rabia
Thu 11 March 2010, 05:25 pm GMT +0200
Edep Babı
153-Hadis[1]: "Ara-sıra ziyarette bulun ki sevgi artsın." İbn Adi, "el-Kamil" adlı eserinde, Ebu Hureyre, İbn Ömer, Ebü Zerr ve Hubeyb b. Mesleme´den, Rasulullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Seyrek ziyarette bulun ki muhabbet artsın."
154-İbn Adi, îbn Ömer´in şöyle dediğini rivayet eder: "Biz cahiliyye devrinde, ´seyrek ziyaret et ki muhabbet artsın derdik. Hz. Peygamberde bize aynı şeyi söyleyerek buyurdu ki: "Seyrek ziyaret et ki muhabbet artsın."
155-Sebep: İbn Adi, Ata b. Ebi Rebah tarikiyle. Ebu Hureyre´den, Rasulullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu rivayet eder:
"Ey Ebu Hureyre, dün nerede idin?"
Dedim ki: "Ailemden bir grubu ziyaret ettim. (Başka bir lafza göre, Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Müslüman olan aile efradımdan bir grubu ziyaret ettim.") Hz. Peygamber buyurdu ki: "Seyrek ziyaret et ki muhabet artsın."
156- İbn Adi, İsmail b. Virdan tarikiyle Ebu Hureyre´nin şöyle dediğini rivayet eder:
"Rasulullah (s.a.v.), Aişe (r.a.)´nin evinden çıktı. Ben, O´nu takip ettim. Sonra Ümm-ü Seleme´nin evinden çıktı, yine O´nu takip ettim. Bana döndü ve buyurdu ki; "Ey Ebu Hureyre seyrek ziyaret et ki muhabbet artsın."
157-Hadis58[2]: Ahmed ve Ebu Davud, Cabir b. Abdullah´ın söyle dediğini rivayet ederler: "Rasulullah (s.a.v.), kişinin ahline:
(evine) geceleyin gelmesini hoş görmemiştir." (Ahmed´in lafzı ise şöyledir: Rasulullah (s.a.v.), geceleyin kişinin ehline (evine) gelmesini nehyetmiştir.)
Bir başka lafız da şöyledir: "Sizden birinizin (evinden) ayrılığı uzun sürerse, geceleyin ailesine (evine) gitmesin."
158-Ahmed, Sa´d b. Ebi Vakkas´tan şöyle dediğini rivayet eder: "Muhakkak ki Rasulullah (s.a.v.), evinden uzun zaman ayrılan kimsenin yatsı namazı vaktinden sonra evine dönmesini nehyetmiştir."
159-Sebep[3]: Abdurrezak, tbn Cüreyc´den, o da bir başka adamdan, o da Muhammed b. İbrahim et-Temimî´den şunu rivayet eder: "îbn Revaha bir seriyyede bulunuyordu. (Gece yansı) seriyyeden döndü ve evine kılıçlı bir şekilde geldi. Birden evinde lamba yandığını gördü. Bunun üzerine şüpheye düştü ve (pencereye) tırmanıp içeri baktı. Bir de ne görsün, hanımı yatakta yanı üzerine yayılmış, yanında da saçları dağınık bir adam gözüküyordu. Onu dövmeye niyetlendi de sonra kendisine zühd (takva) hakim oldu. (Nihayet) kansına seslendi, o da uyandı ve şöyle dedi: "Arkanı (dön) gizlen gizlen."
İbn Revaha, "yazıklar olsun sana bu yanındaki kim?" dedi. Hanımı, "bu kızkardeşimdir. Yanımda kaldı başını yıkadı" dedi.
Bu durum Rasulullah (s.a.v.)´a ulaşınca, Rasululah (s.a.v.), "geceleyin yoldan gelenlerin hanımlarına uğramasını nehyetti. îki kişi 5u emre uymayarak, hanımlarını yanına gittiler. Her ikisi de hanımlarının yanında bir adam buldular. Bu durum da Hz. peygamber´e ulaşınca, buyurdu ki: "Ben, sizi geceleyin seferden dönerken hanımlarınıza uğramaktan men etmedim mi?"
160- Sebep: Ahmed, Ebu Seleme tarikiyle Abdullah b. Revaha´dan şunu rivayet etmiştir: "O, geceleyin bir seferden döndüğünde hanımına gitmekte acele etti. Evine vardığında birden lambanın yandığını ve hammıyla beraber birisinin olduğunu gördü, kılıcını çekti. Hanımı (durumu görünce) dedi ki: "Çekil, o, saçlarımı tarayan falan kadındır."
"İbn Revaha, Hz. Peygamber´e gelerek durumu haber verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, seferden dönenlerin, geceleyin ehline uğramalannı yasakladı."
161-Hadis[4]: Buharı ve Müslim, Tbn Ömer´den şöyle dediğini rivayet etmişlerdir: "Rasulullah, hayatının sonunda bir kere bize yatsı namazını kıldırdı. Selam verince ayağa kalktı ve ; "Bu gecenizi görüyorsunuz ya! İşte bu gecenizden itibaren yüz sene başında (bugün) yer yüzünde olanlardan hiçbir kimse kalmayacaktır."
162- Sebep[5]: Ahmed ve Müslim, Cabir b. Abdullah´ın şöyle dediğini rivayet ederler: "Peygamber (s.a.v.) vefatından bir ay evvel şöyle buyurdu: "Bana kıyametin saatini sordular. (Dedim ki:) Onun ilmi Allah indindedir. Allah´a yemin ederim ki yüz sene sonra yeryüzünde olan yaşayanlardan kimse, kalmayacaktır."
163- Hadis[6]: îbn Mace, Ebu Cuhayfe´nin şöyle dediğini nakleder: "Rasulullah (s.a.v.), buyurdu ki: "Kim güzel bir yol bırakıp giderse, kendinden sonra o yola sülük edenlerin sevabı kadar sevab alır. Sevab işleyenlerin sevabından da bir şey eksilmez. Kim de kötü bir yol bırakıp giderse, kendinden sonra o yola sülük edenlerin işleyeceği günah kadar günah alır. Günah işleyenlerin günahından da bir şey noksan olmaz."işleyeceği günah kadar günah alır. Günah işleyer. bir şey noksan olmaz."
164- Sebep: Ahmed ve Müslim, Cerir´in şöyle rivayet ederler: "Biz gündüzün ortasında, Rasulullah (s.a.v.)´ın yanında bulunuyorduk. Derken, yalın ayak, kaplan postu rengindeki gömleklerini yahut abalarını başlarına geçirmiş, kılıçlarını çekmiş, ekserisi hatta hepsi Mudar Kabilesi´ne mensup çıplak bir takım adamlar, Peygamber (s.a.v.)´e geldiler. Onların muhtaç halini görünce, Rasulullah (s.a.v)´ın yüzü değişti. İçeri girip çıktıktan sonra Bilal´e emir buyurdu. Bilal ezan okuyarak, kamet getirdi. Rasulullah (s.a.v.) da namazı kıldırdı. Sonra hutbe okudu ve:
"Ey insanlar! Sizi bir kişiden yaratan Rabbiniz´den korkun" (Nisa-1) ayet-i kerimesini sonuna yani, "Şüphesiz ki Allah sizin üzerinizde gözcüdür" ayetine kadar ve Haşr Sûresi´ndeki "Allah´tan korkun, her nefis yarın (ahiret için ne gönderdiğine bir baksın, Allah´tan korkun" ayet-i Kerimesini okudu.
(Sözüne devamla): "Bir adam; dinarından, dirheminden, elbisesinden, bir sa´ buğdayından, bir sa´ kuru hurmasından sadaka vermelidir. Velev ki yanm hurma olsun" buyurdu.
Derken Ensar´dan bir zat, hemen hemen elinin taşıyamayacağı kadar, hatta elinin taşımaktan aciz kaldığı bir kese getirdi. Sonra birbiri ardınca herkes bir şeyler getirdiler. Neticede yiyecek ve elbiselerden müteşekkil iki yığın gördüm. Rasulullah (s.a.v.)´ın (mübarek) yüzünü altınla yaldızlanmış gibi parladığını gödüm. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.): .
"Her kim İslam´da güzel bir çığır açarsa, o çığırın ecri ile kendisinden sonra o çığırla amel edenlerin ecirlerinden hiçbir şey nçksan edilmemek şartıyla sevaplan kendisine aittir. Kim de İslam´da kötü bir çığır açarsa o çığırın vebali ile kendisinden sonra onunla amel edenlerin vebali, hiçbir noksanları olmamak üzere ona aittir" buyurdu.
