- Ebû Dâvûd ve Sünen'i

Adsense kodları


Ebû Dâvûd ve Sünen'i

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
Hadice
Wed 8 June 2011, 09:45 am GMT +0200
1. Ebû Dâvûd ve Sünen'i

Ebû Davud, Süleyman b. el-Eş'as b. îshak el-Ezdî es-Sicistânî h. 202'de Si-cistan'da doğmuştur. İlk tahsilinden sonra Nişapur, Horasan, Küfe, Arabistan, Mezopotamya, îran, Suriye ve Mısır'a kadar uzanan ilim yolculuklarında bu­lunmuştur. Ahmed b. Hanbel, Yahya b. Main ve Kuteybe b. Saîd gibi, devrin meşhur ulemasından hadis tahsil etmiştir. H. 275/888'de Basra'da vefat etmiş­tir.

Hakkında, devrin ulemasının gerçekten büyük takdir ve övgüleri var­dır.

Hocası Ahmed b. Hanbel, kendisinden bir hadis almıştır. Ebû Davud bu­nunla iftihar eder. [258]

Ebû Davud, bütün sünnet adına 4 hadisi yeter görmesiyle meşhur­dur. [259]

O'nun şu sözü de meşhurdur: «Hayru'l-kelâmi mâ dehale'l-uzne bidûniiz-nin »: «Sözün iyisi, kulağa izinsiz girendir.[260]

Sünen

Mısır, Mezopotamya, Mağrib ve dünyanın bir çok bölgesindeki muhtelif mezheb âlimlerince standart bir hadis kitabı olarak hüsnü kabul görmüş ve çokça okunmuş olan Ebû Davud'un Sünen'i, Concordance'a göre 40 kitab ve 1889 bâbtan meydana gelmektedir. Toplam olarak, müellifin kendi ifadesiyle 4800 hadis ihtiva etmektedir. [261] Sünen'deki bazı kitabların bâb'ları bulunma­maktadır. [262]

Genellikle, bâb başlıkları altında oldukça az hadise yer verir. Nadiren de olsa, bu genel durumun dışına taşildığı bir kaç sayfalık hadislerin yer aldığı bâblar görülebilmektedir. Meselâ «bâbu sıfatı hacci'n-Nebî » yedi sayfa­dır. [263]Sünen'in bu ve benzeri öteki özelliklerini müellif Ebû Davud Mekkelilere yazdığı mektubunda (Risale ilâ ehli Mekke) şöyle dile getirmektedir: [264]

Bismilîahirrahmanirrahim

Lâ havle velâ kuvvete illâ bili ahi' 1-aliyy.

Muhammed b. Abdilaziz el-Hâşimî anlatıyor:

"Ebu Davud Süleyman b. el-Eş'as b. İshak b. Beşîr b. Şeddâd es-Sicistanî Mekkelilere ve başkalarına yazdığı mektub konusunda kendisinden bilgi is­tendiğinde cevaben bize şunları yazdırdı:

"Selamün aleyküm... Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a hamdeder ve her anıldığında kulu ve Rasûlü Muhammed'i rahmetine ğarketmesini niyaz ederim.

Allah bize ve size sıkıntısız ve sonunda hesap olmayan bir afiyet versin.

Sizler Sünen isimli kitabımdaki hadislerin, sünen konusunda bildikleri­min en sahihi midir diye soruyor ve benden açıklamada bulunmamı istiyorsu­nuz.

Sorularınızı dikkatle inceledim. Eserin tamamının; bildiğim en sahih ha­dislerden müteşekkil olduğuna emin olabilirsiniz. Ancak bir hadis iki ayrı sa­hih senedle rivayet edilmiş olur da birinin isnadı daha kuvvetli, diğerinin de râvisi hıfz yönünden daha ileri ise, bu durumda, çoğu kere hıfzı kuvvetli olanı tercih ettim. Kitabımdaki bu tür hadisler on kadardır.

Bir konuda birçok sahih hadis mevcud olsa da bir bâb başlığı (terceme) al­tında bir veya iki hadis verdim. Böyle yapmasaydım kitabın hacmi büyürdü. Bu şekilde davranmakla kitaptan istifadeyi kolaylaştırmak istedim.

Kitapta bir hadisi iki veya üç değişik senedle tekrar etmişsem, sebebi, farklı ve fazla bilgi ihtiva etmesindendir. Zira aynı konudaki herhangi bir hadis değişik senedle rivayet edilmiş olmasından dolayı diğerlerinde olmayan daha fazla malumat ihtiva edebilir.

Çoğu kez uzun hadisleri ihtisar ettim. Zira hadisi bütün uzunluğuyla ver-seydim, duyan ve okuyanlardan bazıları konuya ait hükmü belirleyen kısmı­nın neresi olduğunu bilemezlerdi, işte bundan dolayı uzun hadislerin sadece o bâbla ilgili kısmını aldım.

