtır sadakası uygulamalarını da göstermektedir, (ç)

[157] Sâ': Bir sâ'nın ağırlığı, 1040 dirhemdir. Örfi dirhem esas alındığında, 3,334 kg'dır. Dolayısıyla Arpa, Hurma ve Kuru Üzüm'den itibariye kıymeti hesaplanırken, bunun esas alınması fakirler için daha uygundur. Buğday için yarım sâ1 ise, 1,667 kğ'dır. Bunların bizzat kendileri verilebildiği gibi, kıymetleri de "Fitre" olarak verilebilir, (ç)

[158] Buhârî, Zekât 74; Müslim, Zekât 15 (984)

[159] Buharı, Zekât 70

[160] Fıür sadakası; buğdaydan yarım sâ', hurma ve arpadan bir sâ' verilir.. Kuru üzüm konusunda ise ihtilaf edilmiştir. Ancak zahir rivayete göre; kuru üzümden de bir sâ1 verilir.(ç)

[161] Müslim, Zekât 16 (984)

[162] Buharı, Zekât 76; Müslim, Zekât 22 (986)

[163] Tirmizî, Zekât 35 (676)

[164] Tirmizî, Zekât 36 (677)

[165] Hadis, Fıtır sadakasının vaktinin bayram namazından önce olduğuna delalet etmektedir. Ancak sözkonusu öncelik belirli bir zamanla sınrlandınlmadığı için vacip olduğu vakit hu­susunda ihtilaf edilmiştir.

1.  Ebu Hanîfe ve bir rivayete göre İmam Mâlik: "Fıür Sadakası, bayram sabahı fecrin doğmasıyla vacip olur" demişlerdir.

2.  Sevrî, Şafiî, İshak ve İmam Ahmed'e göre ise; Fıür sadakası, Ramazân ayının son gününde güneşin batmasıyla vacip olur.

Hanefiler, ilgili hadislerin rivayet yollarını dikkate alarak Fıtır sadakasının farz değil, vacip olduğu görüşüne varmışlardır. Dolayısıyla yerine getirilmesi gerekli malî bir ibadet olup yerine getirilmemesi dinî sorumluluğu ve ahirette cezayı gerektirir, (ç)

[166] bayramdan bir-iki gün önce verilmesinin caiz oluşu hususunda sahabelerin icmaının bulunduğu bildirilmiştir. Ancak bundan daha önce verilmesi hususunda ihtilaf edilmiştir.

Fıtır sadakasının, bayramın birinci gününde bayram namazında sonra verilmesinin hükmüne gelince:

1.  Şâfiîlere, Hanbelilere, bir rivayette ise Mâlikilere göre; kerahatle caizdir.

2.  Hanefilere göre ise kerahatsiz caizdir.

Fakat bu sadakayı, bayramın birinci gününden sonraya bırakmak ise, dört mezhebe ve alimlerin çoğuna göre, haramdır. Kaza edilmesi gerekir, (ç

[167] Ebu Dâvud, Zekât 19 (1610)

[168] Ebu Dâvud, Zekât 20 (1612)

[169] Süit: Buğdaya benzeyen kılçıksız bir arpa çeşididir. Asım Efendi, "Kamus Terce-me"-sin-de, bunun, "Peygamber arpası" anlamına geldiğini belirtmiştir, (ç)

[170] EbuDâvud, Zekât 20 (1614); Nesâî, Zekât 41

[171] Ebu Dâuud- Zekât 20 (1615); Nesâî, Zekât 41

[172] Nesâî, Zekât 41

[173] Buhârî> Zekât 77; Müslim- Zekât 14; Nesâî, Zekât 30, 31

[174] Buhârî, Zekât 72, 73; Müslim, Zekât 17 (985); Ebu Dâvud, Zekât 20 (1616, 1617, 1618}; Tirmizî, Zekât 35 (673); Nesâî, Zekât 37, 38, 39, 42, 43; İbn Mâce, Zekât 21 (1829); Ahmed b. Hanbel, 3/73, 98

[175] Muaviye, saİtanathğı döneminde, hac veya umre yapmak Mekke'ye giderken Medine'ye de uğramıştı. Bu sözü de, minberden halka yaptığı konuşma içerisinde söylemiştir, (ç)

