- Fakirlik Darlık Sıkıntı

Adsense kodları


Fakirlik Darlık Sıkıntı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
müzzemmil
Mon 19 September 2011, 10:23 pm GMT +0200
4. Fakirlik-Darlık-Sıkıntı

Kur'ân-ı Kerim'de, yaptıkları nankörlük neticesinde geçmiş milletlere veri­len cezalar arasında, fakirlik, darlık ve sıkıntı da zikredilmektedir. Mülk Al­lah'ındır. Dilediğine dilediği ölçüde veren de, alan da O'dur. Dilediğini yü­celten ve alçaltan da yine O'dur (bkz. Âl-i Imran, 3/26). Allah, dilediğinin rızkını bollaştırır, dilediğininkini de daraltır.(bkz R'ad, 13/26; Rûm, 30/37; Sebe', 34/36 vb.). Ancak milletlerin, toplumların ve bireylerin hayatında ça­lışma, çabalama ve gayretin, rızkın teminindeki rolü önemlidir. Her türlü gayret ve çalışma yapılarak, neticeyi Allah'tan beklemek, islam'ın temel prensibidir. ''Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur." (Necm, 53/39) âyetinde belirtilen ilâhî mesaj, ister maddî ve isterse manevî olsun bütün faaliyetlerin özü ve hülasasıdır. Ancak, AHah Teâlâ'nm dilediği zaman nimetleri bol bol vereceğine ve istediği zaman çekip alacağına inan­makta, İslam'ın temel akidesini oluşturur.
Biz burada, çalışma, tevekkül, rızık gibi konuları ele alacak değiliz. Biz, sadece fakirliğin veya zenginliğin, Allah vergisi olduğu inancına sığınarak, kolaycılığın ve teslimiyetçiliğin İslam'da asla yerinin olmadığını vurgula­mak istedik. Ayrıca fakirliği bir fazilet gibi kabul etmek isteyen anlayışın yanlışlığına da işaret etmeyi arzu ettik.
Peygamber Efendimiz, "Ey Allah'ım! Cehennem ve kabir azabından sa­na sığınırım. Zenginlik ve fakirlik fitnesinin şerrinden de sana sığınırım" [415] buyurarak fakirliğin bir fitne olduğunu ifade etmişlerdir. Yine, "Allah'ım! küfürden, fakirlikten ve kabir azabından sana sığınırım"[416] beyanı ile fakir­liği küfürle beraber zikretmiştir. Bir başka hadislerinde ise, "Allah'ım! Fakir­likten, zayıflıktan, hor ve hakirlikten, zulmetmekten ve zulme uğramaktan sana sığınırım"[417] buyurmuşlardır. "Fakirlikten, zayıflıktan, hor ve hakirlik­ten, zulmetmek ve zulme uğramaktan Allah'a sığının" [418] emriyle de fakir­liğin zulüm ve zilletle eş değer olduğunu ve Allah'a sığınılması gereken bir husus olduğunu belirtmişlerdir.
Şayet fakirlik bir fazilet, bir meziyet ve arzulanan bir durum olsaydı, Al­lah Resulü onu küfürle, fitne ile, zulüm ile bir zikreder miydi? Fakirlik, fit­nenin, zulmün oluşmasına sebep oiur. Fakirlik küfre götüren bir yoİdur. Al­lah Teâlâ, bir topluma fakirlik belasını verdiğinde o toplumda en başta di­nî, ahlakî ve insanî değerler tehdit altına girer. Güvenlik, asayiş, huzur, emniyet, toplumsal barış, birlik ve beraberlik velhasıl milleti millet yapan yü­ce değerlerin tümü yıpranmaya maruz kalır. Bir toplum için en sarsıcı mu­sibet fakirliktir. Fakir olan birey, toplum, millet ve devletler, küreselleşen bugünkü dünyamızda ezilmeye, zulme, baskıya, maddi ve manevî her tür­lü tehdide açıktırlar. Kendilerini hür sansalar bile, dinî, millî, kültürel ve ah­lakî açıdan bağımsızlıklarını kaybetmeye mahkumdurlar. Bu açıdan bir toplum için fakirlik bir musibet ve bir ilâhî cezadır.
Yukarıdaki tespitimizi yaparken şu hususu da elbette göz önünde bu­lundurmaktayız. Her şey Allah Teâlâ'nın takdiri ve dilemesi ile olur. Allah, dilediğini zengin, dilediğini fakir yapar, dilediğinin rızkını genişletir ve di­lediğinin rızkını da daraltır (bkz. Tevbe, 9/28; Ra'd, 13/ 26; Nahl, 16/71; İs-râ, 17/30; Nûr, 24/32,Kasas, 28/82; Ankebût, 29/62; Rûm, 30/37; Sebe', 34/36 39; Zümer, 39/52; Şûra, 42/12 vb). Bir insan bütün çabalarına rağmen zen­gin olamaya bilir. Bunun yanında hiç ummadığı bir şekilde servete de ka­vuşabilir. İnsan kendisi hakkında takdir edileni bilemez. Ona düşen elinden gelen gayreti ve çabayı sarf ederek neticeyi Ailah'a havale etmektir. "Nasılsa her şey Allah'ın takdiri ve tespiti ile olmaktadır" şeklinde peşinen bîr tesli­miyetin içine girerek atıl davranmak asla doğru değildir. Fakirliğin bir ifti­har vesilesi sayılacağına dair şu hadis zikredilmektedir: "Fakirlik benim be­ğendiğim bir husustur, onunla iftihar ederim."[419] İbn Hacer (Ö. 852/1448} bu hadisin batıl ve uydurma olduğunu zikretmektedir. Bu hadisin yalan ve senedinin de zayıf oiduğu ayrıca zikredilmiştir.[420]