165- Ahmed, Huzeyfe´nin şöyle dediğini rivayet eder: Peygamber (s.a.v.) zamanında bir adam yardım istedi. Topluluk (ona bir şey) vermedi. Sonra ona bir adam yardımda bulununca diğerleri de yardımda bulundu. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
"Kim kendisiyle amel edilen hayırlı bir çığır açarsa; onun sevabını aldığı gibi, ondan sonra o yola sülük edenlerin sevabından eksik olmaksızın onların da sevabını alır. Kim de kendisiyle amel edilen kötü bir çığır açarsa onun günahını aldığı gibi, ondan sonra o yola sülük edenlerin günahı kadar günah alır. Ancak onların günahlarından da bir şey noksan olmaz."
166- Ahmed, Ebu Hureyre´den şunu rivayet etmiştir: "Rasulullah (s.a.v.)´a bir adam geldi. Rasulullah (s.a.v.), onu sadaka vermeye teşvik etti. Adam, "yanımda şu ve şu var" dedi. (Ebu Hureyre) dedi ki:
"Mecliste az veya çok sadaka vermeyen hiçbir kimse kalmadı. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Kim kendisiyle amel edilecek hayırlı bir çığır açarsa, karşılığı tastamam verildiği gibi, o yola sülük edenlerin sevaplarından birşey noksan olmaksızın onların sevapları kadar bir daha alır.
Kim de işlenecek kötü bir çığır açarsa onun günahını tamamen aldığı gibi, o yola sülük edenlerin günahları noksan olmaksızın onların günahları kadar da günah alır."
167-Hadis[7]: Buharî ve Müslim, İbn Ömer´den rivayet ettiklerine göre, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Üstteki el, alttaki elden hayırlıdır, (yani veren el, alan elden hayırlıdır).
168-Sebep[8]:Ahmed, Buharî ve Müslim, Hakim b. Hizam´dan rivayet etmişlerdir: Dedi ki: " Rasulullah (s.a.v.)´tan (bir şeyler) istedim, bana verdi. Yine istedim, yine verdi. Bir daha istedim yine verdi. Sonra şöyle buyurdu:
"Ya Hakim! Bu mal tatlı ve göz alıcıdır. Kim onu gönül zenginliği ile alırsa kendisine mübarek olur. Kim de onu aç gözlülük alırsa kendisine mübarek olmaz. Onun hali yiyip doymayan adama benzer. Üstteki el, alttaki elden daha hayırlıdır."
Hakim (devamla), "dedim ki: "Ey Allah´ın Rasulü! Sen´i hak ile gönderen (Allah)e yemin olsun ki, Sen´den sonra hatta ölünceye kadar hiç kimseden yardım almayacağım!"
169-Ahmed, Hakim b. Hizam´ın şöyle dediğini rivayet eder: "Rasulullah (s.a.v.)´tan biraz mal istedim ve bu isteğimde biraz aşın gittim. Bunun üzerine bunu buyurdu ki:
"Ey Hakim, bu mal tatlıdır, göz alıcıdır. Bununla beraber de insanların ellerinin kiridir. Allah´ın eli, veren kimsenin elinin
üstündedir. Verenin eli de alanın elinin üstündedir. Ellerin en aşağılık durumda olanı, alan (kimsenin) elidir."
170-Hadis[9]: Buharî ve Müslim, Amr İbnu´l-As´ın şöyle dediğini rivayet ederler: "Rasuiullah (s.a.v.)´m şöyle buyurduğunu işittim: "Hakim (bir şeye) hükmedip, (bu) içtihadında doğruya isabet ederse iki ecir (sevap) alır. Hükmedip, içtihadında doğruya isabet etmezse bir ecir alır."
171-Sebep: Ahmed, Abdullah b. Amr b. As´ın şöyle dediğini rivayet eder: "Rasulullah´a davalı iki adam geldi. O da Amr´a dedi ki: "Ya Amr, aralarında hüküm ver bakalım." Amr dedi ki:
"Ey Allah´ın Rasulü! Sen bu işe benden daha layıksın. Rasuiullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Böyle olsa bile sen hüküm ver." Amr, "Eğer hükmedersem bana ne var?" dedi. Peygamber (s.a.v.) de,
"Eğer hükmedip, hükmünde isabet edersen sana on sevap var. Eğer sen ietihad edip bunda hata edersen sana bir sevap var" buyurdu.
172-Hadis[10]: Ahmed, Ubade b. Samit´ten, Rasuiullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Nefislerinizden, siz bana altı şeyi garanti edin, ben de size cenneti garanti edeyim. Söz söylediğiniz zaman doğru söyleyin, vaadlannızı yerine getirin, nezdinizdeki emaneti yerine verin, ırzınızı muhafaza edin, gözlerinizi haramdan sakının ve ellerinizi kötülüklerden çekin."
173-Sebep[11]: Ahmed ez-Zühdî de şöyle diyor: "Bize Abdussamed anlattı. Ona da Abduicelii, ona da Hasan b. Ebi´l-Hasan haber vermiştir: "Nihayet Benî İsrail, Musa (a.s.)´ya kavuşunca şöyle dediler: "Şüphesiz Tevrat bize ağır geliyor. Bize, her şeyi içine alan, hafif, kolay bir şeyden haber ver." Alİah Teala, vahyetti ki:
"Onlara şunu söyle: "Miras konusunda zalimlik etmeyiniz. Kendisine izin verilmedikçe bir kulun iki gözü bir eve girmesin (bakmasın). Namaz için abdest alındığı gibi, yemekten sonra ad abdest alınsın." Benî İsrail, bunları küçümsediler de sonra bu emirleri devam eıtirmediier. (Ravİ diyor ki:) Bu haberler üzerine Rasuiullah (s.a.v.) buyurdu ki:
"Siz, bana altı şeyi tekeffül edin, ben de size cenneti tekeffül edeyim. rSöz söyleyen yalan krıştırmasm, kimse verdiği sözden
dönmesin, hiç kimse emanete hıyanet etmesin, (ayrıca) ellerinizi gözlerinizi ve ırzınızı muhafaza ediniz"
174-Hadis[12]:Müslim, Cerir´den Peygamber (s.a.v.)´in şöyle buyurduğunu rivayet eden: "Kim yumuşaklıkla muamele etmekten mahrum olursa, hayırdan mahrum olur."1
175-Sebep[13]: Ebu Davud, Aişe (r.a.)´nin şöyle dediğini rivayet ediyor: "Rasulullah, şu tepeye çıkar kamp yapardı. Bir defasında sahraya çıkmak istedi. Bana, sadaka develerinden üzerine devamlı binilmesi yasak olan bir deve gönderdi ve bana:
"Ey Aişe yumuşak meamele et, gerçekten yumuşak muamele kimde bulunursa onu ziynetlendirir, kimden soyulursa onu da çirkinleştirir" buyurdu.
176-Hadis[14]: Ebu Davud, Ebu Hureyre´den rivayet ettiğine göre, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Allah´a yemin ederim ki, şu içinde bulunduğum günden sonra hiçbir kimseden hediye kabul etmeyeceğim. Ancak, Kureyş îCabilesi´nden olan Muhacirler´in, Ensar´ın, Devs Kabilesi´nin ve Taifliler´in hediyelerini kabul edeceğim."
177- Sebep[15]: Ahmed, İbn Abbas´tan şöyle rivayet etmiştir: "Bir arabî, Hz. Peygamber´e bir hediye verdi. Peygamber (s.a.v.) de hediyenin karşılığını ona verdi ve buyurdu ki:
"Razı oldun mu?" Adam, "hayır" dedi. Hz. Peygamber, karşılığı artırdı ve (tekrar) sordu:
"Razı oldun mu?" Adam yine "hayır" dedi. Hz. Peygamber (bir daha) artırdı ve,
"Razı oldun mu?" diye tekrar sorunca, adam (bu sefer) "evet" dedi. Bunun üzerine Rasulullah buyurdu ki:
"Bundan sonra ben, Kureyşli (Muhacir)ler´in yahut Ensar´ın Veya Taifliîer´in hediyesi dışında kimseden hediye kabul etmemeye niyetlendim."
178- Sebep: Ahmed, Ebu Hureyre´den şunu rivayet eder: "Bir arabî, Hz. Peygamber (s.a.v.)´e bir genç dişi deve hediye etti.
İbn îshak konuyla alakalı olarak şunu anlatmaktadır. Rasulullah (s.a.v.), Hendek Savaşı´m bitirince Kureyşliler geri çekilip, Ravme denilen yerde sellerin toplandığı bir (dereye) indiler. Orası Medine yakınında Cürf ile Zegabe arası bir yerdi. Yaklaşık on bin kişi orada toplanmıştı.
Peygamber (s.a.v.) de ona karşlık olarak alt) tane dişi deve verdi. Adam bunu azimsadi.
Sonradan bu durum Peygamber (s.a.v.)´e ulaşınca, Allah´a hamd edip, O´nu Övdükten sonra şöyle buyurdu:
"Falanca bana bir dişi deve hediye etti. Ben o deveyi ehlimin bir kısmını tanıdığım gibi tanıdım. (Zira o) Zeğabat günü kaybolmuştu. (Buna rağmen) onun karşılığı olarak adama altı tane dişi deve verdim. fakat o, bunu azımsadı. Ben de bundan sonra Kureyşli Muhacirler´in, Ensar´ın, Taifliler´in veya Devsliler´in hediyelerinin dışında kimseden hediye almamaya niyet ettim."
