- Fıtır Sadakası

Adsense kodları


Fıtır Sadakası

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
ezelinur
Mon 1 February 2010, 04:02 pm GMT +0200

Fıtır sadakası müslüman, hür ve muktedir olan herkese vâcibtir. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, fıtır sadakası vermemizi biz müslüman-lara hicrî ikinci senede emretmiştir. Peygamber Efendimiz aynı sene Ramazanının sonuncu gününde hutbe irâd ederken fıtır sadakası veril­mesini emretmiştir. Abdürrezzâk, sahîh bir senedle Abd İbn Sa’lebe’den rivayetle der ki: Rasûlullah (s.a.v.), Ramazan bayramından bir ve­ya iki gün önce hutbe irâd etti ve dedi ki:

“Köle veya hür olan büyük, küçük her kişi için buğday, hurma, ya da arpadan bir sa’ ödeyiniz.” [230]

Fıtır sadakasının hükmü ve miktarına dâir mezheblerin tafsilâtlı gö­rüşleri aşağıya alınmıştır.

Hanefiler dediler ki: Şu sayacağımız şartlar doğrultusunda fıtır sadakası vâcibtir, farz değildir. Fıtır sadakasının vâcib olması İçin üç şart gereklidir:

1. Müslüman olmak.

2. Hür olmak.

3. Aslî ihtiyaçlardan fazla olarak nisâb miktarı mala sâhib olmak. Nisabın fazlalaşması veya eksilmeksizin olduğu gibi sabit kalması şart değildir. Bir kişi, nisâb miktarı mala sâhib olduğu için fıtır sadakası ver­mesi vâcib olur da, bu sadakayı vermeden önce nisâb miktarı olan malı telef olursa, sadakayı verme yükümlülüğü sakıt olmaz. Ama zekâtta hü­küm bunun tersinedir. Zekât açısından, nisâb miktarı malın fazlalaşması veya eksilmeksizin olduğu gibi sabit kalması şarttır. Fıtır sadakası vere­cek olan kişinin akıllı ve baliğ olması da şart değildir. Çocuğun ve delinin malından fıtır sadakası vermek vâcibtir. Velileri, onların mallarından bu sadakayı çıkarıp vermedikleri takdirde günahkâr olurlar. Çocuğun baliğ olmasından, delinin ayılıp iyileşmesinden sonra bu sadakayı fakirlere ver­meleri vâcib olur. Fıtır sadakasının vücûb vakti, Ramazan bayramının birinci gününün fecrinin doğuşundan itibaren başlar. Bu vakitten önce de, sonra da vermek sahih olur. Çünkü, bunun ömür boyunca vakti var­dır. Kişi bunu ne zaman verirse versin, kaza değil edâ etmiş olur. Ancak, bayram namazı kılınan yere gitmeden önce vermek müstehabtır. Zîrâ Pey­gamber (s.a.s.) Efendimiz buyurmuşlardır ki:

“Onları (fakirleri) bu günde dilenmekten müstağni (muhtaç olma­yan) hâle getirin.”

Kişinin kendi adına veya fakir olan küçük çocuğu, hizmetçisi, deli olan büyük evlâdı adına fıtır sadakası vermesi vâcibtir. Ama babanın, fakir de olsa, akıllı olan büyük evlâd adına fıtır sadakası vermesi vâcib değildir. Fakat kendiliğinden verirse geçerli olur. Kocanın bu sadakayı hanımı adına vermesi vâcib değildir. Ama kadın izin vermese bile kocası kendiliğinden teberru ederek fıtır sadakasını verirse, bu geçerli olur.

Fıtır sadakası buğday, arpa, hurma ve kuru üzümden olmak üzere dört çeşit gıda maddesiyle verilebilir. Buğdaydan verildiği takdirde bir kişi için yarım sa’ verilir. Bir sa’ dört müddür. Bir müdd, iki rıtıldır.

