reyyan
Sat 21 August 2010, 06:14 am GMT +0200
Ezanda Sesi Yükseltmek
Ezan, Allah'ın varlığını ve birliğini; Hz. Muhammed'in (a.s.) Allah'ın kulu ve peygamberi olduğunu ilân edip imân edenleri namaza ve kurtuluşa davet etmektir. O bakımdan yüksek sesle okunması sünnettir.
Bu konuyla ilgili hadisler hayli çoktur. Biz birkaç tanesini naklederek ezanın delâlet ettiği hükümleri belirtmeye çalışacağız:
Ebu Hüreyre (r.a.)’den yapılan rivayette, Peygamber (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu söylemiştir:
"Müezzine sesinin yetiştiği yer nisbetinde mağfiret olunur ve yaş-kuru ne varsa her şey onun lehine şahitlik eder."[261]
Abdullah b. Abdirrahman b. Ebî Sa'saa'dan yapılan rivayette, ashab'dan Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.) ona şöyle demiştir:
"Görüyorum ki sen, davarları ve badiyeyi seviyorsun (çobanlıktan hoşlanıyorsun). Davarların yanında veya badiye (çölde) de bulunduğun zaman (namaz vakti olunca) ezan okurken sesini iyice yükselt. Çünkü gerçekten müezzinin sesinin ulaştığı yere kadar onu cin ve insandan ve diğer şeyden ne duyarsa, mutlaka Kıyamet gününde onun lehine şehadette bulunurlar. Ben bunu Rasûlüllah (a.s.) Efendimiz'den işittim."[262]
Hadislerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır:
1- Müezzinlik çok şerefli dinî bir hizmettir.
2- Ezan okurken ahengi bozmamak şartıyla sesi yükseltmek sünnettir.
3- Ezan sesini duyan canlı cansız ne varsa, Ahiret gününde müezzinin lehine şehadette bulunurlar.
4- Şehir dışında olup okunan ezan sesini işitmeyen kimsenin namaz vakti girince hem ezan okuması, hem sesini yükseltmesi sünnettir.
Hadîslerin ışığında müctehid imamların görüş, tesbit ve istidlalleri:
a) Hanefilere göre:
Ezanın sünnetleri, biri ezanın kendisine, diğeri müezzine raci' olmak üzere iki nev'e ayrılır? Ezanın kedisine raci' olanı şunlardır:
1- Ezanın aşikâr okunması, sesin iyice yükseltilmesi,
2- Yüksekçe bir yerde okunması,
3- Her cümle arasında az duraklaması,
4- Kıbleye yönelerek okunması...Bu cümledendir.
Müezzine raci' olan sünnetler:
1- Erkek olması, (kadının ezan okuması mekruhtur).
2- Aklı dengesi yerinde bulunması, (delinin ezan okuması mekruhtur) .
3- Takva sahibi olması,
4- Sünneti bilen bir kişi olarak tanınması,
5- Namaz vakitlerini bilmesi,
6- Taharet üzere bulunması bu cümledendir. Ayrıca ezan okurken şehadet parmaklarını kulaklarına tıkaması da sünnettir.[263]
b) Şafiilere göre:
Ezan okurken sesi yükseltmek sünnettir. Ancak içinde cemaatle namaz kılınıp cemaatı dışarı çıkmış cami ve mescidde aynı vaktin namazını kılmak isteyenler seslerini yükseltmeyerek ezan okurlar. O bakımdan yanlız başına namaz kılmak isteyen kimse, ezanı sadece kendisi duyacak kadar bir ses tonuyla okur. Şehir dışında ise, Ebû Saîd el-Hudrî hadisinde olduğu gibi, sesini iyice yükseltmesi sünnettir.[264]
c) Hanbelilere göre:
Çevreye namaz vaktini daha iyi duyurabilmek için ezan okurken sesi yüseltmek müstehabdır ve aynı zamanda böyle yapmanın sevabı daha büyüktür. Ebu Saîd hadîsinde de belirtildiği gibi, takatını aşacak şekilde kendini zorlayıp sesini yükseltmeye çalışması doğru değildir. Çünkü böyle yapmanın başta sesin iyice kısılması olmak üzere birtakım zararları da söz konusudur. Ezanda eğer herkes duysun diye okuyorsa bazı yerlerde sesini yükseltmesi bazı yerde kısması da uygun değildir. Çünkü böyle yapmak, amaca ters düşer. Ancak kendi veya etrafındaki cemaat için okursa, o takdirde sesini kısması veya yükseltmesi caizdir.
