hafiza aise
Thu 21 July 2011, 02:55 am GMT +0200
10- Ezan Duaları:
Hz. Peygamber'den (s.a.) ezanın tercî'li ve tercî'siz okunmasının sünnet olduğuna, kamet lafızlarım çift ve tek olarak meşru kıldığına dair hadisler gelmiştir. Ancak kamet kelimesi, "Kad kâmeti's-Salâtü" nün iki defa söylenmesine ait Hz. Peygamber'den (s.a.) nakledilen haber sahihtir, tek söylenmesine dair kesinlikle sahih hiçbir hadis rivayet edilmemiştir. Yine aynı şekilde Ö'ndan gelen ezanın başındaki tekbîrin (Allahu ekber sözünün) 4 defa tekrarlanması yolundaki rivayet sahihtir, yalnız iki defa tekrarlanması yolundaki rivayetse sahih değildir.
"Bilâl'e cümleleri ezanda çift, kamette tek okunmasını emir buyurdu."[887] hadisine gelince, çift sözü dörtle çelişmez.[888] Kaldı ki dört defa okumak, gerek Abdullah b. Zeyd, gerek Ömer b. el-Hattâb ve gerekse Ebu Mahzura'dan (r.anhum) gelen hadislerde açık bir ifadeyle sahih olarak rivayet edilmiştir.
Kamette cümlelerin birer kere söylenmesine gelince, tbn Ömer'den (r.an-huma) bundan kamet kelimesinin müstesna olduğu sahih olarak nakledilmiştir: İbn Ömer anlatıyor: "Hz. Peygamber (s.a.) zamanında Ezan ikişer ikişer, kamet ise (Kad kameti's-Salâtu) cümlesi dışında teker tekerdi.'* Nitekim Sahih-i BuharTĞt de Hz. Enes'in rivayetine göre, Hz. Peygamber (s.a.)» BilâFe, ezan sözlerini ikişer, kamet kelimesi dışındaki kamet sözlerini de birer kere okumasını emretti.[889] Abdullah b. Zeyd ve Ömer'in rivayetlerinde, kamette Kad kameti's-Salâtu) sözünün iki kere okunacağının belirtildiği sahihtir.
Ebu Mahzura'nın diğer ezan sözlerinin yanında kamet kelimesinin de iki kere okunacağım belirten rivayeti de sahihtir. Bu şekillerin hepsi, bazısı diğerlerinden faziletli olsa da caizdir, kifayet eder ve hiçbirinde kerahat yoktur. İmam Ahmed, Bilâl'in ezanını ve kametini; îmam Şafiî Ebu Mahzura'nın ezanını, Bilâl'in kametini; Ebu Hanife Bilâl'in ezanını, Ebu Mahzura'nın kametini; İmam Mâlik de Medinelilerin tatbikatım, kamet ve ezanda ikişer kere tekbir getirmelerini ve kamet kelimesini yalnız bir kere okumalarını almıştır. Allah hepsine rahmet etsin. Çünkü onlar, sünnete uymak yolunda ictihadda bulunmuşlardır.
