- Emırlık ordu komutanlığı

Adsense kodları


Emırlık ordu komutanlığı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Tue 22 February 2011, 02:46 pm GMT +0200
Emırlık -Ordu Komutanlığı


43- Sayıları az veya çok olsun, devlet başkanı bir yere bir seriyye gönderdiği zaman başlarına birini emir tayin etmeden onları yola çıkarmamalıdır.

Rasulullah (s.a.v.)'e uyarak birini komutan tayin etmek vacibtir. Çünkü kendisi seriyyeler göndermiş ve mutlaka her defasında birini başlarına komutan tayin etmiştir. Şayet başlarına bir komutan tayin etmemek caiz olsaydı, bunun caiz olduğunu belirtmek için ber defa olsun komutansız bir seriyye gönderirdi. Çünkü seriyyede bulunanların bir karar etrafında toplanmaları şarttır. Bu ise, ancak başlarında bir komutanın bulunmasını gerektirir ki, onlara bir şey emretti­ğinde yerine getirsinler. Savaşta konutanm emrine itaat etmek bazı savaş usûlle­rini bilmekten daha yararlıdır. İtaat yoksa komutanlığın anlamı kalmaz. Rasu­lullah (s.a.v.) şöyle buyurur: "Bana itaat eden, tayin ettiğim emire itaat etsin. Emirime isyan eden ise, bana isyan etmiştir."

44- İmam Muhammed, daha sonra söylediklerimize delil olarak bir hadis-i şerif getirip Peygamber (s.a.v.)in şöyle bu­yurduğunu belirtir:

"Bir yolculukta üç kişi bir araya geldi mi, en küçükleri bile olsa Kur'anı en iyi bilenlerini başkan seçsinler.11 Kur'an'ı en iyi bilenin tercih edilmesi, onun diğerlerinden daha faziletli olu­şundan dolayıdır. Daha sonra şöyle dedi: Onlara İmam olan o kişi artık onların emiridir ve Rasulullah (s.a.v.)'üı tayin ettiği emir gibidir.

Bu ve buna benzer hadislerle sahabe, Hz. Ebû Bekir (r.a.)'ın hilafetine delil getirip dediler ki: Rasulullah'm, din işinizi yürütmek için seçtiği kişiye dünya işiniz için ona nasıl rıza görtermezsiniz?

Yolcu iki kişi bile olsa efdal olan, birinin diğerine başkan olmasıdır. Çün­kü bu, anlaşıp ihtilaf etmemeleri için daha geçerlidir.

45- İmam Muhammed kitabında Selman[24] b. Amir'in ri­vayet ettiği şu hadisi nakletmektedir. Peygamber (s.a.v.) sefer­lerinin birinde gece yola koyuldu. Uyku sersemliğiyle berabe­rindekiler düzensiz bir şekilde dağıldılar. Kimi çok ileri gider­ken kimi de geride kaldı. Ebû Bekir ile Ebû Ubeyde (r.a.)'ın develeri yolun bir tarafındaki ağaca yanaşıp ondan otlamağa başladılar. Daha sonra Ebû Bekir ve Ebû Ubeyde (r.a.) uyuya-kaldılar. Uyandıklarında gördüler ki Rasulullah ve Sahabe onları bırakıp gitmişler. Konaklanan yere yaklaşıp sesin ulaşa­cağı mesafeye geldiklerinde Rasulullah (s.a.v.) onlara seslendi: "Biriniz diğerine emir oldu mu?" "Evet, ya Rasulullah" dedi­ler. Rasululah (s.a.v.) "Doğru hareket etmişsiniz." buyurdu.

Yolcular da, hırsızların baskınından korktukları zaman emirlerine itaat etmek ve çarpışmaya ihtiyaç duyulduğu zaman onun emirlerine göre hareket etmek için birini başlarına baş­kan seçsinler. Ama böyle bir korku sözkonusu olmadığı du­rumlarda başkan seçmemelerinde bir sakınca yoktur.

İmam Muhammed der ki: Devlet başkanının savaştan anla­yan birini ordunun başına geçirmesi vacibtir. Başa geçirilen kişi de tedbirli olmalı, orduyu ne körü körüne tehlikeler üze­rine sürmeli ve ne de ele geçen fırsatları kaçırmalıdir. Devlet başkanı ordunun da hamişidir ve bu görevini tam bir şekilde yerine getirebilmesi için bu konularda denediği kimseyi başla­rına komutan tayin etmelidir. Şayet onları ele geçen fırsatlar­dan alıkoyarsa kaçan fırsat bir daha ele geçmeyebilir. Şayet kendi cesaretine güvenerek tehlikelere kendisini atarsa onlar da mecburen ona tabi olacaklardır. Kendisi cesaret ve kuvve­tiyle canını kurtarabilir ama olabilir ki kendileri bunu bece­remezler ve helak olurlar.