179- Hadis[16]: Buharî, Ebu Hureyre´nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu işittim: "Allah Teala rahmeti yarattığı gün, onu yüz rahmet olarak yarattı da kendi yanında 99 rahmeti alıkoydu. Geri kalan tek rahmeti de bütün mahlukları arasına salıverdi."
180- Ahmed, Ebu Said´den rivayet ettiğine göre, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Aziz ve Celil olan Allah´ın yüz rahmeti vardır. Ondan bir tanesini bütün mahlukat arasında taksim etmiştir. İşte, insanlar, vahşî hayvanlar ve kuşlar, aralarında bununla birbirlerine merhamet ederler."
181-Ahmed ve Müslim, Selman (r.a.)´ın Rasulullah´tan şöyle buyurduğunu rivayet ederler: "Şüphesiz Aziz ve Celil olan Allah´ın yüz rahmeti vardır. Ondan bir tanesiyle mahlukat, birbirine merhamet eder, yine onunla vahşî hayvanlar yavrularına şefkat ederler. Aziz ve Celil olan Allah, 99 rametini Kıyamet Günü´ne ertelemiştir."
182-Buharî, Ebu Hureyre´den, Rasulullah´ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Allah Teala yüz rahmet yaratmıştır. 99´unu yanında tutmuş bir tanesini yeryüzüne indirmiştir. Bu bir rahmetle bütün mahlukat merhametleşir. Öyleki yavrusunu incitme korkusundan dolayı at ayağını kaldırır."
183-Sebep[17]: Ahmed, Cündeb b. Abdullah el-Becelî´den şöyle dediğini rivayet eder: "Bir arabî geldi, devesini yıktı ve onu bağladı. Sonra Rasulullah (s.a.v.)´ın arakasında namaz kıldı. Rasulullah namazını kılınca, adam devesinin yanma gitti, bağını çözdü. Ona bindi ve sonra şöyle dedi:
"Ey Allah´ım, bana ve Muhammed´e merhamet et, merhametindende bize kimseyi ortak kılma." Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) sahabeye (dönerek), "bu söze ne dersiniz? Adam mı sapıttı yok sa devesi mi? Söylediğini duymadınız mı?" Sahabe "evet duyduk" dediler.
Peygamber (s.a.v.) adama, "sen Allah´ın rahmetini men ettin" buyurdu. "(Zira) Allah´ın rahmeti geniştir. Allah yüz rahmet yaratmıştır. Ondan bir tanesini mahlukata indirmiştir. Onunla mahlukat -cinler, insanlar ve hayvanlar- birbirine şefkatli davranırlar. Allah in indinde 99 rahmet vardır. Söyler misiniz? O mu daha sapıktır yoksa devesi mi?"
184-Hadis[18]:Taberanî, "Evsad"ında ve Beyhakî, "Şuab"ında, Rafi b. Yezid es-Sekafî´nin şöyle dediğini rivayet ederler; "Rasulullah buyurdu ki: "Şeytan kırmızıyı sever. Siz kırmızıdan ve göz alıcı elbiseden sakının."
185-Sebep[19]: Ahmed, Rafi b, Hadic´den şöyle rivayet eder: Rasulullah (s.a.v.) göz alıcı bir kırmızı (elbise) gördü de bundan hoşlanmadı."
(Gariptir ki), Rafi b. Hadic vefat ettiği zaman tabutu üzerine kırmızı bir kadife çekmişlerdi. Bu da insanları hayrete düşürdü.
186-Sebep: Ahmed, Rafı b. Hadic´den rivayet ettiğine göre, onlar (bir gün) Rasulullah (s.a.v.) ile birlikte bir sefere çıkmışlardı. (Ravi diyor ki), Rasulullah (s.a.v.) yemek için konaklayınca herkes devesinin yularını boynuna takarak salıverdi. Develer ağaçlara doğru yöneldiler. Sonra biz Rasulullah ile birlikte oturduk. Eğerlerimiz (yüklerimiz) develerin üzerinde idi. Rasulullah başını kaldırdı ve elbiselerimizde bulunan kırmızı yünden (örülmüş) ipleri gördü. Bunun üzerine buyurdu ki:
"Ben, şu üstünüzdeki kırmızı elbiseyi görüyorum." Biz, Rasulullah (s.a.v.)´ın bu sözünden dolayı süratle yerimizden kalktık -hatta bazı develer bu süratten ürktü-. Elbiseleri aldık ve onladaki kırmızı iplikleri çıkardık.
187-Hadis[20]:Ahmed ve Müslim, Cabir´den rivayet etmişlerdir: "Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Sizden biriniz
hoşlanmadığı bir rüya gördüğü zaman (uyandığında), sol tarafına üç kere tükürsün. Üç defa şeytandan Allah (c.c.)´a sığınsın, yatış şeklini değiştirsin. (Sağa yatıyorsa sola, sola yatıyorsa sağa dönsün)"
188- Ahmed ve Buharî, Ebu Said el-Hudrî´nin, Rasıılullah-(s.a.v.)´tan şunu işittiğini rivayet ederler: "Sizden biriniz sevdiği bir rüya görürse p, Allah´tandır. Allah´a hamd etsin ve onu anlatsın. Hoşlanmadığı bir rüya görürse, o şey şeytandandır. Şaytanın şerrinden Allah´a sığınsın ve onu kimseye anlatmasın ki onun zaran kendisine dokunmasın."
189-Sebep[21]: Ahmed ve Müslim, Cabir b. Abdullah´tan rivayet ettiklerine göre, bir adam Hz. Peygamber´e gelir ve şöyle der: "Ey Allah´ın Rasulü! Rüyamda başırmnMkesiIip yuvarlandığını ve benim de ardı sıra gittiğimi gördüm." R:.,UıIullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Bu, şeytandadır." Sizden biriniz hoşlanmadığı bir rüya gördüğü zaman kimseye anlatmasın ve şeytandan Allah´a sığınsın."
190-Hadis[22]:Ahmed, Ebu Hureyre´den, Rasulullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Sizden biriniz aksırdığımz zaman "Elhamdu lillah" desin. O, "Elhamdu Lillah" dediğinde (yanında bulunan) kardeşi de "Yerhamukellah (Allah sana merhamet etsin)" desin.Ona karşı da tekrar, aksıran kişi "a, Allah durumunuzu düzeltsin ve size hidayet etsin" desin,"
191-Sebep[23]: Ahmed, Salim b. Ubeyd´den rivayet etmiştir. Dedi ki: "Ben, Rasulullah (s.a.v.) ile bir seferde bulunmuştum. Bir adam aksırdı ve sonra da sağlık, esenlik üzerine olsun" dedi. Diğeri de, "esenlik, senin ve annenin üzerine olsun" dedi. Sonra Rasululah (s.a.v.) buyurdu "Sizden biriniz aksırdiğı zaman, yahut "her halükârda Allah´a hamd olsun. Yahit Alemlerin Rabbi olan Allah´a hamd olsun" desin. Bunu duyan da "Allah sana rahmet etsin" desin. Aksıran (tekrar) "Allah (c.c.) sizi ve beni bağışlasın" desin."
191-Hadis[24]: Ahmed, Buharı ve Müslim, İbn Ömer´den Rasulullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu rivayet ederler: "Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmesin, onu hakir görmesin ve onu (her hangi bir tehlikeye karşı) terketmesin."
192- Sebep[25]: Ahmed, Süveyd b. Hanzala´mnşÖyle dediğini rivayet eder: "Biz, Rasulullah (s.a.v.)´ı görmeye çıkmıştık. Yanımızda Vail b. Hücr (adında biri) vardı. Onu düşmanı yakaladı. însanlar yemin etmekten kaçınıyorlardı. Ben, "o benim kardeşimdir" diye yemin ettim. Vail bırakıldı. Biz de Rasulullah (s.a.v.)´a geldik. Bunu Rasulullah (s.a.v.)´a anlattım. O da buyurdu ki: "Sen, onların en iyisi ve en doğrususun. ´Müslüman müslümanın kardeşi olduğu´ konusunu doğru söylemişsin."
193-Hadis[26]: Ahmed, tbn Ömer´den şunu rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (s.a.v.), yalnızlıktan, yani kişinin yalnız yatmasını yahut yalnız sefere çıkmasını men etmiştir."
194-Hadis: Buharî, îbn Ömer´den rivayet ettiğine göre, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Eğer insanlar, benim bildiğim gibi yalnızlığın ne olduğunu bilselerdi, hiç kimse ebediyen yalnız olarak gecelemezdi."
195-Hadis: Ahmed, Abdullah b. Amr b. As´tan rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber şöle buyurmuştur: "Tek yolcu, şeytandır, iki yolcu iki şeytandır, üç yolcu ise cemaattir."
