- Fıkıh Usulü 5. Ünite Özetleri

Adsense kodları


Fıkıh Usulü 5. Ünite Özetleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
Fri 9 November 2018, 01:24 am GMT +0200
Fıkıh Usulü 5. Ünite Özetleri


5. ÜNİTE KIYAS

1. KIYASIN TARİFİ:                                               Ennas Whatsap Grubu / ilimdunyasi.com

Kıyas kelimesi lügatta, bir şeyi bir başka şeyle ölçmek, takdir etmek ve iki şeyi birbirine eşitlemek gibi anlamlara gelmektedir.

Usul Alimlerinin ıstılahında kıyas;  “Kitap, Sünnet veya icmada hükmü bulunmayan meseleye, aralarındaki illet birliği sebebiyle, bu kaynaklardan birinde yer alan meselenin hükmünü vermektedir.

Tarifin açıklaması: Müctehid yeni bir mesele ile karşılaşmaktadır ve bu meselenin hükmünü Kuran ve Sünnett bulamamaktadır. Bu meseleyle ilgili yapılmış icma  da bulunmamaktadır. Müctehidde bu durumda yeni bir metod kullanmaktadır.”Bu metod genel manası ve muhtevası itibariyle –benzetme- işlemidir.Fıkıh usülcüleri bunun için”KIYAS” tabirini kullanmışlardır.

Kitap ,Sünnet ve icmayı araştırarak bu kaynaklarda yeni karşılaştığı meselenin benzerinin bulunup bulunmadığını tespit etmektedir.
Benzer bir mesele bulduğunda yeni meseleyi var olan meseleye kıyas ederek onun hükmüne tabi kılmktadır.

İki meselenin birbirine benzer olduğunu belirlemek için bunların ortak noktaları dikkate alınmaktadır ki, usulcüler bun “İLLET” adını vermektedirler.

Aynı illeti taşıyan iki mesele birbirine kıyas edilerek müşterek hükmü almaktadırlar.

Hükmü kitap ve sünnet nasslarıyla belirlenmiş ve kendisine kıyas yapılan meseleye “ASIL”veya “MAKISUN ALEYH”

Hükmü nasslarda belirlenmiş olan ve önceden var olan meseleye kıyas edilecek yeni meseleye “FER” VEYA “MAKİS”

Nasstaki hükmün konmasına sebep olan ve kıyasın kendisi esas alınarak yapıldığı ortak vasfa “İLLET”

Nassla sabit hükme “ASLIN HÜKMÜ”

Kıyasla tespit edilen hükme ise “FER’İN HÜKMÜ” adı verilir.

ŞİMDİ BUNU MİSALLERLE AÇIKLAYALIM:

1. Kuran’ı Kerimde alkollü içeceklerden biri olan”şarab(hamr)”ın içilmesinin haram olduğu bildirilmiştir.”Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar(putlar), şans okları ,birer şeytan işi pisliktir.Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.Şeytan şarap ve kumar(yolu) ile aranızda düşmanlık ve kin sokmak , sizi Allahı anmaktan ve namazdan alıkoymak istiyor. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi? MAİDE5/90-91

Bu ayet şarabin haram kıldığını açıklamakla birlikte, haramlığın hangi sebebe ve neye dayandığını da göstermektedir. Buna göre şarap içmek, insanların dini ve dünyası için bir kısım kötü sonuçlar meydana getirmektedir. Yani şarap içmenin kötü sonuçlar meydana getirmesine dayanılarak ve bu gibi durumlar dikkate alınarak şarap içmek haram kılınmıştır.

Ayette haram kılınan HAMR dır
Hamr Hanefilere göre ateşte kaynatılmadan üzüm suyundan elde edilen özel bir alkollü içkinin adıdır.

Diğer fakihlere göre ise HAMR ; ister üzüm suyundan , ister diğer maddelerden yapılan her türlü içkinin adıdır.  Fakihlerin çoğunluğuna göre sarhoş edici bütün maddelerin haramlığı bu ayetin lafzı ile sabittir. Hanefilere göre ayette özel olarak hamr zikredildiği için ayet, sarhoş edicilerin numunesi olarak onu haram kılmıştır. Bira viski  gibi diğer maddelerin haramlığını tespit etmek için onları HAMR a kıyas etmek gerekir.