46- İmam Muhammed söylediklerini teyid etmek için Hz. Ömer'in valilerine yazdığı şu sözü nakleder. Bera b. Mâlik'i müslüman ordulardan hiç birine komutan tayin etmeyin. Çünkü kendisi onları tehlikenin üzerine üzerine götürür.

Berâ, Enes b. Mâlik'in kardeşi olup zühd hususunda Rasulullah (s.a.v.)1 in seçkin ashabından biridir. Mertebesinin yüksekliği konusunda Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurur: "Nice pejmürde ve eski elbiseli kimse vardır ki halk onu hakir görüp itibar etmez. Ama Allah'a yemin edip şu şöyle olacaktır derse, Allah sözünü doğru çıkarır. İşte bunlardan biri Bera b. Mâlik'tir."

Rivayet edilir ki, bazı gazvelerde müslümanlar zor duruma düştüler. Bu­nun üzerine Bera' b. Mâlik'e: "Dua etmeyecek misin? Hani Rasulullah (s.a.v.) senin için, o malum sözü söylemiştir", dediler. "Bera ellerini havaya kaldırıp: Allah'ım düşmanların omuzlarını bize ihsan eyle de kılıçlarımızı onlarla dene­yelim." şeklinde dua etti. Onun bu duasından hemen sonra düşman yenilip kaçtı.

Bununla beraber Hz.Ömer (r.a.), tedbirsiz cesaretinden dolayı onun orduya komutan tayin edilmesinden sakındırdı. Çünkü o kadar gözü kara idi ki her tehlikeye hiç aldırmadan yürürdü.

Ebû Müslim'in Merv şehrinden çıkardığı Bermekilerin ileri geleni Nasr b. Seyyar'in şöyle dediği anlatılır: Acem büyükleri ittifak etmişlerdir ki, ordu ko­mutanlığına geçirilecek kimsede hayvan hasletlerinden on tanesi bulunmalıdır: Horozun cesareti, tavuğun şefkati, domuzun saldırganlığı, köpeğin -yara üze­rindeki- sabrı, turnanın hırsı, tilkinin kurnazlığı, karganın uyanıklığı ve çökmek nedir bilmeyen Horasan hayvanlarının gürbüzlüğü.

47- İmam Muhammed der ki: Şayet emir bu konuda bilgi sahibi değilse, ona yol gösterecek bir vezir seçsin. Yüce Allah şöyle buyurur:[25] "Bana kendi ailemden bir de kardeşim Ha­run'u vezir ver." Şayet böyle bir vezir seçmemişse, ordudan bu işten anlayan birkaç kişiyi seçer ve onlara danışıp görüşlerin­den istifade eder. Çünkü Rasulullah (s.a.v.), evinin nafakasına varıncaya kadar her hususta sahabeyle meşveret ederdi. Aynı zamanda bunu yapmakla da emrolunmuştu. Allah Teâlâ şöyle buyurur: "... yönetim işinde onlarla müşavere et..."[26]Peygam­ber (s.a.v.) de: "Meşveretten dolayı hiç bir topluluk helak ol­mamıştır" buyurmaktadır.

İmam Muhammet! der ki: Emir meşverete başvurduktan sonra vardığı sonucu halka emreder. Onlar da ona itaat edip aykırı hareket etmemelidirler. Rasulullah (s.a.v.): "(Emire) isyan eden kimseye cennet helal olmaz," buyurur.

Rivayet olunur ki, Peygamber (s.a.v.) savaşa son verilme­sini istediğinde bir münadiye, savaşa son verdiğini ilan etmesini emretti. Daha sonra Peygamber (s.a.v,)'e falan şehid edildi" denildi. O da : "Ben savaştan menettikten sonra mı?" diye sor­du. "Evet" dediler. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.): "(Emi­re) isyan eden kimseye cennet helal olmaz." buyurdu.

Şehadet derecesiyle birlikte Peygamber (s.a.v.)'in onun hak­kında böyle buyurması, bile bile emire isyan etmenin hiçbir su­rette helal olmayacağını göstermek içindir. [27]

           

[24] Başka nüshalarda Süleym ve Süleyman şeklinde geçmektedir.

[25] Tâhâ 20/29

[26] Âl-Ümrân 3/159

[27] İmam Serahsî, İslam Devletler Hukuku, Şerhu’s-Siyeri’l-Kebir, Eğitaş Yayınları: 1/79-82