196-Hadis: Ahmed, Ebu Hureyre´den şunu rivayet etmiştir: "Rasıılullah (s.a.v.), kadın gibi davranıp da kasden kadınlara benzemek isteyen erkeklere lanet etmiştir. Kadınlardan da erkek gibi davranıp, kendini kasden erkeğe benzetenlere lanet etmiştir. (Bunun gibi) evlenilmez deyip de kendisini kadınlardan kesen erkeklere ve aynı şekilde söyleyen kadınlara ve çölde yalnız yolculuk yapan kimse ile yalnız geceleyene de lanet etmiştir."
197-Sebep[27]: Ahmed, tbn Abbas´ın şöyle dediğini rivayet eder: "Hayber´den bir adam yola çıktı ve kendisine iki kişi tabi oldu. Sonra bir kişi de o iki kişiye tabi olarak "dört kişilik grup halinde gidelim" dedi. Ve onları iki kişi gitmekten alıkoyuncaya kadar uğraştı.
Sonra yola ilk çıkan adama ulaştı ve dedi ki: "Şu iki kişi şeytandır. Ben, onları yoldan alıkoyuncaya kadar kendilerinden ayrılmadım. Sen, Rasulullah (s.a.v.)´a gittiğinde O´na selam ver ve zekâtları toplamak için burada olduğumuzu bildir. Eğer uygun görürse zekâtları kendisine gönderelim." Adam, Medine´ye ulaşınca durumu aynen bildirdi. Rasulullah da yolda yalnız olmaktan nehyetti."
198-Hadis[28]: Buharî ve Müslim, Ibn Ömer´den naklettiklerine göre, Hz. Peygamber, köpeklerin öldürülmesini
"emretmiştir. ´"Müslim rivayetine şunu da eklemiştir:) Hatta çölden gelen bir kadının köpeğini dahi öldürdük."
199- Sebep[29]: Ahmed ve Taberanî, Ebu Rafi´den şunu rivayet ederler: "Cebrail (a.s.), Hz. Peygamber´e gelip içeri girmek için izin istedi. O da izin verdi. Ancak Cebrail (içeri girmekte) gecikti. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) ridasını aldı ve ona doğru yöneldi. O (Cebrail), kapıda ayakta duruyordu.
"Sana izin vermiştik ey Cebrail, niçin içeri girmedin?" dedi.
Cebrail:"Evet ey Allah´ın Rasulü! İzin vermiştiniz. Fakat biz, içerisinde köpek ve resim bulunan bir eve girmeyiz" dedi. Bunun üzerine evi aradılar. Bir de ne görsünler, evlerinin birisinde bir köpek yavrusu var."
Ebu Rafi, rivayetine devamla diyor ki: "Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.), Medine´de tek bir köpek bırakmayıp hepsini öldürmemi bana emretti. Yanında kendisini koruyan bir köpeğin bulunduğu bir kadın gördüm. Kadına acıdım ve köpeğini bıraktım. Hz. Peygamber (s.a.v.)´e geldim. (Durumu haber verdim) Onu da öldürmemi emretti ve döndüm onuda öldürdüm."
200-Hadis[30]: Ahmed, Ebu Kebşe el-Enmarî´nin, Rasuiullah- (s.a.v.)´tan şunu işittiğini rivayet eder: "Üç (haslet) var ki, onlar üzerine yemin ederim. Üzerine yemin ettiğim üç şey şunlardır:
1-Sadaka vermekten kulun malı eksilmez.
2-Uğradıği haksızlığa karşı sabreden kulun, Cenab-ı Allah ancak şerefini artırır.
3- Dilencilik kapısını"açan bir kula, Allah Teala behemehal yoksulluk kapısını açar."
201-Sebep[31]: Ahmed, Ebu Hureyre´den rivayet ettiğine göre, Peygamber (s.a.v.) otururken . bir adam Hz. Ebtıbekr´e sövdü. Peygamber, buna hayret ederek tebessüm etti. Küfürün dozunu artırınca, Hz. Ebubekr de sözlerin bazısını aynen ona iade etti. Bunun üzerine Rasuiullah (s.a.v.) kızdı ve oradan kalktı. Ebubekr de Peygamber´in arkasından çıkıp O´na ulaştı ve şöyle dedi:
"Ey Allah´ın Rasulü! Adam bana küfür ettiğinde Sen oturuyordun. Ne zman ki ben sözlerinin bir kısmını ona iade edince, Sen gazaplandın ve kalktın." O da şöyle buyurdu:
"O sana küfrettiği zaman seninle beraber bir melek bulunuyor ve onun sözlerini kendisine iade ediyordu. Sen, ona karşılık verince şeytan ortaya çıktı. Dolayısıyla ben de şeytanla oturamazdım." Sonra buyurdu ki:
"Ey Ebubekir! Üç şey haktır:
1-Zulme uğrayan bir kul, bu zulümden dolayı Allah için susar ve sabrederse, ancak Allah Teala ona yardım etmekle şerefini artırır.
2- Bir kişi bir atiyye (birisine sadaka verme) kapısını açarsa, ancak Allah Teala (onun malını) çok çok artırır7.
3- Bir adam daha çok mal elde etmek niyetiyle dilencilik kapısını açarsa, Allah, bu dilenmesi sebebiyle onun malım azaltır.
202-Hadis[32]:Ahmed, Buharı ve Müslim, Cerir el-Becelî´den, Rasuiullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu rivayet ederler: "Merhamet etmeyene merhamet edilmez."
203-Sebep[33]: Ahmed, Buharî ve Müslim, Ebu Hureyre´den, Rasuiullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu rivayet ederler: "Akra b. Habis, Rasuiullah (s.a.v.)´ın Hz. Hasan´ı öptüğünü gördü ve şöyle dedi:
"Benim on tane çocuğum var. (Şimdiye kadar) asla hiç birini öpmedim." Peygamberde bunun üzerine buyurdu ki: "Merhamet etmeyene merhamet edilmez."
204- Hadis[34]: Müslim, Ebu Eyyufa´un, Hz. Peygamber´in şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Eğer Allah´ın, sizin için affedeceği bir günahınız olmasaydı, sizin yerinize günahları olup affedeceği bir kavmi getirirdi."
205-Müslim, Ebu Hureyre´den, Rasulullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: Nefsim kudret elinde olan Allah´a yemin ederim ki eğer günah işlemeyip, (tevbe etmezseniz) Allah sizi yok eder. Sonra yerinize günah işleyip Allah´tan mağfiret isteyen bir kavim getirir ve günahlarını affeder."
206-Taberanî, İbn Abbas´tan, Rasulullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu rivayet eder:
"Eğer siz günah işlemezseniz Allah Teala günah işleyen bir kavim getirir ve onların günahlarını bağışlar."
207-ibn Asakir, Enes´in şöyle dediğini rivayet eder: "Peygamber (s.a.v.)´in ashabı kendisine gelerek, "biz bazı günahları işliyoruz" diye şikayette bulundular. Peygamber de bunun üzerine onlara dedi ki:
"Eğer siz günah işlemezseniz, Allah (c.c.) günah işleyen bir kavim getirir. Onlar bağışlanmalarını isterler. Allah da onları bağışlar."
208-Beyhakî, Şuabu´l-İrnan´da, Abdullah b. Amr´dan şöyle dediğini rivayet eder (il ayeti nazil olunca, Ebubekr (orada) oturuyordu. Sonra birden ağlatmaya başla)dı.
Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: "Ey Ebubekr seni ağlatın nedir?" Ebubekr:
"Bu sûre beni ağlattı" dedi. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: "Eğer siz affolunacak günah işlemeseydiniz ve hata etmeseydiniz Allah Teala günah işleyecek, hata edecek ve günahları bağışlanacak bir kavim yaratırdı."
209- Hadis[35]: Darekutnî, "İfrad" isimli eserinde, tbn Ömer´den Rasulullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Bir müslümanın birmüslümanı korkutması helal değildir."
210- Sebep[36]: İbn Asakir, Vahidî´nin şöyle dediğini rivayet eder: "Zeyd b. Sabit, savaşa ilk katıldığı zaman daha on beş yaşlarında idi. O gün Müslüman I ar´la beraber siper kazıyordu. Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:
"Dikkat edin! Bu iş çocuğa ağır gelir." Sonra Zeyd yoruldu. Uyku kendisine galip geldi ve uyudu. Ammar b. Hazm gelip çocuğun silahını aldı. O hiç farkında olmadı. Daha sonra Rasulullah şöyle buyurdu:
"Ey uyuyan öyle uyudun ki silahın da gitti." Sonra buyurdu ki: "Bu çocuğun silahından haberi olan var mı?" Ammar b. Hazm, "Ey Allah´ın Rasulü! silahını ben aldım" dedi. (Sonra) onu geri verdi. Bunun üzerine Rasulullah, "bir mü´minin korkutulmasını veya cidden bir şeyin alınmasını yasakladı."
