- Ey kervanbaşı !

Adsense kodları


Ey kervanbaşı !

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafız_32
Mon 25 October 2010, 12:11 pm GMT +0200
191. Ey kervanbaşı! Develer baştan başa sarhoş!

Fa'üatün, Fa'ilatiin, Pa'ilatün, FS'ilat
 (c.I, 387)

•Ey kervanbaşı; develere bak! Katar baştan başa sarhoş! Bey de sarhoş, hoca sarhoş, dost da sarhoş, yabancı da sarhoş!

•Ey bahçıvan! Gökgürültüsü şarkıcı oldu, bulut sakîliğe girişti. Bahçe de sarhoş, ova da sarhoş, gonca da sarhoş, diken de sarhoş! •

Ey gökyüzü; ne zamana kadar dönüp duracaksın? Unsurların dönüşünü seyret! Su da sarhoş, rüzgar da sarhoş, toprak da sarhoş, ateş de sarhoş!

•Görünüşte hal böyle! Ya iç yüzdeki hal?! Onu hiç sorma! Rüh da sarhoş,akıl da sarhoş, vehim de sarhoş, sırlar da sarhoş!

•Yürü, zorbalığı bırak! Toprak ol da toprağı gör! Her şeyi halk eden Allah'ın lutfu ile varlıkların hepsi de zerre zerre, her zerresi de sarhoş!

•Kış mevsiminde bağda bahçede sarhoş kalmadı!" dememek için bir müddet sarhoş bir halde hileci gözden gizlenmişti. Bahar yaklaşınca;

• 0 ağaçların kökleri gizlice şarap içmeğe koyuldular. Bir iki gün sabret bir uyansınlar, sarhoş bir halde kalksınlar da onları seyret!

• Sana birisi çarparsa, birisi ile kavgaya başlarsan sakın sarhoşların hallerinden, gidişinden, çarpışından incinme! Böyle bir çalgıcı bulundukça, sarhoş nasıl olur da düzgün yürüyebilir?

 

192. Aşk defterde, kitap sayfalarında yazılı değildir. Aşk, kendinde kendini bulmaktır.

Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilatün, FS'ilat
 (c.I, 395)

• Aşk üstünlükte, bilgide, defterde, kitap sayfalannda değildir! Halk dedikoduya düşmüştür. 0 yol da aşıkların yolu değildir!

• Aşk öyle bir nür ağacıdır ki, dalları ezelde, gökleri de ebeddedir. Bu ağaç ne arşa dayanır, ne de yeryüzüne! Bu ağacın gövdesi de yoktur!

• Biz aklı işten güçten attık. Hevesi de bir iyice dövdük. Çünkü bu ululuk şu akla, şu huylara layık değildir!

• Sende fanî güzellere karşı bir iştiyak, bir özlem var ya... Bil ki bu iştiyak senin için bir puttur. Sen kendinde kendini bulur da kendin sevgili olursan, sende özlem kalmaz.

 

193. îsteyen hep O'dur, biz gölgeler gibiyiz.

Mef'Olü, Fa'ilat, Mefa'îlü,
(c.I, 442)


•Aşıklara dostu araştırmak farzdır. Aşıkların coşkun akan bir sel gibi yüzleri, başlarını yerlere sürerek, taşlara vurarak dostun deresine vanncaya kadar koşması gerektir.

•Zaten dileyen, isteyen hep O'dur. Bizler gölgeler gibiyiz. Bizlerin konuşup güşmemiz, dedikodularımız hep dosta aittir. Fakat hakîkatte kendi kendinden bahseden, konuşan hep O'dur.

•Bazen akar su gibi, dostun deresine doğru çağlar, gideriz. Bazen de durgun gibi dostun testisinde haps olur kalırız.

•Bazen ateşin üstündeki güveç toprak tencere gibi kaynar dururuz, coşarız. ise birşeyler düşünerek fazla taşmayalım diye kepçe ile başımıza vurur. dostun huyu böyledir.

•Ne şaşılacak şeydir ki; nazla, işve ile seni eritir, zayıflatır, kıla döndürür de, yine sen, dostun bir kılına iki dünyayı bile vermezsin.

•Dostla oturmuşuz. Onunla bir aradayız da dosta; "Ey dost! Dost nerede?" diyee soruyoruz. Dostun mahallesindeyiz de gafletimizden; "Dost nerede? dost nerede?" deyip duruyoruz.

•Kötü, hoş olmayan kuruntular, uygunsuz düşünceler bizim gevşek tabiatımızdan meydana gelmededir. Bu, dostun huyu değildir.

 

194. Rüh ve beden.

Mefülü, Fa'ilat, Mefa'îlü, Fa'ilat
 (c.I, 454)

• Ruh geldi bedene girdi. Beden ruh tarafına gitmedi. Gerçekten de, okun uçup gittiği yere yay gitmez.

• Rüh bedenden uçup gitmek için çevikleşti. Sıçradı gitti. Şu hantal bedense toprağa, yere uzandı. Gökyüziine yükselmedi.