BURADA:”hamr” ;asl veya makısun aleyh;

Bira ve viski gibi maddeler “fer” veya makis,

Sarhoş edicilik ,”illet “

Hamrın haram olması “aslın hükmü”

Bira ve viskinin haram olması ise , kıyas sonucunda elde edilen “ferin hükmü”dür.

SONUÇ OLARAK : Şarap(hamr) içmek hangi illet sebebiyle haram kılınmışsa aynı illet sebebiyle bira ve viski gibi içeceklerde haramdır.


2. Hz Peygamber şöyle buyurmuştur: “(Murisini öldüren) katil mirasçı olamaz” Bu hadise göre , öldüğünde kendisine mirasından pay düşecek kimseyi öldüren varis miras hakkından mahrum kalacaktır. Bu hükmün illeti, katilin haram bir fiili işleyerek  , kendisine menfaat sağlayacak bir hukuki neticeye vakti gelmeden ulaşmak istemesidir.  Bu sebeple o, bu kötü niyeti sebebiyle cezalandırılmaldır.Bu da onu mirastan mahrum bırakmakla olur.

BU MİSALDE: Varisin , murisini öldürmesi”asl” veya” makısun aleyh”

Musalehin(kendisi lehine vasiyet yapılan kimse) musisini öldürmesi  “fer”

Vaktinden önce- gayri meşru yoldan- bir hukuki neticeye ulaşmak için acele etmek “hükmün illeti”

Mirastan mahrum kalmak “aslın hükmü”

Vasiyetten mahrum bırakmak ise kıyas yoluyla elde edilen “fer’in hükmü”dür.

2. UNSURLARI:

İslam hukukunun bir delili olan kıyas’ın meydana gelmesi için bazı şartların bulunması gerekir ki bunlara “KIYASIN RÜKÜNLERİ” denilir.Kıyası meydana getiren 4 rükün şunlardır:

1.”ASL” (الاصل ): Hükmü nass veya icma tarafından belirlenmiş ve kendisine kıyas yapılacak esas meseledir. Buna “MAKISUN ALEYH”veya müşebbihun bih de denilir.

2. “FER” (الفرع ): : Hükmü nasslarda belirlenmiş olan ve önceden var olan meseleye kıyas edilecek yeni meselelerdir. Buna “MAKİS” veya müşebbeh denilir.

3. “ASLIN HÜKMÜ” (حكم الاصل ):  :Asıl mesele hakkında nassla sabit olan ve kıyas yoluyla fer’e de tatbik edilmek istenen hükümdür.

4. “İLLET” (العلة ):  :Nasstaki hükmün konmasına sebep olan ve kıyasın kendisi esas alınarak yapıldığı ortak vasıfdır. Belagattaki anlamıyla bun “vechu’ş –şebeh denilebilir.

Kıyas fer’a da tatbik edilmek istenen hüküm yani fer’in hükmü , kıyasın semeresi ve neticesidir. Dolayısıyla bu kıyasın şartları arasında sayılmamıştır.

3. ŞARTLARI:

Sahih bir kıyas işleminde bu rükünlerin tamamının bulunması gerekir. Fakat bunların bulunması ile de kıyas meydana gelmez. Bu rükünlerin de bazı şartları taşıması gerekir.  

BU ŞARTLAR;

a. ASLIN HÜKMÜ İLE İLGİLİ ŞARTLAR;                         Ennas Whatsap Grubu / ilimdunyasi.com

aa) Asl’ın hükmü , kitap veya sünnet ile sabit olmalıdır: Kitap ve sünnet ile sabit olan asl’a kıyas yapılabilceğinde ittifak vardır. İcma ile sabit olan asılda ise ihtilaf vardır.bazılarına göre icma ile sabit olan asla kıyas yapılabilir ; bazı usülcülere göre yapılamaz.