153-Hadis[1]: "Ara-sıra ziyarette bulun ki sevgi artsın." İbn Adi, "el-Kamil" adlı eserinde, Ebu Hureyre, İbn Ömer, Ebü Zerr ve Hubeyb b. Mesleme´den, Rasulullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Seyrek ziyarette bulun ki muhabbet artsın."
154-İbn Adi, îbn Ömer´in şöyle dediğini rivayet eder: "Biz cahiliyye devrinde, ´seyrek ziyaret et ki muhabbet artsın derdik. Hz. Peygamberde bize aynı şeyi söyleyerek buyurdu ki: "Seyrek ziyaret et ki muhabbet artsın."
155-Sebep: İbn Adi, Ata b. Ebi Rebah tarikiyle. Ebu Hureyre´den, Rasulullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu rivayet eder:
"Ey Ebu Hureyre, dün nerede idin?"
Dedim ki: "Ailemden bir grubu ziyaret ettim. (Başka bir lafza göre, Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Müslüman olan aile efradımdan bir grubu ziyaret ettim.") Hz. Peygamber buyurdu ki: "Seyrek ziyaret et ki muhabet artsın."
156- İbn Adi, İsmail b. Virdan tarikiyle Ebu Hureyre´nin şöyle dediğini rivayet eder:
"Rasulullah (s.a.v.), Aişe (r.a.)´nin evinden çıktı. Ben, O´nu takip ettim. Sonra Ümm-ü Seleme´nin evinden çıktı, yine O´nu takip ettim. Bana döndü ve buyurdu ki; "Ey Ebu Hureyre seyrek ziyaret et ki muhabbet artsın."
157-Hadis58[2]: Ahmed ve Ebu Davud, Cabir b. Abdullah´ın söyle dediğini rivayet ederler: "Rasulullah (s.a.v.), kişinin ahline:
(evine) geceleyin gelmesini hoş görmemiştir." (Ahmed´in lafzı ise şöyledir: Rasulullah (s.a.v.), geceleyin kişinin ehline (evine) gelmesini nehyetmiştir.)
Bir başka lafız da şöyledir: "Sizden birinizin (evinden) ayrılığı uzun sürerse, geceleyin ailesine (evine) gitmesin."
158-Ahmed, Sa´d b. Ebi Vakkas´tan şöyle dediğini rivayet eder: "Muhakkak ki Rasulullah (s.a.v.), evinden uzun zaman ayrılan kimsenin yatsı namazı vaktinden sonra evine dönmesini nehyetmiştir."
159-Sebep[3]: Abdurrezak, tbn Cüreyc´den, o da bir başka adamdan, o da Muhammed b. İbrahim et-Temimî´den şunu rivayet eder: "îbn Revaha bir seriyyede bulunuyordu. (Gece yansı) seriyyeden döndü ve evine kılıçlı bir şekilde geldi. Birden evinde lamba yandığını gördü. Bunun üzerine şüpheye düştü ve (pencereye) tırmanıp içeri baktı. Bir de ne görsün, hanımı yatakta yanı üzerine yayılmış, yanında da saçları dağınık bir adam gözüküyordu. Onu dövmeye niyetlendi de sonra kendisine zühd (takva) hakim oldu. (Nihayet) kansına seslendi, o da uyandı ve şöyle dedi: "Arkanı (dön) gizlen gizlen."
İbn Revaha, "yazıklar olsun sana bu yanındaki kim?" dedi. Hanımı, "bu kızkardeşimdir. Yanımda kaldı başını yıkadı" dedi.
Bu durum Rasulullah (s.a.v.)´a ulaşınca, Rasululah (s.a.v.), "geceleyin yoldan gelenlerin hanımlarına uğramasını nehyetti. îki kişi 5u emre uymayarak, hanımlarını yanına gittiler. Her ikisi de hanımlarının yanında bir adam buldular. Bu durum da Hz. peygamber´e ulaşınca, buyurdu ki: "Ben, sizi geceleyin seferden dönerken hanımlarınıza uğramaktan men etmedim mi?"
160- Sebep: Ahmed, Ebu Seleme tarikiyle Abdullah b. Revaha´dan şunu rivayet etmiştir: "O, geceleyin bir seferden döndüğünde hanımına gitmekte acele etti. Evine vardığında birden lambanın yandığını ve hammıyla beraber birisinin olduğunu gördü, kılıcını çekti. Hanımı (durumu görünce) dedi ki: "Çekil, o, saçlarımı tarayan falan kadındır."
"İbn Revaha, Hz. Peygamber´e gelerek durumu haber verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, seferden dönenlerin, geceleyin ehline uğramalannı yasakladı."
161-Hadis[4]: Buharı ve Müslim, Tbn Ömer´den şöyle dediğini rivayet etmişlerdir: "Rasulullah, hayatının sonunda bir kere bize yatsı namazını kıldırdı. Selam verince ayağa kalktı ve ; "Bu gecenizi görüyorsunuz ya! İşte bu gecenizden itibaren yüz sene başında (bugün) yer yüzünde olanlardan hiçbir kimse kalmayacaktır."
162- Sebep[5]: Ahmed ve Müslim, Cabir b. Abdullah´ın şöyle dediğini rivayet ederler: "Peygamber (s.a.v.) vefatından bir ay evvel şöyle buyurdu: "Bana kıyametin saatini sordular. (Dedim ki:) Onun ilmi Allah indindedir. Allah´a yemin ederim ki yüz sene sonra yeryüzünde olan yaşayanlardan kimse, kalmayacaktır."
163- Hadis[6]: îbn Mace, Ebu Cuhayfe´nin şöyle dediğini nakleder: "Rasulullah (s.a.v.), buyurdu ki: "Kim güzel bir yol bırakıp giderse, kendinden sonra o yola sülük edenlerin sevabı kadar sevab alır. Sevab işleyenlerin sevabından da bir şey eksilmez. Kim de kötü bir yol bırakıp giderse, kendinden sonra o yola sülük edenlerin işleyeceği günah kadar günah alır. Günah işleyenlerin günahından da bir şey noksan olmaz."işleyeceği günah kadar günah alır. Günah işleyer. bir şey noksan olmaz."
164- Sebep: Ahmed ve Müslim, Cerir´in şöyle rivayet ederler: "Biz gündüzün ortasında, Rasulullah (s.a.v.)´ın yanında bulunuyorduk. Derken, yalın ayak, kaplan postu rengindeki gömleklerini yahut abalarını başlarına geçirmiş, kılıçlarını çekmiş, ekserisi hatta hepsi Mudar Kabilesi´ne mensup çıplak bir takım adamlar, Peygamber (s.a.v.)´e geldiler. Onların muhtaç halini görünce, Rasulullah (s.a.v)´ın yüzü değişti. İçeri girip çıktıktan sonra Bilal´e emir buyurdu. Bilal ezan okuyarak, kamet getirdi. Rasulullah (s.a.v.) da namazı kıldırdı. Sonra hutbe okudu ve:
"Ey insanlar! Sizi bir kişiden yaratan Rabbiniz´den korkun" (Nisa-1) ayet-i kerimesini sonuna yani, "Şüphesiz ki Allah sizin üzerinizde gözcüdür" ayetine kadar ve Haşr Sûresi´ndeki "Allah´tan korkun, her nefis yarın (ahiret için ne gönderdiğine bir baksın, Allah´tan korkun" ayet-i Kerimesini okudu.
(Sözüne devamla): "Bir adam; dinarından, dirheminden, elbisesinden, bir sa´ buğdayından, bir sa´ kuru hurmasından sadaka vermelidir. Velev ki yanm hurma olsun" buyurdu.
Derken Ensar´dan bir zat, hemen hemen elinin taşıyamayacağı kadar, hatta elinin taşımaktan aciz kaldığı bir kese getirdi. Sonra birbiri ardınca herkes bir şeyler getirdiler. Neticede yiyecek ve elbiselerden müteşekkil iki yığın gördüm. Rasulullah (s.a.v.)´ın (mübarek) yüzünü altınla yaldızlanmış gibi parladığını gödüm. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.): .
"Her kim İslam´da güzel bir çığır açarsa, o çığırın ecri ile kendisinden sonra o çığırla amel edenlerin ecirlerinden hiçbir şey nçksan edilmemek şartıyla sevaplan kendisine aittir. Kim de İslam´da kötü bir çığır açarsa o çığırın vebali ile kendisinden sonra onunla amel edenlerin vebali, hiçbir noksanları olmamak üzere ona aittir" buyurdu.
165- Ahmed, Huzeyfe´nin şöyle dediğini rivayet eder: Peygamber (s.a.v.) zamanında bir adam yardım istedi. Topluluk (ona bir şey) vermedi. Sonra ona bir adam yardımda bulununca diğerleri de yardımda bulundu. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
"Kim kendisiyle amel edilen hayırlı bir çığır açarsa; onun sevabını aldığı gibi, ondan sonra o yola sülük edenlerin sevabından eksik olmaksızın onların da sevabını alır. Kim de kendisiyle amel edilen kötü bir çığır açarsa onun günahını aldığı gibi, ondan sonra o yola sülük edenlerin günahı kadar günah alır. Ancak onların günahlarından da bir şey noksan olmaz."
