saniyenur
Sat 28 May 2011, 11:02 am GMT +0200
EZBERLEMENİN FAYDALARI
Çoğu zaman ezberleme;.anlama, mânâyı özümseme ve hakikatı-na ermekle gerçekleşir. Bu şekilde insan, lafızların unutulmamasma destek sağlamış olur. Daha sonraları da zaman zaman ezberlediklerini tekrarlamak ve hatırlamak suretiyle, öyle bir an gelir ki, artık onları unutma diye bir endişesi kalmaz. Ayrıca ezberinde olan şey, her zaman ve mekânda kendisiyle birliktedir; ihtiyaç hâlinde, hiçbir meşakkat ve sıkıntıya mâruz kalmadan her durum ve şartta ona müracaat imkânı vardır.
Yazı ise böyle değildir. Çünkü o, genellikle mânâsı anlaşılmadan yazılır. İleride, yazılanların kaybolması veya ihtiyaç anında yanında hazır bulunmaması ya da onları anlayıp izah edecek birinin bulunmaması ihtimali de mevcuttur. Ayrıca yazan insan, çoğu zaman yazdıklarını yeniden gözden geçirmek için bir sebep ve imkân bulamayabilir. Bundan başka, her zaman ve her yerde yazılı nüshaları bulundurmakta, sıkıntı ve meşakkat sözkonusudur.
Bütün bu nedenlerden dolayı gerçeğini anlamadan, yazı yoluyla ilim nakliyle uğraşanlar, (genelde) câhil kalırlar. Bu durumda onların misâli, kitap yüklü merkeplere benzemektedir. Bu da ilmin zayi olup gitmesi ve cehaletin yayılması için en büyük sebeptir.
İbrahim en-Nehâî'nin: 'Yazmayın, gevşersiniz," sözü de söylediklerimizin doğruluğunu göstermektedir. Onun şu sözü de söylediklerimizi desteklemektedir: "İnsan, ilim talebi için azıcık gayret ettiğinde Allah (c.c), ondan kendisine yetecek miktarı nasib eder. Bir kimse azıcık yazmaya yönelince de ilme karşı gevşer."
Evzâî'nin daha önce geçen: "Bir zamanlar bu ilim çok kıymetli ve değerli bir şeydi. Çünkü o zaman insanlar, birbirleriyle karşılaşmaları ve müzâkereleri esnasında biri diğerine ilim aktarırdı. Ne zaman ki ilim, kitaplara geçti; o vakit, hem nuru kayboldu, hem de ehli olmayanların eline düştü," sözü de konumuza ışık tutmaktadır.
Yunus b. Habib'in, bir adamın nazım hâlinde: "ilmi kağıda terketti, zayi eyledi, Ne kötüdür bu kişi âh bir hileydi," şeklinde söylediği sözü işitince:
"İlim ve hıfzın korunması konusunda ne kadar da titiz. Çünkü insanların ilmi, ruhundadır; malı ise bedeninde. Öyleyse ruhunu koruduğun gibi ilmini de koru,-bedenini muhafaza ettiğin gibi de malı " demesi de söylediklerimizi desteklemektedir.
Halil b. Ahmed de: "İlim, kitaplıkta değil, ancak göğüslerdedir," demiştir.
Edib ve şâirler, bu konuda daha pek çok şey söylemişlerdir.
Hıfzın (ilim ve özellikle hadisleri ezberlemenin), yazıma karşı fazileti ve fayda yönünden daha ileri olmasıyla ilgili zikrettiklerimizden, Sahabe ve Tâbiîn'den pek çoklarının, hadislerin yazımına niçin hoş bakmadıklarının bir başka sebebi ortaya çıkmaktadır. Onlar, yazıma güvenerek gevşeneceğinden ve açıkladığımız gibi yazılanı anlamama sebebiyle ilmin zayi olmasından ciddi şekilde endişelenip bunun için yazılmasına karşı çıkmışlardır.