İcma ile sabit hükme kıyas yapılmaz diyenlerin delilleri şudur: Kıyas işlemi , aslın hükmünün vaz edilmesine sebep olan, illetin bilinmesine bağlıdır. Bu ise icma ile sabit hükümle mümkün değilidir.Çünkü illet  ancak seneden anlaşılabilir. Sened ise icma edilmiş hükümle birlikte zikredilmiştir.


İCMA İLE SABİ HÜKME KIYAS YAPILABİLİR DİYENLERİN DELİLLERİ ŞÖYLEDİR:

İcma da Kitap ve sünnet gibi şer’i hükmün kaynaklarından biridir. Onlarla sabit hükümlere kıyas yapılabildiği gibi , icma ile sabit hükme de kıyas yapılabilir. Çünkü icma ile sabit hükmnü senedi zikredilmemiş olsa bile başka metodlarla hükmün illeti tespit edilebilir.Mesela , “münasebe “ denilen hüküm ile hükmün tatbik edilebileceği mesele arasındaki uygunluk bağı ile hükmün illeti tespit edilebilir.Dolayısıyla bir hüküm üzerinde alimler icma etmişlerse, dayandıkları delil zikredilmemiş olsa bile, bu hükmün vazedilişinde dikkate alınan illet, “münasebe” yoluya tespit edilebilir.  

Burada şunu ifade etmek gerekir ki,  kıyas yoluyla sabit bir hükme yani fer’i hükme başka bir meselenin kıyas edilemeyeceği hususunda alimler ittifak etmişlerdir.Yani biranın haram olduğu şaraba kıyasla elde edilmişse , konyağın biraya kıyasla değil de doğrudan şaraba kıyasla elde edilebilir.

ab) Kıyasa esas kabul edilebilecek , aklın idrak edeceği bir illete sahip olmalıdır: Çünkü kıyasın esasını asıl hükmünün sahip olduğu illet teşkil etmektedir. İllet akılla kavranılan bir vasıf olmalıdır ki ona benzer meseleler kıyas edilebilsin. Buna göre asl’ın hükmünü akıl idrak edemiyorsa ona başka meseleler kıyas edilemez. Bir hükmün illetini akıl idrak edebiliyorsa bu gibi “ta’lili hüküm “ denilir. Aklın illetini idrak edemediği hükümlere ise “ta’abbudi hüküm” adı verilir.

Ta’abbudi hükümlere başkaları kıyas edilemez. Çünkü bunların niçin vaz edildiğini ancak Şari (Allah ve Resulu) bilir. Mükellef bunların vaz ediliş sebeplerini bilemediği için sadece emredildiği gibi yapmakla yükümlüdür.Bu  gibi hükümler  dinin aslını oluşturan  inanç, ibadet, ahlak hükümleridir.

Beş vakit namazın rekatları, zekata tabi malların  nisap miktarı, Kabe ‘de tavafın yedi defa yapılması, mestin altına değil de üstüne meshedilmesi gibi hükümler bu hükümlerdendir.

ac)  Aslın hükmü sadece asla yani hakkında hüküm sabit olan meseleye mahsus olmamalıdır: Aslın hükmü sadece asla mahsus olursa bu durumda aslın illetine “kasır illetli” yani başka hükme sirayet edemeyen ve sadece kendi hükmü için geçerli olan illet denilir.

Şayet aslın hükmü başka hükümlere de tatbik edilecek şekilde ise buna “illet-i müte’addiye” adı verilir. Bu tür illetler başka meselelere de tatbik edilebilir. İşte sahih bir kıyas içinde illetin müte’addi olması gerekir. Şeri bir delile aykırı olan kıyas ise geçerli değildir.Mesela Ümmet için geçerli olmayan ve sadece Hz Peygamber’in şahsına mahsus bazı hükümler vardır. Bir kadının kendi rızası ile mehir istemeden Peygamber’le evlenmeyi kabul etmesi durumunda mehirsiz nikahının geçerli olması böyle bir hükümdür. Sadece Peygambere mahsus olan bu hükmü başkaları için kıyas yoluyla tatbik etmek doğru değildir.