166- Ahmed, Ebu Hureyre´den şunu rivayet etmiştir: "Rasulullah (s.a.v.)´a bir adam geldi. Rasulullah (s.a.v.), onu sadaka vermeye teşvik etti. Adam, "yanımda şu ve şu var" dedi. (Ebu Hureyre) dedi ki:
"Mecliste az veya çok sadaka vermeyen hiçbir kimse kalmadı. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Kim kendisiyle amel edilecek hayırlı bir çığır açarsa, karşılığı tastamam verildiği gibi, o yola sülük edenlerin sevaplarından birşey noksan olmaksızın onların sevapları kadar bir daha alır.
Kim de işlenecek kötü bir çığır açarsa onun günahını tamamen aldığı gibi, o yola sülük edenlerin günahları noksan olmaksızın onların günahları kadar da günah alır."
167-Hadis[7]: Buharî ve Müslim, İbn Ömer´den rivayet ettiklerine göre, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Üstteki el, alttaki elden hayırlıdır, (yani veren el, alan elden hayırlıdır).
168-Sebep[8]:Ahmed, Buharî ve Müslim, Hakim b. Hizam´dan rivayet etmişlerdir: Dedi ki: " Rasulullah (s.a.v.)´tan (bir şeyler) istedim, bana verdi. Yine istedim, yine verdi. Bir daha istedim yine verdi. Sonra şöyle buyurdu:
"Ya Hakim! Bu mal tatlı ve göz alıcıdır. Kim onu gönül zenginliği ile alırsa kendisine mübarek olur. Kim de onu aç gözlülük alırsa kendisine mübarek olmaz. Onun hali yiyip doymayan adama benzer. Üstteki el, alttaki elden daha hayırlıdır."
Hakim (devamla), "dedim ki: "Ey Allah´ın Rasulü! Sen´i hak ile gönderen (Allah)e yemin olsun ki, Sen´den sonra hatta ölünceye kadar hiç kimseden yardım almayacağım!"
169-Ahmed, Hakim b. Hizam´ın şöyle dediğini rivayet eder: "Rasulullah (s.a.v.)´tan biraz mal istedim ve bu isteğimde biraz aşın gittim. Bunun üzerine bunu buyurdu ki:
"Ey Hakim, bu mal tatlıdır, göz alıcıdır. Bununla beraber de insanların ellerinin kiridir. Allah´ın eli, veren kimsenin elinin
üstündedir. Verenin eli de alanın elinin üstündedir. Ellerin en aşağılık durumda olanı, alan (kimsenin) elidir."
170-Hadis[9]: Buharî ve Müslim, Amr İbnu´l-As´ın şöyle dediğini rivayet ederler: "Rasuiullah (s.a.v.)´m şöyle buyurduğunu işittim: "Hakim (bir şeye) hükmedip, (bu) içtihadında doğruya isabet ederse iki ecir (sevap) alır. Hükmedip, içtihadında doğruya isabet etmezse bir ecir alır."
171-Sebep: Ahmed, Abdullah b. Amr b. As´ın şöyle dediğini rivayet eder: "Rasulullah´a davalı iki adam geldi. O da Amr´a dedi ki: "Ya Amr, aralarında hüküm ver bakalım." Amr dedi ki:
"Ey Allah´ın Rasulü! Sen bu işe benden daha layıksın. Rasuiullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Böyle olsa bile sen hüküm ver." Amr, "Eğer hükmedersem bana ne var?" dedi. Peygamber (s.a.v.) de,
"Eğer hükmedip, hükmünde isabet edersen sana on sevap var. Eğer sen ietihad edip bunda hata edersen sana bir sevap var" buyurdu.
172-Hadis[10]: Ahmed, Ubade b. Samit´ten, Rasuiullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Nefislerinizden, siz bana altı şeyi garanti edin, ben de size cenneti garanti edeyim. Söz söylediğiniz zaman doğru söyleyin, vaadlannızı yerine getirin, nezdinizdeki emaneti yerine verin, ırzınızı muhafaza edin, gözlerinizi haramdan sakının ve ellerinizi kötülüklerden çekin."
173-Sebep[11]: Ahmed ez-Zühdî de şöyle diyor: "Bize Abdussamed anlattı. Ona da Abduicelii, ona da Hasan b. Ebi´l-Hasan haber vermiştir: "Nihayet Benî İsrail, Musa (a.s.)´ya kavuşunca şöyle dediler: "Şüphesiz Tevrat bize ağır geliyor. Bize, her şeyi içine alan, hafif, kolay bir şeyden haber ver." Alİah Teala, vahyetti ki:
"Onlara şunu söyle: "Miras konusunda zalimlik etmeyiniz. Kendisine izin verilmedikçe bir kulun iki gözü bir eve girmesin (bakmasın). Namaz için abdest alındığı gibi, yemekten sonra ad abdest alınsın." Benî İsrail, bunları küçümsediler de sonra bu emirleri devam eıtirmediier. (Ravİ diyor ki:) Bu haberler üzerine Rasuiullah (s.a.v.) buyurdu ki:
"Siz, bana altı şeyi tekeffül edin, ben de size cenneti tekeffül edeyim. rSöz söyleyen yalan krıştırmasm, kimse verdiği sözden
dönmesin, hiç kimse emanete hıyanet etmesin, (ayrıca) ellerinizi gözlerinizi ve ırzınızı muhafaza ediniz"
174-Hadis[12]:Müslim, Cerir´den Peygamber (s.a.v.)´in şöyle buyurduğunu rivayet eden: "Kim yumuşaklıkla muamele etmekten mahrum olursa, hayırdan mahrum olur."1
175-Sebep[13]: Ebu Davud, Aişe (r.a.)´nin şöyle dediğini rivayet ediyor: "Rasulullah, şu tepeye çıkar kamp yapardı. Bir defasında sahraya çıkmak istedi. Bana, sadaka develerinden üzerine devamlı binilmesi yasak olan bir deve gönderdi ve bana:
"Ey Aişe yumuşak meamele et, gerçekten yumuşak muamele kimde bulunursa onu ziynetlendirir, kimden soyulursa onu da çirkinleştirir" buyurdu.
176-Hadis[14]: Ebu Davud, Ebu Hureyre´den rivayet ettiğine göre, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Allah´a yemin ederim ki, şu içinde bulunduğum günden sonra hiçbir kimseden hediye kabul etmeyeceğim. Ancak, Kureyş îCabilesi´nden olan Muhacirler´in, Ensar´ın, Devs Kabilesi´nin ve Taifliler´in hediyelerini kabul edeceğim."
177- Sebep[15]: Ahmed, İbn Abbas´tan şöyle rivayet etmiştir: "Bir arabî, Hz. Peygamber´e bir hediye verdi. Peygamber (s.a.v.) de hediyenin karşılığını ona verdi ve buyurdu ki:
"Razı oldun mu?" Adam, "hayır" dedi. Hz. Peygamber, karşılığı artırdı ve (tekrar) sordu:
"Razı oldun mu?" Adam yine "hayır" dedi. Hz. Peygamber (bir daha) artırdı ve,
"Razı oldun mu?" diye tekrar sorunca, adam (bu sefer) "evet" dedi. Bunun üzerine Rasulullah buyurdu ki:
"Bundan sonra ben, Kureyşli (Muhacir)ler´in yahut Ensar´ın Veya Taifliîer´in hediyesi dışında kimseden hediye kabul etmemeye niyetlendim."
178- Sebep: Ahmed, Ebu Hureyre´den şunu rivayet eder: "Bir arabî, Hz. Peygamber (s.a.v.)´e bir genç dişi deve hediye etti.
İbn îshak konuyla alakalı olarak şunu anlatmaktadır. Rasulullah (s.a.v.), Hendek Savaşı´m bitirince Kureyşliler geri çekilip, Ravme denilen yerde sellerin toplandığı bir (dereye) indiler. Orası Medine yakınında Cürf ile Zegabe arası bir yerdi. Yaklaşık on bin kişi orada toplanmıştı.
Peygamber (s.a.v.) de ona karşlık olarak alt) tane dişi deve verdi. Adam bunu azimsadi.
Sonradan bu durum Peygamber (s.a.v.)´e ulaşınca, Allah´a hamd edip, O´nu Övdükten sonra şöyle buyurdu:
"Falanca bana bir dişi deve hediye etti. Ben o deveyi ehlimin bir kısmını tanıdığım gibi tanıdım. (Zira o) Zeğabat günü kaybolmuştu. (Buna rağmen) onun karşılığı olarak adama altı tane dişi deve verdim. fakat o, bunu azımsadı. Ben de bundan sonra Kureyşli Muhacirler´in, Ensar´ın, Taifliler´in veya Devsliler´in hediyelerinin dışında kimseden hediye almamaya niyet ettim."
