- Ehâbiş kabîleleri

Adsense kodları


Ehâbiş kabîleleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
Hadice
Fri 14 January 2011, 03:33 pm GMT +0200
Ehâbiş Kabîleleri


462. Önceki bölümlerde çeşitli vesilelerle “Ehâbişler”den söz etmiştim. Bunlar, Kureyşlilerle ittifak halinde, Mekke’nin özellikle kuzey ve güneyinde yaşamakta olan bir kabile topluluğu idi. Kabile adının şeklî benzerliği dışında, Habeşistan’la hiçbir ilgileri yoktu. Kimileri kelimenin kök ve yapısını göz önünde bulundurarak “müttefikler” şeklinde algılarken, kimileri de bu adı ittifak anlaşmasının yapıldığı yer olan, Mekke’nin güneyindeki Hubş dağından aldıklarını öne sürerler.501 Hammâd er-Râviye, bu anlaşmayı Kusay zamanına, diğer kaynaklar ise onun oğlu Abd Menâf dönemine tarihlendirirler. Kusay’ı iktidara getirip, Huzâ’alıların Mekke’den çıkıp gitmesine yol açan hükümet darbesinden sonra, yeni iktidara gelen kabilenin, birçok ittifak anlaşmasıyla iktidarını güçlendirmeyi düşünmesi oldukça doğaldı.

463. Aralarında bir nesep bağı olmamakla birlikte her ikisi de Yemen kökenli olan Huzâ’a kabilesinin iki kolu -el-Hayâ ve el-Musta’lik- dışında, ittifakı oluşturan diğer bütün kabileler akraba durumundaydı. Bu müttefik kabilelerin soy ağacı aşağıda gösterilmiştir:
464. Tarihî kaynaklar Lihyânîlerden açıkça bahsetmezler; Bu, bazı olayların seyri içerisinde bizim çıkardığımız bir hükümdür. Kaynaklar, bu ittifakın aslında Benû Bekir kabileleri ile yapıldığını açıkça belirtirler; ama daha sonra Benû Bekirlerin hem Hudeybiye anlaşması hem de Mekke’nin fethi sırasında Resulullah (AS)’a karşı Kureyşlilerle işbirliği yaptıkları görülür. Kuşkusuz burada aynı kabilenin iki farklı kolu söz konusudur. Her halde Kureyşlilerle ittifak yapmış olan Benû Bekirler, Benû Nufâse ibn Bekr adını taşıyorlardı. Öte yandan, Kureyşlilere sarsılmaz bağlarla bağlı olan Ehâbişlerin Hudeybiye anlaşmasına katılmamış olmaları da oldukça dikkat çekicidir.

465. Hâşim M. 443 yılına doğru dünyaya gelmişti. Bu tarih, onun babası Abd Menâf ya da dedesi Kusay tarafından akdedilen bu ittifak anlaşmasının hangi dönemde yapıldığı hakkında da yaklaşık bir fikir vermektedir. Abd Menâf’ın kızı Reyte’nin, o dönemin ileri gelen başkanlarından el-Hâris ibn Abd Menât’la evlendiği bilgisi de kayıtlarda yer almaktadır.

466. Biz, hicretten önceki İslamî dönemle yetinerek, bu konuda şunları söyleyebiliriz: Ebû Bekir (R.A), Mekke’lilerin zulüm ve işkencelerinden kurtulmak isteyerek yurdunu terketmeye karar verdi. Yarı yolda, Kâre bölgesinden geçerken, Ehâbişlerin başkanı İbn Dugunne tarafından alıkonuldu. İşte bu zat, Mekke’ye gelerek, Ebû Bekir’e eman hakkı verdiğini ilan etti. Daha sonra aynı kişi, Ebû Bekir’den İslam’ın gereklerini alenî olarak yapmamasını (namaz kılmak gibi) imalı sözlerle isteyince, Ebû Bekir kendisine tanınan bu eman hakkını reddetmiştir. Ayrıca, Buhâri ve diğer kaynakların verdiği bilgiye göre, Resulullah (AS) ve mensubu olduğu kabilenin Mekke müşriklerince boykot edilmesi olayı sırasında, Ehâbişler de bu anlaşmaya katılmışlardır.502

467. Kureyşliler, Bedir savaşı için çıktıkları sırada acele ederek Ehâbişlerin gelişini beklemediklerine pişman olmuşlardı.