b. FER İLE İLGİLİ  ŞARTLAR:

ba) Fer hakkında nasslarda veya icmada müstakil bir hüküm bulunmamalıdır: Çünkü bu durumda kıyasa gerek kalmaz. O hükümle doğrudan amel edilir. Usulcüler arasında kabul görmüş bir prensibe göre,”Hakkında nass bulunan konuda ictihad olmaz”Mesela hata yoluyla bir müslümanı öldüren kimsenin azad edeceği köleye yemin kefaretinde azad edilen köle kıyas edilecek köle hakkında da müstakil bir ayet vardır.”Yanlışlıkla bir mümini öldüren kimsenin mümin bir köle azat etmesi gerekir(NİSA,4/92)
 Bu ayette ise azad  edilecek kölenin Müslüman olması şartı koşulmuştur.

bb) Asıl’da bulunan illetin aynısı fer’de de bulunmalıdır: Asılda bulunan illetin aynısı fer’de bulunmazsa bu iki hükmü kıyas  etmek mümkün olmaz. Çünkü iki hükmün birbirine kıyas edilmesini sağlayan illettir. İlletin her iki hükümde de bulunması ve aynı olması gerekir. İkisi aynı illeti taşımıyorsa sahih kıyas gerçekleşmez. Bu durumda kıyas yapılırsa bu , iki farklı şeyin birbirine kıyası olur ki, “kıyas maalfarık” denilir. Böyle bir kıyas isabetsiz ve eksik olduğu için buna hüküm bina edilemez.

Farklı mezhep fakihlerinin birbirine yönelttiği tenkitlerden biri de “kıyas maalfarık’la” ilgilidir. MESELA: Hanefilere göre buluğ çağına gelmiş ve temyiz kudretine sahip bir kız, veliye gerek kalmadan evlenme  akdini kendi iradesiyle yapabilir. Nikah akdiyle alışveriş akdini kıyas etmişlerdir. Buluğ çağına gelmiş ve temyiz kudretine sahip kız kendi iradesiyle bir malı alıp satıp satabiliyorsa nikah akdini de yapabilir, demişlerdir. Onların değerlendirmesine göre bu akitlerden her biri kadının kendisine ait hakların kullanılması, biri şahsıyla ilgili, diğeri ise malı ile ilgilidir. Fakat başka mezhepler bu kıyası “kıyası maalfarık “ olarak değerlendirir ve bunların birbirine kıyasını caiz görmezler.

c. İLLETLE İLGİLİ ŞARTLAR

İLLETİN TARİFİ:

Lügatta illet bulunduğu yerde değişikliğe yol açan durum, zafiyet , sebep ve gerekçe gibi anlamına gelmektedir.

Terim olarak ise “Asıl’da bulunan hükmün üzerine bina edildiği vasıftır.

 Bu durum islam hukuku terminolojisinde şu üç anlamda kullanılmıştır;


1) Hükmün konulmasını münasib gösteren durum .Mesela ramazanda yolculuk halinde bulunan kimsenin oruç tutmamasına müsaade edilmiştir.(Bu hükmün illeti “sıkıntı ve meşakkat”

2) Hükmün konulmasından beklenen netice veya hükmün korumak istediği menfaat. Mesela, alım-satımın caiz olmasının illeti, satıcı ve alıcının menfaatinin korunması ve ihtiyacının giderilmesidir.(Buradaki illet hükmün korumak istediğimenfaattir)

3) Hükmün konulmasını münasip gösteren durumu  umumiyetle ihtiva eden açık ve munzabıt vasıf. Mesela, yolculukta bulunan kimsenin oruç tutmamasına müsaade edilmesinin illeti “yolculuk (sefer)tur. Buradaki illet “munzabıt(istikrarlı) vasıf anlamındadır.