179- Hadis[16]: Buharî, Ebu Hureyre´nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu işittim: "Allah Teala rahmeti yarattığı gün, onu yüz rahmet olarak yarattı da kendi yanında 99 rahmeti alıkoydu. Geri kalan tek rahmeti de bütün mahlukları arasına salıverdi."
180- Ahmed, Ebu Said´den rivayet ettiğine göre, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Aziz ve Celil olan Allah´ın yüz rahmeti vardır. Ondan bir tanesini bütün mahlukat arasında taksim etmiştir. İşte, insanlar, vahşî hayvanlar ve kuşlar, aralarında bununla birbirlerine merhamet ederler."
181-Ahmed ve Müslim, Selman (r.a.)´ın Rasulullah´tan şöyle buyurduğunu rivayet ederler: "Şüphesiz Aziz ve Celil olan Allah´ın yüz rahmeti vardır. Ondan bir tanesiyle mahlukat, birbirine merhamet eder, yine onunla vahşî hayvanlar yavrularına şefkat ederler. Aziz ve Celil olan Allah, 99 rametini Kıyamet Günü´ne ertelemiştir."
182-Buharî, Ebu Hureyre´den, Rasulullah´ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Allah Teala yüz rahmet yaratmıştır. 99´unu yanında tutmuş bir tanesini yeryüzüne indirmiştir. Bu bir rahmetle bütün mahlukat merhametleşir. Öyleki yavrusunu incitme korkusundan dolayı at ayağını kaldırır."
183-Sebep[17]: Ahmed, Cündeb b. Abdullah el-Becelî´den şöyle dediğini rivayet eder: "Bir arabî geldi, devesini yıktı ve onu bağladı. Sonra Rasulullah (s.a.v.)´ın arakasında namaz kıldı. Rasulullah namazını kılınca, adam devesinin yanma gitti, bağını çözdü. Ona bindi ve sonra şöyle dedi:
"Ey Allah´ım, bana ve Muhammed´e merhamet et, merhametindende bize kimseyi ortak kılma." Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) sahabeye (dönerek), "bu söze ne dersiniz? Adam mı sapıttı yok sa devesi mi? Söylediğini duymadınız mı?" Sahabe "evet duyduk" dediler.
Peygamber (s.a.v.) adama, "sen Allah´ın rahmetini men ettin" buyurdu. "(Zira) Allah´ın rahmeti geniştir. Allah yüz rahmet yaratmıştır. Ondan bir tanesini mahlukata indirmiştir. Onunla mahlukat -cinler, insanlar ve hayvanlar- birbirine şefkatli davranırlar. Allah in indinde 99 rahmet vardır. Söyler misiniz? O mu daha sapıktır yoksa devesi mi?"
184-Hadis[18]:Taberanî, "Evsad"ında ve Beyhakî, "Şuab"ında, Rafi b. Yezid es-Sekafî´nin şöyle dediğini rivayet ederler; "Rasulullah buyurdu ki: "Şeytan kırmızıyı sever. Siz kırmızıdan ve göz alıcı elbiseden sakının."
185-Sebep[19]: Ahmed, Rafi b, Hadic´den şöyle rivayet eder: Rasulullah (s.a.v.) göz alıcı bir kırmızı (elbise) gördü de bundan hoşlanmadı."
(Gariptir ki), Rafi b. Hadic vefat ettiği zaman tabutu üzerine kırmızı bir kadife çekmişlerdi. Bu da insanları hayrete düşürdü.
186-Sebep: Ahmed, Rafı b. Hadic´den rivayet ettiğine göre, onlar (bir gün) Rasulullah (s.a.v.) ile birlikte bir sefere çıkmışlardı. (Ravi diyor ki), Rasulullah (s.a.v.) yemek için konaklayınca herkes devesinin yularını boynuna takarak salıverdi. Develer ağaçlara doğru yöneldiler. Sonra biz Rasulullah ile birlikte oturduk. Eğerlerimiz (yüklerimiz) develerin üzerinde idi. Rasulullah başını kaldırdı ve elbiselerimizde bulunan kırmızı yünden (örülmüş) ipleri gördü. Bunun üzerine buyurdu ki:
"Ben, şu üstünüzdeki kırmızı elbiseyi görüyorum." Biz, Rasulullah (s.a.v.)´ın bu sözünden dolayı süratle yerimizden kalktık -hatta bazı develer bu süratten ürktü-. Elbiseleri aldık ve onladaki kırmızı iplikleri çıkardık.
187-Hadis[20]:Ahmed ve Müslim, Cabir´den rivayet etmişlerdir: "Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Sizden biriniz
hoşlanmadığı bir rüya gördüğü zaman (uyandığında), sol tarafına üç kere tükürsün. Üç defa şeytandan Allah (c.c.)´a sığınsın, yatış şeklini değiştirsin. (Sağa yatıyorsa sola, sola yatıyorsa sağa dönsün)"
188- Ahmed ve Buharî, Ebu Said el-Hudrî´nin, Rasıılullah-(s.a.v.)´tan şunu işittiğini rivayet ederler: "Sizden biriniz sevdiği bir rüya görürse p, Allah´tandır. Allah´a hamd etsin ve onu anlatsın. Hoşlanmadığı bir rüya görürse, o şey şeytandandır. Şaytanın şerrinden Allah´a sığınsın ve onu kimseye anlatmasın ki onun zaran kendisine dokunmasın."
189-Sebep[21]: Ahmed ve Müslim, Cabir b. Abdullah´tan rivayet ettiklerine göre, bir adam Hz. Peygamber´e gelir ve şöyle der: "Ey Allah´ın Rasulü! Rüyamda başırmnMkesiIip yuvarlandığını ve benim de ardı sıra gittiğimi gördüm." R:.,UıIullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Bu, şeytandadır." Sizden biriniz hoşlanmadığı bir rüya gördüğü zaman kimseye anlatmasın ve şeytandan Allah´a sığınsın."
190-Hadis[22]:Ahmed, Ebu Hureyre´den, Rasulullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Sizden biriniz aksırdığımz zaman "Elhamdu lillah" desin. O, "Elhamdu Lillah" dediğinde (yanında bulunan) kardeşi de "Yerhamukellah (Allah sana merhamet etsin)" desin.Ona karşı da tekrar, aksıran kişi "a, Allah durumunuzu düzeltsin ve size hidayet etsin" desin,"
191-Sebep[23]: Ahmed, Salim b. Ubeyd´den rivayet etmiştir. Dedi ki: "Ben, Rasulullah (s.a.v.) ile bir seferde bulunmuştum. Bir adam aksırdı ve sonra da sağlık, esenlik üzerine olsun" dedi. Diğeri de, "esenlik, senin ve annenin üzerine olsun" dedi. Sonra Rasululah (s.a.v.) buyurdu "Sizden biriniz aksırdiğı zaman, yahut "her halükârda Allah´a hamd olsun. Yahit Alemlerin Rabbi olan Allah´a hamd olsun" desin. Bunu duyan da "Allah sana rahmet etsin" desin. Aksıran (tekrar) "Allah (c.c.) sizi ve beni bağışlasın" desin."
191-Hadis[24]: Ahmed, Buharı ve Müslim, İbn Ömer´den Rasulullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu rivayet ederler: "Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmesin, onu hakir görmesin ve onu (her hangi bir tehlikeye karşı) terketmesin."
192- Sebep[25]: Ahmed, Süveyd b. Hanzala´mnşÖyle dediğini rivayet eder: "Biz, Rasulullah (s.a.v.)´ı görmeye çıkmıştık. Yanımızda Vail b. Hücr (adında biri) vardı. Onu düşmanı yakaladı. însanlar yemin etmekten kaçınıyorlardı. Ben, "o benim kardeşimdir" diye yemin ettim. Vail bırakıldı. Biz de Rasulullah (s.a.v.)´a geldik. Bunu Rasulullah (s.a.v.)´a anlattım. O da buyurdu ki: "Sen, onların en iyisi ve en doğrususun. ´Müslüman müslümanın kardeşi olduğu´ konusunu doğru söylemişsin."
193-Hadis[26]: Ahmed, tbn Ömer´den şunu rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (s.a.v.), yalnızlıktan, yani kişinin yalnız yatmasını yahut yalnız sefere çıkmasını men etmiştir."
194-Hadis: Buharî, îbn Ömer´den rivayet ettiğine göre, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Eğer insanlar, benim bildiğim gibi yalnızlığın ne olduğunu bilselerdi, hiç kimse ebediyen yalnız olarak gecelemezdi."
195-Hadis: Ahmed, Abdullah b. Amr b. As´tan rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber şöle buyurmuştur: "Tek yolcu, şeytandır, iki yolcu iki şeytandır, üç yolcu ise cemaattir."
