neslinur
Mon 12 July 2010, 04:19 pm GMT +0200
Evlendirme:
Âlimlerin, yukarıdaçıkardıklarıkaydettiğimiz hükümlerden biri deaynı âyetten evlendirme ilealâkalıdır. Âyette geçen"Onlarınişlerini düzeltmek hayırlıdır" tâbirinden, ayrıca, velînin yetimi evlendirme hakkı da bulunduğu ifâde edilmiştir.
Ancak, bu hak, yetimle arasında neseben bağ bulunan velîye tanınmıştır. Bu bağdan yoksun olan vasî, sırf "vasilik" sıfatıyla evlendirme yetkisine sahip olamaz. Sâdece kadı, âyetin zahirine göre, "salâh üzere" olmak kaydıyla evlendirme ve malından tasarruf yetkisine sahip görülmüştür.[371]
Aynı mânâ"eğer onlarlabir arada yaşarsanız" ibaresinden de çıkarılarak, velînin yetimi evlendirme selâhiyeti ve onun, bu mes'ele-siyle meşgul olma vazifesi te'kîd edilmiş olmaktadır. "Zira" denmektedir, oğlansa kızıyla, kızsa oğullarından biriyle evlendirmek suretiyle, velî, yetimi, kendisiyle ve ailesiyle beraber kılmış, yetim de onlara karışmış olur. Ancak ister velî, bizzat evlensin, isterse yakınıyla evlendirsin her halükârda bu muamele "yetimin
ıslâhı" şartıyla mukayyeddir.[372]
Bu mes'eleyi ehemmiyetine binâen, Nisa Sûresinde tekrar ele alan Kur'ân-ı Kerim, bilhassa velînin yetimle şahsen evlenmesi durumunda, yetimin bir haksızlığa uğratılmamasına dikkat çeker ve şöyle der: .
"Eğer velîsi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekle onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız onlarla değil, hoşunuza giden başka kadınlarla iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz."[373]
Kur'ân-ı Kerim, mağdur edilebilecek durumda olan güçsüzlerin mes'eleleri üzerinde fazlaca durur ve dikkatleri onlar üzerine çekerek mağduriyetlerini önleyici prensipler koyar. Bu maksadla, yetim kadın ve erkeklerin mağdur edilmemeleri için, yukarıda kaydedilen âyetlere[374] tekrar bir atıf daha yapılır:
"Senden kadınlar hakkında fetva isterler. De ki: Onlara dâir fetvayı size Allah veriyor: Bu fetva, kendilerine yazılan şeyi vermediğiniz ve kendileriyle evlenmeyi arzuladığınız yetim kadınlara ve bir de zavallı çocuklara ve yetimlere doğrulukla bakmanız hususunda Kitab'da size okunandır. Ne iyilik yaparsanız, şüphesiz Allah onu bilir."[375]
Erken evlendirme: Yukarıda kaydedilen âyetler, ister kadın, ister ekek olsun, yetimlerin bilhassa evlendirilmeleri ile alâkalanmakta ve bu mes'ele ile ilgili hükümler getirmektedir. Âyetler, ifâde ettikleri sarihfikhî hükümlerden başka, erkek ve kız, gençlerin erken evlendirilmelerine dâir cevazı, hattâ cevazın ötesinde tavsiye Ve teşviki de tazamraun etmektedir. Nitekim, bu mes'ele üzerinde Hz. Peygamber (a.s.m.) de sarih olarak ısrarla durur ve "mümkün mertebe erken evlendirme" prensibini vazeder:
"Kimin bir çocuğu olursa, güzel bir isim koysun ve en iyi şekilde terbiye etsin. Bulûğa erince de derhal evlendirsin. Bulûğa erdiği halde evlendirmez ve delikanlı da bir günah işleyecek olursa, bundan hâsıl olacak günah babaya da terettüp eder."[376]
Ashâb'tan mervî örneklerden başka, bizzat Kur'ân-ı Kerîm, sâdece oğlan tarafının değil, kız tarafının da münâsib aday arayıp, teklif etme prensibine yer verir: Bâzı müfessirlerce Şuayb (aleyhisselâm) olduğu ileri sürülmüş olan ve fakat Kur'ân'da ismi zikredilmeyen Medyenli kız babası, Hz. Musa'ya şu teklifi yapar:
"Bana sekiz yıl çalışmana karşılık bu iki kızımdan birini sana nikahlamak istiyorum.[377]
Cemiyetimizde örfleşmemiş bu Kur'ânî irşadın, en azından bilinmesinde fayda vardır.[378]
Âlimlerin, yukarıdaçıkardıklarıkaydettiğimiz hükümlerden biri deaynı âyetten evlendirme ilealâkalıdır. Âyette geçen"Onlarınişlerini düzeltmek hayırlıdır" tâbirinden, ayrıca, velînin yetimi evlendirme hakkı da bulunduğu ifâde edilmiştir.