Hz. Peygamber'in (s.a.) ezan sırasında ve ezandan sonra okuduklarına gelince; ümmeti için bu konuda beş çeşit sünnet koymuşlardır:
1- Birincisi: Ezanı işitenin, müezzinin söylediklerini tekrar etmesi, ancak "Hayye ale's-salâh" ve "Hayye ale'l-felâh" sözleri yerine "La havle ve lâ kuvvete illâ billah" sözünü söyleyerek tekrar etmesi konusundaki rivayet sahihtir.[890]' Hz. Peygamber'den (s.a.) Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah sözüyle[891]
Hayye ale's-salâh ve Hayye ale'l-felâh sözünün birlikte söylenmesiyle yalnızca Hayye ale's-salâh ve Hayye ale'l-felâh sözünün söylenmesi konusunda herhangi bir haber aktarılmamıştır. Hz. Peygamber'in (s.a.) sahih sünneti; bu iki sözün yerine 'Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh' denilmesidir. Bu, hem müezzinin ve hem de ezam dinleyenin durumuna uygun düşen hikmetin gereğidir. Çünkü ezan kelimeleri zikirdir, dolayısıyla dinleyenin onları tekrarlaması sünnettir. Hayye ale's-salâh ve Hayye ale'l-felâh sözü ise ezanı işiteni namaza çağırmadır, dolayısıyla ezanı duyanın bu çağrıya karşılık verebilmek için yardım ifade eden cümleyle yardım dilemesi sünnettir. Yardım isteme cümlesi ise: Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah) el-Aliyyi'1-Azîm, de-mesidir.[892]
2. İkincisi:"Ben de Allah'tan başka tanrı olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve Rasûlü olduğuna şehadet ederim. Rab olarak Allah'ı, din olarak İslâm'ı Rasûl olarak da Muhammed'i kabul ettim." denilmesidir. Hz. Peygamber (s.a.) bunu okuyanın günahlarının bağışlanacağını haber vermiştir.[893]
3. Üçüncüsü: Müezzine icabetinden sonra Hz. Peygamber'e (s.a.) sa-lâvat okunmasıdır. Hz. Peygamber'e (s.a.) okunacak ve O'na ulaşacak sa-lavâtlann en mükemmeli, ümmetine kendisi için okumalarını öğrettiği îb-rahimî salâvattır. Bilgiçlik taslayanlar, her ne kadar bilgiçlik taslasalar da bundan daha mükemmel bir salâvat yoktur.
4. Dördüncüsü: Hz. Peygamber'e (s.a.) salâvattan sonra:
"Bu eksiksiz çağrının, vakti giren kılınacak namazın Rabbi olan Allah'ım! Muhammed'e vesileyi ve fazileti ihsan et ve O'nu vadettiğin Makâm-ı Mahmûd'a eriştir. Şüphesiz Sen vadinden caymazsın." demesidir.[894] Makâm-ı Mahmûd sözü el-Makâm el-Mahmûd şeklinde değil, yukarıda geçtiği gibi elif ve lâm (harf-i tarif) olmaksızın "Makâmen Mahmuden" şeklinde rivayet edilmiştir ve Hz. Peygamber'den (s.a.) böyle rivayeti sahihtir.[895]
5. Beşincisi: Bundan sonra kendisine dua edip Allah'ın fazlından, kereminden istemesidir. Çünkü bu kimsenin duası kabul edilir. Nitekim Sünen kitaplarında Hz. Peygamber'in (s.a.), "Dediklerini, yani müezzinlerin ezanda söylediklerini tekrarla, bunu bitirince Allah'tan iste, istediğin verilir." buyurduğu kayıtlıdır.[896]
İmam Ahmed kaydetmiştir. Hz. Peygamber (s.a.): "Kim müezzinin ezamnı işittiğinde:
'Bu eksiksiz davetin ve fayda veren namazın Rabbi olan Allah'ım, Muhammed'e salât eyle, kendisinden sonra bir daha gazap bulunmayan bir rıza ile razı ol.' derse, Allah duasını kabul eder."'[897]
Ümmü Seleme anlatıyor: Rasûlullah (s.a.) akşam ezanı okunurken:
"Allah'ım! İşte gecenin başlangıcı, gündüzün sonu ve müezzinlerin sesleri! Artık beni bağışla!" dememi öğretti. Bunu Tirmizî kaydetmiştir.[898]
Hâkim, Müstedrek'te Ebu Ümâme'den merfû olarak rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (s.a.) ezanı işittiğinde:
"Bu eksiksiz, icabet olunan davetin ve kendisinden ötürü dualara icabet olunan hak davetin ve takva kelimesinin Rabbi olan Allah'ım! Beni bu inanç üzere öldür, ona bağlı olarak yaşat, kıyamet günü amel yönünden bu inanca sahip salih kimselerden eyle!" derdi.[899]
Beyhakî bunu İbn Ömer'den mevkuf (yani onun sözü) olarak rivayet ediyor.