Bu konuda bize ışık tutacak Kur'ân âyetlerine bir göz atalım. "Biz han­gi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, oranın halkını, (peygambere baş kaldırdıklarından ötürü bize) yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır." (A'raf, 7/94)
Allah Teâlâ, helak edilen kasabaların, ülkelerin herhangi birine peygam­ber gönderdiğinde, önce halkını fakirlik, darlık, hastalık ve ihtiyaçlarla sık-tığmı beyan etmektedir. Böylelikle onlar, yalvarsmlar, yakarsmlar, kibirle­rinden vazgeçip hakka boyun eğsinler. Allah, daha sonra onlara bolluk, sağ-iık ve afiyet verdiğini ise şu âyetle beyan buyurmaktadır; "Sonra da kötüİü-ğü değiştirip yerine iyilik getirdik. Nihayet çoğaldılar ve atalarımızda böyle sıkıntı ve sevinç yaşamışlardı" dediler. Biz de onları, kendileri farkına var­madan ansızm yakaladık." (A'raf, 7/95)
Elmah'iınm beyanına göre, onlar hem acı hem tatlı şeylerle fiilen imtihan edildiler. İlk önce söz dinlemedikleri, dikbaşlılık ettikleri için yumuşa-sınlar diye hem mal, hem de beden yönüyle darlığa itildiler. Sonra da bu darlık, azap verme ve cezalandırmaya yönelik olmayıp, terbiye amacıyla ol­duğu için, darlık genişliğe dönüştürülmüştür (bkz. Elmalıh, a.g.e., IV, 83). Fakirlik ve sıkıntının ardından Allah onlara bol bol mal ve evlatlar ve­rerek denemiş, ama onlar bu denemeyi değerlendirememişler ve atalarının zaman zaman fakirlik darlık, sıkıntı, zenginlik ve sevinç İçinde yaşamış ol­malarını kendileri için bir teselli kaynağı saymışlardır. İlâhî uyan ve ikazla­ra hiç aldırış etmemişler ve neticede nankörlüğün cezasını ağır olarak çek­mişlerdir. Kur'ân-s Kerim'in şu âyetinde bunu bariz bir şekilde görmekte­yiz.
"Şüphesiz ki, senden önceki ümmetlere de peygamber gönderdik. Bize yalvarsmlar diye onları darlık ve sıkıntı ile yakalayıp cezalandırdık." (En'am, 6/42)
Elmalı'h bu âyeti şöyle tefsir eder: "Ey Muhammed sen emin ol ki, sen­den önce birçok ümmetlere biz peygamber gönderdik. Onlar, peygamber­leri tanımadılar ve küfrettiler. Bu yüzden biz de onları şiddetli fakirlik, ge­çim darlığı ve âfetlerle sıktık, fakirlik ve zaruretle tuttuk, baskı yaptık ki, bi­ze yalvarsmlar, düşüklüklerini anlayıp İsyanlarına tevbe etsinler, affımıza sı­ğınsınlar. Bu durumda tevbe etmemeleri ve yalvarmaları mümkün ve muh­temel İdi. Baskımız kendilerine geldiği sırada boyun eğip sığmsalardi bu onların lehine olurdu. Fakat onlar sığınmadılar, gittikçe kalpleri kaülaştı. Uyanma kabiliyetini kaybettiler, fakirliğe ve zarurete alıştılar." [421]
Başlangıçta fakirlik ve ihtiyaç, mahlûkun aslî yokluğunun gereği ve ma­hiyetinin lüzumlu unsuru olduğunu ifade eden Elmah'h, onu def eden ve yok edenin de Allah olduğunu belirtir. Elmalı'h, o rahmetin eksilmesiyle ortaya çıkan fakirlik, zaruret ve sıkıntının, isyankar ve serseri insanlara kur­tuluş ve kulluk hissi uyandıracak bir fiilî alâmet ve ilâhî hatırlatıcı olduğu­nu ve bunun ihtar edilen manayı anlayanlar için bir nimet olduğunu söy­ler.[422]
Allah Teâlâ'nm, İsrailoğullarma çeşitli nimetler ihsan ettiğini belirtmiş­tik. Bu nimetler Kur'ân'ın çeşitli yerlerinde zikredilmiştir. Firavun onlara en şiddetli baskıyı uyguluyor, yeni doğan erkek çocuklarım öldürtüyor, ka­dınlarını ise sağ bırakıyordu (bkz. Bakara, 2/49). Bu şekilde îsrailoğullarıh-dan öldürülen çocukların toplamı, dokuzyüzdoksarıbine ulaştığı söylenm ektedir. Bunun sebebi de, doğacak bir çocuğun Firavun'un hükümetini yok edeceği hakkında kâhinlerin verdiği bir haber veya Firavun'un gördü­ğü bir rüya olduğu söylenir (bkz. Elmah'h, a.g.e., I, 294, sadeleştirilen eser­den)
Allah, onları böyle bir belâdan, Firavun'un ve askerlerinin takibinden korumuştur {bkz. Şuarâ, 26/60-68). Allah Teâlâ Hz.Musa'yı ve ona inanan kimseleri kurtarmış ve onlara denizi yararak bir yol yapmıştır (bkz. Baka­ra, 2/50). Ayrıca onları bulutla gölgelendirmiş ve onlara bıldırcın eti ve kudret helvası ihsan etmiştir. Ama onlar buna rağmen zulüm ve nankörlük etmeye devam etmişlerdir (bkz. Bakara, 2/57).
Hiçbir kimsenin ve toplumun nail olmadığı nimetlerle, bıldırcın eti ve kudret helvalanyla hayatlarını sürdüren îsrailoğuiları, belki de insanlık ta­rihinin en nankör milleti olduklarını şu sözleriyle ortaya koymuşlardır. "Hani siz (verilen nimetlere karşıhk):Ey Musa! Bir tek yemekle yetinmeyiz; bizim için Rabbine dua et de yerin bitirdiği şeylerden, sebzesinden, hıyarın­dan, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bize çıkar, dediniz. Musa ise; daha iyiyi daha kötü ile değiştirmek mi istiyorsunuz? O halde, şehire inin. Zira istedikleriniz sizin için orada var, dedi. işte (bu hadiseden sonra) üzerinize aşağılık ve yoksulluk damgası vuruldu. Allah'ın gazabına uğradı­lar. Bu musibetler (onların başına), Allah'ın âyetlerini inkara devam etme­leri, haksız olarak peygamberleri öldürmeleri sebebiyle geldi. Bunların hep­si, sadece isyanları ve taşkınlıkları sebebiyledir" (Bakara, 2/61).
Cenab-ı Hak, onların üzerine zillet ve meskenet damgasını vurdu. Bu sebeple onlar, aşağılandılar, hakarete uğradılar, ağır vergilere, fakirliğe, ezik­liğe ve baskıya mahkum oldular. Ve nihayet, Allah'ın gazabına uğradılar, devletleri yıkıldı, cemiyetleri dağılıp perişan oldular. Ayette geçen "meske­net" kelimesi, fakirlik, yoksulluk ve şiddetli sıkıntı anlamında­dır.[423]
Fakirlik, yoksulluk ve şiddetli sıkıntı toplumu kemiren bir urdur. Sosyal patlamaların, dalgalanmaların en önemli nedenleri arasında fakirlik gelir. Toplumda kin, nefret ve düşmanlığı körükleyen, besleyen, itimat ve güveni yok eden fakirliktir. İstiklal ve hürriyetin sarsılmasında ve belki de yok ol­masında en büyük etken fakirliktir. Bu açıdan İsrailoğullarına musallat edi­len fakirlik, sıkıntı ve darlık ibret alınması gereken bir hadisedir.
Oniar kendilerine verilen nimetlerin kadrini bilmeyerek, şükrü ve itaati bir yana bırakarak terbiye hududunu aşmışlar "Ey Musa! Biz tek çeşit ye­meğe artık kesinlikle katlan amaya cağız. Yeter artık, her gün bıldırcın eti ve kudret helvası yemekten bıktık, usandık. Rabbine dua et de, bize toprağın bitirdiği şeylerden; yetiştirdiği sebzelerden, kabak, hiyar, sarımsak, merci­mek ve soğanından çıkarsın" sözleriyle nazaketsizliklerini ortaya koymuş­lardır. Elmalı'hnm işaret ettiği gibi,"Rabbimize dua et" diyecek yerde, edep­sizce "Rabbine dua et" diye imansızlık eseri göstermemeleri gerekirdi.[424]
Seyyid Kutub'un belirttiğine göre, Israiloğuliarınm tarihinde görülen simsiyah inkar, küfür, doğru yolda olanlara karşı inat, hiçbir milletin tari­hinde görülmüş değildir. Peygamberlerini öldürenler, kesenler, testere ile biçenler onlardır. Küfrün en çirkini ile hakkı inkar edenler onlardır, ilâhî hududu en kötü şekilde aşanlar da yine onlardır.[425]
Nimetlere karşı nankörlük eden bireylere, toplumlara, milletlere uygu-ianan ilâhî cezaların; fakirlik, sıkıntı ve darlık gibi musibetlerin olduğunu yukarıdaki misallerden anlamaktayız. Nankörce davranan, şükür ve itaat­ten kaçan bir kimsenin, bir toplumun veya bir mlletin elinden servet ve zenginliğin alındığına Kur'ân işaret etmektedir. Kur'ân'ın vurguladığı bu gerçek, şimdiki zamanı kapsadığı gibi, geleceği de kucaklamaktadır, iman ve irfan gözüyle meselelere baktığımız da günümüzün toplumsal hayatın­da, bu Kur'ânî işaretlerin tahakkuk ettiğini görebiliriz. [426]