Süfyân es-Sevrî, Mâlik b. Enes ve el-Evzâî gibilerinin yaşadığı dönemdeki âlimler mürsel hadislerle amel ederlerdi. Bu anlayış Şafiî'ye kadar sürdü. O, mürsel hadisleri delil olarak kullanma konusunda belli şartlar ileri sürdü. Ah-med b. Hanbel ve başkaları da bu konuda Şafiî'nin görüşlerini benimsemişler­dir.

Bir mevzuda, mürsel hadisin zıddına bir müsned hadisin mevcud olmadığı veya müsned hadisin hiç bulunmadığı yerde, her ne kadar kuvvet bakımından müsned hadis gibi olmasa da mürsel hadisle ihticac olunur.

Kitabımda metrukü'1-hadîs (yani hadisi terkedilmiş) râviden alınma herhangi bir rivayet yokturı.[265]

Aynı konuda kendisinden başka, ona benzer herhangi bir hadis bulamadığımdan dolayı münker bir hadise yer vermişsem onun münker olduğunu mut­laka açıkladım.

Sünendeki hadisler çok azı müstesna Îbnu'l-Mübârek ve Veki'in kitapla­rında mevcut değildir. Çünkü bunların kitaplarındaki hadislerin ekserisi mürsel rdir.

Sünen'de Malik b. Enes'in Muvatta'ında yer alan bir miktar hadis bulun­maktadır. Aynı şekilde Hammad b. Seleme ve Abdurrezzak'ın Musannef le-rinde yer alan hadislere de rastlamak mümkündür. Öyle sanıyorum ki, Sü-nen(in bölümlerin)de bulunan hadislerin üçte biri bile anılan kitapların hep­sinde yer almış değildir.

Elde ettiğim hadisleri düzenli bir şekilde te'lif ettim. Değişik bir tarikle yer almış olması durumu hariç, kitabıma almadığım bir sünnet (hadis) hatırlatıla­cak olursa, bil ki, o hadis değeri olmayan bir rivayetten ibarettir. Zira ben oku­yup öğrenmek isteyene karşı kitabin hacmi büyür (göz korkutucu olur) düşün­cesiyle hadisin bütün tariklerini vermedim, kendimden başka da kılı kırk ya-rarcasma bir araştırmayla hadis toplayan (kitap telif eden) birini tanımıyo­rum. Ancak Hasen b. Ali el-Hallâl ahkâma dair 900 kadar hadis toplamış ve yi­ne tbnu'l-Mübârek de ahkâma dair Rasûlullah'dan nakledilen hadislerin 900 kadar olduğunu söylemiştir. Kedisine, Ebû Yusuf un 1100 kadardır, dediği ha­tırlatılınca da İbnu'l-Mübârek; "Ebu Yusuf surdan burdan bir takım zayıf ha­disleri de almıştır" şeklinde karşılık vermiştir.

Kitabımda yer alıp da kendisinde şiddetli vehn (zayıflık) bulunan hadisle­re (geçtiği yerde) işaret ettim. Senedi sahih olmayanlar da bunlara dahildir.

Hakkında bir şey söylemediklerim salihtir (i'tibar veya ihticac olunabilir). Eserimi ben değil de bir başkası telif etseydi, bu söylediklerimden çok daha faz­lasını söyler, överdim.

Bu öyle bir kitaptır ki Nebî (s.a.) den salih isnadîa vârid olan (her) sünnet onda mevcuttur. Ancak hadisten çıkarılmış sözlere (hükümlere) pek yer veril­mez. Bunlar yok denecek kadar azdır.

Kur'an-ı Kerim dışında insanların öğrenimine bundan daha çok ihtiyaç duyacakları bir başka kitap bilemiyorum. Ve yine bu kitabı elde ettikten sonra başka bir hadis kitabına sahip olmadığı için ilmî bakımdan zarara uğrayacak bir kişi de tanımıyorum. Eser incelenip üzerinde düşünüldüğü ve anlamaya çahşıldığmda onun değeri ortaya çıkacaktır.

Fıkhî meseleler es-Sevrî, Mâlik ve eş-Şâfiî'nin meseleleridir. Topladığım hadisler de bu meselelerin nasşı (kaynakları)nı teşkil etmektedirler.

Kişinin, bu kitapla birlikte Nebî (s.a.)'nin ashabının görüşlerine (ve uygu­lamalarına) da yer vermesi benim için memnuniyet vesilesi bir durumdur. Ay­rıca Câmi-i Süfyân es-Sevrî gibilerini elde etmesi de yerindedir. Zira Süfyân es-Sevri'nin Câmi'i ulemânın ortaya koyduğu camilerin en güzelidir.

