- Efendimizin kötülüklerden uzak kalışı

Adsense kodları


Efendimizin kötülüklerden uzak kalışı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Sat 15 January 2011, 04:37 pm GMT +0200
PEYGAMBERİMİZİN, CÂHİLİYYE DEVRİ KÖTÜLÜKLERİNDEN UZAK KALIŞI

Ebû Tâlib, bütün bu olup bitenlerden sonra nur yüzlü yeğeni Peygamberimizden âdeta ayrılmaz bir parça hâline gelmişti. Kendisinde gittikçe kuvvet peyda eden kanaat şuydu:

"Bu yeğenim, ileride büyük ve mühim bir şahsiyet olacaktır!"

Bu sebeple, Peygamberimiz üzerinde himayesini son derece dikkatli ve şuurlu bir şekilde sürdürüyor, âdeta bir dediğini iki etmiyordu.

Artık, Peygamberimiz de ruhu ve dış görünüşü ile eşsiz bir genç olmuştu. Kalb ve ruhundaki eşsiz fazilet ve güzellikler, suretini de fevkalâde güzel şekillendirmişti: Ortadan uzun boylu, siyah dalgalı saçlıydı. Açık ve yüksek alınlı, kalın siyah kaşlıydı. Kaşları birbirine çok yakın, fakat bitişik değildi. Göz bebekleri, çok tatlı bir siyahtı. Uzun ve siyah kirpikleri, bakışlarına apayrı bir tatlılık verirdi.

Kaderi İlâhî, onu ezelden "İnsanlığın Peygamberi" olarak takdir ve tâyin etmişti. Bu sebeple, o, Alemlerin Rabbi'nin terbiyesi altında hayat seyrine devam ediyordu. Ondandır ki, bütün Arabistan'la birlikte Mekke'de de hüküm süren fısk, fücur, sefahet ve dalâletten, kötülük ve ahlâksızlıklardan en ufak bir eser, en küçük bir iz hayatında görülmez.

Putlardan şiddetle nefret ederdi. Ömründe bir defa bile onlara hürmette bulunmadı.

Kureyş müşriklerinin bir âdeti vardı. Her senenin belli bir gününde Buvane adlı putun etrafında toplanırlar, geceye kadar orada bulunurlar, yanında tıraş olurlar, kurban keserek büyük merasim tertiplerlerdi.

Yine, böyle bir merasim için bütün Kureyş hazırlanmıştı. Ebû Tâlib de onlar gibi aile efradını toplayarak merasime iştirak etmek istedi. Peygamber Efendimize de hazırlanmasını söyledi. Ancak, o, buna yanaşmadı ve mazur görülmesini istedi. Efendimizin bu davranışını, Ebû Tâlib ve halaları, taaccüple karşıladılar; hattâ, kızar gibi oldular. Bir iki sefer daha tekliflerini tekrarladıkları hâlde Resûli Ekrem Efendimiz yine red cevabı verdi. Bunun üzerine kızarak, "İlâhlarımızdan yüz çevirmek demek olan bu hareketinden dolayı bir felâkete uğrayacağından korkuyoruz!" dediler.

Bunu demekle de iktifa etmediler; üzerine öylesine vardılar ki, Sevgili Peygamberimiz daha fazla ısrar edemedi ve istemeye istemeye, sâdece amcası Ebû Tâlib'in ve halalarının hatırını kırmamak için kendilerini takibe razı oldu. Fakat, putun yanına varır varmaz, nur yüzlü Efendimizin bir ara ortadan kaybolduğunu farkettiler. Bir müddet sonra yanlarına gelince onu müthiş bir hâl içinde gördüler: Benzi sararmış, her hâlinden korktuğu belli idi.

Amcası ve halaları, kendisine sordular: "Ne oldu sana?.. Neye uğradın?"

Sevgili Efendimiz, şu cevabı verdi: "Bana bir fenalık gelmesinden korktum!"

Onlar, "Allah, sana kötülük eriştirmez. Sende çok iyi haslet ve meziyetler var. Söyle bakalım, sen ne gördün?" dediler.

Bu sefer Peygamberimiz, şunları anlattı:

"Ben, bu putun yanına yaklaştığım zaman, uzun boylu ve beyazlar giyinmiş biri orada peyda oldu. bana 'Yâ Muhammed!.. Geri çekil, sakın o puta el sürme!' diye haykırdı."99

Bu vak'adan sonra, Resûlullah Efendimiz, herhangi bir sebep ve saikle putların yanına uğramadı ve onların bu bayram ve merasimlerine hiçbir zaman katılmadı.

Evet, risâlet vazifesiyle memur edilir edilmez eline tevhid bayrağını alıp dalgalandıracak bir zât, elbette çocukluğunda ve gençliğinde de tevhid inancının zıddı olan şirkten ve putperestlikten uzak, tertemiz bir hayata sahip bulunacaktır.

Cenâbı Hakk, Sevgili Resulünü, henüz ne teklif, ne memuriyet, hiçbir şeyle alâkalı bulunmadığı zamanlarda bile her türlü çirkinlikten koruyor ve onu hususî bir murakabe altında

terbiye ediyordu. Resûli Kibriya Efendimiz de,

 "Beni Rabbim terbiye etti; ne güzel terbiye

etti!"100 sözleriyle bu gerçeğe işaret buyurmuşlardır.

İnsaflı müsteşrikler de, her şeye rağmen bu hususu inkâr edememişlerdir. Sir W. Miur, "Muhammed'in Hayatı" isimli eserinde, şu itirafta bulunmaktan kendini alamaz:

"Hz. Muhammed hakkındaki bütün neşriyatımız bir nokta üzerinde ittifak eder. O da, onun ahlâkının temizliği ve yüksekliğidir!"



99 ibni Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 158; Halebî, İnsanû'lUyûn, c. 1, s. 164.