İLLETİN ŞARTLARI                           Ennas Whatsap Grubu / ilimdunyasi.com

a) İllet “zahir” olmalıdır: İllet açık ve zahir olmalıdır ki, varlığına ve yokluğuna kesin olarak hükmedilebilsin. Çünkü illet, hükmün alametidir. Hükmün varlığına ve yokluğunu gösteren odur. İllet açık olmazsa hükmün dayandığı vasıf anlaşılmaz ve kıyas imkanı da bulunmaz. Mesela: sarhoş edicilik (iskar) şarap için  zahir bir vasıftır.

b) İllet “munzabıt” olmalıdır. İlletin “munabıt” olmasından maksat , istikrarlı olmasıdır. Yani illet kişiden kişiye, durumdan duruma ve yerden yere göre açık farklılıklar göstermeyen belirli vesabit bir vasıf olmalıdır. Bu sebeple yolculukta namazları kasretmenin illeti “meşakkat”olamaz. Çünkü meşakkatin ölçüsü kişiden kişiye ve şartlara göre değişebilir.Bu sebeple usulcüler illeti burada “meşakkat değilde”  sefer/yolculuk olarak kabul etmişlerdir.

c) İllet hüküm için “münsasib” bir vasıf olmalıdır: Bundan maksat tespit edilen vasfa binaen hüküm koymakla insanlardan bir zararın defedilmesi veya onlara bir menfaatin kazandırılmış olmasıdır, yani  asıla öyle bir illet koymalıyız ki , bu vasfa binaen hüküm koyduğumuz zaman bu hüküm ya insanlardan en azından bir zararı defetmeli veya onlara hiç olmazsa bir fayda sağlamalıdır. Mesela şarabın haram kılınmasının illeti veya onlara sarho edicilik vasfı tespit etmek böyledir.

d) İllet “kasır”olmamalıdır: İlletin  kasır olmasından maksat, asla mahsus olmasıdır. Yani aslın hükmü ta’lil edilip tespit edildiği zaman, tespit edilen vasfın (illetin) başka meselelerde de bulunabilmesi gerekir.mesela Namazların kasredilmesi Şari tarafından sadece yolculuk haline mahsus kılınmıştır.

4. İllet ve hikmet arasındaki fark ve hükümlerin neye göre ta’lil edileceği:

Usul alimlerine göre illet, zahir, munzabıt ve hükmün vazedilmesine umumiyetle münasib vasfı ihtiva eden vasıftır. Hikmet ise hükmün vazedilmense münasib olan durum ve hükmün  vazedilmesiyle hedeflenen sonuç veya korunmak istenen menfaattir.

KISACA ifade edecek olursak tarifinden ve şartlarından  anlaşıldığına göre İLLET , daha objektif, hissedilir, gözle görülür ve istikrarlı bir vasıftır umumilik arz eder.

HİKMET, daha subjektif, kişiye , yere ve zamana göre değişebilen ve hissedilmeyen  bir vasıftır.Onun için usulcüler genel olarak hükmün illete dayanılarak ta’lil edileceği  görüşünü benimsemişlerdir. İki hüküm arasındaki ortak vasıf tespit edilirken bunların taşıdığı hikmetler değil de illet esas alınmalıdır.

MESELA: Yolculukta namazların kasredilmesi için meşakkat hikmet, yolculuk ise illettir. Eğer hüküm hikmete göre vazedilecek olursa bu değişkenlik arzedeceği için karışıklığa ve farklı şahıslar için farklı hükümlerin verilmesine yol açar. Ancak hükmün illeti olarak yolculuk esas alınırsa büyük ölçüde birlik ve istikrar sağlanmış olur.

5. İlleti tespit etme yolları                       Ennas Whatsap Grubu / ilimdunyasi.com    

a. Nasslara müracaat etmek:  İlleti tespit etmek için illk müracaat edilmesi gereken yol NASSLARDIR. Kitap ve sünneti tetkik ederek bir hükmün illetinin buralarda zikredilirse yani hüküm illeti ile beraber zikredilmişse o hükmün illeti bu vasıftır. Böyle illetlere “nassla sabit illet” adı verilir.Nassla sabit olmayan illetler ictihad yoluyla elde edildiği için bunlara: “ el –illetül müstenbata” denilir.

