- En büyük kuvvet ihlastır

Adsense kodları


En büyük kuvvet ihlastır

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
selsebil
Sat 30 May 2009, 07:04 pm GMT +0200


Bismillahirrahmanirrahim

"Allah için kıyamda bulunup Ona kulluk edin." (Bakara Sûresi: 2:238.)
"İhtilâfa düşmeyin; sonra cesaretiniz kırılır, kuvvetiniz elden gider." (Enfâl Sûresi: 8:46.)
"Benim âyetlerimi, az bir dünya menfaatiyle değiştirmeyin." (Bakara Sûresi: 2:41.)
"Nefsini günahlardan arındıran, kurtuluşa ermiştir. Nefsini günaha daldıran ise hüsrana düşmüştür." (Şems Sûresi: 91:9-10.)

Ey Âhiret kardeşlerim ve ey hizmet-i Kur'âniyede arkadaşlarım! Bilirsiniz ve biliniz:
Bu dünyada, hususan uhrevî hizmetlerde en mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en makbul bir şefaatçi, en metin bir nokta-i istinad, en kısa bir tarik-i hakikat, en makbul bir duâ-i mânevî, en kerametli bir vesile-i makasıd, en yüksek bir haslet, en sâfi bir ubudiyet, ihlâstır.

Madem ihlâsta mezkûr hassalar gibi çok nurlar var ve çok kuvvetler var. Ve madem bu müthiş zamanda ve dehşetli düşmanlar mukabilinde ve şiddetli tazyikat karşısında ve savletli bid'alar, dalâletler içerisinde bizler gayet az ve zayıf ve fakir ve kuvvetsiz olduğumuz halde, gayet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur'âniye omuzumuza ihsan-ı İlâhî tarafından konulmuş. Elbette, herkesten ziyade, bütün kuvvetimizle ihlâsı kazanmaya mecbur ve mükellefiz. Ve ihlâsın sırrını kendimizde yerleştirmek için gayet derecede muhtacız. Yoksa, hem şimdiye kadar kazandığımız hizmet-i kudsiye kısmen zayi olur, devam etmez; hem şiddetli mesul oluruz.

“Benim ayetlerimi az bir dünya menfaatiyle değiştirmeyin.” (Bakara Sûresi: 41) âyetindeki şiddetli tehditkârâne nehy-i İlâhîye mazhar olup, saadet-i ebediye zararına, mânâsız, lüzumsuz, zararlı, kederli, hodfuruşâne, sakîl, riyâkârâne bazı hissiyat-ı süfliye ve menâfi-i cüz'iyenin hatırı için ihlâsı kırmakla, hem bu hizmetteki umum kardeşlerimizin hukukuna tecavüz, hem hizmet-i Kur'âniyenin hürmetine taarruz, hem hakaik-i imaniyenin kudsiyetine hürmetsizlik etmiş oluruz.

Ey kardeşlerim! Mühim ve büyük bir umur-u hayriyenin çok muzır mânileri olur. Şeytanlar o hizmetin hâdimleriyle çok uğraşır. Bu mânilere ve bu şeytanlara karşı ihlâs kuvvetine dayanmak gerektir. İhlâsı kıracak esbabdan yılandan, akrepten çekindiğiniz gibi çekininiz.

Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm "Şüphesiz nefis daima kötülüğe sevk eder-ancak Rabbim rahmet ederse o başka." (Yusuf Sûresi: 12:53.) demesiyle, nefs-i emmâreye itimad edilmez. Enâniyet ve nefs-i emmâre sizi aldatmasın.

