- Eti Yenilir Hayvanı Kesmede Vacib ve Müstehab Olan Hususlar

Adsense kodları


Eti Yenilir Hayvanı Kesmede Vacib ve Müstehab Olan Hususlar

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
neslinur
Tue 27 July 2010, 04:16 am GMT +0200
Eti Yenilir Hayvanı Kesmede Vacib ve Müstehab Olan Hususlar
 

İslâm, eti yenilen hayvanları kesmeyi şahısların arzu ve mantığına bırakmamış, bunun için birtakım vacibler, sünnetler ve istihbablar koymuş ve onu meşru bir çerçeve içine almıştır.

Önce her canlıya, özellikle etinden, yününden, kılından ve tüyünden, sonra da sütünden yararlandığımız davarlar Allah'ın insanlara sunduğu en güzel nimetlerden biridir. O halde bu güzel nimetlerden yararlanırken Allah'ı unutmamamız, Onun yüce ismini anmamız gerekir.

Sonra *da hayvanlara karşı şefkatli ve merhametli davranmamız emredilmiştir. O bakımdan keseceğimiz hayvanı incitmeden usulca kesim yerine götürmemiz ve yine şefkatle yere yatırmamız ve keskin bir bıçakla önce iki şah damarını ve yemek borusuyla nefes borusunu kesmemiz ve kanının iyice akmasını, hayvanın hareketsiz kalmasını beklememiz ve arkasından boyun kemiğini bağlantı yerinden ayırıp başını kesmemiz emir ve tavsiye edilmiştir.

Ve bu konuda en önemli olanı da hayvanı Allah'tan başkasının adını anarak kesmenin haram ve büyük günah, şirk olduğunu bilmemiz ve başka isimle kesilen bir hayvanın etinin haram olup yenilmeyeceğini hatırımızdan çıkarmamamız gerekir. O bakımdan müslüman ve kitap ehli dışında kalanların kestiği hayvan yenilmez haramdır. Kitap ehli ise, Allah'a ve semavi bir dine inandıkları için kestikleri hayvan yenilir. Meğer ki, kitap ehli hayvan keserken İsa veya Meryem adını anarak kesmiş olurlarsa, o taktirde kestikleri hayvan yenilmez. Bu da ancak kesin belgeyle veya müslüman kimselerin kulaklarıyla duymalarıyla belirgin olur. Belge ve duyma yoksa, kestiklerim yememizde bir sakınca yoktur. [146]

 

Konuyla İlgili Hadisler
 

İmam Ali b. Ebi Talih (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen, Peygamber (a.s.) Efendimizin şöyle buyurduğunu duymuştur: "Allah'tan başkası için (başkası adına) hayvan kesene Allah lanet etmiştir. Bir cinayet, fesat işleyen kimseyi (ilahi hududun onun hakkında uygulanmaması için)  alıp koruyan,  evinde barındıran kimseye de Allah lanet etmiştir. Ana-babasma lanet eden kimseye de Allah lanet etmiştir. Arazi üzerine bırakılan işaret ve ardayı, sınır ve hududu (başkasının hakkında tecavüz etmek için) değiştiren kimseye de Allah lanet etmiştir." [147]

Hz. Aişe (r.a.) dan yapılan rivayette, adı geçen şu bilgiyi vermiştir: "Bir kavim gelip Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'den şunu sordular:

-Ya Resûlallah! Doğrusu bir kavim bize et getiriyorlar. Ancak biz kestikleri o hayvan üzerine Allah'ın ismini anıp anmadıklarını bilemiyoruz?

Bunun üzerine Resûlüllah (a.s.) Efendimiz onlara şu cevabı verdi:

-Siz kendiniz o et üzerine Allah'ın ismini anınız ve öylece yeyiniz.

Râvi diyor ki, o hayvan kesip et getiren kavim henüz İslama yeni girmiş bulunuyorlardı. Küfürden daha yeni kurtulmuş idiler. [148]

Bu hadis, tasarruf ve efal sıhhat ve selâmet hali üzerine hamledilir. Meğer ki onun fesadına delalet eden bir delil mevcud olsun. O taktirde sıhhat ve selamete hamledilmez, inceliğini yansıtıyor.

