- Evliliğe giden yolda eş mi önemli eşya mı

Adsense kodları


Evliliğe giden yolda eş mi önemli eşya mı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Wed 5 October 2011, 11:05 am GMT +0200
EVLİLİĞE GİDEN YOLDA “EŞ” Mİ ÖNEMLİ “EŞYA” MI?

Haziran 2009 45.SAYI

Evlilik hazırlığı geleneklerin en yoğun ve olmazsa olmaz biçimde yaşandığı bir dönem. Ancak bütün gelenekler eksiksiz biçimde yerine getirilmeye çalışılırken evden, eşyadan konuşulduğu kadar eş adayının gerçekten doğru kişi olup olmadığı, hangi huylarına ne kadar sabır gösterilebileceği, hangi özelliklerinin yuvalarını kavi kılacağı pek de tartılmaz. Damadın işi gücü yerinde, yüzüne bakılacak biriyse; gelin adayı becerikli, oturup kalkmayı bilen, ev işlerini döndürebilecek gibiyse tamamdır. Nasılsa nikahta keramet var, evlenince birbirlerini tanıyıp severler diye düşünülür. Peki bu ne kadar doğru? Evlilik yolunda işin maddi boyutunun bu kadar öne çıkması evlilik hayatını nasıl etkiler? Biz de evlilik aşamasında sorulması gereken bu en kritik soruya dikkat çekmek, evlenirken “eş mi önemli eşya mı?” diye sormak istedik.

Genç kızın ve delikanlının evlilik çağı gelmiştir. Bir vesile aileler ya da gençler birbirini bulur. Usulünce kız istenir. Yüzükler takılır. Derken hazırlıklar hız kazanır nişan telaşı, bohça koşturmacası, düğün organizasyonu birbirini izler. Tüm bu süreçte aileler kimi zaman anlaşmazlığa düşer. Sık sık bir araya gelip çözüm bulmaya çalışır. Tarafları sıkıntıya düşüren konular genellikle yeni evlilerin nerede ya da kiminle beraber oturacağı, nişanın salonda mı evde aile arasında mı olacağı, mobilya takımının modeli, rengi, halılar ve perdelerin neden falan mağazadan değil de filan yerden alındığı, kimin ne takı takacağı olur.

Aileler kadar evlenecek çiftler de nişanlılık döneminde sıklıkla bu konularda karşı karşıya gelirler. Ancak kuracakları yuvanın uzun ömürlü olması için nelere dikkat etmeleri gerektiği, hangi huy ve alışkanlıklarının ilerde problemlere yol açacağı ve bu problemleri aşmak için birbirlerine nasıl davranmalarının uygun olacağına dair uzun boylu konuşmazlar. Bir problem yaşanmadığı sürece de ne kişilik çatışmaları ne huy ve ne de alışkanlıklar gündeme gelir. Evet sabahlara kadar telefonlarda konuşulur, sevgi sözcükleri fısıldanır, evliliğe dair hayaller bıkmadan usanmadan anlatılır. Ama asıl söylenmesi gerekenler söylenmez.

İDEALLER YÜKSEK İSE EŞYA TEFERRUATTIR

Evden, eşyadan konuşulduğu kadar eş adayının gerçekten doğru kişi olup olmadığı, hangi huylarına ne kadar sabır gösterilebileceği, hangi özelliklerinin yuvalarını kavi kılacağı tartılmaz. Sözgelimi Allah korkusu var mıdır? Dindarlıktan anladığı cumadan cumaya gitmek midir? Yoksa Ramazan Müslümanı mıdır? Kimi aileler bu konular üzerinde hassasiyetle dursalar da pek çok aile için görüntüden ibaret bir Müslümanlık ikna edici olur. Damat adayının aldığı nişan yüzüğündeki pırlantanın kıratı, sahip olduğu evin metrekaresi ya da arabasının markası; gelin hanımın mesleği, ailesinin varlığı ne yazık ki artık çok daha itibar edilen ölçüler.

Psikolog Farika Teymur Artır’a göre kişinin idealleri ne kadar yüksekse ihtiyaçlara verilen önem de ona göre değişiklik gösterir. Bu durum bireyden bireye de değişir. Eş mi eşya mı derken eş önem vermiyorsa tabi ki eşya ikinci derecede kalır. Eş önem veriyorsa o zaman sorunlar çıkacaktır. Dört yıllık evli olan Zeynep Sevde Paksu ise “Evlilik bir ticaret, mantık ya da maddi terimlerle açıklanabilecek bir kurum değil. Tam anlamıyla bir gönül birliği” diyerek esas olanın o gönül birliğini sağlamak olduğuna dikkat çekiyor.

DENGEYİ BULMAK LAZIM!

“Eş mi eşya mı?” şeklinde bir seçime gitmek yerine her iki konuda da ölçülü davranmak gerektiğinin altını çizen Psikolog Farika Teymur Artır, “Ailenin çevresiyle uyumu önemli değil’ dersek de yanlış olur. Dengeyi bulmak lazım. Bir bayan evinin güzelliğinden hoşlanır. Arkadaşlarının yanında ihtiyaçlarının karşılanmış olması onu rahatlatır. En azından çevresindeki kişilerin ortalama yaşam düzeyi kadar ihtiyaçları sağlanmış olmalıdır” diyerek eşyanın da tümden görmezden gelinmemesi gerektiğini söylüyor.

Artır’a göre eşya söz konusu olunca her şeyin birdenbire sağlanması konusunda ailelerin telaşı veya gençlerin bu yönde yönlendirilmesi ailenin tecrübesiyle, gelişim özellikleriyle ve durumuyla ilgili. “Evlilik sürecinde ‘eşya’ya gereken önemi gerektiği kadar veren aileler de var ama bu her zaman az olmuştur” diyen Artır’a karşılık Yazar Zeynep Sevde Paksu, evlilik söz konusu olduğunda “maddi” kriterlerin daha çok öne çıktığına işaret ediyor. Belki de en doğrusu maddi ve manevi anlamda “hayırlı” olanı isteyerek evlilik yoluna çıkmak. Zira, huzurlu, sağlık ve neşe içinde yaşanan bir yuva ne parayla sağlanabiliyor, ne evlilik okuluyla…

SİZCE EVLENİRKEN ÖNCELİKLER NE OLMALI? EV Mİ EŞ Mİ?
ZEYNEP SEVDE PAKSU (YAZAR)

Evlilik bir ticaret, mantık ya da maddi terimlerle açıklanabilecek bir kurum değil. Tam anlamıyla bir gönül birliği. İlla ki sırılsıklam bir aşktan bahsetmiyorum ama gerçekten birbirlerini seviyorlarsa, ya da sevme potansiyeli taşıyorsa iki taraf evlilik gibi ciddi bir kurumun kapısını aralamalı. Çünkü evlilik çok ama çok zor. Hele de günümüzde. Sevgi, saygı olduktan sonra ev de gelir araba da gelir, iş de...

AHLAKİ GELİŞİME NE KADAR ÖNEM VERİLİRSE İHTİYAÇLAR KONUSUNDA DAHA
DENGELİ OLUNUR

FARİKA TEYMUR ARTIR (PSİKOLOG)

İnsan temel ihtiyaçlarıyla bir bütün. Tabi ki yaşanılan mekan, ev ve eşyalar önemli, insanın ihtiyaçlarının karşılanması gerekiyor. Bunları olması gerektiği yerde tutmak lazım. “İki gönül bir olunca samanlık seyran olur” sözünün pratikte çok fazla karşılığını göremiyoruz. Kişinin idealleri ne kadar yüksekse ihtiyaçlara verilen önem de ona göre değişiklik gösterir. Bu durum bireyden bireye de değişir. “Eş mi eşya mı?” derken eş önem vermiyorsa tabi ki eşya ikinci derecede kalır. Eş önem veriyorsa o zaman sorunlar çıkacaktır.

Ailelerin çocuklarını iyi tanıması lazım. Aileler uyum ve denklik noktasında kendilerine düşeni yapmak durumundalar. Burada kuşaktan kuşağa aktarılan bir model var. Bunları çok fazla değiştiremiyoruz. Bunlar zaman içinde gelişiyor. Ama tüketici bir toplum haline gelince insanların bakış açıları da değişiyor.

İnsanların birinci derecede ihtiyaçları nedir? Manevi ihtiyaçlara önem verildiği zaman eşyaya olan ihtiyaç da somuttan soyuta geçecektir. Tabi bu eğitimle ve ahlak gelişimiyle alakalı olan bir şey. Eğitim derken burada sadece okul eğitimini kastetmiyorum. Manevi eğitim, ahlaki eğitim… İdeallerin, fikirlerin geliştirilmesi gerekir. Geleneklerin doğru anlaşılması ve geliştirilmesi de hem ahlaki, hem manevi eğitimle alakalı. Anadolu’da öyle aileler var ki bahsettiğimiz ideallere daha çok önem veriyorlar. Onlar da altın gibi; bir ton altın cevheri içinden on gram altın çıkar ya, o kadar az. Ailelerin kendilerini geliştirmeleriyle alakalı bir durum. Bu anlamda evlilik okullarında işlenen konular da çok önemli. Evlilik okullarında sadece iletişim ve sorunlar üzerine yoğunlaşılırsa bunun geliştirici özelliği de bir yere kadar olacaktır. Ama bahsettiğimiz manevi değerlere, ahlaki gelişime, karakter eğitimine ne kadar önem verilirse bir ailenin ihtiyaçları konusunda bireyler daha dengeli tutumlar içine girerler.

Hilal ARSLAN