hafız_32
Sun 14 November 2010, 05:46 pm GMT +0200
Eşler Arasındaki Anlaşmazlıklar Ve Çözüm Yolları:
Eşler arasındaki anlaşmazlıklar ayrılığa ve dargınlığa dönüşmesi durumunda, Şanı Yüce Allah, bu anlaşmazlığın giderilmesi ve eşlere nasihat etmeleri İçin iki hakem belirlenmesini şart olarak belirlenmiştir. Hakemlerin biri kadını, diğeri erkeği temsil eder. Çünkü eşler arasındaki ayrılığın devamı, yuvanın yıkılmasına, çocukların parçalanmasına, aradaki akrabalık bağlarının ve ilişkilerin kopmasına yol açar.
Yüce Ailah şöyle buyurmuştur; 'Şayet karı kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar barıştırmak isterlerse Allah aralarını bulur. Hiç şüphesiz Allah, her şeyi bilen, her şeyden haberdar olandır.[691]
Eşlerin aralarını düzeltmek için hakemlerin bütün gayret ve çabayı göstermeleri gerekir. Aralarını düzeltme ve onları ıslah etme konusunda samimi ve dürüst olmalıdırlar. Hatalı olanın elinden tutup, hakka yöneltmeliler.
Hakemlerin Yetkileri:
Eşlerin arasını düzeltmek için hakemler bütün gayret ve çabayı gösterdikten sonra, bunun imkânsız olduğunu görmeleri durumunda, eşieri ayırma yetkileri var mıdır? Ya da bu konuda tekrar eşlere mi müracaat edilir? Alimler bu konuda iki görüş belirtmişlerdir. Tercih edilen görüşe göre hakemler, hâkim yetkisine sahiptirler; vekil değiilerdir. Dolayısıyla eşleri boşama yetkisine sahiptirler. Verdikleri karara eşlerin razı olmaları şartı aranmaz.. Hakemlerin, hâkim kararıyla veya eşlerin vekâletiyle bu göreve getirilmiş olmaları şart değildir. Mâiiki mezhebi ve bir rivayete göre Hanbeli ve Şafiî mezhebi bu görüştedir. İbn Teymiye bu görüşü tercih etmiştir.[692] Bu âlimler görüşlerini şu delillere dayandırmışlardır;
1. Yüce Allah şöyle buyurmuştur; 'Erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin.[693] Yüce Allah, hakemlerin vekil değil; kadı/hâkim konumunda olduğunu belirtmiştir. İslam şeriatında, vekil kelimesi bir isim ve anlam; hakem kelimesi başka bir isim ve anlam taşır. Dolayısıyla Sânı Yüce Allah, her ikisini de 'hakem' olarak açıkladıktan sonra, vekil ve hakem kelimesine tek anlam yüklemek kural dışı bir uygulama olmakla birlikte hükümleri birbirine karıştırmak ve ifsat etmek olur.[694]
2. Yüce Ailah şöyle buyurmuştur; '...Bun/ar barıştırmak isterlerse.[695] Âyette 'bunlar' kelimesiyle hakemler kastedilmiştir, eşler değil. Dolayısıyla hakemlerin kararlarında eşlerin rızası aranmaz. Eşlerin iradesi dışında, hakemler kendi iradeleriyle tasarruf hakkına sahiptirler. Şayet hakemler vekil hükmünde olsalardı, her ikisinin de iradesi eşlerin iradesine bağlı kalırdı.[696]
3. Ubeyde (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Ali bin Ebû Talih (radiyallâhu anh)'ı gördüm; bir kadın ve kocası, bir grup insanla birlikte ona gelmişlerdi. (Eşler arasındaki sorunun çözümü için) her iki taraf da birer hakem belirlediler. Ali (radiyallâhu anh) hakemlere şöyle dedi; «Sorumluluklarınızı biliyor musunuz? Eğer eşlerin ayrılmaları kanaatine varırsanız; onları ayırırım. Eğer onların birleşmeleri kanaatine varırsanız; onları birleştiririm». Bunun üzerine kadının kocası; «Ayırmalarını ben kabul etmem!» dedi. Ali (radiyallâhu anh); «Yalan söyledin! Allah'a yemin olsun ki, sonuç lehine de, aleyhine de olsa, Allah'ın kitabına razı oluncaya kadar sıyrılamazsm!» dedi. Kadın; «Sonuç lehime de, aleyhime de olsa, ben Allah Teâlâ'nın kitabına razıyım» dedi.[697]
Ali (radiyailâhu anh), hakemlere söylediği bu sözleri, aralarında sahabelerin de bulunduğu bir ortamda söylemiştir. Buna hiç kimsenin bir itirazı olmamıştır. Dolayısıyla orada bulunanlar bu konuda 'icmâ' etmişlerdir.
4. Ukayl bin Ebû Tâlib ile hanımı Fâtıma bin Ukbe arasında anlaşmazlık olduğunda; Fâtıma, yaşadığı durumu Osman (radi-yallâhu anh)'a şikayet etti. Bunun üzerine hz. Osman, onlara, İbn Abbâs'ı ve Muâviye'yİ hakem olarak gönderdi. İbn Abbâs; «ikisini ayırıyorum [boşanmaları kararını verdim]» dedi.[698]
Yukarıda sayılan delillerden anlaşıldığı gibi, hakemler gerekli gördüğü takdirde, eşleri boşama ve birleştirme yetkisine sahiptirler. Kararları bağlayıcıdır. -Allah en doğrusunu bilir-.
Hakemlerin Farklı Kararlar Vermesi:
İki hakemden biri boşanmalarına, diğeri evliliklerinin devamına karar vermesi durumunda veya bir hakemin kocanın 10.000 TL. karşılığı hanımını boşamasına; diğeri 20.000 TL. karşılığı boşamasına karar vermesi durumunda; her iki hakemin kararıyla da hükmedilmez. İttifakla karar çıkıncaya kadar yeni hakemler tayin edilir.
Eşlerin aileleri arasından hakemliğe elverişli kimsenin bulunamaması durumunda, Hanefî, Şafiî ve Hanbelî âlimler, aile dışından iki hakem belirlenmesinin caiz olduğunu belirtmişlerdir. Bu hakemlerin ittifakla karar vermeleri durumunda, kararları bağlayıcıdır.[699]
[691] Nisa, 35.
[692] Bidâyetu'l-Muctehid, 2/163; el-Muğnî, 7/49; el-Fetâvâ, 32/35.
[693] Nisa, 35.
[694] İbnu'l-Arabî, Abkâmu'l-Kıtrân, 1/424.
[695] Nisa, 35.
[696] Tefsim'l-Kurtubî, 5/175; Zâdu'i-Meâd, 4/33.
[697] Abdurrezzâk, 6/512; Bağavî, Şerhu's-Sunne, 9/190.
[698] Taberî, 5/74; Abdurrezzâk, 6/513; Şafiî, 656, Beyhakî, 7/306; Sahih rivayettir.
[699] Fethu'l-Kadtr, 3/223; Mevâhibu%CeM, 4/17; Muğnfl-Muhtâc, 3/261; Şerhu Munteha'i-İrâdot, 3/106.
Eşler arasındaki anlaşmazlıklar ayrılığa ve dargınlığa dönüşmesi durumunda, Şanı Yüce Allah, bu anlaşmazlığın giderilmesi ve eşlere nasihat etmeleri İçin iki hakem belirlenmesini şart olarak belirlenmiştir. Hakemlerin biri kadını, diğeri erkeği temsil eder. Çünkü eşler arasındaki ayrılığın devamı, yuvanın yıkılmasına, çocukların parçalanmasına, aradaki akrabalık bağlarının ve ilişkilerin kopmasına yol açar.
Yüce Ailah şöyle buyurmuştur; 'Şayet karı kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar barıştırmak isterlerse Allah aralarını bulur. Hiç şüphesiz Allah, her şeyi bilen, her şeyden haberdar olandır.[691]
Eşlerin aralarını düzeltmek için hakemlerin bütün gayret ve çabayı göstermeleri gerekir. Aralarını düzeltme ve onları ıslah etme konusunda samimi ve dürüst olmalıdırlar. Hatalı olanın elinden tutup, hakka yöneltmeliler.
Hakemlerin Yetkileri:
Eşlerin arasını düzeltmek için hakemler bütün gayret ve çabayı gösterdikten sonra, bunun imkânsız olduğunu görmeleri durumunda, eşieri ayırma yetkileri var mıdır? Ya da bu konuda tekrar eşlere mi müracaat edilir? Alimler bu konuda iki görüş belirtmişlerdir. Tercih edilen görüşe göre hakemler, hâkim yetkisine sahiptirler; vekil değiilerdir. Dolayısıyla eşleri boşama yetkisine sahiptirler. Verdikleri karara eşlerin razı olmaları şartı aranmaz.. Hakemlerin, hâkim kararıyla veya eşlerin vekâletiyle bu göreve getirilmiş olmaları şart değildir. Mâiiki mezhebi ve bir rivayete göre Hanbeli ve Şafiî mezhebi bu görüştedir. İbn Teymiye bu görüşü tercih etmiştir.[692] Bu âlimler görüşlerini şu delillere dayandırmışlardır;
1. Yüce Allah şöyle buyurmuştur; 'Erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin.[693] Yüce Allah, hakemlerin vekil değil; kadı/hâkim konumunda olduğunu belirtmiştir. İslam şeriatında, vekil kelimesi bir isim ve anlam; hakem kelimesi başka bir isim ve anlam taşır. Dolayısıyla Sânı Yüce Allah, her ikisini de 'hakem' olarak açıkladıktan sonra, vekil ve hakem kelimesine tek anlam yüklemek kural dışı bir uygulama olmakla birlikte hükümleri birbirine karıştırmak ve ifsat etmek olur.[694]
2. Yüce Ailah şöyle buyurmuştur; '...Bun/ar barıştırmak isterlerse.[695] Âyette 'bunlar' kelimesiyle hakemler kastedilmiştir, eşler değil. Dolayısıyla hakemlerin kararlarında eşlerin rızası aranmaz. Eşlerin iradesi dışında, hakemler kendi iradeleriyle tasarruf hakkına sahiptirler. Şayet hakemler vekil hükmünde olsalardı, her ikisinin de iradesi eşlerin iradesine bağlı kalırdı.[696]
3. Ubeyde (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Ali bin Ebû Talih (radiyallâhu anh)'ı gördüm; bir kadın ve kocası, bir grup insanla birlikte ona gelmişlerdi. (Eşler arasındaki sorunun çözümü için) her iki taraf da birer hakem belirlediler. Ali (radiyallâhu anh) hakemlere şöyle dedi; «Sorumluluklarınızı biliyor musunuz? Eğer eşlerin ayrılmaları kanaatine varırsanız; onları ayırırım. Eğer onların birleşmeleri kanaatine varırsanız; onları birleştiririm». Bunun üzerine kadının kocası; «Ayırmalarını ben kabul etmem!» dedi. Ali (radiyallâhu anh); «Yalan söyledin! Allah'a yemin olsun ki, sonuç lehine de, aleyhine de olsa, Allah'ın kitabına razı oluncaya kadar sıyrılamazsm!» dedi. Kadın; «Sonuç lehime de, aleyhime de olsa, ben Allah Teâlâ'nın kitabına razıyım» dedi.[697]
Ali (radiyailâhu anh), hakemlere söylediği bu sözleri, aralarında sahabelerin de bulunduğu bir ortamda söylemiştir. Buna hiç kimsenin bir itirazı olmamıştır. Dolayısıyla orada bulunanlar bu konuda 'icmâ' etmişlerdir.
4. Ukayl bin Ebû Tâlib ile hanımı Fâtıma bin Ukbe arasında anlaşmazlık olduğunda; Fâtıma, yaşadığı durumu Osman (radi-yallâhu anh)'a şikayet etti. Bunun üzerine hz. Osman, onlara, İbn Abbâs'ı ve Muâviye'yİ hakem olarak gönderdi. İbn Abbâs; «ikisini ayırıyorum [boşanmaları kararını verdim]» dedi.[698]
Yukarıda sayılan delillerden anlaşıldığı gibi, hakemler gerekli gördüğü takdirde, eşleri boşama ve birleştirme yetkisine sahiptirler. Kararları bağlayıcıdır. -Allah en doğrusunu bilir-.
Hakemlerin Farklı Kararlar Vermesi:
İki hakemden biri boşanmalarına, diğeri evliliklerinin devamına karar vermesi durumunda veya bir hakemin kocanın 10.000 TL. karşılığı hanımını boşamasına; diğeri 20.000 TL. karşılığı boşamasına karar vermesi durumunda; her iki hakemin kararıyla da hükmedilmez. İttifakla karar çıkıncaya kadar yeni hakemler tayin edilir.
Eşlerin aileleri arasından hakemliğe elverişli kimsenin bulunamaması durumunda, Hanefî, Şafiî ve Hanbelî âlimler, aile dışından iki hakem belirlenmesinin caiz olduğunu belirtmişlerdir. Bu hakemlerin ittifakla karar vermeleri durumunda, kararları bağlayıcıdır.[699]
[691] Nisa, 35.
[692] Bidâyetu'l-Muctehid, 2/163; el-Muğnî, 7/49; el-Fetâvâ, 32/35.
[693] Nisa, 35.
[694] İbnu'l-Arabî, Abkâmu'l-Kıtrân, 1/424.
[695] Nisa, 35.
[696] Tefsim'l-Kurtubî, 5/175; Zâdu'i-Meâd, 4/33.
[697] Abdurrezzâk, 6/512; Bağavî, Şerhu's-Sunne, 9/190.
[698] Taberî, 5/74; Abdurrezzâk, 6/513; Şafiî, 656, Beyhakî, 7/306; Sahih rivayettir.
[699] Fethu'l-Kadtr, 3/223; Mevâhibu%CeM, 4/17; Muğnfl-Muhtâc, 3/261; Şerhu Munteha'i-İrâdot, 3/106.