Parmaklarını kulağına tıkıp okuması ve yüksek bir yere çıkıp orada ezan okuması da müstehabdır. Çünkü Ebu Katade'nin hadîsinde, Peygamber (a.s.), Bilâl'a (r.a.) "Kalk da ayakta durup ezan oku!" buyurduğu tesbit edilmiştir.[265]
d) Mâlikilere göre:
Ezanda fazla tağannî edip tiz bir ses çıkarmayı İmam Mâlik şiddetli kerahat saymış, parmakları kulaklara tıkayarak okumayı ise, uygun görerek bunu müezzinin arzusuna bırakmıştır.[266]
Böylece bu mezhebe göre de ezan okurken, kendini fazla sıkmamak şartıyla sesini yükselterek ezan okuması müstehabdır.
Fethü'l-allâm'da ezanın her cümelesinin tekrar edilmesinin sebebi açıklanırken şöyle denilmiştir: Çünkü ezan, hazır olmayanlara namaz vaktinin girdiğini duyurmak içindir, o bakımdan cümleleri tekrarlanır, okuyan yüksekçe bir yere çıkıp sesini yükseltir. Bütün bunlar meşru' görülmüş ve müstehab sayılmıştır. İkamette ise, hazırlara duyurmaya yönelik olduğundan hem tekrara, hem sesi fazla yükseltmeye gerek yoktur. O bakımdan alçak sesle okunması meşru' kılınmıştır.[267]
Fıkhüssünne' de bu konuya temasla deniliyor ki:
"Müezzin ezan okurken sesini yükseltmesi müstehabdır; isterse yalnız başına çölde olsun..." Eser sahibi Ebû Saîd el-Hudri hadisiyle istidlal ederek bu neticeyi belirlemiştir.[268]
Tahliller; ve yorumlar:
235 nolu; Ebû Hüreyre (r.a.) hadîsini aynı zamanda İbn Huzayme ve İbn Hibban kendi Sahihlerinde tahrîc etmişlerdir. Ancak isnadında Ebü Yahya er-Râvî bulunuyor. İbn Kattan, bu zatın ma'ruf olmadığını söylemiştir.[269] Ancak Zehebî bu zat üzerinde durmamış ve zayıf olduğunu belirtir bir kayıt koymamıştır. İbn Hibban, onun isminin Sim'ân olduğunu iddia etmişse de hangi Sim'ân olduğunu belirtmemiştir. O bakımdan herhangi bir görüş belirtmek isabetli olmaz. Zehebî hadîs ricali arasında üç tane Sim'ân'dan söz eder. Birincisinin kaviy, ikincisinin sıka, üçüncüsü gayr-i maruf olduğu söylenir.
Bu mealde bir hadîsi Ahmed b. Hanbel ve Nesâî, Bera' b. Âzîb (r.a.)'den rivayet etmişlerdir: "Müezzinin sesinin yetiştiği yer nisbetinde mağfiret olunur; yaş ve kuru ne varsa onun sesini işiten her şey onu tasdik eder. Kendisiyle birlikte namaz kılanların sevabının bir misli de ona vardır."
İbn Seken bu hadîsi sahîhlemiştir.
Çıkarılan Hükümler:
1- Şehir içinde ve dışında ezan okurken müezzinin sesini yükseltmesi sünnettir.
2- Kendini fazla zorlayıp takatinin üstünde sesini yükseltmesi mekruhtur.
3- Şehir, kasaba ve köyde kendi evinde namaz kılan kimse, eğer mahalle camiinde okunan ezan sesini işitmiyorsa, kendisi işitecek bir tonla ezan okur. Şehir dışında ise, sesini yükselterek okuması müstehabdır.
Ezan, Allah'ın varlığını ve birliğini; Hz. Muhammed'in (a.s.) Allah'ın kulu ve peygamberi olduğunu ilân edip imân edenleri namaza ve kurtuluşa davet etmektir. O bakımdan yüksek sesle okunması sünnettir.
Bu konuyla ilgili hadisler hayli çoktur. Biz birkaç tanesini naklederek ezanın delâlet ettiği hükümleri belirtmeye çalışacağız:
Ebu Hüreyre (r.a.)’den yapılan rivayette, Peygamber (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu söylemiştir:
"Müezzine sesinin yetiştiği yer nisbetinde mağfiret olunur ve yaş-kuru ne varsa her şey onun lehine şahitlik eder."[261]
Abdullah b. Abdirrahman b. Ebî Sa'saa'dan yapılan rivayette, ashab'dan Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.) ona şöyle demiştir:
"Görüyorum ki sen, davarları ve badiyeyi seviyorsun (çobanlıktan hoşlanıyorsun). Davarların yanında veya badiye (çölde) de bulunduğun zaman (namaz vakti olunca) ezan okurken sesini iyice yükselt. Çünkü gerçekten müezzinin sesinin ulaştığı yere kadar onu cin ve insandan ve diğer şeyden ne duyarsa, mutlaka Kıyamet gününde onun lehine şehadette bulunurlar. Ben bunu Rasûlüllah (a.s.) Efendimiz'den işittim."[262]
Hadislerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır:
1- Müezzinlik çok şerefli dinî bir hizmettir.
2- Ezan okurken ahengi bozmamak şartıyla sesi yükseltmek sünnettir.
3- Ezan sesini duyan canlı cansız ne varsa, Ahiret gününde müezzinin lehine şehadette bulunurlar.
4- Şehir dışında olup okunan ezan sesini işitmeyen kimsenin namaz vakti girince hem ezan okuması, hem sesini yükseltmesi sünnettir.
Hadîslerin ışığında müctehid imamların görüş, tesbit ve istidlalleri:
a) Hanefilere göre:
Ezanın sünnetleri, biri ezanın kendisine, diğeri müezzine raci' olmak üzere iki nev'e ayrılır? Ezanın kedisine raci' olanı şunlardır:
1- Ezanın aşikâr okunması, sesin iyice yükseltilmesi,
2- Yüksekçe bir yerde okunması,
3- Her cümle arasında az duraklaması,
4- Kıbleye yönelerek okunması...Bu cümledendir.
Müezzine raci' olan sünnetler:
1- Erkek olması, (kadının ezan okuması mekruhtur).
2- Aklı dengesi yerinde bulunması, (delinin ezan okuması mekruhtur) .
3- Takva sahibi olması,
4- Sünneti bilen bir kişi olarak tanınması,
5- Namaz vakitlerini bilmesi,
6- Taharet üzere bulunması bu cümledendir. Ayrıca ezan okurken şehadet parmaklarını kulaklarına tıkaması da sünnettir.[263]
b) Şafiilere göre:
Ezan okurken sesi yükseltmek sünnettir. Ancak içinde cemaatle namaz kılınıp cemaatı dışarı çıkmış cami ve mescidde aynı vaktin namazını kılmak isteyenler seslerini yükseltmeyerek ezan okurlar. O bakımdan yanlız başına namaz kılmak isteyen kimse, ezanı sadece kendisi duyacak kadar bir ses tonuyla okur. Şehir dışında ise, Ebû Saîd el-Hudrî hadisinde olduğu gibi, sesini iyice yükseltmesi sünnettir.[264]
c) Hanbelilere göre:
Çevreye namaz vaktini daha iyi duyurabilmek için ezan okurken sesi yüseltmek müstehabdır ve aynı zamanda böyle yapmanın sevabı daha büyüktür. Ebu Saîd hadîsinde de belirtildiği gibi, takatını aşacak şekilde kendini zorlayıp sesini yükseltmeye çalışması doğru değildir. Çünkü böyle yapmanın başta sesin iyice kısılması olmak üzere birtakım zararları da söz konusudur. Ezanda eğer herkes duysun diye okuyorsa bazı yerlerde sesini yükseltmesi bazı yerde kısması da uygun değildir. Çünkü böyle yapmak, amaca ters düşer. Ancak kendi veya etrafındaki cemaat için okursa, o takdirde sesini kısması veya yükseltmesi caizdir.