468. Ehâbişler, Uhud savaşı sırasında Kureyşlilerin safında sadık bir şekilde yerlerini almışlardı. O sırada başkanları el-Huleys ibn Zibbân idi. Bu zat, Kureyşlilerin, şehit Müslümanların cesetlerini kesip parçalama şeklinde gösterdikleri tavırlardan duyduğu dehşeti dile getirmişti. Yine, Amra adında Ehâbişli bir kadın, Uhud’da önceki dokuz sancaktarın öldürülüp artık hiçbir Kureyşlinin bayrağı dikmeye cesaret edemez hale geldiği bir sırada, Kureyşlilerin sancağını kaldırmış ve savaşın sonuna kadar elinde tutmuştur.503

469. İslam’ın düşmanları Medine’yi kuşatmak üzere (Hendek Savaşı) büyük bir ittifak düzenledikleri sırada, Resulullah (AS) de düşmanlarının müttefiklerine karşı ayrı ayrı birçok faaliyete girişti. Bu bağlamda, Lihyânîlerin başkanı Sufyân’ın öldürülmesi için bir memur görevlendirdi. Görevli memur Lihyânîlerin bölgesine geldiğinde “Bir grup Ehâbişin Sufyân’ın peşi sıra yürüdüklerini” gördü. Makrızî’nin504 naklettiği bu olay, bizim Lihyânilerin de Ehâbişlerin bir kolu olduğu sonucunu çıkarmamızı sağlamaktadır. Resulullah (AS)’ın o sıralarda Ehâbişlerin bir kolunu oluşturan Benû Musta’liklere karşı bir harekât düzenlediğinden daha önce söz etmiştik. Hendek Savaşı sırasında Medine’de başka Ehâbişler de bulunmaktaydı.

470. Resulullah (AS) H. 6 yılında Hudeybiye’ye doğru yürüyüşe geçtiği sırada Ehâbişler arasında bir takım huzursuzluk ve kaynaşmalar olduğunu haber aldı. Derhal savaş meclisini toplayarak, Ehâbişler Mekke’ye gelmeden önce onların üzerine yürümek gerekip gerekmediği hakkında görüş alışverişinde bulundu. Artık çıkılmış bulunan Hac yolundan dönmemek gerektiğini düşünen Ebû Bekir’in görüşü benimsendi.505

471. Hudeybiye anlaşması sırasında Resulullah (AS), görüşmeleri başlatmak üzere Hirâş ibn Umeyye’yi Mekke’ye elçi göndermişti. Mekkeliler elçinin devesini yere yıkıp kendisini az kalsın öldürüyorlardı ki Ehâbişler olaya müdahale ederek onu kurtardılar. Bu durumda elçi İslam karargâhına geri dönmüş ve Resulullah (AS), onun yerine aynı amaçla Osman’ı göndermiştir506 (bk § 419).

472. Daha sonra Resulullah (AS)’ın huzuruna birçok Mekkeli elçi çıkmıştır; Aralarında Ehâbişlerin başkanı el-Huleys de bulunuyordu. Resulullah (AS) ona, Hac sırasında kurban edilmek için ayrılmış hayvanları gösterdi. Böylece El-Huleys, Müslümanların buraya barışçı amaçlarla geldiğine ikna oldu; ayrıca, Mekke’ye döndüğünde, Kureyşlilere Müslümanlarla bir barış anlaşması yapmalarını tavsiye ederek, onlara Ka’be’yi ziyaret etmeleri için izin verilmesini, aksi takdirde, Müslümanların şehre girmelerine izin vermeyecek olurlarsa, Ehâbişlerin Mekkelilere karşı harekete geçecekleri tehdidinde bulundu.507 Sonunda Hudeybiye’de barış anlaşması imzalandı ve Benû Bekirler, yani Ehâbişler, Kureyşlilerin safında bu anlaşmaya katıldılar. Hatırlanacağı gibi, daha sonra Müslümanların Mekke’yi fethi ile sonuçlanacak şekilde anlaşmanın yürürlükten kalkmasına neden olan da aynı Benû Bekir kabilesi olmuştur. Kaynaklarda belirtildiğine göre,508 Mekke’nin fethi sırasında Müslümanlara karşı gösterilen yegâne direniş, Ehâbişlerden gelmiştir.