196-Hadis: Ahmed, Ebu Hureyre´den şunu rivayet etmiştir: "Rasıılullah (s.a.v.), kadın gibi davranıp da kasden kadınlara benzemek isteyen erkeklere lanet etmiştir. Kadınlardan da erkek gibi davranıp, kendini kasden erkeğe benzetenlere lanet etmiştir. (Bunun gibi) evlenilmez deyip de kendisini kadınlardan kesen erkeklere ve aynı şekilde söyleyen kadınlara ve çölde yalnız yolculuk yapan kimse ile yalnız geceleyene de lanet etmiştir."
197-Sebep[27]: Ahmed, tbn Abbas´ın şöyle dediğini rivayet eder: "Hayber´den bir adam yola çıktı ve kendisine iki kişi tabi oldu. Sonra bir kişi de o iki kişiye tabi olarak "dört kişilik grup halinde gidelim" dedi. Ve onları iki kişi gitmekten alıkoyuncaya kadar uğraştı.
Sonra yola ilk çıkan adama ulaştı ve dedi ki: "Şu iki kişi şeytandır. Ben, onları yoldan alıkoyuncaya kadar kendilerinden ayrılmadım. Sen, Rasulullah (s.a.v.)´a gittiğinde O´na selam ver ve zekâtları toplamak için burada olduğumuzu bildir. Eğer uygun görürse zekâtları kendisine gönderelim." Adam, Medine´ye ulaşınca durumu aynen bildirdi. Rasulullah da yolda yalnız olmaktan nehyetti."
198-Hadis[28]: Buharî ve Müslim, Ibn Ömer´den naklettiklerine göre, Hz. Peygamber, köpeklerin öldürülmesini
"emretmiştir. ´"Müslim rivayetine şunu da eklemiştir:) Hatta çölden gelen bir kadının köpeğini dahi öldürdük."
199- Sebep[29]: Ahmed ve Taberanî, Ebu Rafi´den şunu rivayet ederler: "Cebrail (a.s.), Hz. Peygamber´e gelip içeri girmek için izin istedi. O da izin verdi. Ancak Cebrail (içeri girmekte) gecikti. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) ridasını aldı ve ona doğru yöneldi. O (Cebrail), kapıda ayakta duruyordu.
"Sana izin vermiştik ey Cebrail, niçin içeri girmedin?" dedi.
Cebrail:"Evet ey Allah´ın Rasulü! İzin vermiştiniz. Fakat biz, içerisinde köpek ve resim bulunan bir eve girmeyiz" dedi. Bunun üzerine evi aradılar. Bir de ne görsünler, evlerinin birisinde bir köpek yavrusu var."
Ebu Rafi, rivayetine devamla diyor ki: "Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.), Medine´de tek bir köpek bırakmayıp hepsini öldürmemi bana emretti. Yanında kendisini koruyan bir köpeğin bulunduğu bir kadın gördüm. Kadına acıdım ve köpeğini bıraktım. Hz. Peygamber (s.a.v.)´e geldim. (Durumu haber verdim) Onu da öldürmemi emretti ve döndüm onuda öldürdüm."
200-Hadis[30]: Ahmed, Ebu Kebşe el-Enmarî´nin, Rasuiullah- (s.a.v.)´tan şunu işittiğini rivayet eder: "Üç (haslet) var ki, onlar üzerine yemin ederim. Üzerine yemin ettiğim üç şey şunlardır:
1-Sadaka vermekten kulun malı eksilmez.
2-Uğradıği haksızlığa karşı sabreden kulun, Cenab-ı Allah ancak şerefini artırır.
3- Dilencilik kapısını"açan bir kula, Allah Teala behemehal yoksulluk kapısını açar."
201-Sebep[31]: Ahmed, Ebu Hureyre´den rivayet ettiğine göre, Peygamber (s.a.v.) otururken . bir adam Hz. Ebtıbekr´e sövdü. Peygamber, buna hayret ederek tebessüm etti. Küfürün dozunu artırınca, Hz. Ebubekr de sözlerin bazısını aynen ona iade etti. Bunun üzerine Rasuiullah (s.a.v.) kızdı ve oradan kalktı. Ebubekr de Peygamber´in arkasından çıkıp O´na ulaştı ve şöyle dedi:
"Ey Allah´ın Rasulü! Adam bana küfür ettiğinde Sen oturuyordun. Ne zman ki ben sözlerinin bir kısmını ona iade edince, Sen gazaplandın ve kalktın." O da şöyle buyurdu:
"O sana küfrettiği zaman seninle beraber bir melek bulunuyor ve onun sözlerini kendisine iade ediyordu. Sen, ona karşılık verince şeytan ortaya çıktı. Dolayısıyla ben de şeytanla oturamazdım." Sonra buyurdu ki:
"Ey Ebubekir! Üç şey haktır:
1-Zulme uğrayan bir kul, bu zulümden dolayı Allah için susar ve sabrederse, ancak Allah Teala ona yardım etmekle şerefini artırır.
2- Bir kişi bir atiyye (birisine sadaka verme) kapısını açarsa, ancak Allah Teala (onun malını) çok çok artırır7.
3- Bir adam daha çok mal elde etmek niyetiyle dilencilik kapısını açarsa, Allah, bu dilenmesi sebebiyle onun malım azaltır.
202-Hadis[32]:Ahmed, Buharı ve Müslim, Cerir el-Becelî´den, Rasuiullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu rivayet ederler: "Merhamet etmeyene merhamet edilmez."
203-Sebep[33]: Ahmed, Buharî ve Müslim, Ebu Hureyre´den, Rasuiullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu rivayet ederler: "Akra b. Habis, Rasuiullah (s.a.v.)´ın Hz. Hasan´ı öptüğünü gördü ve şöyle dedi:
"Benim on tane çocuğum var. (Şimdiye kadar) asla hiç birini öpmedim." Peygamberde bunun üzerine buyurdu ki: "Merhamet etmeyene merhamet edilmez."
204- Hadis[34]: Müslim, Ebu Eyyufa´un, Hz. Peygamber´in şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Eğer Allah´ın, sizin için affedeceği bir günahınız olmasaydı, sizin yerinize günahları olup affedeceği bir kavmi getirirdi."
205-Müslim, Ebu Hureyre´den, Rasulullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: Nefsim kudret elinde olan Allah´a yemin ederim ki eğer günah işlemeyip, (tevbe etmezseniz) Allah sizi yok eder. Sonra yerinize günah işleyip Allah´tan mağfiret isteyen bir kavim getirir ve günahlarını affeder."
206-Taberanî, İbn Abbas´tan, Rasulullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu rivayet eder:
"Eğer siz günah işlemezseniz Allah Teala günah işleyen bir kavim getirir ve onların günahlarını bağışlar."
207-ibn Asakir, Enes´in şöyle dediğini rivayet eder: "Peygamber (s.a.v.)´in ashabı kendisine gelerek, "biz bazı günahları işliyoruz" diye şikayette bulundular. Peygamber de bunun üzerine onlara dedi ki:
"Eğer siz günah işlemezseniz, Allah (c.c.) günah işleyen bir kavim getirir. Onlar bağışlanmalarını isterler. Allah da onları bağışlar."
208-Beyhakî, Şuabu´l-İrnan´da, Abdullah b. Amr´dan şöyle dediğini rivayet eder (il ayeti nazil olunca, Ebubekr (orada) oturuyordu. Sonra birden ağlatmaya başla)dı.
Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: "Ey Ebubekr seni ağlatın nedir?" Ebubekr:
"Bu sûre beni ağlattı" dedi. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: "Eğer siz affolunacak günah işlemeseydiniz ve hata etmeseydiniz Allah Teala günah işleyecek, hata edecek ve günahları bağışlanacak bir kavim yaratırdı."
209- Hadis[35]: Darekutnî, "İfrad" isimli eserinde, tbn Ömer´den Rasulullah (s.a.v.)´ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Bir müslümanın birmüslümanı korkutması helal değildir."
210- Sebep[36]: İbn Asakir, Vahidî´nin şöyle dediğini rivayet eder: "Zeyd b. Sabit, savaşa ilk katıldığı zaman daha on beş yaşlarında idi. O gün Müslüman I ar´la beraber siper kazıyordu. Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:
"Dikkat edin! Bu iş çocuğa ağır gelir." Sonra Zeyd yoruldu. Uyku kendisine galip geldi ve uyudu. Ammar b. Hazm gelip çocuğun silahını aldı. O hiç farkında olmadı. Daha sonra Rasulullah şöyle buyurdu:
"Ey uyuyan öyle uyudun ki silahın da gitti." Sonra buyurdu ki: "Bu çocuğun silahından haberi olan var mı?" Ammar b. Hazm, "Ey Allah´ın Rasulü! silahını ben aldım" dedi. (Sonra) onu geri verdi. Bunun üzerine Rasulullah, "bir mü´minin korkutulmasını veya cidden bir şeyin alınmasını yasakladı."