• Rüh balçıktan yapılmış evde, bedenin ev sahipliğini yaptı. Fakat bedeni, evi sevdi. Eve öyle bir bağlandı kaldı ki, ev sahibi ile beraber çıkıp gidemedi.

• Beden yeryüzünde öyle yapayalnız kaldı ki, bu hiç umulmazdı. Halbuki ruh şüphenin bile gidemediği bir yere gitti, ulaştı.

• Dünya dünya olalı her şeyin sonunun ayrılık olduğunu gör! Şu dünyada dünyaya gelip de gitmeyen kişiyi kim gördü?

• Bir gün ölüm gelir çatar, boğazını sıkar da şaşırır kalırsın. "Sanki habercı gelmedi. Sanki ölümün geleceğini sana söylemedi" dersin.

 

195. Her an sağdan soldan ilahî aşkın sesi geliyor.

Müfte'ilün, FS'iIat, Müfte'ilün, Fa'ilat
 (c.I, 463)

• Her an sağdan soldan ilahî aşkın sesi geliyor. Biz göklere yükseliyoruz. bizi kim seyretmek ister?

• Vaktiyle biz göklerde idik, meleklerle dostluk. Biz tezce yine oraya diyoruz. Zaten orası bizim şehrimizdir.

• Aslında biz, gökten de yüceyiz, melekten de üstünüz. Bizim konak yerimiz, kibriya (ululuk yeri) iken, ne diye biz göklerden de meleklerden de ileri geçrniyelim?

• Tertemiz ilahî inci nerede? Toprak alemi nerede? Ne maksatla o yüce menzilden aşağı indiniz? Denginizi bağlayın, yükünüzü yükleyin! Burası nasıl bir yerdir?

• Genç talih, bizim yarimiz. Sevgiliye can vermek de işimiz, gücümüz. Bizim kafilemizin başı, yol göstereni Hz. Muhammed Mustafa'dır.

• O'nun mübarek ay yüzünü görmeye, ay dayanamadı da ikiye bölündü. Ay ondan nür dilenen, onun niyazkar, adî bir kölesi iken, o talihe kavuştu.

• Sabah rüzgarının bu güzel kokusu onun mübarek saçlarının büklümünden geliyor. Bu hayalin parıltısı, kuşluk güneşine benzeyen cemalindendir.

• Sen bizim gönlümüze bak da, her an ayın ikiye bölünmesini seyret! gözünü onun bakışından ayırıyor da, ne diye öte yana bakıyorsun?

• Halk su kuşları gibi can denizinden doğmuşlardır. 0 denizden doğup gelen kuş, burada nasıl yerleşir? Nasıl konak tutar?

• Aslında biz hepimiz can denizinin içindeyiz ve Hakk'ın huzurundayız. öyle olmasa, gönül denizinden birbiri ardınca dalgalar gelir miydi? Biz, bu manevî zevkleri duyabilir miydik?

• Elest dalgası, "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" nidası geldi. Şu beden misi rüh için hazırlandı. Derken zamanı gelip de gemi kırılıp parçalanınca, artık buluşma, sevgiliye kavuşma çağı gelir.

• Buluşma, kavuşma çağı nedir? Haşr olma, ölümsüzlüğe erme çağıdır. Hakk'ın lütuf ve ihsan çağı, safa içinde safa çağıdır.

• Bu gördüğünüz insan, bu resim, bu şekil kimdir? Bu padişah, bu bey kimdir? Bu ihtiyar akıl nedir? Bütün bunlar birinin, gizli sevgilinin yüz örtüleridir.

• Örtüleri açmanın, sevgiliyi bulmanın çaresi bu çeşit coşuşlar, köpürüşler, heyecanlardır. Bu tatlı duyguların, bu mana suyunun çeşmesi sizin başınızın ve gönül gözünüzün içindedir.

• Size göre, başınızda hiç böyle bir şey yok! Fakat aslında sizin iki başınız vardır. Birisi yerden gelen görünen şu toprak başı, birisi de gökten gelen ve görünmeyen tertemiz manevî baş!

• Senin şu görünen başın, öbür gizli başından meydana gelmiş. Bunu bilesin, anlayasın diye nice tertemiz başlar, toprağın ayağına dökülüp saçılmış, toprağa karışmıştır.

• Asıl olan baş, gizli, görünmüyor da ona uyan baş ortada... Bil ki, şu dünyanın ötesinde, sonsuz, sonu gelmeyen bir alem vardır.

 

196. 0 söze gelmeyeni, kelimelerle açıklamaya
 imkan olmayanı anlatmaya çalışmayayım.

Fe'ilStün, MefS'ilün, Fe'ilat
 (c.I, 501)

• Sevgilim, içeriye gel! Sensiz zevkin tadı yok! Acaba dünyada seni görüp de, güzelliğine hayran olmayan, sana kul köle olmayan bir kimse var mıdır?

