saniyenur
Thu 5 January 2012, 06:01 pm GMT +0200
2. Ehl-i Sünnet Kelâmı
Mutezile tarafından kurulan ve geliştirilen kelâm ilmine, başlangıçta Sünniler ve Selef sürekli olarak karşı çıkmış, kelâm ilmini de, bu ilimle meşgul olanları da en sert ve ağır bir dille suçlamışdı.İbn Küllab Selefiye ile Mutezile arasında ortalama bir yol tutmuş, Selefiyeye uyarak Allah'ın sıfatlarını kabul etmiş, böylece Mutezileye karşı Selefiye ile birlikte vaziyet almış, diğer taraftan Allah'ın fiillerini te'vil etmiş, bu suretle de Mutezileye yaklaşmıştı. îbn Küllab'ın ortaya attığı uzlaştırmacı ve ortalama yol yavaş yavaş müslümanlar tarafından benimsenirken; Eş'ari -Şerhu'l-Akâid'de anlatılan-üç kardeş konusu hususunda tatmin ve ikna edilmediği için hocası EbuAli Cübbaî (öl. 303/915) den ayrılmış, Sünnîlerin ve Selefilerin safına geçmiş, İbn Küllâb'ın başlattığı hareketin hararetli bir savunucusu ve yayıcısı olmuştu. Eş'arî'nin başlattığı hareket süratle bütün İslâm dünyasına yayılarak bir Eş'ari mezhebi ortaya çıkmıştı. Bu mezhebin başlıca şahsiyetleri şunlardır:
I. Eş'ari (Ebu'l-Hasan Ali b. İsmail, öl. 330/941) Başlıca eserleri:
1. el-îbâne an usûli'd-diyane (Haydarabad, 1948),
2. Kitabu'1-luma' fi'r-red alâ ehli'z-zlya' ve'1-bida' (Beyrut, 1953),
3. İstîhsanu'1-havz fî ilmi'l-kelâm (el-Luma'ın ekinde),
4. Makalâtu'l-İslâmiyyin ve ihtilafu'l-musallin (Kahire, 1950, iki cild; mezhepler tarihi). (Eş'ari’ye ait eserlerin ve risalelerin ,tam bir listesi el-Luma'da verilmiştir).
Eş'ari, 260/873 tarihinde doğmuş, ömrünün 40 yıllık kısmını Mutezile mezhebinde geçirdikten sonra 300/912 tarihinde bu mezhepten ayrılmıştı. Eserlerinin önemli bir bölümünü Mutezile mezhebinde iken yazmıştı.
II. Bakillanî (Kadı Ebu Bekir Muhammed b.Tayyıb, öl. 403/1013) Eş'ari kelâmını akli ve ilmi delillerle temellendirmeye çalıştı.
1. et-Temhid ve'r-red ala ehli'1-ehva ve'1-bida' (Beyrut, 1957),
2. Kitabu'I-insaf (Kahire, 1950) isimli eserleriyle Eş'arî kelâmının yayılmasına ve tutunmasına çalıştı.
III. Cüveynî (İmamu'l-Harameyn Ebu'l-Mealî, öl. 478/1085).
1. el-îrşâd ila kavâtı'i'l-edille fî usûli'l-itikad (Kahire, 1950),
2. eş-Şâmil fi usûli'd-din (Kahire, 1959),
3. el-Akîdetü'n-Nizamiyye (Kahire, 1948).
lV. Abdulkahir Bağdadî (öl. 429/1037).
1. Usûlu'd-din (İstanbul, 1928),
2. el-Fark beyne'l-firak (Kahire, 1948).
V. Ebu İshak İsferâ'inî (öl. 418/1027), Ebu Ca'fer Simnânî (öl. 444/1052), İbn Fûrek (öl. 400/1015).
İsimleri verilen müellifler ve eserler, Eş'arî kelâmının birinci dönemine ait başlıca kaynaklardır. Bu dönemdeki Eş'arî kelâmının başlıca hususiyeti, felsefeden ve mantıktan uzak kalışı, “yedullah” ve “vechullah” (Allah'ın eli, Allah'ın yüzü) gibi tabirlerin te'vil edilmesi cihetine gidilmemesidir.
Eş'ari kelâmına te'vil ilk defa Cüveynî tarafından sokulmuş, fakat Cüveynî son eseri olan el-Akîdetü'n-nizamiye'sinde bundan vazgeçmiş, yaptığı işe pişman olmuş, ölürken: “Kocakarıların akidelerinden ayrılmayın”, “ben Nişabur kocakarılarının akideleri üzere ölüyorum” demek suretiyle eski kelâmcıların yoluna bağlılığını ifade etmiştir.
Buraya kadar anlatılan kelâmcılar ve eserleri, kelâm tarihinin birinci dönemini teşkil ederler. Buna kudemanın kelâmı adı da verilir. Eş'arî'yi müdafaa etmek için İbn Asakir (öl. 571/1176) tarafından, Tebyinü kizbil-müfteri... (Dımışk, 1347/1928) isimli eserde ilk dönem Eş'ari kelâmcılan ve eserleri hakkında geniş malumat vardır.
“Kudemâ” sözü Mutezile kelâmcılannı da şümulüne alır.
VI. Gazali (Ebu Hamid Muharamed b. Muhammed, öl. 505/1111). Gazali kelâm tarihinde inkılab yapmış bir şahsiyettir. Onun için kendisinden Önceki kelâmcılara kudema (eskiler), sonrakilere ise müteahhirîn adı verilir. Gazali “in ' ikâs -ı edil1e“ yi, yani delilin bâtıl olmasından medlulün ve ispat edilmek istenen hususun da bâtıl olması gerekir, şeklindeki eski kelâmcıların prensibini reddetmiş, dine aykırı olan felsefî konuları red ve iptal maksadıyle kelâma almış,“mantık bilmeyenin ilmine güvenilmez”demek suretiyle de eski kelâmcıların haram saydıkları mantık ilmini Öğrenmenin önemini ve lüzumunu ifade etmiştir. Akaide ve kelâma dair olan şu eserleri defalarca basılmıştır:
1. el-İktisad fil-itikad,
2. Kavâidu'l-akâid (İhya'nın birinci bölümü),
3. Tehâfutü'I-felâsife ve daha başka bir çok eseri.
4. er-Risâletu'1-kudsiyye fî kavâidi'l-akâid.
Gazali ile başlayan Eş'arî kelâmının yeni şekli, gittikçe felsefeye ve kelâma geniş yer vermiş, âyet ve hadisleri eskisine nazaran daha geniş ölçüde te'vil etmiş, böylece bir bakıma, Mutezilenin ortadan kalkmasından meydana gelen boşluğu doldurmuş, bir çok meselede en az Mutezile kadar akla dayanmış ve nasları te'vil etmiştir. Bu dönem kelâmı hakkında Şerhu'l-Akâid'in baş tarafında söylenen ve İbn Haldun tarafından Mukaddime'de tekrar edilen, çok isabetli tesbite göre sem'iyât bahsi olmasa kelâma dair yazılan eserlerle felsefeye dair yazılan eserleri birbirinden ayırd etmeye imkân olmayacak derecede felsefe ile kelâm konu, ifade, üslup ve muhteva yönünden birbirine karışmıştır.
Razî'den sonra felsefe kelâm âlimlerinin eline geçmiş, hatta medreselerde bile resmen felseye okutulmaya başlanmıştı. Eskiden korkulan ve düşman bilinen felsefe artık ilgi duyulan ve önem verilen bir ilim olarak görülmeye başlanmıştı. Razi, Amidî, Kadı Beydavî, Taftazânî ve Cürcâni gibi sonraki kelâm âlimleri kelâma dair eser yazarken eski kelâm âlimlerinden çok filozoflara dayanmışlar ve onların tesirinde kalmışlardır. Böylece sonraki kelâmcılar, kelâmcı filozof haline gelmişlerdir. Zaman zaman felsefenin medreseden kapı dışı edildiğini, hele son devirde hiç önem verilmediğini de belirtmeliyiz.[3]
[3] Sadreddin Taftazani, Kelâm İlmi ve İslâm Akaidi (Şerhu’l-Akaid, Hazırlayan Süleyman Uludağ), Dergâh Yayınları:13-15.