- Editörden

Adsense kodları


Editörden

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
reyyan
Tue 11 October 2011, 06:27 pm GMT +0200
Editörden


Temmuz 2006 91.SAYI


Sabahattin AYDIN
kaleme aldı, SUNUŞ bölümünde yayınlandı.

Bu “boş işler” çağında “mâlâyani”den söz etmek kolay değil. Kelimenin kendisi bile yabancı, başka bir dünyaya ait gibi. Oysa bütün anlam yüküyle, ima ve işaretleriyle bizim, bize ait. Sorun şurada; biz kendi anlam dünyamıza ve o anlam dünyasını kodlayan kelime ve kavramlara yabancılaşmış bulunuyoruz. Üstelik gittikçe derinleşen bir yabancılaşma bu.

Mâlâyani kelimesine herkesin anlayacağı bir karşılık bularak başlamak lazım. “Efradını cami, ağyarını mani” olmamakla birlikte, “boş işler” diye tarif ediyoruz. Bu tarif ve kelimenin kendisi tabii olarak “işe yarar” olanı, “dolu” olanı belirlemeye, bilmeye ihtiyaç duyuruyor. Peki, onu kim belirleyecek?

(“İnsan merkezli” çağdaş kültür, yani hümanist yaklaşım, “insan belirler” dese de bakmayın siz; bu bir tuzak! Onlar “her şeyin ölçüsü insan” derken sizi bizi insan yerine koyarak konuşmuyorlar. Aslında, “her şeyi biz belirleriz, ölçü biziz” demek istiyorlar. Bu bir yönetim ve zihin kontrol biçimi.)

Ayın konusunu ve genel olarak dergimizi takdim etmemiz gereken bu köşeyi fazla kavramsal izaha boğmadan bu ayki konumuzun son derece önemli olduğunu belirtelim ve yazarımız Ali Yurtgezen’in nefis yazısının ömrünüzü bereketlendirmeye vesile olacak güçte olduğunu ilave edelim.

Uzun zamandır bu köşede Semerkand Çocuk’tan söz etmek gerektiğini düşünüyorduk. Söylenmesi gereken pek çok şey var. Bu ay bir-iki noktaya temas edelim.

Okuyucularımızın büyük çoğunluğu farkındadır, Semerkand Çocuk, benzerleri arasında pek çok bakımdan ayrışan bir dergi. İşin en kolay ve ucuzuna kaçıp, kimseyi kâle almadan üç beş dinî malumatla yasak savan bir dergi değil her şeyden önce. Çizgi hikâyeden masala, pek çok farklı dille müslüman kimliğini estetize etmeye, sevdirmeye çalışan, her satırı düşünülmüş, tasarlanmış, emek verilmiş bir dergi. Özellikle çizgi hikâyede hem senaryo hem de çizim olarak tutturulan seviyenin bugünü aştığını, ileride anlaşılacağını düşünüyoruz.

Çocuk dergimiz, diğer taraftan, “bu cenahta” sayfalarını kendi okuyucusuna en çok açan, onları yarının yazarları olarak hazırlama kaygısını en çok güden dergi olma övgüsünü de hak ediyor. Elbette okuyucusuyla irtibatı daha yaygın çocuk dergileri var. Fahri muhabirlikler, çocuk kulüpleri vs.. Kimseye laf attığımız zannedilmesin, biz samimiyetin göz ardı edildiği, ticari kaygıların ön plana çıktığı bir şey yapmak istemedik. Kırmadan, örselemeden avucumuza kaç çiçek sığdırabilirsek o kadarına razı olduk. İnanıyoruz ki yakın zamanda bu titiz çabalar meyve verecek. Bir sürü Bülent Abiler çıkacak. Onun yüreği ile hissedecek, onun diliyle konuşacak. O zaman bu memlekette yazının talihi dönecek.

Ağustos sayımızda buluşmak üzere inşallah.