- Editörden Mayıs 2005

Adsense kodları


Editörden Mayıs 2005

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
reyyan
Wed 2 November 2011, 08:38 pm GMT +0200
Editörden


Mayıs 2005 77.SAYI


Sabahattin AYDIN
kaleme aldı, SUNUŞ bölümünde yayınlandı.


Hep eleştiren, hele de şikayet eden bir dergi olmak istemiyoruz. Her şeye rağmen görülecek, gösterilecek bunca güzellik varken asıl onlardan konuşmak, gül almak, gül vermek, gülerek dirilip canlanmak, şüphesiz meşrebimize daha uygun. Hüzünlenmek iyi değildir demek istemiyoruz. O, derunumuzda bir yerlerde hep var. Ama hüzün yaymak, hele de ağlamayı toplu seremoniye dönüştürmek doğru olabilir mi? Ağlamanın da riyası olabildiğini unutmamak gerekiyor. Yine unutulmamalı, Devr-i Saadet'te onca sıkıntıya rağmen, bayramlarda evlerden türküler, şiirler duyuluyordu.

Böyleyken, dûçar olduğumuz hastalıkları farketmek, konuşmak ve deva aramak da bir vazife. Yaşadığımız bu çağ, ne yazık ki, dünya ve ahiret huzurunu tehdit eden illetlerin topluca, sis gibi üstümüze çöreklendiği bir çağ. Aslına bakarsanız, insan ve hayat telakkisiyle, ekonomi anlayışıyla, ahlâk felsefesiyle hakim çağdaş kültürün kendisi bir dert. Hem birey, hem toplum için... Bunun farkedilmesi ve konuşulması gerekiyor.

Bu ay, artık bizde de gün geçtikçe büyüyen çağdaş bir yaraya dikkat çekmek istedik; güven krizini ayın konusu yaptık. “Bu Güvensizlikle Nereye?” sorusu altında, yolsuzluklardan sahte gıda üretimine, kapkaç olaylarından okul çetelerine kadar binbir yüzü olan bu krizin sebepleri ve çareleri üzerinde durduk. Müslüman bir toplumda belki konuşmaya değer bile olmaması gereken bu konunun sadece bir “sistem sorunu” olmadığını, çocuk terbiyesinden komşuluk ilişkilerine kadar kendimizle alakalı olduğunu hatırlamamızda büyük yarar var.

. . .

Geçen ayki dergimiz bazı okuyucularımız tarafından Kutlu Doğum konusuna yeterince yer vermemekle eleştirildi. Bu vesileyle dergimizin özel günler-geceler konusundaki yaklaşımından kısaca söz edelim.

Semerkand, yedi yıla yaklaşan yayın hayatı boyunca mübarek gün ve gecelerin maneviyatını bütün hayata yayma çabası gösterdi. Bütün zamanları Kadir Gecesi gibi kıymetli kılacak iksiri hatırlattı, ötelerin muhabbetini sunmaya çalıştı. Denilebilir mi ki, Semerkand böyle zamanları dikkate almıyor, önemsemiyor?

Diğer taraftan, bu çabanın tam da aksi istikametinde, ülkemizde “kutsal”ı belli zamanlara ve mekânlara hapsetme çabası var. Bu çabanın varmak istediği yer, bütünüyle aziz olan, hiçbir yeri ve anı ilâhi sorumluluktan hâli olmayan hayatı, kutsal olan ve olmayan şeklinde ikiye bölmek; böylece İslâm'ın hayatla irtibatını sınırlamak. Dinle münasebeti belli kimi çevrelerin Ramazan geldiğinde birdenbire “dinî” sayfalar döşenmesini, ekler vermesini başka nasıl izah etmek gerekir? Hassasiyetleri olan bir dergi olarak her konunun farklı uçları olduğunu görmeye çalışıyor, adımlarımızı sonuçlarına göre atmaya çalışıyoruz.

Haziran sayımızda buluşmak üzere inşallah.