- Falcılık Esnaflık Oldu

Adsense kodları


Falcılık Esnaflık Oldu

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Tue 15 November 2011, 05:06 pm GMT +0200
Falcılık Esnaflık Oldu

Mayıs 2008 32.SAYI

Fal baktırmanın günah olduğunu bilmeyenler için bu iş yarı şaka yarı eğlenceyle başlıyor, alışkanlığa ve bağımlılığa varıyor. Falcılar bir tür terapiste, umut dağıtıcısına, fal baktıran ise telvelerden hoş bir haber bekleyen umut arayıcısına dönüşüyor.

Kahve tutkudur çay ise alışkanlık” diyor bir yazısında yazar. Bir süredir bu tutku ve alışkanlığa promosyon olarak verilen yeni bir bağımlılık yolu açıldı. “Bir bardak çay ya da bir fincan kahveye fallar bedava…” “Cafeye kahve ve tarot falları bakacak bayan eleman…” Şaka gibi ama değil, 29 Şubat 2008 tarihli bir gazete ilanı. İlanlarda, kafeteryalara giren falcılar ve fallar, bir yerde oturup çay kahve içmek kadar doğal bir şey gibi gösteriliyor. Falcılık esnaflıkla harmanlanarak bir süredir normal, legal bir elbiseye büründü. Bir bardak çay istediğinizde garson size “İsterseniz fal da baktırabilirsiniz. Hem de bedava” diyor. Başlangıçta duyanlar şaşırıyordu. Pek çok yazıya da konu oldu fakat bu yazıların çoğu fal ticaretini sevimli gördü. “Gençler hem çay içip hem eğleniyor” havasında yansıttı. Üstelik bu ticaretin çıkış öyküsü, bir bakıma sabah programları neden bu kadar magazin içeriklidir sorusuna verilen cevapları hatırlatan bir ilginçliğe sahip: “Ne yapalım fal olmayınca müşteri gelmiyor…”

“Kahve alırsanız yanında fal bedava”

Kafeterya işletmek için açılan bazı mekanlar kepenk indirme tehlikesiyle karşı karşıya gelince çay kahve satışına fal promosyonu ilave ediliyor. “Kahve alırsanız yanında fal bedava” deniyor. Mönüye işlenen şekli ise hayli trajik: Türk kahvesi ve fiyatının karşısında parantez içinde kahve falı ücretsizdir yazıyor. Tarotundan el falına tüm Uzakdoğu ve Hindistan’dan süzülüp gelmiş fal türleri bedava ikram olarak içeceklere ekleniyor. Bazı esnaf dernekleri bu uygulamanın o kadar da masum bir pazarlama tekniği olmadığını, falcıların sektörleşmeye başladığını iddia ediyorlar, haklı olarak.

Genelde lise ve üniversite gençliğine hitap eden bu mekanlarda falların müşteri çektiğini görünce falcı aramaya hacet kalmadan garsonlar apar topar falcı kılığıyla müşteri karşısına çıkarılıyor. Müşterinin kılığına bakıp içinden geldiği gibi konuşuluyor. Ümit vaat eden, tatlı hayaller kurduran tılsımlı cümleler peş peşe sıralanıyor. Ne de olsa hiç kimse gelecekle ilgili olumsuz sözler duymak istemez. Kahvenin telvelerinin aldığı şekillere göre yorumlanan sözcükler havada ahenkle uçuşurken muhatabını da havaya sokuyor. “Bak burada ağzında mektup taşıyan bir kuş var. Üç güne kadar müjdeli bir haber alacaksın. Size bir yerden yüklü bir para gelecek. Aşk kapıyı çalmak üzere. Yıldırım hızıyla evleneceksin…”

Fal baktırma merakı olmayanların, söylenenlere pek inanmasalar da geleceğe ait bir şeyler duymak hoşlarına gidiyor. Bu gençlerin ortalama 16-20 yaşlarında olduğunu göz önünde bulundurursak bu dönemler tam da tatlı hayallerin, tutkuların, ruhsal ve duygusal çalkantıların yaşandığı ergenliğe tekabül ediyor. Kişinin en çok hayal kurduğu, pembe bulutlarda dolaştığı zamanlarda hayallerinin gerçek olacağını duyması en fazla doyuma ulaştıran etken.