Hz. Peygamber'in (s.a.), kamet kelimesi okunurken: "Allah onu (namazı) kıldırsın ve devam ettirsin." dediği aktarılmıştır.[900]
Sünen'de Hz. Peygamber'in (s.a.) şöyle buyurduğu rivayet ediliyor:
"Ezan ile kamet arasında yapılan dua geri çevrilmez. Nasıl dua edelim, ey Allah'ın Rasûlü? dediler. Hz. Peygamber (s.a.) de: "Allah'tan, dünya ve âhirette afiyet vermesini isteyin." buyurdu. Hadis sahihtir.[901]
Yine aynı konuda Hz. Peygamber (s.a.) şöyle buyurmuştur: "İki vakit vardır. O vakitlerde göğün kapıları açılır ve dua edenin duası pek geri çevrilmez: Ezan okunduğunda ve Allah yolunda savaş için saf bağlandığında... [902]
Hz. Peygamber'in (s.a.) namaz içinde namazdan ayrıldıktan sonra okuduğu duaları, bayram namazları, cenaze ve küsûf namazlarında okuduğu duaları yukarıda genişçe geçti. Yine Hz. Peygamber'in (s.a.) güneş tutulduğunda, tutulma sona erinceye kadar Allah'ın zikrine sığınılmasını emrettiğini, küsûf namazında ayakta ellerini kaldırarak güneş tutulması geçinceye kadar tesbîhatta bulunduğunu, tehlil ve tekbir getirdiğini, hamd ve dua ettiğini yukarıda tafsilatıyla anlattık. Allah en iyi bilendir. [903]
[887] Buharı, 10/1.
[888] Bilindiği gibi dörtte iki çift vardır.
[889] Buharı, 10/8; Müslim, 378.
[890] Buharî, 10/7; Müslim, 383; İmam Mâlik, Muvatta', 1/67. Ebu Saîd el-Hudn den; Rasûlullah; "Ezanı işittiğinizde müezzinin dediklerini tekrarlayınız." buyurdu. Ayrıca Müslim, 383, Abdullah b. Amr b. Âs'tan. Müezzinin "Hayye ale's-salâ, Hayya ale'l-felâh" sözünü dinlerken "La havle ve lâ kuvvete illâ billah" denileceğini Müslim (385) Ömer b. Hattâb'dan, Şafiî de Müsned'inde (1/60) Muâviye'den rivayet etmiştir.
[891] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 2/400-401.
[892] Müellif burada "billah"tan sonra *'eI-Aliyyi'I-Azîm"i kendisi eklemiştir.
[893] Müslim, 386; Tirmizî, 210. Ebu Davud, Nesâî, İbn Mâce ve İbn Huzeyme (422) Sa'd b, Ebî Vakkas'tan: Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu: "Kim, müezzini işittiğinde: Ben de Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'İn O'nun kulu ve Rasûlü olduğuna
şehadet ederim. Rab olarak Allah'a Resul olarak Muhammed'e, din olarak İslâm'a razı oldum, derse, günahları bağışlanır."
[894] Hadis "Şüphesiz Sen va'dinden caymazsın" ilâvesiyle Beyhakî (Sünen, 1/410) tarafından kaydedilmiştir: Fakat Beyhakî bu ilâvede tek kalmış ve ilâvesi zayıf görülmüştür. Bu ilâveyi zikretmeksizin Buhari (10/8) ve dört Sünen sahibi hadisi Câbir b. Abdullah'tan rivayet etmişlerdir. Rivayette yukarıdaki duayı okuyanın kıyamet gününde Ra-sûlullah'ın şefaatine hak kazanacağı Rasûlullah'ın (s.a.) dilinden aktarılmıştır. Makâm-ı Mahmûd âyette (17/79) va'dedüen Makâm-ı Mahmûd'a atıftır. Âyetteki "Ola ki, umulur ki" sözü Allah Teâlâ için kullanıldığında, kesinlik ifade eder. Hadisin sonundaki ifadeden, sözkonusu duadan amacın Rasûlullah'ın (s.a.) şefaatine hak kazanmak olduğu anlaşılır.
[895] Hafız İbn Hacer Fethu'l-Bârî'de Makâm-ı Mahmûd'un Nesâî'nin rivayetinde elif-lâm ile marife olarak geldiğini, aynı şekilde İbn Huzeyme'nin Sahih "inde (420) geçtiğini, ayrıca îbn Hibbân, Tahâvî, Taberânî'mn (ed-Dua) ve Beyhakî'nin de rivayet ettiğini kaydeder.