Bir rıtıl yüzotuz dirhemdir. Bir sa’, Mısır ölçeğiyle 2, 1/3 kadehtir. Buna göre bir fıtır sadakası, buğdaydan verildiği takdirde 1, 1/6 Mısır kadehi kadar olacaktır (ki bu da 3,334 kilogramdır.) Bunların bedelleri kadar para vermek de caizdir. Hatta böyle yapmak daha faziletlidir. Çünkü para olarak verilmesi fakirler için daha hayırlıdır. Bir cemaatin fıtır sadakasını bir tek miskine vermek caiz olduğu gibi, bir kişinin fıtır sadakasını bir kaç miskine vermek de caizdir. Fıtır sadakası, âyet-i kerîmede belirtilen sekiz sınıf zekât ehline verilir.

Hanbeliler dediler ki: Fıtır sadakası Ramazanın son günü, gü­neşin batması anından itibaren; kişinin ihtiyaç duyduğu meskene, hizmet­çiye, bineğe, iş elbisesine, ilim kitaplarına sâhib olmasının yanısıra, ayrı­ca kendisine ve çoluk çocuğuna bayram günüyle gecesinde yetecek azığa sâhib olmasından sonra, fazla bir mala sâhib olmasıyla vâcib olur. Bu evsaftaki her müslümana fıtır sadakası vâcib olur.. Mükellefin kendisi ve geçimini sağlamakla yükümlü olduğu müslüman kimseler adına fıtır sa­dakası vermesi vâcibtir. Hepsi adına verecek kadar malı bulunmazsa, ön­ce kendi şahsından başlar. Sonra imkânı kadarıyla, hanımı, kölesi, anası, babası, çocuğu ve miras derecelerine göre sırasıyla yakınlarının adına verir. Hanımın karnındaki cenin için fıtır vermesi de sünnettir. Bu sadaka­yı, bayramın birinci günü namazdan önce vermek çok faziletlidir. Na­mazdan sonra vermekse mekruhtur. Vermeye muktedir olunca bayramın birinci gününden sonraya bırakmak haramdır ve kazası da vâcibtir. Bay­ramdan iki gün önce vermek caizdir. Daha önce verilmesi hâlinde geçer­siz olur. Fıtır sadakasını vermesi vâcib olan kişi, bu sadakayı Ramazanın son günü iftarını açtığı yerde vermelidir. Aynı şekilde bu mekânda kendi­sine fıtır sadakası vermesi vâcib olan kimsenin de sadakasını burada ver­mesi vâcib olur. Her şahsın fıtır sadakası olarak buğdaydan yarım sa’; arpa, kuru üzüm, hurma ve keşten (kuru yoğurttan yapılan bir yiyecek) bir sa’ vermesi vâcibtir. Ağırlık bakımından taneleri eşit olursa, undan da vermek yeterli olur.

Bu sayılan gıda mâddelerinin bulunmaması halinde, bunların yerini tutacak olan darı, pirinç, mercimek ve benzeri gıda maddelerinden ver­mek gerekir. Birkaç kişinin sadakasını tek bir kişiye vermek caizdir. Ver­miş olduğu kimse dışındaki birinden bile olsa, kişinin fıtır sadakası ola­rak vermiş olduğu malı satın alması caiz değildir. Fıtır sadakasının verile­ceği yerler, farz zekâtının verildiği yerlerdir.

Şafiiler dediler ki: Fıtır sadakası, müslüman olan her hür kimse­ye vâcibtir. Kâfirin de müslüman olan yakınlarının ve hizmetçisinin fıtır sadakasını vermesi vâcibtir. Bu sadakasının vâcib olması için, kişinin ay­rıca hem kendisinin, hem çoluk çocuğunun bayram günü ve gecesindeki yetecek kadar azıklarına, âdete göre bayram yemeği olarak yapılan balık ve benzeri yemekleri yapmaya muktedir olması şarttır. Bundan fazla ola­rak, hem kendisinin hem de geçiminden sorumlu olduğu kimselerin ken­dilerine lâyık elbiselerinin, evlerinin, hizmetçilerinin, kaplarının, aynı ne­viden bir kaç tane de olsa kitaplarının, bineklerinin de bulunması şarttır. Bu saydıklarımıza sâhib olan kişi, borçlu da olsa, hem kendi adına, hem de bu sadakanın vâcib olduğu vakitte geçimlerinden sorumlu olduğu kim­seler adına fitrelerini vermekle yükümlüdür. Geçimlerinden sorumlu ol­duğu kimseler ise dört sınıftır:

