- Editörden Aralık 2005

Adsense kodları


Editörden Aralık 2005

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
reyyan
Wed 9 November 2011, 11:23 pm GMT +0200
Editörden


Aralık 2005 84.SAYI


Sabahattin AYDIN
kaleme aldı, SUNUŞ bölümünde yayınlandı.


Taşıdığı derinlik yeterince bilinmediği zaman, pek çok islâmî kavram, sembol ve hatta ibadet, gerektiği ölçüde anlaşılamıyor, kavranamıyor. Dinî kavram ve semboller, bir taraftan modern kültürün iç boşaltma ve önemsizleştirme operasyonuna maruz kalırken, diğer taraftan biz müslümanların cehaleti ve ilgisizliği sebebiyle gittikçe daha çok hayatın dışına kayıyor. Böylece kişi ve toplum üzerinde beklenen dönüştürücü etkisini kaybediyor.

Sadece Kâbe'nin, hac ibadetinin ve hacı kavramının yakın kültür tarihimizdeki hikayesi bile, ne demek istediğimize dair müşahhas ipuçları sağlar. Yakın zamanlara kadar hacı unvanı ismin önünde bir onur tacı ve insanlara bir çırpıda mübarek yerleri, büyük bir farizayı hatırlatan sembol olarak taşınırken, şimdi gençler arasındaki “zıpır” hitaplardan biri. Zaten ne hacca gidenler artık bu unvanı taşıyor ne de hoşgeldin ziyaretinin ardından hiç kimse için hacının bir kıymeti harbiyesi oluyor. Artık kaç sofra misafiri “Allah hacı sofrası etsin.” diye dua ediyor, ev sahibi yürekten amin diyor?

Artık herkesin hacca gidebiliyor olmasının etkisini göz ardı etmiyoruz. Ama dinin beş temel esasından biri olan haccın gittikçe daha çok bir “turizm” faaliyeti olarak algılanması ve anlatılmasına ne demeli? “Din turizmi” diye bir kavramımız bile var! Şu bir gerçek ki, Mekke, Medine, Kâbe fert ve toplum ruhunda artık eski yankıları bulmuyor.

Hac mevsiminin tam da önüne tekabül eden bu sayımızda “Kâbe ve İnsan” başlığı altında Kâbe'nin ve mukaddes beldelerin tarihi ve manevi derinliğini sunuyoruz. Hac ibadetinin her bir unsurunun kaynağını, sembolik anlamını ve hikmetlerini açıklıyoruz. Bu çalışmayı titiz bir emekle Mehmet Işık hazırladı. Her ay olduğu gibi bu sayımızda da ilgiyle, beğeniyle okuyacağınız başka pek çok yazı yine sizi bekliyor.

Elinizdeki dergi yedinci yılımızın son sayısı. Geçen yedi yıla, 84 dergiye dair söylenecek çok şey var. Fakat burada Semerkand'ı Semerkand yapan ilkelerin önemini ve bu ilkelere sadakatin altını çizmek istiyoruz. Dergimizin ilk sayımızdan bugüne, belirlenmiş yayın çizgisi ve söyleminden, duruşundan taviz vermediğini düşünüyoruz. Bu duruş Semerkandımız'a yayın dünyamızda artık klasikleşmiş bir dergi hüviyeti kazandırdı. Eğer sizin desteğiniz, dualarınız olmasaydı bu gerçekleşmezdi. Her zaman bizi tamamladınız, uyardınız, teşvik ettiniz. Semerkand'ı büyük, güçlü ve etkili kıldınız. Dergiyi hazırlayan ekip adına en kalbî teşekkürler...

Ocak sayımızda buluşmak üzere inşallah...