MESELA: Yüce Allah ganimetin yetim, yoksul ve benzeri kimselere verileceğini zikrektikten sonra şöyle buyurmuştur;”Ta ki o mallar içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet olmasın. “ (HAŞR59/7) Ayetten anlaşıldığına göre ganimet (fey), cahiliye döneminde olduğu gibi sadece zenginler arasında dönüp dolaşan bir meta olmasın diye fakir ve güçsüzlere v erilmesi de emredilmiştir. Burada illet, (كي ) kelimesiyle ifade edilmiştir.

b. İcmaya müracaat etmek:Hükmün illeti bazen icma ile sabit olur. Müctehidler herhangi bir asırda bir vasfın şer’i bir hükmün illeti olduığu hususunda fikir birliği ederlerse, bu vasıf icma ile o hükmün illeti kabul edilir.

MESELA: Çocukların kendi mallarında tasarruf edememeleri ve velilerin onlar üzerinde velayet hakkının bulunmasının illeti “küçüklük”(sığar)dür. Bu illet icma ile sabit olmuştur. Mali konularda velayetin illeti icma ile sabit olduktan sonra evlendirme velayeti de buna kıyas edilmiştir.

c. Münasib vasfa müracaat etmek: İllet olarak kabul edilen vasıf ile hüküm arasındaki uygunluktur. Bu uygun (münasib) vasıf  üzerine hüküm bina edildiği zaman, Şari’in bu hükmü vazederken kastettiği maslahatın gerçekleştiğine kanaat getirilir.

Bu maslahat ise , ya mükellefler için bir faydanın temin edilmesi veya onlardan bir zararın defedilmesidir.

Bu münasebet şahısların canlarının istemesine , heva ve heveslerine bırakılmamıştır, sarsılmaz, değişmez ölçülere bağlanmıştır. Bu sebeple münasebet metoduna ancak hükmün illetini gösteren bir nass veya icma bulunmaması halinde başvurulabilir.

MÜNASİB VASFIN KISIMLARI

a. Münasih müessir vasıf: Şari tarafından muteber sayılan ve muteberliği hakkında şer’i bir deli bulunan münasib vasıftır. MESELA; “küçüklük”(sığar) vasfı böyledir.  Küçük kızın velisi  tarafından evlendirilmesi velayeti hususunda münasib bir vasıftır. Fakat evlendirme konusunda bu vasfın bir illet olacağına dair nass veya icma yoktur. Ancak küçük yaştakilerin mallarının kendilerine teslim edilemeyeceği ve velileri tarafından idare edileceği hususunda ayet vardır. “ Evlilik çağına varıncaya kadar yetimleri deneyin. Eğer onların rüşde eriştiklerini tespit ederseniz, hemen mallarını kendilerine verin.(NİSA4/) Bu ayette illet “küçüklüktür. O zaman buna kıyasen nikah velayeti konusunda da küçüklük illet olarak kabul edilebilir.

b. Münasib mülga vasıf: Şari tarafından geçersiz sayılan ve muteber sayılmayacağına dair şer’i bir delil bulunan münasib vasıftır. Eğer Şari , bu vasfın gerektirdiği sonucun aksine bir hüküm vazetmişsi, alimler buna göre ta’lil yapılamayacağında ittifak etmişlerdir.