Ancak, bu hak, yetimle arasında neseben bağ bulunan velîye tanınmıştır. Bu bağdan yoksun olan vasî, sırf "vasilik" sıfatıyla evlendirme yetkisine sahip olamaz. Sâdece kadı, âyetin zahirine göre, "salâh üzere" olmak kaydıyla evlendirme ve malından tasarruf yetkisine sahip görülmüştür.[371]
Aynı mânâ"eğer onlarlabir arada yaşarsanız" ibaresinden de çıkarılarak, velînin yetimi evlendirme selâhiyeti ve onun, bu mes'ele-siyle meşgul olma vazifesi te'kîd edilmiş olmaktadır. "Zira" denmektedir, oğlansa kızıyla, kızsa oğullarından biriyle evlendirmek suretiyle, velî, yetimi, kendisiyle ve ailesiyle beraber kılmış, yetim de onlara karışmış olur. Ancak ister velî, bizzat evlensin, isterse yakınıyla evlendirsin her halükârda bu muamele "yetimin
ıslâhı" şartıyla mukayyeddir.[372]
Bu mes'eleyi ehemmiyetine binâen, Nisa Sûresinde tekrar ele alan Kur'ân-ı Kerim, bilhassa velînin yetimle şahsen evlenmesi durumunda, yetimin bir haksızlığa uğratılmamasına dikkat çeker ve şöyle der: .
"Eğer velîsi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekle onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız onlarla değil, hoşunuza giden başka kadınlarla iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz."[373]
Kur'ân-ı Kerim, mağdur edilebilecek durumda olan güçsüzlerin mes'eleleri üzerinde fazlaca durur ve dikkatleri onlar üzerine çekerek mağduriyetlerini önleyici prensipler koyar. Bu maksadla, yetim kadın ve erkeklerin mağdur edilmemeleri için, yukarıda kaydedilen âyetlere[374] tekrar bir atıf daha yapılır:
"Senden kadınlar hakkında fetva isterler. De ki: Onlara dâir fetvayı size Allah veriyor: Bu fetva, kendilerine yazılan şeyi vermediğiniz ve kendileriyle evlenmeyi arzuladığınız yetim kadınlara ve bir de zavallı çocuklara ve yetimlere doğrulukla bakmanız hususunda Kitab'da size okunandır. Ne iyilik yaparsanız, şüphesiz Allah onu bilir."[375]
Erken evlendirme: Yukarıda kaydedilen âyetler, ister kadın, ister ekek olsun, yetimlerin bilhassa evlendirilmeleri ile alâkalanmakta ve bu mes'ele ile ilgili hükümler getirmektedir. Âyetler, ifâde ettikleri sarihfikhî hükümlerden başka, erkek ve kız, gençlerin erken evlendirilmelerine dâir cevazı, hattâ cevazın ötesinde tavsiye Ve teşviki de tazamraun etmektedir. Nitekim, bu mes'ele üzerinde Hz. Peygamber (a.s.m.) de sarih olarak ısrarla durur ve "mümkün mertebe erken evlendirme" prensibini vazeder:
"Kimin bir çocuğu olursa, güzel bir isim koysun ve en iyi şekilde terbiye etsin. Bulûğa erince de derhal evlendirsin. Bulûğa erdiği halde evlendirmez ve delikanlı da bir günah işleyecek olursa, bundan hâsıl olacak günah babaya da terettüp eder."[376]
Ashâb'tan mervî örneklerden başka, bizzat Kur'ân-ı Kerîm, sâdece oğlan tarafının değil, kız tarafının da münâsib aday arayıp, teklif etme prensibine yer verir: Bâzı müfessirlerce Şuayb (aleyhisselâm) olduğu ileri sürülmüş olan ve fakat Kur'ân'da ismi zikredilmeyen Medyenli kız babası, Hz. Musa'ya şu teklifi yapar:
"Bana sekiz yıl çalışmana karşılık bu iki kızımdan birini sana nikahlamak istiyorum.[377]
Cemiyetimizde örfleşmemiş bu Kur'ânî irşadın, en azından bilinmesinde fayda vardır.[378]