[896] Ebu Davud, 524, Abdullah b. Amr b. Âs'tan. Senedi hasendir. İbn Hibbân (295) sahih, îbn Hacer, hasen görmüş ve Taberanî'nin Kiîabu'd-Dua'da rivayet ettiği hadisi şâhid olarak kaydetmiştir.
[897] Ahmed, Müsned , 3/337. Cabir b. Abdullah'tan. Senedinde zayıf bir râvi vardır, ve ayrıca tedhs sözkonusudur.
[898] Ebu Davud, 530; Tirmizî, 3583. "Garîb bir hadistir. Ancak bu senedle biliyoruz." sözüyle de hadisin zayıf olduğunu belirtmiştir. Hâkim (1/199) ise sahih görmüş, Zehe-bî de ona katılmıştır. Ama hata etmiştir.
[899] Senedindeki Ufeyr b. Ma'ân adlı râvi zayıftır. Ayrıca Beyhakî (Sünen, 1/411) müellifin zikrettiği gibi İbn Ömer'den mevkuf olarak rivayet etmiştir.
[900] Ebu Davud, 528. İbnü's-Sünnî, Amelü'l-Yevm ve'l-Leyle, s. 36.
[901] Hadisi bu lafzıyla Tirmizî, 3588, Enes b. Malik'ten. Aynı hadisi Hâkim, 1/198 Enes'-ten; Taberânî hem özet ve hem de mufassal olarak, Ebu Davud, 521; Tirmizî, 212
ve 3589; Ahmed b. Hanbel (3/155 ve 225) Yezîd b. Ebu Meryem yoluyla Enes'ten merfû olarak ve hadisin sonuna "...O halde dua ediniz" cümlesini ekleyerek, rivayet etmiştir. İsnadı sahihtir, tbn Huzeyme (427) ve İbn Hibbân (296) da sahih görmüşlerdir.
[902] Ebu Davud, 2540; Hâkim, 1/198. Ebu Hâzim yoluyla Sehl b. Sa'd anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.) buyurdu: "İki dua vardır ki jeddolunmaz ya da çok az reddolunur. Ezan okunurken ve savaşta, savaşanların birbirine girdiği anda yapılan dua." İsnadı ceyyiddir. İbn Hibbân (297, 298) da sahih görmüştür.
[903] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 2/402-405.
Hz. Peygamber'den (s.a.) ezanın tercî'li ve tercî'siz okunmasının sünnet olduğuna, kamet lafızlarım çift ve tek olarak meşru kıldığına dair hadisler gelmiştir. Ancak kamet kelimesi, "Kad kâmeti's-Salâtü" nün iki defa söylenmesine ait Hz. Peygamber'den (s.a.) nakledilen haber sahihtir, tek söylenmesine dair kesinlikle sahih hiçbir hadis rivayet edilmemiştir. Yine aynı şekilde Ö'ndan gelen ezanın başındaki tekbîrin (Allahu ekber sözünün) 4 defa tekrarlanması yolundaki rivayet sahihtir, yalnız iki defa tekrarlanması yolundaki rivayetse sahih değildir.
"Bilâl'e cümleleri ezanda çift, kamette tek okunmasını emir buyurdu."[887] hadisine gelince, çift sözü dörtle çelişmez.[888] Kaldı ki dört defa okumak, gerek Abdullah b. Zeyd, gerek Ömer b. el-Hattâb ve gerekse Ebu Mahzura'dan (r.anhum) gelen hadislerde açık bir ifadeyle sahih olarak rivayet edilmiştir.
Kamette cümlelerin birer kere söylenmesine gelince, tbn Ömer'den (r.an-huma) bundan kamet kelimesinin müstesna olduğu sahih olarak nakledilmiştir: İbn Ömer anlatıyor: "Hz. Peygamber (s.a.) zamanında Ezan ikişer ikişer, kamet ise (Kad kameti's-Salâtu) cümlesi dışında teker tekerdi.'* Nitekim Sahih-i BuharTĞt de Hz. Enes'in rivayetine göre, Hz. Peygamber (s.a.)» BilâFe, ezan sözlerini ikişer, kamet kelimesi dışındaki kamet sözlerini de birer kere okumasını emretti.[889] Abdullah b. Zeyd ve Ömer'in rivayetlerinde, kamette Kad kameti's-Salâtu) sözünün iki kere okunacağının belirtildiği sahihtir.