Parmaklarını kulağına tıkıp okuması ve yüksek bir yere çıkıp orada ezan okuması da müstehabdır. Çünkü Ebu Katade'nin hadîsinde, Peygamber (a.s.), Bilâl'a (r.a.) "Kalk da ayakta durup ezan oku!" buyurduğu tesbit edilmiştir.[265]
d) Mâlikilere göre:
Ezanda fazla tağannî edip tiz bir ses çıkarmayı İmam Mâlik şiddetli kerahat saymış, parmakları kulaklara tıkayarak okumayı ise, uygun görerek bunu müezzinin arzusuna bırakmıştır.[266]
Böylece bu mezhebe göre de ezan okurken, kendini fazla sıkmamak şartıyla sesini yükselterek ezan okuması müstehabdır.
Fethü'l-allâm'da ezanın her cümelesinin tekrar edilmesinin sebebi açıklanırken şöyle denilmiştir: Çünkü ezan, hazır olmayanlara namaz vaktinin girdiğini duyurmak içindir, o bakımdan cümleleri tekrarlanır, okuyan yüksekçe bir yere çıkıp sesini yükseltir. Bütün bunlar meşru' görülmüş ve müstehab sayılmıştır. İkamette ise, hazırlara duyurmaya yönelik olduğundan hem tekrara, hem sesi fazla yükseltmeye gerek yoktur. O bakımdan alçak sesle okunması meşru' kılınmıştır.[267]
Fıkhüssünne' de bu konuya temasla deniliyor ki:
"Müezzin ezan okurken sesini yükseltmesi müstehabdır; isterse yalnız başına çölde olsun..." Eser sahibi Ebû Saîd el-Hudri hadisiyle istidlal ederek bu neticeyi belirlemiştir.[268]
Tahliller; ve yorumlar:
235 nolu; Ebû Hüreyre (r.a.) hadîsini aynı zamanda İbn Huzayme ve İbn Hibban kendi Sahihlerinde tahrîc etmişlerdir. Ancak isnadında Ebü Yahya er-Râvî bulunuyor. İbn Kattan, bu zatın ma'ruf olmadığını söylemiştir.[269] Ancak Zehebî bu zat üzerinde durmamış ve zayıf olduğunu belirtir bir kayıt koymamıştır. İbn Hibban, onun isminin Sim'ân olduğunu iddia etmişse de hangi Sim'ân olduğunu belirtmemiştir. O bakımdan herhangi bir görüş belirtmek isabetli olmaz. Zehebî hadîs ricali arasında üç tane Sim'ân'dan söz eder. Birincisinin kaviy, ikincisinin sıka, üçüncüsü gayr-i maruf olduğu söylenir.
Bu mealde bir hadîsi Ahmed b. Hanbel ve Nesâî, Bera' b. Âzîb (r.a.)'den rivayet etmişlerdir: "Müezzinin sesinin yetiştiği yer nisbetinde mağfiret olunur; yaş ve kuru ne varsa onun sesini işiten her şey onu tasdik eder. Kendisiyle birlikte namaz kılanların sevabının bir misli de ona vardır."
İbn Seken bu hadîsi sahîhlemiştir.
Çıkarılan Hükümler:
1- Şehir içinde ve dışında ezan okurken müezzinin sesini yükseltmesi sünnettir.
2- Kendini fazla zorlayıp takatinin üstünde sesini yükseltmesi mekruhtur.
3- Şehir, kasaba ve köyde kendi evinde namaz kılan kimse, eğer mahalle camiinde okunan ezan sesini işitmiyorsa, kendisi işitecek bir tonla ezan okur. Şehir dışında ise, sesini yükselterek okuması müstehabdır.