[176] Buhârî, Zekât 75

[177] Yiyecek" kelimesinin Arapça karşılığı olan 'Taam" kelimesinin sözlük anlamı; azık türünden olan yiyecektir. Buna göre bu kelime; buğdayı, arpa ve hurma gibi yiyecek mad­delerinin tümünü kapsar. Durum böyleyken, bu kelimeden sonra arpa, hurma, keş ve kuru üzümün zikredilmesi, o devirde yiytecek maddelerini bunlar teşkil ettiği içindir, (ç)

[178] Ekitt" kelimesi; Süfyân es-Sevrî gibi alimlere göre, "kaymağı alınmadan süzülüp kurutulan yoğurttur." Aynî (ö. 855/1451)'ye göre ise; "Süzülüp taş gibi katıştırılan yoğurttur. Bununla yemek pişirilir. Türkçe'si "kara kuruf'tur. Türkmenler arasında ise "kurut" diye anılır."

Asım Efendi ise, "Kamus Terceme"sinde buna "keş" denildiğini ifade etmektedir. Ebu Dâvud şerhlerinden "el-Menhel" ile "Bezlu'l-Mechûd"da bunun Arapça'daki bir diğer adının "keşk" olduğu bildirilmektedir.

Keş'in, fıtır sadakası olarak verilip verilmeyeceği konusu ihtilaf edilmiştir. Hanefilere göre, keş, ancak kıymet itibarı ile verilebilir. Bununla birliktr fıtır sadakası olarak verilen maddelerin kıymetinden az ise, verilmesi caiz değildir, (ç)

[179] Buhârî, Zekât 76

[180] Buhârî, Zekât 72

[181] Müslim, Zekât 18 (985}

[182] Müslim, Zekât 18 (985)

[183] Ebu Dâvud, Zekât 20 (1616)

[184] Ebu Dâvud, Zekât 20 (1616)

[185] Ebu Dâvud, Zekât 20 (1617)

[186] Ebu Saîd el-Hudrî, bu sözüyle; Muaviye'nin, (Şam) buğdayından iki müdd'ün, bir sâ' kuru hurmaya denk olduğu ile ilgili görüşüne katılmadığını söylemek istemiştir. İki müdd, yarım sâ' karşılığıdır. Sanki buğdayı diğerlerine kıyas ederek ondan bir sâ' verilmesi gerektiğini ima etmiştir. Mâlik, Şafiî, İmam Ahmed, İshak ve Hasen el-Basrî bu görüştedir. Sahabüerden Ebu Saîd el-Hudrî, Ebu'I-Âliye ile Cabir b. Zeyd'de bu görüştedir. Hanefiler ise, buğdaydan yarım sâ'nın yeterli olduğu görüşündedirler. Sahabilerden Ebu Bekr Ömer, Osman, Ali, Ebu Hureyre, Cabir b. Abdullah, Abdullah ibn Abbâs, Abdullah İbnü'z-Zübeyr bu görüştedir

[187] Ebu Dâvud, Zekât 20 (1618)

[188] Ebu Dâvud, Zekât 20 (1618)

[189] Ebu Dâvud, Zekât 20 (1618)

[190] Nesâî, Zekât 38

Rukiye Çekici
Sun 21 December 2014, 02:48 pm GMT +0200
İnşallah toplumumuzdaki bütün insanlar sadakasını veriyordur.

Songül nergiz7/d
Tue 29 November 2016, 05:42 pm GMT +0200


"Resulullah (s.a.v), Fıtır sadakasını; her köle yada hür kimse, küçük yada büyük kimse üzerine bir sâ' (kuru) hurma yada bir sâ arpa (vermeyi) farz kılmıştır. [148] (Hadisin lafzı, Müslim'e aittir.)

Sevgi.
Tue 28 June 2022, 01:59 am GMT +0200
Esselamü Aleyküm. Bilgiler için Allah sizlerden razı olsun kardeşim
Rabbim ilmimizi artırsın inşaAllah

Bilal2009
Thu 30 June 2022, 03:38 pm GMT +0200
Ve aleykümselam Rabbım paylaşım için razı olsun