Sünen'e aldığım hadislerin büyük çoğunluğu meşhur hadislerdir. Bunlar hadisde ilgili eser) yazan herkesçe de meşhurdur. Ne var ki, bu hadisleri temyi­ze her âlim muktedir olamaz. Bu hadisleri seçmiş olmak Övünmeye değer. Zira Mâlik, Yahya b. Said ve hadis ilminin diğer otoritelerinin rivayeti de olsa, ğarîp hadisle ihticac olunmaz. Herhangi bir adam ğarib hadisle delil getirse bile, bu konuda kendisini ta'n edecek, aleyhinde konuşacak kimseler çıkar. Ha­dis ğarib, şazz olduktan sonra, kendisiyle (önceden) delil getirilmiş diye, hük­me esas alınamaz.

Meşhur, muttasıl ve sahih olan hadisi reddetmek kimsenin haddi ve hakkı değildir. İbrahim en-Nehaî şöyle der: "Alimler ğarib hadisi hoş kar sılam azlar­dı." Yezid b. Ebî Habib de şunları söyler: "Hadis duyduğun zaman yitiğini ilân ettiğin gibi onu ilân et. Şayet hadis olarak bilinirse ne alâ, değilse, at git­sin."

Sünen'de yer alan hadisler içerisinde mürsel ve mildelles gihi muttasıl ol­mayanlar da vardır. Muhaddislerin büyük bir çoğunluğu nezdinde sahih hadi­sin bulunamadığı yerde; eî-Hasen'in Câbir'den, yine el-Hasen'in Ebû Hurey-re'den el-Hakem'in Miksem'den (rivayetleri gibi) mürsel hadisler muttasıl muamelesi görür. Fakat Ebû İshak'ın Hâris'den, Hâris'in de Ali'den rivayetine gelince (ki Ebû îshak Hâris'den dört hadisten başkasını duymamıştır) bunlar arasında tek bir müsned hadis yoktur. Bu tür hadisler Sünen'de gerçekten pek nâdirdir. O kadar ki Haris el-A'ver'in, Sünen'de sadece bir tek hadisi vardır, onu da son anda yazmış bulundum.

Durumu bilmeyense bizim sahih hadisi terkedip onun yerine illetli hadis­leri aldığımızı söyler (söyleyecektir).

Sünen'e sadece ahkâm hadisler 'ini aldım. Zühd ve amellerin faziletleri ve diğer fezail ile ilgili konuları işlemedim. Eserde mevcud 4800 hadisin tama­mı ahkâma aittir. Zühd, faziletler ve diğer konularda bir çok hadis bulunmasına rağmen onları kitaba almadım.

Ve's-selâmu aleyküm ve rahmetu'llahi ve berekâtuh Ve sallelahu alâ seyyidina Muhammed ve ala âlih...

Sünen'de bâb başlıkları («terceme») kısadır. Fakat herhangi bir görüş orta­ya koyacak şekilde değildir. Ancak aşağıdaki hadis okununca bâb başlığındaki ifâdeden ne kasdedildiği anlaşılabilmektedir. Meselâ «Bâbu men edreke mi-ne'l-cumuati rek'aten » başlığı altındaki hadis okununca «bir rek'ata yetişen ki­şinin cum'anm tamamına yetişmiş» sayıldığı anlaşımaktadır. [266]Bazan da bâb kelimesi «terceme» sizdir. [267]

Pek sık olmamakkla beraber, hadisleri, ilgileri dolayısıyla bir kaç bâbta zikrettiği olur. Fakat bu halde asla takti' yoluna gitmez. Sadece hadis uzun ise, o takdirde ilgili kısmın vermekle yetinir. [268]

Gerekli gördüğü yerde şahıs tanıtması yapar (I, 31, 38, 251, 303, 384; III, 12, 25). Bazan bir râvî hakkında ileri sürülen iki ayrı isimle ilgili tercihli-ter-cihsiz açıklama yapar (I, 34, 325). Ya başkalarından naklen veya bizzat kendi görüşü olarak cerh ve ta'dilde bulunur (I, 32, 280, 281). Zayıf hadisleri belirtirken gerekçe zikreder (I, 34, 68, 237, 263). Mekânlar hakkında bilgi verir (I, 49-50, (tahâre 34).

Hadisin sebeb-i vürûdunu bildirir (I- 332-333); kelime açıklar (I, 68, 71, 343.)

Tashih ve taz'îf dışında bazı değerlendirmeler de yapar. Meselâ hadisi belli bir yöre âlimleri rivayet etmiş ise, bunu belirtir (I, 65, 79, 319).