îbn Ka'b b. Mâlik-'den, o da babasından rivayet etmiştir: "Babamların bir tepe yarığında otlamakta olan davarları bulunuyordu. Bizim o davarlardan bir koyunun ölmek üzere olduğunu gören bir cariye bir taşı kırıp keskin tarafıyla o koyunu kesiverdi. Bunun üzerine babam, onlara: "Resûlüllah (a.s.) efendimiz'den ben bunu sormadan veya birini gönderip Resûlüllah (a.s.) bunu yememizi emretmeden sakın yemeyin" diyerek  tenbihte   bulundu.   Sonra   gidip   Resûlüllah   (a.s.) Efendimiz'den sordu. O da ona o koyunu yemesini emretti." [149]                     

Zeyd b. Sabit (r.a.) den yapılan rivayete göre, bir kurt bir koyunu ısırdı. Bu sebeple o koyunu keskin çakmak taşıyla kestiler.   Bunun  üzerine   Resûlüllah   (a.s.)   Efendimiz:  "O koyundan yemeleri için onlara ruhsat verdi." [150]

Adiy b. Hatim (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen şöyle haber vermiştir: Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'e dedim ki: "Ya Resûlallah! Doğrusu biz avcılık yapıyoruz. Ama bıçak bulamıyoruz, sadece değneğin uzunlamasına bölünmüş kesici parçasıyla veya keskin bir taşla avı kesiyoruz?" Efendimiz şu cevabı verdi: "Kanı istediğin şeyle akıt ve Allah ismini onun üzerine an." [151]

Râfi b. Hudâc (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen, Resûlüllah'a (a.s.) şöyle demiştir:

-Ya Resûlallah! Yarın düşman ile karşılaşabiliriz. Oysa yanımızda bıçak yoktur. (İhtiyaç duyar da bir av hayvanı yakalarsak onu nasıl, ne ile kesebiliriz?)

Resûlüllah (a.s.) ona şöyle buyurdu:

-Kan akıtacak şeylerle ve üzerine Allah ismi anılanı yeyiniz. Yeter ki (alet olarak kullanacağınız şey) diş ve tırnak olmasın. Ve ben size bundan haber vereceğim: Dişe gelince, o kemiktir. Tırnak ise o Habeşlilerin kesme aletidir," [152]

Şeddad b. Evs (r.a.) den yapılan rivayette, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğu adı geçen tarafından bildirilmiştir:

"Allah (c.c.) şüphesiz ki her şey üzerine ihsan (iyilik, şefkat, merhamet) yazmıştır. Artık siz öldürdüğünüz zaman öldürmeyi de güzel, uygun biçimde yapın. Bir hayvanı kestiğiniz zaman kesmeyi güzel ve uygun yerine getirin, sizden her biri bu işi yaparken bıçağının ağzını iyice bilesin ve kestiği hayvanı (eziyet etmeden) rahat bir ölüme kavuştursun." [153]

İbn Ömer (r.a.) den yapılan rivayette, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, bıçakların keskinlenmesini ve kesilecek hayvandan bunun gizlenmesini emretti ve sonra şöyle buyurdu: "Sizden biri hayvan keseceği zaman kesmekte acele davransın," [154]

Hüreyre (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen şöyle demiştir: "Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, Budayl b. Verka1 el-Huzâi'yî» siyahı bozluğuna galip renkte olan bir erkek deve üzerinde Mina'daki tepelerin arasında duyuruda bulunmak üzere gönderdi. O da şöyle buyuruda bulundu: Haberiniz olsun ki, şer'i kesmek, boğazda ve göğsün boyunla birleştiği yerde gerçekleşir.  Canın çabuk çıkmasında  acele  etmeyin.  Mina günleri yeme, içme ve adamın eşiyle sevişeceği günlerdir." [155]

İbn Abbas (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen şöyle demiştir: "Resûlülîah (a.s.) Efendimiz şerîta-i şeytanı men'etti." [156]

Şerita-i şeytan'dan maksat, şah damarları tamamen kesilmeden, kesme işi sona ermeden derisini yüzmeye başlamaktır.

Aynı hadis Ebû Hüreyre (r.a,) den de rivayet edilmiştir.

Ebâ'l-Uşrâ'dan, o da babasından rivayet etmiştir. Babası şöyle demiştir: "Ya Resûlallah! Şer'i kesme ancak boğaz ve göğsün baş ile birleştiği kısımda olur, değil mi?" diye sordum. Efendimiz şu cevabı verdi: "Onun uyluğuna bile (bıçak) vurup (yaralasan veya yarsan) yine de sana yeter." [157]

Rafi b. Hâdic (r.a.) den yapılan rivayette, adı geçen şöyle dedi: "Bir sefer (yolcuhık)ta Resûlüllah (a.s.) Efendimizle beraber bulunuyorduk. Derken kavmin develerinden bir deve kaçtı. Yanlarında (onun ardına düşüp yakalamak için) at bulunmuyordu. O sebeple bir adam ok atıp deveye isabet ettirdi ve deve olduğu yerde kaldı. Bunun üzerine Resûlüllah (a.s.) Efendimiz şöyle buyurdu: "Şüphesiz bu hayvanların da vahşi (yabani) hayvanlar gibi yabani ve garip halleri vardır." [158]

 
Müctehidlerin İstidlal ve İhticacları
 

a) Hanefilere göre, hayvanı kesme fiili, şah damarları ile nefes ve yemek borusunun kesilmesiyle gerçekleşir. Buna şer'i kesme denilir.

Müslümanın ve bir de kitap ehli olan yahudi ve hıristiyanların -bunlar ister zimmi, ister harbi olsunlar- kestiği hayvan helâl olur ve yenilir. Kur'an'da bu hüküm şöyle beyan edilmektedir: "Yetişerek şadtma uygun kestiğiniz müstesna..." [159]. Bu âyetle müslümanlara hitap edilmekte ve bir yerden yuvarlanıp ölmek üzere bulunan bir hayvana diri yetişildiği taktirde kesilmesiyle helâl olacağı, aksi halde"'o vaziyette ölecek olursa haram olacağı bildirilmektedir.

Böylece müslümarf kişinin kestiği hayvanın helâl olacağı hükmü ortaya çıkmış bulunuyor.

Kitap ehlinin kestiği hayvanın müslümanlara helâl olduğu ise şu âyetle açıklanmaktadır: "Bugün size temiz-yararlı şeyler helâl kılındı. Kendilerine kitap verilen (yahudi ve hıristiyan) ların taamı (kestiği hayvanların eti) size helâldir. Sizin de taam (kestiğiniz hayvan eti) onlara helâldir..." [160]

Ayette geçen "taam" kelimesini yenilmesi helâl olan hayvanların kitap ehli tarafından kesildiği taktirde helâl olacağı şeklinde yorumladık. Zira bunu sadece yiyecek maddesi olarak tercüme edersek muradı ilahi ortaya çıkmamış olur. Çünkü yalnız kitap ehlinin yiyecek ve gıda maddeleri helâl değil, kâfirlerin de yiyecek ve gıda maddeleri müsiümanlara helâldir. Yeter ki o maddeler şeriatımızca haram kılınanlardan olmasın. Bu bakımdan âyetteki "taam"dan maksat, kesilen hayvan etidir. Kafirlerin kestiği hayvan eti müslümanlara helâl değildir, murdardır.

Kesme işini becerebilen her müslümanın kestiği helâl olur, yenilir. Kadın, temyiz çağına girmiş çocuk bu cümledendir. Kesme işini bilmiyen ve beceremeyen kimsenin kesmesi uygun olmaz. Kestiği taktirde şüpheli durum ortaya çıkar.

Dilsiz bile olsa müslümanın kestiği yenilir. Zira dilsiz besmele çekme hususunda mazur sayılır. Bunun gibi sünnetsiz kimsenin de kestiği caizdir, yenilir. [161]

Bilal2009
Fri 22 February 2019, 12:04 pm GMT +0200
Esselamü aleyküm Rabbim bizleri doğru işler yapanlardan eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun

ceren
Fri 22 February 2019, 02:59 pm GMT +0200
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri helal dairede yasayan helal lokma yiyecek kullardan  eylesin inşallah. ...

Sevgi.
Sat 23 February 2019, 05:40 am GMT +0200
Aleyküm Selam. Rabbim bizleri herdaim rızasına uygun şekilde helâl lokma yiyenlerden eylesin