(Lemalar Sh. 164)

Bediüzzaman Said Nursi

SÖZLÜK:

LÂAKAL : En az, hiç değilse, en azından.
HUSUSAN : Bilhassa, özellikle.
UHREVÎ : Ahirete dâir, öteki dünyaya âit.
ESAS : Temel. Kök. Rükün. şart. Hakikat ve mahiyetler.
MAKBUL : Kabul edilmiş olan, geçerli.
ŞEFAATÇİ : Af için sebep ve vesîle olması ümit edilen.
NOKTA-İ İSTİNAD : Dayanak noktası, dayanma yeri.
TARÎK-I HAKİKAT : Hak ve hakikat yolu.
DUÂ-I MÂNEVÎ : Mânevî duâ. Sözle yapılan mânâ yüklü duâ.
KERÂMET : Allah'ın ihsanıyla velîlerin gösterdikleri adet dışı, olağanüstü haller.
VESÎLE-İ MAKASID : Asıl maksada götüren vesîle, vasıta.
HASLET : Huy, tabiat, karakter, meziyet.
SÂFÎ : Temiz, pâk, duru
UBÛDİYET : Kulluk, kölelik, kul olduğunu bilip Allah'a itaat etme.
İHLÂS : Yapılan ibâdet ve işlerde hiçbir karşılık ve menfaati, hakîki ve esas gaye etmeyerek, yalnız ve yalnız Allah rızâsını esas maksat edinmek.
MEZKÛR : Sözü edilen, zikredilen, bahsedilen.
HÂSSA : Birşeye mahsus özellik, tesir, his, duygu.
MUKABİL : Karşı, karşılık olarak, bedel.
TAZYİKAT : Baskılar, zorlamalar, sıkıştırmalar.
SAVLET : Saldırı.
BİD'A : Dinin aslına uymayan âdet ve uygulamalar.
DALÂLET : Hak ve hakîkatten, dinden sapma, ayrılma; azma.
KUDSÎ : Mukaddes, yüce, temiz. Kusursuz ve noksansız.
VAZİFE-İ ÎMÂNİYE : İmânla ilgili vazife.
İHSANÂT-I İLÂHİ : Allah'ın iyilikleri, bağışları.
ZİYÂDE : Fazla, çok.
MÜKELLEF : Yükümlü, vazifeli. Bir şeyi yapmaya mecbur olan.
SIRR : Gizli hakikat. Gizli iş. Herkese söylenmeyen şey.
MES'UL : Sorumlu.
NEHY-İ İLÂHÎ : Allah'ın yasaklaması.
KEDER : Üzüntü, tasa, kaygı.
HODFURUŞ : f. Kendini beğendirmeğe çalışan. Övünen.
SAKÎL : Ağır, can sıkıcı, çirkin.
RİYÂKÂRÂNE : Gösteriş yaparcasına. İki yüzlüce.
HİSSİYÂT-I SÜFLİYE : Alçaltıcı ve nefsin aşağılık istekleri, arzuları.
MENÂFİ-İ CÜZ'İYE : Cüz'i, küçük menfaatler. Az bir fayda.
TECÂVÜZ : Haddini aşma; söz veya hareketle ileri gitme, saldırma.
TAARRUZ : Sataşmak, ilişmek, saldırmak.
HAKAİK-I ÎMÂNİYE : Îmân hakîkatleri.
UMÛR-U HAYRİYE : Hayırlı işler.
MUZIR : Ziyan veren, zararlı, zarara sokan.
MÂNİ : Engel.
HÂDİM : Hizmet eden, hizmetkâr.
ESBÂB : Sebepler.
NEFS-İ EMMÂRE : Kötülüğü teşvik eden, emreden nefis.
ENÂNİYET : Benlik, gurur.


ayten
Sat 30 May 2009, 09:27 pm GMT +0200
Rabbim razi olsun emeğinizden dolayi,
zaten günümüzdeki müslümanlarin eksikliğidir ihlas...
Rabbim ihlasli kullarindan eylesin insAllah razi olsun..... 

E.Nur
Tue 9 June 2009, 10:24 pm GMT +0200
tşk ler Selsebil kardeş...MEVLAM her daim ihlaslı olabilmeyi nasip eylesin...

ceren
Sun 18 March 2018, 02:12 pm GMT +0200
Aelykümselam.Allaha sonsuz kez tevekkül eden ,iman eden ona inanıp onun yolunda onun emrinde yaşayan ve onun rahmetine erişen kullardan olalım inşallah...

Sevgi.
Mon 16 April 2018, 05:35 am GMT +0200
Aleyküm Selam.  Rabbim bizleri zamanın tüm kötülüklerinden muhafaza etsin. Rahmetini üzerinizden hiiiç eksik etmesin inşaAllah.