Hadis ıstılahlarını yer yer kullanır. Bir yerde mevkuf yerine maksûr (I, 278) bir yerde de ceyyid yerine nebil (Cihad 91, 2633. hadis) kelimesini kullan mıştır

Sünen' de hiç «sülâsî» rivayet yoktur. [269]

Ebû Davud'un Sünen'indeki hadisler el-Bukâ'î' ye göre 6 gruptur:

1. Sahih: Buna sahih li zâtihi demek mümkündür.

2. Sahih'e benzer («şibhunnu»): Buna da sahih li ğayrihi demek mümkün­dür.

3. Sahih'e yakın («mukârib»): Bununla Hasen li zâtihi kasdedilmiştir.

4. Kendisinde «şiddetli vehn» olan hadisler. Müellif bunları açıklar.

5. «Hakkında bir şey söylemediklerim salihtir» dedikleri. Bundan da hafif bir vehn bulunanları anlamak mümkündür. Ve bunlar sadece i'tibâr için elve­rişlidirler.

6. Takviye gördüğü takdirde hasen li ğayrihi olabilecek olanlar.[270]

Zehebî de bu taksimi şöyle verir: (Siyeru a'lâmı'n-nubelâ, XIII, 214-215)

1. Seyhan'ın birlikte tahriç ettikleri hadisler (bunlar kitabın yarısını teşkil eder).

2. Seyhan'dan sadece birinin kitabına aldığı hadisler.

3. Sahihân'da olmamasına rağmen, senedi ceyyid olan ve aynı zamanda şâzz ve illetli olmayan hadisler.

4. İsnadı sâlih[271] olan,, iki ya da daha fazla leyyin tarikten geldiği için ulemânın kabul ettiği hadisler.

5. Râvîdeki hafıza noksanlığı sebebiyle isnadı zayıf kabul edilen hadisler (ki, bu tür hadisler hakkında Ebû Davud çoğu kere sükût eder).

6. Râvisinin za'fı çok açık olan hadisler. (Bu tür hadislerin za'fını müellif ekseriya açıklar). [272]

Bu durum, Ebû Davud'un, «fakihlerin delil olarak kullandıkları ahkâm hadislerini bir araya toplamak» gayesinin tabiî bir sonucudur. Böyle bir mak-sadla yola çıktığı için Ebû Davud, kitabına Sahih, Hasen, Leyyin ve amel edilebilir hadisleri almıştır. Çünkü ona göre, aşın derecede zayıf olmayan hadis, rey ve kıyas'tan önde gelir.

Aslında Ebû Davud, Sünen'inde zayıf hadislerin mevcudiyetini bizzat kendisi söylemiştir. Ancak, o « muhaddislerin ittifakla terkettikleri» her­hangi bir hadisi kitabına almamıştır.

Ebû Davud'un Sünen'i hadis kitaplarının ikinci tabakasına dahildir.[273]

 

[258] bk. M. M. Hattâb es-Subkî, el-Menhel, I, 16.

[259] bk. Muhammed es-Sabbâğ, «Ebû Davud Hayatuhu ve sünenuh», Mecelletü'l-buhûsi'l-islâmiyye, C. I, sy. 1, s. 277; Zehebî, Siyeru a'lamı'n-nübelâ, XIH, 203-221.

[260] bk. Sabbağ, a.g.mkl., s. 267 (Zehebi, Tezkire, II, 591'den naklen.

[261] Muhyiddin Abdühamid neşrinde bu sayı farklıdır:

[262] Meselâ bk. Kitâbu'l-Lukata, kitabu'I-mehdî.

[263] bk. Sünen II, 248-254.

[264] Mektubun bu ilk tam tercümesi M. Kavaklıoğlu tarafından Advau'ş-şeria, sy. 5'doki M Sabbağ neşrinden faydalanılarak yapılmış ve tarafımızdan kontrol edilmiştir.

[265] Bu söz değişik kitaplarda, "Ulemanın terkinde ittifak ettikleri râvinin hadisini kitabı ma almadım" şeklinde yer almıştır. Doğrusu da budur.

[266] bk. Sünen I, 400.

[267] bk. I, 160.

[268] bk. Sabbfiğ, a.g.mki. 289.

[269] MübârekfÛrî, Mukadimetu Tuhfeti'l-ahvezi, I, 349.

[270] Sabbâğ, a.g.mkl., s. 284 (Keşfuz-zunûn II, 1005'den naklen).

[271] Suyûtî'ye göre sâlih'den maksad, ihticac'a değil, i'tibâr'a salih olmaktır. (Ebü Zehv, el-Hadîs ve'1-muhaddisûn, s. 413).

[272] Kâsımî, Kavaidu't-tahdîs, s. 232; K. Çelebi, Keşf, II, 1005; Leknevf, el-Ecvibe, s,67.

[273] bk. ed-Dihlevî, HuecetuUahi'l-bâhğa, I, 283. Doç. Dr. İsmail Lütfi Çakar, Hadis Edebiyâtı, İfav Yayınları: 77-84.