hafiza aise
Sun 1 May 2011, 06:01 pm GMT +0200
Efendimiz'in Çabaları
Her şeye rağmen Rahmet Peygamberi (sallallalıu aleylıi ve sellern), son kez bir hamle daha yapıp Hz. Örner'i müşriklerin bulunduğu yere
43 Bkz. Enfal, 8/19
gönderecek ve onları, kılıçlarm çekildiği en kritik anlarda bile savaştan vazgeçirmeye çalışacaktı. Belki de, biraz önce Utbe'yi, kızıl devesinin üzerinde insanları geri çevirmek için gayret gösterirken miişahede etmesi O'nu ümitlendirmişti. Gönderdiği mesajda onlara:
- Geri dönün, diye hitap ediyor ve olacaklar konusunda onları ikaz ediyordu.
Bütün bu gayretlerden de anlaşılacağı üzere Allah Resülü'nün şahıslarla alıp veremediği bir mesele yoktu; O'nun hedefinde, Allah'ın rızası vardı. Mekke' den kopup da Bedir' e kadar gelenler ise, bu rızanın tahakkukunun önünde engeloluşturuyorlardı. Şu anda bile bırakıp geri gitselerdi, kıllarına bile dokunulmayacak ve bu rızayı kazanmaya matuf medeni hamleler artarak devam edecekti.
Onların ise, ne rızadan anlayacak akılları ne de kendilerini tehlikeye atmaktan kurtaracak liderleri vardı. Ebu Cehil gibi gözünü kin bürümüş bir firavuna teslim olan milletin başı elbette beladan kurtulmazdı ve o gün de öyle olacaktı!
Hz. Hatice Validemizin kuzeni olan Hakim İbn Hizam, Hz.
Ömer'in getirdiği mesajı duyar duymaz hemen ileri atılacak ve:
- Samimi davranıp size nasihat ediyor; onu kabul edin! Zira sizler, bu nasihate rağmen O'na karşı savaşa devam ederseniz asla muzaffer olamazsınız, diyecekti. Bu havayı bozma işi yine Ebu Cehil' e aitti; hemen ileri atıldı ve:
- Vallahi, Allah onlar karşısında bize bu imkanı vermiş ve onları avucumuzun içine almışken asla geri dönmeyiz, deyiverdi.
Artık anlaşılmıştı; başında Ebu Cehil'in olduğu bu ordu, ne yapıp edecek ve ne pahasına olursa olsun savaşacaktı. Bütün ordu karşı çıksa bile, sadece Ebu Cehil'in şirretliği bu orduyu savaşa sürüklemeye yeterdi! Öyleyse, karşı çıkmanın hiçbir anlamı yoktu; kuzu kuzu gidip silahlarına sarılacak ve Ebu Cehil'in emrini yerine getirmeye çalışacaklardı.