473. Mekke’nin fethinin ertesi günü ortaya çıkan ünlü Benû Cezîme olayında da muhtemelen Ehâbişler söz konusu idi. Nufâselerin, Ehâbişlerin bir kolunu oluşturduğu kabul edilmektedir; Cezîmeler de Nufâse’nin kardeşlerinin soyundan türemiş torunlardan başkası değildi. Durum ne olursa olsun, Cezîmeler Mekke’nin güneyindeki el-Gumeysâ’da oturmaktaydı ve Resulullah (AS) bunları İslam’a davet etmek için ALLAH’ın Kılıcı Hâlid ibn Velîd’i göndermişti. Özel olarak tebliğ göreviyle yükümlü olmamakla birlikte, komutan onlara –herhalde İslam düşmanlarıyla yaptıkları işbirliğini hatırlayarak- o kadar sert ve kaba davranmıştı ki, Resulullah (AS) kendisini açıkça uyarmak zorunda kalmış ve onların gönlünü almak için olağanüstü telâfi yollarına gitmiştir.509 Belazurî’nin bildirdiğine göre,510 Resulullah (AS)’ın bu sefer için Mekkeli gayrı müslim bankerlerden aldığı borç paralar da, Benû Cezîme tarafından dökülen kanların diyeti olarak harcanmıştır.

İttifak Anlaşmasında Ehâbişlerin Durumu

474. Şurası bir gerçek ki, Ehâbişler Kureyşlilerle silah arkadaşlığı yaptıkları sırada Mekkelilerden bir miktar maddî destek alıyorlardı. Ancak biz onlarıın paralı askerler değil, Mekkelilerle tamamen eşit haklara sahip müttefikler olduklarını görüyoruz. Aynı durumu, İbn Dugunne tarafından Ebû Bekir’e verilen sığınma hakkının Mekkelilerce tanınması, el-Huleys’in Uhud’da Müslüman şehitlerin cesetlerini parçaladıkları için Ebû Sufyân’ı azarlaması ve hakarette bulunması ve son olarak Ehâbişler’in Hudeybiye anlaşması sırasında Hac amacıyla gelmiş olan Müslümanlarla barışmamaları halinde Kureyşlilerle savaşacakları tehdidinde bulunmasında da görmekteyiz.

Çeşitli Olaylar

475. İbn Habîb’in511 belirttiğine göre, Ehâbişler İsâf ve Nâ’ile adlı putlara tapar ve her yıl Ukâz’da düzenlenen büyük fuara katılırlardı.

476. Mekke’nin H. 8 yılında fethinden sonra, muhtemelen tüm Ehâbişler, Kureyşli müttefiklerini taklit ederek İslam’a girmişlerdir.

477. Bu ittifak hiçbir zaaf ve kesintiye uğramaksızın yaklaşık iki yüzyıl boyunca devam etmiş ve İslam-öncesi Araplık ruhu konusunda dikkate değer bir kanıt oluşturmuştur.


501 Bu konu ile ilgili olarak şu makaleme bakınız: “Les Ahâbich de la Mecque (Mekkeli Ehabişler)”, Mélanges Levi della Vida. Ayrıca bk. İbn el-Kelbî, Cemhere, Londra elyazması, s. 48-49; Belazurî, Ensâb, I, § 111, 122 n., 135, 182, 184; İstanbul elyazması, s. 722, 727; Mus’ab, Neseb-i Kureyş, s. 9, 15; Zübeyr ibn Bekkâr, Neseb-i Kureyş, İstanbul elyazması, Vr. 97a; Ya’kûbî, I, 278-79; İbn Habîb, Muhabber, s. 246, 267, 318; aynı yazar, Munemmak, s. 275-79; Yakût, Mu’cemu’l-Buldân, “Hubşî” maddesi; ayrıca bk. İbn Hişâm, Taberî, İbn Sa’d vs. yazarların eserlerinde yer alan fihristlerdeki “Ehâbiş” maddeleri; Watt, Muhammad at Mecca, appendix bölümü. Taberî’ye göre (Tefsir, Bölüm 105), bunlar Ebrehe’nin istilası sırasında da Mekkelilerle dayanışma içinde idiler.

502 Buhârî, 25/45; Ebû Dâvûd, 11/86.

503 Belazurî, II, 722 (İstanbul elyazmasının henüz yayınlanmamış bölümünden).

504 İmtâ’, I, 255.

505 Buhârî, 64: 37 (Nº 28)

506 İbn Hişâm, s. 745; Taberî, I, 1539.

507 İbn Hişâm, s. 743; Taberî, I, 1538-39; İbn Sa’d, II/I, s. 70.

508 Makrızî, I, 378.

509 İbn Hişâm, s. 833-39

510 Belazurî, I, § 817, bk. elinizdeki eserin 449. paragrafı.

511 İbn Habîb, Muhabbar, s. 276, 318.