[415] Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, IV, 57, 207
[416] Ebû Dâvud, es-Sünen, Edeb, 101; Nesâi, es-Sünen, Sehv, 90, İstiâze, 16, 29; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, V, 39, 42, 44
[417] Nesâi, es-Sünen, İstiâze, 14, 16; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, V, 305,325,354
[418] Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, II, 540
[419] Aclûni, Keşfu'1-Hafâ, II, 87
[420] Bkz. Aclûnî, a.g.e., II, 87
[421] Bkz. Elmahii, a.g.e., III, 424
[422] Bkz. Elmahh, a.g.e., III, 424
[423] Taberİ, a.g.e., c. I, ez. I, 250; Râzî, a.g.e., III, 95; Kurîubi, Ahkâmu'l-Kurân, e. I, ez. I. 402
[424] Bkz. Elmalılı, a.g.e., I, 309 (sadeleştirilmiş eserden)
[425] Bkz. Seyyİd Kutııb, a.g.e., I, 74-75
[426] Kerim Buladı, Kur’an’da Nankörlük Kavramı, Pınar Yayınları:417-421.

cerendemir
Sat 22 June 2013, 09:30 pm GMT +0200
Allah zenginliği de ,fakirliği de istediğine verirmiş.Geçmişten bugüne değişmeyen Allah'ın bize verdiklerine tamamen teslim olmuş, onu vereni unutmuş,isyan etmişiz.Allah çok verip azdırtmasın,az verip aratmasın inşallah...