• Ey hem canımıza, hem de bedenimize can veren aziz varlık! Sen can gibi  pek gizlisin ama aslında gizli de değilsin.

• Sen nereye el koysan orası candır. Fakat cana el koymak kolay değildir.

• İbadetlerle, iyiliklerle, bedende tertemiz, lekesiz, saf bir hale gelen can, sevgiliye ayna tutan olmuş, hatta kendisi sevgiliye ayna olmuştur.

• Ben pek fazla mest oldum. Korkuyorıım, sözlerime dolaşacak meydan Kalrnayacak.

 • En iyisi sen elini ağzıma koy da, o söze gelmeyeni. kelimelerle açıklamaya imkan olmayanı anlatmaya çalışmıyayım.

 

197. Uyku bu gece aşkın pençesine düştü de hayli acılar çekti.

Fe'ilatiin, Mefa'ilün, Fe'ilat
 (c.1, 500)

•  Bu gece uyku gönlümü yaralı, perişan, harap görünce gözden de baştan da kaçtı, gitti.

•  Zavallı uyku, bu gece aşkın pençesine düştü de hayli acılar çekti, ızdıraplar duydu. Sonunda dayanamadı, kaçtı gitti.

•  Aşk timsah gibi ağzını açınca uyku balık gibi suya daldı, kaçtı gitti.

•  Uyku düşmanını böyle insafsız, merhametsiz görünce acele acele kaçtı gitti.

• Bizim ay yüzlü sevgilimiz de karanlık gecede gönlümüze doğunca, uyku, güneşin önünden kaçan gölge gibi kaçtı gitti.

• Aşk uykuya bir soru sordu. Fakat uyku bu ince soruya cevap veremedi.aciz kaldı da kaçtı gitti.

• Uyku kendisine soru soran aşkı hapsetmek istedi. Altı yönden de kapıları kapattı. Fakat Allah aşka acıdı da, kapı açtı, onu kurtardı.

 

198. 0, bir köşeye çekilmiş gizlenmiş, dünya ise onun mesti olmuş.

Müfte'ilün, Müfte'ilün, Fa'ilat
 (c.1, 503)

 

 • Kalk, bugün dünya bizim. Can da bizim, cihan da bizim. Sakî de bugün  bizim misafirimizdir.

• Hz. Yusuf, gönül Mısır'ımıza padişah oldu. Bu şeref bize yetmez mi?

• Kalk, cana da, cihana da lutfu ile keremi ile emirler veren büyük padişah bugün bizim emrimizdedir.

• Ay da, zühre yıldızı da bizim neşemizi gördüler de def çalmaya başladılar.  Can bülbülü ise, gül bahçemizin güzelliğine hayran olmuş, mest olmuş, kendini kaybetmiş.

• Can ve gönül memleketinin padişahı geldi. Bizim perişan canımızda, perişan gönlümüzde yer aldı.

• Gelip bu can evinin bir köşesinde gizlenen kim? Şeker kamışlığımızı ona bağışladığımızı söyle!

• 0 bir köşeye çekilmiş, gizlenmiş. Dünya ise onun mesti olmuş, 0 bizim  Hızır 'ımızdır, 0 bizim ab-ı hayatımızdır.

• 0 yemekteki tuz, bedendeki can gibi herşeyden, herkesten açıkça görülmede, hissedilmede; böyle olduğu halde yine de gizli kalmada.

• Görünen o değil, zaten her şeyi 0 yarattığı için, onu kendimizde hissettiğimiz zaman herkes, herşey biziz, herşey bizden ibarettir.

• O'nun varlığını anlatmak için bundan fazla belge gösterme, burhandan bahsetme. Çünkü bizim delilimiz, burhanımız süküt alemindedir, o alemden görünür.

 

199. Aklını başına al da kendi varlığından kurtul, varlıktan, benlikten beter bir suç yoktur.

Fe'ilatün, Mefa'ilün, Fe'ilat
(c,1,498 )

• Aşk manevî devletten, Allah'ın lütfundan, yardımından, gönül ferahlığından yolunda yürümekten başka birşey değildir.

• Büyük imamlardan Ebu Hanife hazretleri aşktan bahsetmedi. Şafıî hazretleride aşkı açıklamadı. Bir rivayette bulunmadı.

• Din ilmindeki; "Bu caizdir, bu caiz değildir!" münakaşasının bir sonu yoktur.. Aşıkların ilmine ise bir son yoktur!

• Kimi dertli, kederli, asık suratlı görürsen bil ki, o aşk şehrinde doğmamıştır.aşık değildir. 

• Ezelden haberi olmayan kimse aşk yolunda acemidir. Bu yola yeni düşmüştür.

• Aklını başına al da, kendi varlığından kurtul, yok ol yok! Çünkü senin varlığından beter bir suç, bir cinayet yoktur!

• Sürücü güdücü olma! Yani yüksek mevkiye, yüksek makama, başkanlığa heves etme! Sürüde, halk arasında kal! Yüksek mevkide bulunmak baş belasından başka birşey değildir.