Hayal satıyor para alıyorlar

Fal baktırmanın günah olduğunu bilmeyenler için bu iş yarı şaka yarı eğlenceyle başlayıp alışkanlığa, giderek de bağımlılığa yol açıyor. Falcılar bir tür terapiste, umut dağıtıcısına, fal baktıran ise telvelerden hoş bir haber bekleyen umut arayıcısına dönüşüyor. Umut vaat ediyor, hayal satıyor, para alıyorlar. Aslında her iki taraf da memnun gibi görünse de madalyonun diğer yüzü farklı söylüyor. Bir süre önce Ankara Üniversitesi’nde profesör annesini öldüren genç kızın bir gün öncesinde bir kafeteryada falcılık yapan kadının evinde kaldığı, onunla dertleştiği belirtilmişti. Ailesiyle geçinemeyen gençler takıldıkları mekanlardaki falcılarla dertleşip ahbap oluyor ve çaresizlik girdabında umutlarını medyum yorumlarına bağlıyorlar. Aslında bu kadar falı ciddiye almış, gelecekle ilgili her şeyini ona göre ayarlamaya çalışan gençler falcıları da korkutuyor. Gençleri yanlış yönlendirince kendileri de sorun yaşıyor. Söyledikleri çıkmazsa başları bu kişilerle derde giriyor. Sütten ağzı yanmış bir kısım falcılar “Şimdi havamda değilim” deyip onları savuşturuyor. Beyoğlu’nda bir kafeteryada çalışan Ş.A bu taktiğin uygulanması gerektiğini söylüyor.

Fallar nasıl umut dağıtıyor?

Falcının diyeceklerini tedirgin bakışlarla bekleyen müşterinin ciddi bir sorunu olduğu hemen anlaşılıyor. Böylece telveler endişeli bir insana göre okunmaya başlanıyor. “Senin için kararmış. Çok sıkıntılısın. Ama merak etme. Burada bir boşluk var. Sıkıntıların dağılmaya başlayacak. Size biri gelecek, güzel haberler getirecek…” Falcı sıkıntının epey ciddi olduğunu öğrenince detaya girmekten kaçınıyor. Ortaya yorumlar yaparak vaziyeti idare ediyor. Meraklı tiplere fal bakmayı daha eğlenceli ve kolay buluyorlar. Sıkıcı yahut hayatını fala bağlamış kişilerden kaçıyorlar. Çoğu kendini psikolog yerine koyuyor. Ortalama yorumlarla karşısındakini konuşturuyor. Fal baktıran konuştukça falcı dinlemeye geçiyor. Bu noktada kendisini bir tür şifa dağıtıcısı, terapist ya da doktor gibi görüyor. Beyoğlu’nda bir kafeteryada çalışan Melek Güneş de insanlarla konuşmayı, onları dinlemeyi sevdiğini söylüyor.

Falcılar insanları rahatlattıklarının farkındalar ve bu yönleriyle sonsuz gurur duyuyorlar. Kazançları da fena olmamalı. Ancak imani açıdan ne denli tehlikeli bir yolda durduklarının bilincinde değiller. Söylediklerinin bir şekilde tuttuğunu görenler iç dünyalarında ya da kartlarında gizli güçler olduğuna içten içe inanmaya başlıyor. İnsanları etkileyen en önemli yanları da zaten gizli güçleri olduğuna önce kendilerinin çok emin bir şekilde inanmış olmaları.

Gençler daha çok hayal kırıklığı yaşıyor

Arkadaşıyla bir yerde çay içip iki sohbet etmek isteyen gençlerin fal ikramıyla hayalleri devreye sokuluyor. Bunu yapanlar insan psikolojisinin bazı açıklarını, hayal kurmanın insanı rahatlattığını iyi biliyor. Hayal kurmak bir ipe tutunmak, hayata sarılmak, bir umudu yeşertmek gibi kapılar aralıyor. Hayaller ruh sağlığının önemli bir parçası ancak, dengede ve kontrolde tutulması gerekiyor. Bunu başarmak için kişinin de ruh sağlığının dengede olması lazım. Yaş itibarıyla başında kavak yelleri esen gençlerde hayallerin biri biter diğeri başlar. Gelecek gökyüzündeki yıldızlar gibi pırıltılı, uzansa dokunacak gibi yakındır. Çatışma yaşadığı pek çok sorunu, gerçekleşemeyen amaç ve istekleri hayalinde çözümleyerek rahatlığa kavuşur. Hayallerde olaylar olduğu şeklinden ziyade gerçekleşmesi umulan haliyle düşünülür. En çok hayal kurulan yıllar ergenlik dönemidir. Hayal kırıklığı da en çok bu yıllarda yaşanır. Gencin hayat tecrübesi yoktur. Küçük bir olumsuzlukta çabuk kırılır. Kötülükleri tanımadığı için fazla iyimserdir. Aldatılmadığı için çabuk güvenir. Hayatı pek tanımadığı için yüksek hayalleri vardır, tutkuludur. Hayatın olumsuz yönleriyle karşılaştıkça çabuk yıkılır, kolay depresyona girerler. Sevgi ve başarıya her şeyden çok değer verdikleri için sevilmedikleri ve başarısız olduklarında umutsuzluğa düşerler.