Ebu Mahzura'nın diğer ezan sözlerinin yanında kamet kelimesinin de iki kere okunacağım belirten rivayeti de sahihtir. Bu şekillerin hepsi, bazısı diğerlerinden faziletli olsa da caizdir, kifayet eder ve hiçbirinde kerahat yoktur. İmam Ahmed, Bilâl'in ezanını ve kametini; îmam Şafiî Ebu Mahzura'nın ezanını, Bilâl'in kametini; Ebu Hanife Bilâl'in ezanını, Ebu Mahzura'nın kametini; İmam Mâlik de Medinelilerin tatbikatım, kamet ve ezanda ikişer kere tekbir getirmelerini ve kamet kelimesini yalnız bir kere okumalarını almıştır. Allah hepsine rahmet etsin. Çünkü onlar, sünnete uymak yolunda ictihadda bulunmuşlardır.
Hz. Peygamber'in (s.a.) ezan sırasında ve ezandan sonra okuduklarına gelince; ümmeti için bu konuda beş çeşit sünnet koymuşlardır:
1- Birincisi: Ezanı işitenin, müezzinin söylediklerini tekrar etmesi, ancak "Hayye ale's-salâh" ve "Hayye ale'l-felâh" sözleri yerine "La havle ve lâ kuvvete illâ billah" sözünü söyleyerek tekrar etmesi konusundaki rivayet sahihtir.[890]' Hz. Peygamber'den (s.a.) Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah sözüyle[891]
Hayye ale's-salâh ve Hayye ale'l-felâh sözünün birlikte söylenmesiyle yalnızca Hayye ale's-salâh ve Hayye ale'l-felâh sözünün söylenmesi konusunda herhangi bir haber aktarılmamıştır. Hz. Peygamber'in (s.a.) sahih sünneti; bu iki sözün yerine 'Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh' denilmesidir. Bu, hem müezzinin ve hem de ezam dinleyenin durumuna uygun düşen hikmetin gereğidir. Çünkü ezan kelimeleri zikirdir, dolayısıyla dinleyenin onları tekrarlaması sünnettir. Hayye ale's-salâh ve Hayye ale'l-felâh sözü ise ezanı işiteni namaza çağırmadır, dolayısıyla ezanı duyanın bu çağrıya karşılık verebilmek için yardım ifade eden cümleyle yardım dilemesi sünnettir. Yardım isteme cümlesi ise: Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah) el-Aliyyi'1-Azîm, de-mesidir.[892]
2. İkincisi:"Ben de Allah'tan başka tanrı olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve Rasûlü olduğuna şehadet ederim. Rab olarak Allah'ı, din olarak İslâm'ı Rasûl olarak da Muhammed'i kabul ettim." denilmesidir. Hz. Peygamber (s.a.) bunu okuyanın günahlarının bağışlanacağını haber vermiştir.[893]
3. Üçüncüsü: Müezzine icabetinden sonra Hz. Peygamber'e (s.a.) sa-lâvat okunmasıdır. Hz. Peygamber'e (s.a.) okunacak ve O'na ulaşacak sa-lavâtlann en mükemmeli, ümmetine kendisi için okumalarını öğrettiği îb-rahimî salâvattır. Bilgiçlik taslayanlar, her ne kadar bilgiçlik taslasalar da bundan daha mükemmel bir salâvat yoktur.