MESELA: Ölen bir kimsenin mirasçısı olarak oğlu ve kızı bulunduğu zaman oğlu iki, kızı ise bir pay alır. Halbuki mirasçı olmanın illeti. “karabet”(hısımlık)tir. Ölene aynı derecede yakın olmalarına rağmen kızın erkekle eşit pay alması , -bir nice hikmete binaen-Şari tarafından ilga edilmiştir. Bu sebeple erkeğe kıyas ederek kıza da aynı payın verilmesine hükmedilemez.

c. Münasib mürsel vasıf: Şari tarafından muteber veya geçersiz olduğuna dair herhangi bir  delil bulunmayan vasıftır. Bu gibi vasıflara ta’lilde dikkate alınıp alınmaması müctehidlerin takdirine bırakılmışıtr.

d. Sebru taksim: İllet olmaya elverişli olan vasfı tespit etmek için illet olabilecek hususların sıralanarak gözden geçirilmesidir.Hükmün illet nass veya icmada bulunamayınca bu metoda başvurur. MESELA:Şarabın üzümden yapılmasını, akıcı(mai) olmasını, ve sarhoşluk verici olmasını tespit eder.Sonra illetni şartlarını düşünerek en istikrarlı, en zahir ve en münasib vasıf olan “sarhoş ediciliği “ illet olarak tespit eder ve diğer vasıfların illet olamayacağını ortaya koyar.

da) Tahricul-menat: Nass veya icmada yer alan bir hükme “münasib” olan vasfı tespit etmek için yapılan ictihaddır. MESELA: Kısas cezasının illeti, adeten öldürme vasfı taşıyan bir aletle öldürme fiilinin gerçekleştirilmesidir.

db) Tenkihu’l-menat:Bir hükmün illetini tespit etmek için, nassta yer alan vasıflar üzerinde , illet olarak kabul edilemeyecek olanları ayıklamak ve nassın esas illetini tespit etmek için yapılan ictihaddır. MESELA:Adamın biri Peygamberimize gelip ramazan günü hanımıyla ilişkiye girdiğini haber vermiş.Hz Peygamberde bu günahın cezası kefareti emretmiştir.

Sonuç olarak esas illet “Ramazan ayının hurmetini ihlal”olduğuna karar vermiş. Aslında bu “sebru taksim” metodunun başka bir terimle ifadesidir.

dc) Tahkikul-menat: Nass ,icma veya başka yollarla tespit edilmiş olan illetin aynısının başka bir mesele de bulunup bulunmadığını  tespit etmek için yapılan ictihaddır.

4. DELİL OLUŞU

İslam hukukçuların çoğuna göre kıyas, şer’i-ameli hükümlerin bilinmesini sağlayan bir delil ve İslam hukukunun esaslarından biridir.

Mutezileden Nazzam, Hariciler ve Şia alimlerinin çoğuna göre ise kıyas şer’i delil değildir.

Kıyası Delil Olarak Kabul Eden Cumhurun Delilleri

1. KİTAP              
                                               Ennas Whatsap Grubu / ilimdunyasi.com
Kuran’ın umumi muhtevası aklı kullanmaya teşviketmekte ve akıl sahiplerinin üstünlüğünü beyan etmektedir. Bu gibi ayetlerin umumi ifadeleri kıyasın meşruiyeti için delil getirilmektedir.Haşr suresi 2. Ayette “Ey akıl sahipleri ibret alın “diye bir ifade geçmektedir. Ayetin tamamı tetkik edildiğinde Allah’ı inkar etmelerinin Peygambere ve müminlere tuzak kurmalarının karşılığı olarak Nadiroğullarının başına gelen durum anlatılmakta , ayet müminlere hitap edildiğine göre , Nadiroğullarından kendilerine bir mukayese yapmalarını istemektedir. Nadiroğulları “asl” onlara verilen ceza”aslın hükmü” aynı davranışı göstererek olanlar “fer” benzer cezaya maruz kalmaları da  ferin hükmüdür.

2. SÜNNET

HZ Peygamber birçok meselenin hükmünü kıyas yoluyla açıkladığın onun hadislerinden anlamak mümkündür. Hz Peygamber kendisine bir meselenin hükmünü soran sahabiye doğrudan cevap vermeyip benzer meselelerin hükmünü o sahabiye sorardı.


3. İCMA

Sahabe döneminde sahabe fakihlerinin pek çok meselede kıyasa göre hüküm verdikleri ve kıyası bir hüküm kaynağı olarak kullandıkları bilinmektedir. Sahabe fakihlerinin kıyasa göre hüküm vermelerine o dönemde itiraz eden olmadığı için kıyasa göre hüküm verilebileceği hususunda icma meydana gelmiştir.