1. Zengin de olsa, ric’i talâkla boşanmış da olsa, bâin talâkla bo­şanmış bir hâmile de olsa, kocasına kızıp karşı gelmeyen kadının, kendisi için kocası tarafından verilmek üzere takdir edilmiş bir nafakası yoksa; fitresinin, kocası tarafından verilmesi vâcib olur. Ama nafakası varsa, fitresinin kocası tarafından verilmesi vâcib olmaz. Köle ve hizmetçiler de bu hüküm açısından kadınlar gibidirler.

2. Ne kadar geriye doğru çıksa da kişinin baba, dede gibi asılları.

3. Ne kadar ileriye doğru gitse de kişinin oğul, torun gibi zürriyeti. Bunlar erkek de olsalar, kadın da olsalar; büyük de olsalar küçük de olsalar kendilerinin yerine fıtır vermek vâcib olmaz. Meğer ki ilimle meşgul olma sebepiyle de olsa fakir veya miskin kalmış olsunlar. İlimle meşgul olmayan büyük yaştaki evlâdın yerine babasının, ya da dedesinin fitre vermesinin vâcib olması için evlâdın kazanç sağlamaya muktedir ol­maması şarttır.

4. Efendisinin yanından kaçmış veya kaçarken yakalanmış da olsa köle.

Fıtır sadakasının vâcib oluş vakti, Ramazanın son cüz’ü ile Şevvalin ilk cüzüdür. (Yani Ramazan bayramının birinci günü, fecrin doğuş anı­dır.) Fitreyi, bayramın birinci günü sabah namazıyla, bayram namazı ara­sında vermek sünnettir. Bayram namazından sonra aynı günün gurûb vak­tine kadar, akraba olan bir fakirin gelmesini beklemek gibi bir mazeret­ten ötürü olmadıkça, vermeyip ertelemek mekruhtur. Fitreyi, hak edenle­rin hazır bulunmaması gibi bir mazeretten ötürü olmadıkça birinci günün gün batınımdan sonra vermek haramdır. Bu durumda akraba olan yakını beklemek mazeret değildir. Fitreyi Ramazanın ilk günlerinden herhangi birinde vermek caizdir. Bir kimse fitreyi daha önce Ramazanın ilk günle­rinde kendi beldesinde vermemişse, Ramazanın son günü güneşin batımında bulunduğu yerde vermesi vâcibtir.

Kişinin fitre olarak vermesi gereken miktar, bir sa’dır. Bu da, mısır ölçeğiyle iki kadehtir. Fitrenin, veren kişinin en çok yediği gıda madde­sinden verilmesi gerekir. Gıda maddelerinin en faziletlisi sırasıyla şunlar­dır: Buğday, selt (peygamber arpası), arpa, dan, pirinç, nohut, merci­mek, bakla, hurma, kuru üzüm, keş, süt ve peynir. Bu gıda maddelerin­den a’lâ olan, ednâ olandan daha çok kullanılan bir gıda maddesi olmasa bile, yeterli olur. Gâlib olan, ednânın kendisi olsa bile yeterli olur. Ama bunun aksi yeterli olmaz. Fitrenin yarısını birinden, yansım öbüründen vermek yeterli olmaz. Bu karışımdaki gıda maddelerinden çok olan, bel­dede en çok kullanılan bir gıda maddesi olsa bile yeterli olmaz. Gıda maddelerinin bedelini para olarak vermek yeterli olmaz. Bir kaç kişinin fitresini vermesi gereken kişi, bunları ödeyecek mala sâhib olmazsa, önce kendi şahsının fitresini verir. Sonra mâlî durumu nisbetinde hanımının, hizmetçisinin, küçük çocuğunun, babasının, anasının, büyük çocuğunun ve kölesinin fitresini verir. Fitresini vermesi gerekenlerden aynı derecede birden fazla kişi, meselâ birden fazla küçük çocuğu bulunursa ve hepsi-ninkini de verecek malı bulunmazsa bunlardan dilediğinin fitresini verir.