İşte bu anlarda yanında anne babası, bir büyüğü ya da faydalı bir arkadaşı olmadığında en yakınında neyi bulurlarsa ona sarılırlar. Boşa umutlandırıldıklarını öğrendiklerinde daha büyük çöküntü yaşarlar. Gençlerin gittikleri mekanlara konuşlanmış falcıların “umut avcısı” diye nitelendirilmesi bu açılardan oldukça isabetli bir tanımlama. Gencin ümitlenmesi onu mutlu edip yaşama gücünü artırdığı gibi boşa umutlanıp hayal kurarak vaktini harcadığını fark ettiğinde eskisi gibi sağlıklı bir ruh yapısını muhafaza etmesi güçleşir. Kişi İslam dininden habersiz yahut inanmasa dahi sadece insanın ruh sağlığına verebileceği zararları gördüğünde fal yoluyla hayal ve ümit vaat edilmesine müsaade etmeyebilir.

    Sınavlarım nasıl geçecek?

    Daha çok ÖSS sınav sonuçları ve derslerden alınacak notları soran gençlerden biri sınavının nasıl geçeceğini merak edip kafeteryada fal baktırıyor. Falcının güzel vaatleriyle koşarak eve geliyor. Çalışma masasında hayallere dalıyor. “Elimi masaya dayamışım. Yüzümde gayet masum bir gülümseme. Kendimden geçmişim. Farkında olmadan elimi masadan çekiyorum ve büyük bir acıyla kendimi yerde buluyorum. Yerde olan kısımlarım sırtım ve onun da altında kalan elim. Bunun dışındaki vücudum havada. Sandalye parça parça olmuş. Can havliyle kapıdaki kilidi açtım. Ağlaya ağlaya kardeşimin yanına gittim… Feryat figan canımın yandığına mı üzüleyim, sınavın berbat geçmesine mi ?!!

    Bu olaydan çıkarttığım sonuç:

    1. Hayal kurmak hele hele gençlik yılarında çok güzel ama sandalye üzerinde isen asla kurma.
    2. Ders çalışırken hayal kurarsan o kurduğun hayallerin gerçekleşmesi nerdeyse imkansız oluyor.

    Meraktan baktırıyorlar

    Fal baktıran kişilerin belirgin ortak özelliklerini gören falcılar bu kişileri şöyle tanımlıyor: Gelecekte neler olacağına dair meraklarını kontrol edemiyorlar. Hayal kırıklığı yaşamaktan korktuklarından gelecekle ilgili bilgi sahibi olurlarsa ona göre davranıp tedbir alabileceklerini düşünüyorlar…

    Falcının verdiği bilgiler umut veriyorsa bazıları da tutmuşsa meraklarına tamamen yenik düşüyorlar. Bazıları ümitsizlik girdabından çıkış yolu bulamıyor. Kim ne derse ona inanacak kadar çaresiz ve güvensizleşiyor. Falcılar bu kişilere ümit vaat etmeyi tercih ediyor.

    Ümit Müminin önemli bir vasfı

    Ümitvar olmak imanın gücünü yansıtıyor. Çünkü insan imanı ölçüsünde Allah’ın (c.c) rahmet ve sonsuz nimetlerinden ümitvar olabiliyor ve her olayın yalnızca Allah’ın dilemesiyle gerçekleşeceğini düşünerek karamsarlığa düşmekten kaçınıyor.

    Yusuf suresi 87. ayette Allah (c.c) sadece kafirler topluluğundan başkasının Allah’tan ümit kesmediğine işaret ediyor. Dolayısıyla Rabbimiz, insanın inancını muhafaza ettiği sürece ümitsizliğe düşmesinin mümkün olamayacağını beyan ediyor. Bizler içinde bulunduğumuz karmaşık durumu ümitsizlik olarak yorumluyor ve sorunlarımızı daha da derinleştiriyoruz.

    Ümidini yitirmemek Allah’ın kişiye uygun gördüğü en güzel ahlak modeli. Ümitle dolu olmak ne kadar imanla ilgili ise, ümitsizlikte ısrar etmek de o denli imana muhalif bir ruh ve düşünce tarzına işaret ediyor.

    Faldan neden uzak durmalıyız?

    Falcılar gelecek hakkında, insanın karakteri ve beklentileri üzerinde ahkam kesmeye çalışırlar dün olduğu gibi bugün de. Ve birileri de bu insanlara prim vererek sözlerini ciddiyetle dinler. Oysa Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz “Ey iman edenler! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir, bunlardan kaçının ki saadete eresiniz.” (Maide, 90) buyurarak falı yasaklamıştır. Bir “pislik” olarak nitelenen fal, Allah Rasulü’nün hadislerinde de uzak durulması gereken şeylerden biri olarak geçer. “Fala bakan veya baktıran, sihir yapan veya yaptıran bizden değildir. Kim bir falcıya gider de söylediğine inanırsa o kimse Muhammed’e (s.a.v.) indirileni inkar etmiş olur.”
    ( Mecme'uz-Zevâid, c.V, s.117)


Meral YÜCEL