4. AKIL

Kıyasın delil olduğunu savunanlar bunu akli delillerle de ispat etmişlerdir. Gerçektende akıl nasların yorumunda ve yeni karşılaşılan meselelerin halledilip hükme bağlanmasında kıyas metodunu kullanmayı gerektirmektedir.İslam dininin kaynaklarının sadece mevcut meselelerin değil, kıyamete kadar meydana gelecek meselelerin hükmünü tayin edecek zenginlikte olması gerekmektedir. Hayat olayları sınırsız , nasslar ise sınırlıdır. Bu sebeple esas kaynaklarda yeni meselelerin bağlantısını kurmak ve onlar ışığında yeni hüküm çıkarma metodları icad etmek de müctehidin vazifeleri arasındadır.



Ennas Whatsap Grubu Tebyin Ailesi Ekibi Tarafından Hazırlanmıştır. / https://www.tebyin.com

Kaynak: Ennas Whatsap Grupları / Tebyin Yönetim Ekibi ( İzinsiz almak bu emeğin rızasını ihlal etmektir.

Bu site üzerinden Kullanabilir faydalanmak isteyenleri sitemize ve whatsap gruplarımıza yönlendirebilirsiniz.

Paylaşımlarımızın sitemiz dışında yayınlanmasını uygun bulmuyor. Hak ihlali yapmamanızı tavsiye ederiz...

Mustafa Ebubekir
Fri 9 November 2018, 06:42 am GMT +0200
güzel bir çalışma olmuş sağolun

ZeynepZehra
Fri 9 November 2018, 07:49 am GMT +0200
Allah razı olsun.gayet ayrıntılı ve açıklayıcı bir özet olmuş.Hocayı dinledikten sonra bu notlar da okunursa konu anlaşılmış olacaktır ...

Büşra Özen Köu
Fri 9 November 2018, 10:58 am GMT +0200
Allah razı olsun paylaşımlarınız için

zeynep limon koü
Fri 9 November 2018, 11:42 pm GMT +0200
ALLAH RAZI OLSUN .ÇOK SAGOLUN.EMEGINIZE SAGLIK

Ümmügülsüm Badanka koü
Sat 10 November 2018, 09:15 am GMT +0200
Allah razı olsun,faydalanacağımız güzel bir çalışma olmuş emeği geçenlere çok teşekkürler

ayşe yılmaz KOÜ
Sun 11 November 2018, 08:45 pm GMT +0200
ALLAH RAZI OLSUN

mueddibe
Sun 11 November 2018, 08:50 pm GMT +0200
Allah razı olsun

Sevgi.
Sun 11 November 2018, 11:29 pm GMT +0200
Emeği geçenlerden Rabbim Razı olsun inşaAllah 🌷

admin
Fri 21 December 2018, 01:58 am GMT +0200
Ennas Whatsap Grubu Tebyin Ailesi Ekibi Tarafından Hazırlanmıştır. / https://www.tebyin.com

Kaynak: Ennas Whatsap Grupları / Tebyin Yönetim Ekibi ( İzinsiz almak bu emeğin rızasını ihlal etmektir.

Bu site üzerinden Kullanabilir faydalanmak isteyenleri sitemize ve whatsap gruplarımıza yönlendirebilirsiniz.

Paylaşımlarımızın sitemiz dışında yayınlanmasını uygun bulmuyor. Hak ihlali yapmamanızı tavsiye ederiz...

gulsahkilicaslan
Tue 26 March 2019, 06:48 pm GMT +0200
Karmaşık bir konu için şahane bir özet olmuş gayet açıklayıcı Allah razı olsun hocam...

aziz türkmen
Sun 19 May 2019, 03:38 am GMT +0200
Rabbim sünneti  resülü anlayıp yaşamayı  bizlere bahşetsin .
selam ve dua ile..

Bilal2009
Mon 20 May 2019, 01:10 pm GMT +0200
Allah razı olsun