4. Dördüncüsü: Hz. Peygamber'e (s.a.) salâvattan sonra:
"Bu eksiksiz çağrının, vakti giren kılınacak namazın Rabbi olan Allah'ım! Muhammed'e vesileyi ve fazileti ihsan et ve O'nu vadettiğin Makâm-ı Mahmûd'a eriştir. Şüphesiz Sen vadinden caymazsın." demesidir.[894] Makâm-ı Mahmûd sözü el-Makâm el-Mahmûd şeklinde değil, yukarıda geçtiği gibi elif ve lâm (harf-i tarif) olmaksızın "Makâmen Mahmuden" şeklinde rivayet edilmiştir ve Hz. Peygamber'den (s.a.) böyle rivayeti sahihtir.[895]
5. Beşincisi: Bundan sonra kendisine dua edip Allah'ın fazlından, kereminden istemesidir. Çünkü bu kimsenin duası kabul edilir. Nitekim Sünen kitaplarında Hz. Peygamber'in (s.a.), "Dediklerini, yani müezzinlerin ezanda söylediklerini tekrarla, bunu bitirince Allah'tan iste, istediğin verilir." buyurduğu kayıtlıdır.[896]
İmam Ahmed kaydetmiştir. Hz. Peygamber (s.a.): "Kim müezzinin ezamnı işittiğinde:
'Bu eksiksiz davetin ve fayda veren namazın Rabbi olan Allah'ım, Muhammed'e salât eyle, kendisinden sonra bir daha gazap bulunmayan bir rıza ile razı ol.' derse, Allah duasını kabul eder."'[897]
Ümmü Seleme anlatıyor: Rasûlullah (s.a.) akşam ezanı okunurken:
"Allah'ım! İşte gecenin başlangıcı, gündüzün sonu ve müezzinlerin sesleri! Artık beni bağışla!" dememi öğretti. Bunu Tirmizî kaydetmiştir.[898]
Hâkim, Müstedrek'te Ebu Ümâme'den merfû olarak rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (s.a.) ezanı işittiğinde:
"Bu eksiksiz, icabet olunan davetin ve kendisinden ötürü dualara icabet olunan hak davetin ve takva kelimesinin Rabbi olan Allah'ım! Beni bu inanç üzere öldür, ona bağlı olarak yaşat, kıyamet günü amel yönünden bu inanca sahip salih kimselerden eyle!" derdi.[899]
Beyhakî bunu İbn Ömer'den mevkuf (yani onun sözü) olarak rivayet ediyor.
Hz. Peygamber'in (s.a.), kamet kelimesi okunurken: "Allah onu (namazı) kıldırsın ve devam ettirsin." dediği aktarılmıştır.[900]
Sünen'de Hz. Peygamber'in (s.a.) şöyle buyurduğu rivayet ediliyor:
"Ezan ile kamet arasında yapılan dua geri çevrilmez. Nasıl dua edelim, ey Allah'ın Rasûlü? dediler. Hz. Peygamber (s.a.) de: "Allah'tan, dünya ve âhirette afiyet vermesini isteyin." buyurdu. Hadis sahihtir.[901]
Yine aynı konuda Hz. Peygamber (s.a.) şöyle buyurmuştur: "İki vakit vardır. O vakitlerde göğün kapıları açılır ve dua edenin duası pek geri çevrilmez: Ezan okunduğunda ve Allah yolunda savaş için saf bağlandığında... [902]
Hz. Peygamber'in (s.a.) namaz içinde namazdan ayrıldıktan sonra okuduğu duaları, bayram namazları, cenaze ve küsûf namazlarında okuduğu duaları yukarıda genişçe geçti. Yine Hz. Peygamber'in (s.a.) güneş tutulduğunda, tutulma sona erinceye kadar Allah'ın zikrine sığınılmasını emrettiğini, küsûf namazında ayakta ellerini kaldırarak güneş tutulması geçinceye kadar tesbîhatta bulunduğunu, tehlil ve tekbir getirdiğini, hamd ve dua ettiğini yukarıda tafsilatıyla anlattık. Allah en iyi bilendir. [903]
[887] Buharı, 10/1.
[888] Bilindiği gibi dörtte iki çift vardır.
[889] Buharı, 10/8; Müslim, 378.
[890] Buharî, 10/7; Müslim, 383; İmam Mâlik, Muvatta', 1/67. Ebu Saîd el-Hudn den; Rasûlullah; "Ezanı işittiğinizde müezzinin dediklerini tekrarlayınız." buyurdu. Ayrıca Müslim, 383, Abdullah b. Amr b. Âs'tan. Müezzinin "Hayye ale's-salâ, Hayya ale'l-felâh" sözünü dinlerken "La havle ve lâ kuvvete illâ billah" denileceğini Müslim (385) Ömer b. Hattâb'dan, Şafiî de Müsned'inde (1/60) Muâviye'den rivayet etmiştir.
[891] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 2/400-401.
[892] Müellif burada "billah"tan sonra *'eI-Aliyyi'I-Azîm"i kendisi eklemiştir.