Malikîler dediler ki: Fıtır sadakası, vücûb vaktinde yanında ha­zır bulunan veya bulunmasa da borç etme imkânına sâhib olan müslüman, hür ve muktedir herkese vâcibtir. Ödemeyi umduğu takdirde borç­lanabilecek olan kişi de muktedir sayılır. Kişinin vereceği fitre, kendisinin ve geçimlerinden sorumlu olduğu kimselerin bayram günündeki nafakala­rından fazla olmalıdır. Eğer nafaka için bu fitreye muhtaçsa, vermesi vâcib olmaz. Kişinin kendi adına ve geçimlerinden sorumlu olduğu akra­baları adına fitre vermesi vâcibtir. Ki bu akrabalar da fakir olan ana-baba ve mal varlığı olmayan erkek evlâtlardır. Erkek evlâtların fitrelerini, baliğ olup para kazanmaya muktedir olmaları zamanına dek babalarının vermesi vâcibtir. Baba, fakir olan kız çocuklarının fitrelerini de vermek mecburiyetindedir. Bunların fitreleri, evlenip zifafa girinceye kadar veya cinsel ilişkiye müsait olmaları şartıyla, kocalarının kendileriyle cinsel iliş­ki kurduklarını iddia etmelerine kadar babaları tarafından verilir. Kişi­nin, fitresini vermesi gerektiği, geçimlerinden sorumlu olduğu yakınları içinde köle ve cariyelerle hanımı veya hanımları da bulunmaktadır. Bun­lar mal sahibi de olsalar, geçimlerini sağlayan kişi, fitrelerini vermek mec­buriyetindedir. Kişi, babasının fakir olan zevcesinin fitresini de vermek mecburiyetindedir.

Her şahıs için fitre miktarı, bir sa’dır. Ki bu da Mısır ölçeğiyle ı -i kadehtir. Mâlî durumu müsâid olup da bir sa’ verebilecek durumda olan kişi, gücü yettiği kadarını vermelidir. Fitreyi de, beldede en çok tü­ketilen şu dokuz çeşit gıda maddesinden biriyle vermelidir: Buğday, arpa, peygamber arpası (selt), darı, kuşyemi, pirinç, hurma, kuru üzüm, keş (yağı alınıp kurutulmuş yoğurt).

Eğer içinde yaşanılan beldede iki çeşit gıda maddesi aynı miktarda tüketiliyorsa, fitreyi verecek kişi, dilediğinden verebilir. Az miktarda tü­ketilmekte olandan vermesi sahîh olmaz. Ancak verdiği bu az tüketilen gıda maddesi, fazlaca tüketilenden daha kıymetli ise o zaman sahîh olur. Meselâ içinde bulunulan belde halkı arpa tüketmekteyse, kişi fitresini buğ­daydan verirse yeterli olur. Bu dokuz çeşit gıda maddesi dışındaki bakla ve mercimek gibi maddelerden vermek yeterli olmaz. Meğerki içinde du­rulan belde halkı, o dokuz çeşit gıda maddesini terkedip de bunları ye­mekle azıklansınlar. Bu takdirde, belde halkının azık olarak kullanmakta olduğu gıda maddesinden vermek mecburi hâle gelir. Eğer beldede hem çok tüketilen hem az tüketilen gıda maddesi varsa, en çok kullanılanın­dan verilir. Mercimek ve bakla gibi, azıklanmakta her ikisi de eşit olan­lardan istenileni ile verilir. Eğer fitre et olarak verilirse, karın doyurması esastır. Meselâ bir ölçek buğday, ekmek yapıldığı takdirde iki kişiyi do­yuruyorsa, fitreyi et olarak verirken de iki kişiyi doyuracak kadar et ver­melidir.