RAMAZAN 7/D
Sat 17 October 2015, 08:45 pm GMT +0200
Es Selamün Aleyküm . Fakirlik bir toplumu kötuye götürür . Ama Fakirlerin yani bu dunyada yoksulluk çekip de haline sabredenlerin şükredenlerin sevabı öbür dünyada verilirmiş . Rabb'im milletimize devletimize yoksulluk göstermesin .
ALLAH cc razı olsun .

ikranur 7d
Sat 17 October 2015, 09:55 pm GMT +0200
ve aleykümüsselam ve rahmetullah ve berekatuh.
bizler eğer fakirsek Allah 'a şükür edenlerden olalım. Rabbim bizleri bu dünyada fakir olsak bile ibadetlerimizi yaptıktan sonra cennette zenginlik süreceğiz. Allah (c.c.) razı olsun.

Bilal2009
Sun 18 October 2015, 03:24 am GMT +0200
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah.  Zenginlik de fakirlik de bir imtihandır.  Bu ikisininde getireceği şeylerden Allah'a (celle celalühü) sığınmalıyız. Rabbim (celle celalühü) paylaşım için razı olsun.

rabiayldz
Sun 31 January 2016, 07:41 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm.
Fakirlik kötü ama geçiniyorsan Allah'a şükrediyorsan fakirlik kötü değildir.Zenginlerde har vurup harman savuruyor.Zengin olanların çoğu böyle yapıyor.Aman bizler böyle yapmayalım.Allah'a şükredelim yeter.

selma 8-D
Sun 8 May 2016, 04:44 pm GMT +0200
Aleyna ve aleykümselam
Fakirlik Allahın insanlara karşi vermiş olduğu bir imtihandır fakir olan insanalr hiç bir zaman Allah a isyan etmemeli tam aksine şükredici olamlıdir ve dua ederek Allahtan istrmelidir..

Rüveyha
Mon 1 August 2016, 10:35 pm GMT +0200
Ve aleykumusselam..Mülk Allahındır..Allah istediğine  rızkı verendir İnşaAllah..Rabbim rızıklarımızı helalindem nasip eylesin,darlığa düşürmesin İnşaAllah

HALACAHAN
Mon 15 August 2016, 10:08 pm GMT +0200
Rabbim geçim sıkıntısı ilede zenginliğin şaşkınlığı ilede imtihan etmesin bizleri..

ceren
Tue 16 August 2016, 02:44 am GMT +0200
Aleykumselam.Allah istedigi kuluna rizik verir istedigini fakirlikden kurtarır.Fakirlikden darlikdan allaha siginan ve bu anlarinda dua edip bolluk bereket isteyen kullardan olalim inşallah...

Yağmur Gmş
Tue 16 August 2016, 01:07 pm GMT +0200
Bismillah...
Rabbim her darlık ve sıkıntıda bol bol dua etmeyi ve sabretmeyi nasip etsin.

Mevlüde
Tue 16 August 2016, 04:46 pm GMT +0200
Ve aleykumusselam ve rahmetullah.Allahım imanimizi hangi halde daha kuvvetli muhafaza edevilecek ise senden o hali istiyoruz.bbizi dara dusurup de azdirma.cok verip de isyana dusurme.hakkimizda en hayirlisini ihsan eyel..amin amin amain

Sevgi.
Sat 30 December 2017, 04:35 am GMT +0200
Zenginlik ve fakirlik her ikiside bir imtihandır.  Rabbimiz kimi kulunu zenginlikle kimi kulunuda fakirlikle imtihan eder.  Mevlam bu dünyadaki her türlü  imtihanlarımızı kolay eylesin inşaAllah

Eminegül
Wed 31 October 2018, 08:11 am GMT +0200
'Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur." (Necm, 53/39) âyetinde belirtilen ilâhî mesaj, ister maddî ve isterse manevî olsun bütün faaliyetle insan iki dünyada da çabasının ürünlerini yer.Aynı şekilde Allah'ın nimet verip ve nimeti alıp imtihan ettiğinin farkında olup şükür ve sabrı elden bırakmamılı

ceren
Sun 20 January 2019, 07:47 pm GMT +0200
Esselamu aleykum. Allahın bize verdigi her şey ile yetinen fakirlik aninda da sabır ve tevekkul içinde yasayip haline sukur eden kullardan olalim inşallah. ..