[893] Müslim, 386; Tirmizî, 210. Ebu Davud, Nesâî, İbn Mâce ve İbn Huzeyme (422) Sa'd b, Ebî Vakkas'tan: Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu: "Kim, müezzini işittiğinde: Ben de Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'İn O'nun kulu ve Rasûlü olduğuna
şehadet ederim. Rab olarak Allah'a Resul olarak Muhammed'e, din olarak İslâm'a razı oldum, derse, günahları bağışlanır."
[894] Hadis "Şüphesiz Sen va'dinden caymazsın" ilâvesiyle Beyhakî (Sünen, 1/410) tarafından kaydedilmiştir: Fakat Beyhakî bu ilâvede tek kalmış ve ilâvesi zayıf görülmüştür. Bu ilâveyi zikretmeksizin Buhari (10/8) ve dört Sünen sahibi hadisi Câbir b. Abdullah'tan rivayet etmişlerdir. Rivayette yukarıdaki duayı okuyanın kıyamet gününde Ra-sûlullah'ın şefaatine hak kazanacağı Rasûlullah'ın (s.a.) dilinden aktarılmıştır. Makâm-ı Mahmûd âyette (17/79) va'dedüen Makâm-ı Mahmûd'a atıftır. Âyetteki "Ola ki, umulur ki" sözü Allah Teâlâ için kullanıldığında, kesinlik ifade eder. Hadisin sonundaki ifadeden, sözkonusu duadan amacın Rasûlullah'ın (s.a.) şefaatine hak kazanmak olduğu anlaşılır.
[895] Hafız İbn Hacer Fethu'l-Bârî'de Makâm-ı Mahmûd'un Nesâî'nin rivayetinde elif-lâm ile marife olarak geldiğini, aynı şekilde İbn Huzeyme'nin Sahih "inde (420) geçtiğini, ayrıca îbn Hibbân, Tahâvî, Taberânî'mn (ed-Dua) ve Beyhakî'nin de rivayet ettiğini kaydeder.
[896] Ebu Davud, 524, Abdullah b. Amr b. Âs'tan. Senedi hasendir. İbn Hibbân (295) sahih, îbn Hacer, hasen görmüş ve Taberanî'nin Kiîabu'd-Dua'da rivayet ettiği hadisi şâhid olarak kaydetmiştir.
[897] Ahmed, Müsned , 3/337. Cabir b. Abdullah'tan. Senedinde zayıf bir râvi vardır, ve ayrıca tedhs sözkonusudur.
[898] Ebu Davud, 530; Tirmizî, 3583. "Garîb bir hadistir. Ancak bu senedle biliyoruz." sözüyle de hadisin zayıf olduğunu belirtmiştir. Hâkim (1/199) ise sahih görmüş, Zehe-bî de ona katılmıştır. Ama hata etmiştir.
[899] Senedindeki Ufeyr b. Ma'ân adlı râvi zayıftır. Ayrıca Beyhakî (Sünen, 1/411) müellifin zikrettiği gibi İbn Ömer'den mevkuf olarak rivayet etmiştir.
[900] Ebu Davud, 528. İbnü's-Sünnî, Amelü'l-Yevm ve'l-Leyle, s. 36.
[901] Hadisi bu lafzıyla Tirmizî, 3588, Enes b. Malik'ten. Aynı hadisi Hâkim, 1/198 Enes'-ten; Taberânî hem özet ve hem de mufassal olarak, Ebu Davud, 521; Tirmizî, 212
ve 3589; Ahmed b. Hanbel (3/155 ve 225) Yezîd b. Ebu Meryem yoluyla Enes'ten merfû olarak ve hadisin sonuna "...O halde dua ediniz" cümlesini ekleyerek, rivayet etmiştir. İsnadı sahihtir, tbn Huzeyme (427) ve İbn Hibbân (296) da sahih görmüşlerdir.
[902] Ebu Davud, 2540; Hâkim, 1/198. Ebu Hâzim yoluyla Sehl b. Sa'd anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.) buyurdu: "İki dua vardır ki jeddolunmaz ya da çok az reddolunur. Ezan okunurken ve savaşta, savaşanların birbirine girdiği anda yapılan dua." İsnadı ceyyiddir. İbn Hibbân (297, 298) da sahih görmüştür.
[903] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 2/402-405.