Fıtır sadakasını zekât âyetinde sayılan sekiz sınıftan birine verirken, alan kişinin hür, müslüman, fakir veya miskin olması, Hâşîmilerden ol­maması şarttır. Meselâ fakir veya miskin olmayan bir yolcuya rastlanılırsa ona fitre vermek caiz olur. Her bir fakire veya miskine bir sa\ bir sa’dan az veya çok vermek caizdir. En uygunu, her birine bir sa’ vermek­tir. Ki bununla ilgili bazı durumlar söz konusudur.

1. Fitre olarak verilecek gıda maddesi başka şeyle karışiksa, bu yabancı maddenin, karışımın üçte biri kadar veya daha fazla miktarda olması durumunda elenmesi vâcib olur. Yabancı madde, karışımın üçte birinden az ise ayıklanıp elenmesi mendub olur.

2. Fitrenin, bayramın birinci günü sabah namazından sonra ve bay­ram namazına gitmeden önce (yani sabah namazıyla bayram namazı ara­sında) verilmesi mendubtur. Bayramdan bir iki gün önce verilmesi caiz­dir. Bundan daha önce vermek ise mûtemed görüşe göre caiz değildir.

3. Bir kişi, birkaç kişinin yerine fitre verme zorunluluğuyla karşı karşıya ise ve tümünün fitresini vermeye de muktedir değilse, önce kendininkini verir. Hanımının, ebeveyninin ve çocuğununkini ise imkânı oldu­ğu takdirde verir.

4. Fitreyi bayramın birinci gününden sonraya bırakmak haram­dır; bu günün geçmesiyle zimmetten de düşmez. Aksine borçlu kalır. Ra­mazan bayramının birinci gecesinde mâlî durumu müsâid olan kişi, hem kendi adına, hem de geçiminden sorumlu olduğu kimseler adına fitre ver­mekle yükümlüdür.

5. Vücûb vaktinde ödemekten âciz olup da bayram günü ödeme imkânına sâhib olan kişinin fitre vermesi vâcib olmaz; mendub olur.

6. Yolculukta iken kendisine fitre vâcib olan kişinin kendi fitresi­ni vermesi gerekir. Ancak ailesinin onun yerine fitre vermesi âdet hâline gelmişse veya ayrılmadan önce kendisi yerine vermelerini tavsiye etmişse vermesi vâcib olmaz. Aksi takdirde kendi fitresini vermesi vâcib olur.

7. Bir kişi, fakirliği nedeniyle belde halkının az yemekte olduğu bir gıda maddesiyle, meselâ buğdaya nisbetle arpa ile geçiniyorsa, kendi­sinin ve geçimlerinden sorumlu olduğu kimselerin fitrelerini az yenilen bu gıda maddesinden vermesi yeterli olur. Ama bunu cimriliğinden veya başka bir sebepten ötürü yiyorsa, az yenilen bu gıda maddesinden fitre vermesi yeterli olmaz.

8. Fitreyi undan veya kavuttan ölçekle vermek caiz olur. Bir ölçek mısır kadehidir. Ekmekten verilen fitreyi de tartı ile vermek caiz dir. Bu tartı da, iki 1, 1/3 mısır rıtılı olarak takdir edilmiştir.[231]

ceren
Wed 2 May 2018, 02:31 am GMT +0200
Esselamu aleykum.Rabbim bizleri hakkiyla ve ihtiyaç sahibi müslüman kardeşlerine yardım eden sadakasini verip ve feyzine rahmetine erişen kullardan eylesin inşallah. .

Sevgi.
Wed 2 May 2018, 04:03 am GMT +0200
Aleyküm Selam.  Herdaim hak yolunda ihtiyac sahibi  olan müslüman kardeşlerine yardımda bulunanlardan olalım inşaAllah

sedanurr
Wed 2 May 2018, 06:23 am GMT +0200
Ve aleykümüsselam fıtır sadakasını verenlerden olalım inşaAllah

Bilal2009
Wed 2 May 2018, 07:21 am GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri malını hak yolda harcayanlardan eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun