- Er-Rubeyyi Bint Muavviz İbn Afra (R.Anhâ)

Adsense kodları


Er-Rubeyyi Bint Muavviz İbn Afra (R.Anhâ)

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
selsebil
Thu 12 March 2009, 11:55 pm GMT +0200
«Muavviz İbn Afra'nın Kızı Er-Rubeyyi (R. Anhâ)»

Gecenin zifiri karanlığı Medine'nin üzerine çökmüştü. Kuşem İb­nu'l-Abbas İbn Abdilmuttaiib, Ömer İbn Ebî Seleme el-Mahzumî ve Ebû Musa'l-Eş'arî oturup sohbete başladılar. Konuşmaları er-Rubeyyi' Bint Muavviz İbn Afra'nın kulağına da ulaşıyordu.

Ömer İbn Ebî Seleme şöyle konuştu :

—  Mü'minlerin emîri Osman valilerine   haber   gönderdi.   Bunun üzerine hac mevsiminde Abdullah İbn Amir, Abdullah İbn Sa'd ve Mua-viye İbn Ebî Sufyan onun huzuruna geldiler. Onlarla birlikte Saîd İb-nu'l-As'la kardeşi Amr İbnu'l-As da içeri alındı.

Kuşem İbnu'l-Abbas sordu :

—  Bu dönen fitne savaşına sebep olmalarından sonra mü'minle­rin emîri onlara ne dedi ki?

Vallahi eğer bu işte suskun kalırsa mü'minlerin emîrîne bir zarar gelmesinden korkuyorum.

Ebû Müsa'l-Eş'asî:

— Emîru'l-Mü'minîn Hz. Osman, valilerine «Size yazıklar olsun! bu şikâyet ve furya nedir? Vallahi ben bu şikâyetlerin aleyhinize doğru ol­masından korkuyorum. Bu mesele gelip, bana çatacak, demiş, onlar da: «Sen adam göndermedin mi? Halkla ilgili haber sana varmadı mı? Elçilerin sana gelip, onlardan birisi sana birşey söylemedi mi? Vallahi onlar doğru söylememişler, dürüst davranmamışlar bu işin aslının ol­duğunu sanmıyoruz, bu furya ile hüküm vermek de caiz değildir» şeklinde cevap vermişler Emîru'l-Mü'minîn de «Bana yol gösterin» de­miştir.

Ömer İbn Ebî Seleme güldü ve :

—  Emîru'l-Mü'minîn valileri, işten el çektirmek için mi yoksa is­tişare etmek için mi çağırdı. Valiler ne dediler? deyince, Ebu Mûsa'l-Eş'âri [onlar hakkında şunları) anlattı:

Saîd İbn Âs :

—  Bu gizlilik içinde halledilmiş bir meseledir... İnsanlar bunu ko­nuşup duruyorlar. Bunun çaresi ilgilileri çağırıp bunu uyduranları öl­dürmektir, dedi. Abdullah İbn Sa'd da : İnsanlardan hakkını al. Onlara haklarını verdiğinde, onları terketrnenden daha hayırlıdır, dedi. Mua-viye : Sen beni vali tâyin ettin. Ben de, sana ancak hayır gelecek bir kavmin valiliğini üzerime aldım. O iki adam bizi çok iyi biliyorlardı, Ama görüş sormak güzel bir davranıştır, dedi. Amr İbnu'l-As : İki ar­kadaşının (Ebû Bekir ve Ömer'in) yolunu tutman görüşündeyim ki, sert olman gereken yerde sert, yumuşak olman gereken yerde yumuşak olasın.

(Ebû Mûsa'l-Eş'arî'den bunları dinleyen) Kuşem İbnu'l-Abbas sor­du :

—  Emîru'l-Mü'minîn Hz. Osman çok utangaçtır. Onun yüzünden melekler valilerinden utanırlar... Emîru'l-Mü'minîn (bu sözler karşısın­da) ne cevap verdi?

Ebû Musa'l-Eş'arî:

—  Emîru'l-Mü'minîn Hz. Osman şöyle demiştir: Bana tavsiye et­tiğiniz şeylerin hepsini dinledim. Her mes'elenin bir çıkış yolu vardır. Bu ümmet hesabına korkulan bu iş meydana gelmiştir. Onun kapalı olan çıkış yolu mutlaka açılacaktır. Biz yumuşaklık ve güzellikle bunu engelleyeceğiz. Allah'ın hadleri müstesna (onda yumuşak davranma­yız). Eğer (böylelikle bu kapı) aralanırsa hiç kimsenin benim aleyhimde söyleyeceği birşey olmaz.. Allah bilir ki, ben halktan iyi olan Hiçbir şeyi esirgemedim. Fitne değirmeni dönüp duruyor. Eğer o değirmeni hareket ettirmeksizin ölüp giderse Osman'a ne mutlu! İnsanları sakin­leştiriri ve onlara haklarını verin.

Kuşem, Ömer ve Ebû Musa'nın sözleri er-Rubeyyi Bint Muavviz İbn Afra'nrn kulağında derin bîr etki yaptı. Sanki o konuşma rüyalar aleminden geliyordu.. Hayali geçmişteki otuzbeş küsur seneye uzandı.

Kendisini, amcası Muâz İbnu'I-Hâris'in (İbn Afra'nın) Mekke'den dön­düğü ve kardeşi Muavviz İbn Haris (İbn Afra) ile hac mevsiminde yap-tıkiarı hakkında konuşmaya başladıkları günde buldu. O şöyle demişti:

—  Biz Akabe'de Es'ad b. Zürare, Muavvız İbn Afra, Raf i1 İbn Mâ­lik İbn Adan, Âmir İbn Harise İbn Salebe İbn Âmir, Ukbe b. Âmir b. Nâbi ve Cabir b. Abdillah'la beraber iken Muhammed b. Abdillah Rasülüllah (S.A.V) geldi ve bize: Siz kimsiniz? diye sordu. Biz de: Hazrec'-den bir topluluk, dedik. O: Bazı yahudilerle anlaşmalı oian kimselerden mi? dedi. Biz:  Evet, dedik. O :  Oturmaz mısınız, sizinle  konuşayım? dedi. Biz de: Tamam, oturalım, dedik. Onunla beraber oturduk. Bizi Al­lah'a davet etti ve İslâm'ı bize arzetti. (Yahudiler, Medine'de onlarla beraber oturmaktaydı. Yahudiler ehl-I kitab onlar ise müşrik ve putpe­rest idiler. Yahudiler kendileriyle öz vatanlarında harb ettiklerinde ve aralarında bir anlaşmazlık çıktığında onlara : Şu anda zamanı gelmiş ve gönderilmiş bir Peygamber var. Biz ona tabi olup Âd ve İrem'in yok edilmeleri gibi sizi öldüreceğiz» diyorlardı.)   Bizimle konuşup bizi Al­lah'a da'vet ettiği zaman Es'ad b. Zürâre : Bunları öğreniniz. Vallahi, (bu Peygamber) Yahudilerin kendisiyle sizi korkuttuğu Peygamber'dir. (Yahudiler ona iman etmek suretiyle) sizden öne geçmesin... Bunun üzerine biz Resûlullah'a (S.A.V), bizi da'vet ettiği konularda, icabet et­tik, onu tasdik ve İslâm'dan yana bize arzettiği şeyleri kabul ettik.

Muavviz İbnu'l-Haris kardeşi Muaz'a :

—  Kazandınız. Ka'be'nin Rabbine yemin olsun... Muhammed İbn Abdillah'ın (S.A.V) öğrettiği şeyleri bana öğret ey kardeşim.

Muaz b. Afra Kur'an'dan bazı âyetler okumaya ve İslâm'a teşvik et­meye başladı,

Muavviz b. Haris ve kızı er-Rubeyyi' :

— Şehâdet ederiz ki Allah'tan başka ilâh yok. O tek İlâh'dır, ortağı yoktur. Muhammed Ö'nun kulu ve Peygamberidir, dediler.

Düşmanlıkla çalkalanan Yesrib (Medîne)'de İslâm yayıldı. Oradaki mücadele yıllardan beri Yahudiler ve Araplar veya Evs ve Hazrec ara­sında devam etmekteydi. Birbirlerine tâbi olmaya razı değillerdi. En-sar, Muâz İbn Afra ve Râfi' b. Mâlik'i Rasûlüllah (S.A.V)'a gönderdiler. İkisi Rasûlüllah (S.A.V)'a :

—  Yâ Resûlüllah! Bize kendi tarafından bir adam gönder, bize di­ni öğretsin, insanları Allah'ın Kitabi'na çağırsın.

Rasûlüllah (S.A.V) Mus'ab b. Umeyr'i gönderdi. Mus'ab'a Mukri (Kur'an okutan) deniyordu. Mus'ab, Es'ad b. Zürâre'ye misafir oldu. Onu Benî Zafer'in evinde oturttular. Bazı müslümanlar o ikisinin başı­na toplandıklar... Üseyd İbn Hudayr ve Sa'd İbn Muâz müslüman oldu­lar. Arkasından da Abdu'l-Eşhel oğullan müslüman oldu.

Ensar, kırmızı ve siyahîa savaş konusunda Rasûlüllah (S.A.V)'a biat ettiler.. Peygamber'în (S.A.V) ashabı Mekke'den Yesrib'e grup grup hicret etmeye başladılar... İyas İbn Bukeyr el-Leysî ve kardeşle­ri Akîl, Halid, Âmir de hicret ettiler ve Rifaa İbn Münzir'in evine indi­ler. Sonra Rasûlüllah (S.A.V) Yesrib'e geldi. Yesrib halkı neşe ve se­vinç içinde O'nu karşılamaya çıktı.

Er Rubeyyi Bint Muavviz İbn Afra1, Rasûlullah'a (S.A.V) bîat etti. İyas İbn Bukeyr, er-Rubeyyi'a evlenme teklif etti. Daha sonra kardeş­leri Akîl, Halid ve Amir Bedir harbîne katıldılar. Er-Rubeyyi'in babası Muavviz İbn Afra, Ebû Cehil'le karşılaştı ve onu öldürdü. Muavviz ve er-Rubeyyi'in amcası Muaz hemen Rasûiüllah (S.A.V)'a, Ebû Cehl'in öldürüldüğünü müjdelemek için koşuştular. Bu haber üzerine Rasûlül­lah (S.A.V) Allah'a hamdetti ve onlara da hayır dua etti. Muavviz İbn Afra :

—  Yâ Resûlellah! Allah'ı, kulunun yaptığı hangi hareket hoşnut eder? diye sordu. Rasûlüllah (S.A.V) :

—  Kendisini yalm-kıhç düşman arasına atması (Allah'ı razı eder).

Bunun üzerine Auf (Muavviz) İbni Haris, üzerindeki zırhı çıkarıp müşriklerle dövüşmeye koştu. Nihayet Akil İbnü'i-Bukeyr el-Leysî şe-hid edildiler. Bedir günü Allah, Peygamber'ine zafer nasib etti.

Esma Bint Mahreme Umma Ayyaş b. Ebî Rebia Medine'ye geldi­ğinde koku satıyordu. Esma, kadınlarla birlikte, kokular da yanında ol­duğu halde er-Rubeyyi'in yanına girdi. Esma, er-Rubeyyi'yi sordu. Er-Rubeyyi' benim dedi. Esma sordu :

—  Sen, efendisini, öldürenin kızı mısın (Ebû Cehl İbn Hişam in katilini kastediyordu)? O :

—  Aksine ben, kölesini öldürenin kızıyım, dedi. Esma Bint Mahreme şöyle dedi:

—  Sana kokudan satmak bana haram olsun. Er-Rubeyyi :

—  Bana o kokudan satın almak haram olsun, senin bu kokundan daha pis başka bir koku görmedim,dedi.

Er-Rubeyyi' sonra kalkıp gitti... Esma binti Mahreme hakkında bu sözü, Esmâ'ya olan nefretinden dolayı söylemişti.

Er-Rubeyyi Bint Avf İbn Afra, İyas İbnu'I-Bukeyr ile evlendi. Zi­faflarının ertesi günü Rasûlüllah (S.A.V) onları ziyaret etti ve içeriye girdi. Minderinin üzerine oturdu. Cariyeleri def çalmaya ve Bedir günü şehid edilen er-Rubeyyi'in baba ve ecdadından şehid edilenleri şiirle övmeye başladılar. Onlardan birisi :

—  Aramızda bir Peygamber var.

Biri yarın olacak olanı, deyince Rasûlüllah (S.A.V) :

—  Bırak bunu, önce söylediğini söyle, buyurdu.

Er-Rubeyyi Bint Muavviz İbn Afra, Muhammed'i doğurdu. Rasûlüllah (S.A.V) er-Rubeyyi'a gelip :

—  Bana abdest suyu dök, derdi.

O, Rasûlüllah'tan (S.A.V) şu hadisi duymuştu.

—Sizden birinizin abdesti bozulduğunda yeniden abdest alınca­ya kadar namazı kabul olunmaz..

Er-Rubeyyi' su dolu bir ibrik getirdi. Rasûlüllah (S.A.V) ellerini üç defa yıkadı, ağzına su verdi, burnuna su verdi, yüzünü üç defa yıkadı, sağ kolunu dirsekle beraber üç defa, sonra aynı şekilde sol kolunu yıkadı. Sonra başını meshetti. Daha sonra sağ ayağını topuklanyla be­raber üç defa, aynı şekilde sol ayağını yıkadı. Sonra şöyle buyurdu:

—  Benim bu abdestim gibi kim abdest alır sonra huşu içerisinde iki rek'at namaz kılarsa geçmiş günahları affolunur.

Er-Rubeyyi' Bint Avf İbn Afra Peygamber'e (S.A.V) bir tabak hur­ma ve bir tabak üzüm getirdi. Rasûlüllah (S.A.V) er Rubeyyi'a (altın) bir zînet verdi ve :

—  Bunu takın, dedi.

Er-Rubeyyi' Rasûlüllah (S.A.V) ile Uhud'da beraberdi. Ummu Uma­ra ve Hz. Aîşe de oradaydı. Onlar askerlere su dağıtıyorlar, hizmet edi­yorlar, şehid ve yaralıları Medine'ye taşıyorlardı.

Uhud'dan sonra Rasûlüllah'a (S.A.V) Adel ve Kâre'den bir hey'et geldi ve şöyle dediler:

—Yâ Resûlüllah! Aramızda müslümanlar var. Ashabından bazı­larını bizimle beraber gönder ki bize dinimizi ve îslâmî hükümleri öğ­retsinler, ayrıca bize Kur'an okutsunlar.

Bunun üzerine Rasûlüllah (S.A.V), ashabından altı kişiyi gönderdi: Mersed İbn Ebî Mersed, Halid İbnu'I-Bukeyr, Asım İbn Sabit İbn Ebi't-Eflah, Hubeyb İbn Adîyy, Zeyd İbnud-Desinne ve Abdullah İbn Tank... Rasûlüllah (S.A.V) Asım b. Sabit b. Ebi'l-Eflah'ı onlara emir tayin etti. Bunlar hep birlikte yola çıkınca onlar, ashâbdan öğretici olanları Us-fan'ayedi mili mesafedeki Recî' kuyusunun yanında tuzak kura dürdüler.

Er-Rubeyyi' Bint Muavviz İbn Afra, Rasûlüllah (S.A.V) ile beraber Hudeybiye'de bulundu. Ağacın altında Rasûlüllah (S.A.V)'a Rıdvan bia­tini yaptı.

Rasûlüllah (S.A.V) vefat edip Museylime İbn Habîb e!-Kezzab, Tur leyha İbn Huveylid el-Esedi ve el-Esved peygamberlik Ebû Bekr ordu­ları mürtedlerle (dinden dönenlerle) ve peygamberlik iddia edenlerle savaşa gönderd . Âmir İbnu'I-Bukeyr el-Leysî Müseylimetu'l-Kezzab'la savaşmak İçin Yemâme'ye gitti.. Ve Museylime öldürüldü.

Bir gün Abdullah İbn Muhammed İbn Akıl İbn Ebî Talib içeri girdi ve ona :

— Sana Rasûlüllah'ın (S.A.V) abdestini sormaya geldim, dedi.

Er-Rubeyyi Bint Muavviz İbn Afra :

— Peygamber (S.A.V) yanımıza gelir bizi ziyaret ederdi. Bu kabın veya bunun benzeri bir kabın içinde abdest alırdı. Bu kap bir müddlûk kadardı (yani bir müdd veya bir çeyrek müddlüktü). Abdeste, kabın içine sokmadan önce ellerini yıkayarak başlardı. Üç defa ağzına su alır çalkalar, üç defa burnuna su çeker, sonra üç defa yüzünü, üç defa kollarını yıkar, daha sonra önden ve arkadan iki defa başını mesheder, kulaklarının içini ve dışını mesheder, üçer defa da ayaklarını yıkardı, dedi.

Onun yanına Abdullah İbn Abbas geldi ve :

__ Peygamber (S.A.V) nasıl abdest alırdı? diye sordu.

Er-Rubeyyi' hadisi ona da anlattı. İbn Abbas :

— İnsanlar sadece yıkamayı kabul ediyorlar. Halbuki Allah'ın Ki-tab'ında iki ayağa meshi de görüyoruz, dedi.

Er-Rubeyyi' Bint Muavviz'le kocası arasında bir konuşma geçti. Er-Rubeyyi' ona :

—  Bütün mallarımı sana vermek suretiyle senden boşanmak isti­yorum, dedi.

Kocası :

—  Tamam, dedi.

Er-Rubeyyi' Bint Muavviz İbn Afra, zırh hariç her şeyi ona verdi. Kocası onu Hz, Osman'a şikâyet etti ve ona her şeyi anlattı. Hz. Os­man şöyle dedi :

—  Şart ileri sürebilirsin. İstersen, başının saç örgüsüne kadar ona ait her şeyi al,

Er-Rubeyyi' zırhı kocasına verdi.

Ebu Ubeyde İbn Muhammed İbn Ammar İbn Yasir ona gelip şöyle dedi :

—  Bana Rasûlüllah'ı tarif et. Er-Rubeyyi Bint Muavviz İbn Afra :

—  Yavrum! Eğer onu görseydin, güneş doğuyor zannederdin... [1]

 

 



--------------------------------------------------------------------------------
KAYNAK

[1] Abdulaziz eş-Şennavi, Sahabe Hayatından Tablolar (Hanım Sahabiler), Uysal Kitabevi: 494-500.

ceren
Wed 2 October 2019, 02:05 pm GMT +0200
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri müslüman sahabelerin yolunda giden onların sefaatine erisen kullardan olalim inşallah. ...

Sevgi.
Thu 3 October 2019, 12:37 am GMT +0200
Aleyküm selâm. Rabbim bizleri herzaman hâk İslâm yolunda ilerliyen kullarından eylesin inşaAllah

Bilal2009
Mon 9 May 2022, 03:12 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun