seymanur K
Sat 9 July 2011, 01:31 pm GMT +0200
Et-Tevehhüm
Daha önce sözünü ettiğimiz iki eserde var olan akılcı eğilim bu eserde daha da netleşmektedir. Eserin ismi ve "bunu sakin bir kafa ile düşün" [185] şeklindeki kendi ifadesinden anlaşılacağı gibi müellif bu eserde okuyucuyu tamamen hür bir zihinsel gezintiye davet etmektedir. Muhasibi bu ifadeyi bir kaç kez tekrarlamakta ve bununla da yetinmeyip tevbe etmeye ve aklı kullanarak her türlü zorluğun üstesinden gelmeye çağırmaktadır. [186] Eser cesur bir tez üzerinde; hayal veya zihnî intikal yolu ile ahirete, ceza ve mükafaat yurduna göç üzerinde ısrarla durmakta; Allah'ın iyilik yapanlar için ahirette hazırladığı mükafaat ve kötülük yapanlar için hazırladığı cezayı somut ifadelerle anlatmakta, sıcak ve dokunaklı bir üslup ile günahkârlar için hazırlanan akıbeti tasvir etmektedir. [187] Daha önce Adab'u'n-Nüfus isimli eserinde genel çerçevede ve kısaca bu konuya değinmiş: "Yeniden diriliş anını hayal et..." ifadesi ile başlayan dilalog ite ömrünü nasıl geçirdiğini, servet sahibinin bunu nasıl kazanıp nerelere harcadığını sorgulamış ve ahirette sorulacak olan benzer sorularla diyalogu sürdürerek: "Ey kardeşim! Şayet sen kalbini bu gibi sorularla meşgul ve teskin edersen ve eğer sende bir miktar sağduyu varsa kalbin diline vekil olacak ve sürekli korku, sürekli endişe ve kalbini kuşatan bu meşgale seni bırakmıyacaktır" [188] ifadesi ile son noktayı koymaktadır.
Şayet en tepede Allah'ın kitabı, hemen yanında Peygamber'in sünneti, bu ikilinin iki yanında da akıl ve ilmin üçlü bir biçimde yer alması şeklinde formüle edilebilecek olan bu aklî eğilimin gelişim çizgisini izlemiş olsaydık; Adabu'n-Nüfus'tan hemen sonra et-Tevehhüm'ü ele almamız gerekirdi. Et-Tevehhüm'de bu gelişme Risaletu'l-Müsterşidin'e göre daha net gözükmektedir. Ne var ki bu risalenin sanki öğretim döneminde kaleme alındığı izlenimini veren özel bir nitelik böyle bir tasnife gitmemizi engellemiştir.
Muhasibi kendisi, cennet ehlinin kavuşacağı nimetleri konu alan ayetleri yorumlamaktan öte bir şey yapmadığını belirtmesine rağmen -ki bu durumda onun ahiret tasvirleri Kur'ân'da yer alan tasvirleri genişletmekten ibarettir- okuyucu olarak bizim temel ve belirleyici bir unsur olarak görmediğimiz, etkileyici ve orijinal ayrıntılara dikkat çekerek, Kur'ân ve sünnetteki ahiret tasvirlerinin de ötesine geçmektedir. Bu eseri telif nedeni tarikata yeni katılmış bir müridi cezbetme arzusu olabilir. Ne var ki Hâris'i bu tür bir fantazi ya da bu kabil bir şeyle itham etmek son derece zordur. Çünkü o, takvası, acımasız nefis muhasebesi ve gereksiz ayrıntılardan kaçınması ile tanınmıştır.
El-Vasaya dışında buraya kadar ele aldığımız eserler tekil (müfred), bir kişi tarafından sorulan sorular ve müellifin bu sorulara verdiği cevaplardan ibarettir. Soruları, bu dönemde uzunca bir süre Hâris'le dostluğu sürmüş olan Ahmed b. Asım el-Antakî sormuş olmalıdır. [189]
[185] et-Tevehhüm, s. 23; Arbiry
[186] et-Tevehhüm, s. 23.
[187] et-Tevehhüm, s. 43.
[188] Adabu'n-Nüfus (yazma) V B; 63.
[189] Haris El- Muhasibi, El- Akl Ve Fehmü’l Kur’an, İşaret Yayınları, İstanbul, 2003: 72-73.