derya
Thu 31 December 2009, 01:30 pm GMT +0200
Ebul-Âliye´nin Zühdü İle İlgili Haberler
1746. Câ´fer, Ebû´l-Âliye´nin şöyle dediğini rivayet eder: "Bir zaman gelecek, insanların göğüsleri Kur´ân okuya okuya parçalanacak. Fakat bir lezzet ve halâvet bulamayacaklar. Kur´ân´ın emirlerini yerine getirmede kusur ettiklerinde, ´Allah, Gafur ve Rahimdir´ diyecekler. Kur´ân´ın yasakladığı işleri yaptıklarında ´Biz Allah´a şirk koşmadıkça O bizi afv edecek´ diyeceklerdir. Onların bütün işleri yalandır, doğruluk bulmak mümkün olmayacaktır. Kurtlara koyun postu geçirerek insanları aldatacaklardır. En dindarları yağcı olacaktır."
1747. Şuayb b. Habhâb der ki; "Bir gün Ebû´l-Âliye evimize geldi. Biz ona mükellef bir sofra hazırlamak istedik. Bize, evde ne varsa onu getirin sakın mükellef bir şey getirmeyin." dedi.
1748. Hişâm b. Hafsa´nın rivayetine göre Ebû´l-Âliye şöyle demiştir. "Oruçlu, uykuda da olsa gıybet etmedikçe ibâdet halinde sayılır."
1749. Şuayb, Ebû´l-Âliye´nin "Bir eve girerseniz de size neresi gösterilirse oraya oturun. Çünkü evi en iyi sahibi bilir" dediğini haber verir.
1750. Rebî'in bildirdiğine göre Ebû´l-Âliye şöyle demiştir: "Allah´a itaat edin ve itaat edeni de sevin. Ma´siyetten kaçının, ma´siyet ehline de düşman olun, fakat Allah ma´siyet işleyen kuluna dilerse azab eder, dilerse afv eder."
1751. Ebû Halide, Ebû´l-Âliye´den şu sözü nakleder: "Biz kişinin Kur´ânı öğrenip sonra unutmasını en büyük günah addederdik."
1752. Hâlid b. Dînâr da onun: "Kişinin Kur´ân´ı öğrenip sonra onu okumadan yatmasını büyük günah addederdi" dediğini nakleder.
1753. Yezîd er-Reşek, Ebû Kılâbe´nin şöyle dediğini nakleder: "Kıyamet günü arştan bir münâdî: Dikkat edin Allah´ın dostlarına ne hüzün ne de korku vardır.[1] diye çağırır. Herkes başını kaldırır, fakat bütün münafıklar başlarını eğerler."
1754. Amr b. Meymûn, Ebû Kılâbe´nin bir gün Ömer b. Abdulazîz´e geldiğini Ömer´in kendisine, ´konuş´ demesi üzerine şöyle dediğini nakleder: "Allah´a andolsun ki ben çok konuşmaktan ve çok sükût etmekten hoşlanmam."
1755. Eyyûb, Ebû Kılâbe´nin: "Her kim, sözü bilmiyorsa konuşmasın. Zira konuştukları fayda vermez kendisine zarar verir." dediğini haber verir.
1756. Yine Eyyûb der ki: "Ebû Kılâbe ile beraber bir cenazedeydik. Birisi sert bir şekilde sesini yükseltti. Bunun üzerine ölüye sükûnetle hürmet edilmesi gerektiğini söyledi."
1757. İbrahim b. Isâ, Bekr b. Abdullah el-Müzenf nin şöyle dediğini haber verir: "Mihrap ve su ile aranı açma (namaz-abdest). Ne zaman dilersen, arada tercüman olmadan Allah´ın huzuruna gir."
1758. Husayn, Bekr b. Abdullah el-Muzenî´nin şu sözünü nakleder: "Açılıp saçılmak cefâdır (boş ve batıldır). Cefa da ateştedir. Haya ise imandandır. İman cennettedir."
1759. Yine Hasan´ın bildirdiğine göre, el-Muzenî, "İnsan öfke ve tamahlık yönünden de arınmadıkça takvaya ulaşamaz" demiştir.
1760. Hammâd b. Seleme, Bekr b. Abdullah´ın şöyle dediğini nakleder: "Anne, evlâdının afiyeti için nasıl ki herşeyine katlanır. Allah da kulunun âkibetinin salâhı için defalarca ona fırsat verir."
1761. Ebû´l-Eşheb´in rivayet ettiğine göre Muverrik el-´İclî şöyle demiştir: "Bana zekat malı nasib olmadı. Ben yirmi senedir Rabbimden bir şey istiyorum bana vermedi. Fakat ümidimi kesmiş değilim." "Nedir?" diye sormuşlar: "Ondan beni ilgilendirmeyen şeyler hakkında konuşmamamı istedim" cevabını vermiştir.
1762. Abdurrahman b. Ziyâd babasının komşusu olan Berk b. Abdullah´a kendisi için dua etmesini isteyen bir mektup gönderdiğini onun da şöyle cevap verdiğini söyler: "Mektubunu aldım. Sana dua etmemi istemişsin. Mazeretsiz günah işleyen ve Ölümden korkan insanın müşfik olması lâzım, onun için sana dua edeceğim, fakat günahkar olduğum ve amelim olmadığı için kabul olunacağını ümid etmiyorum."
1763. Muâviye b. Abdulkerim der ki: "Bekr b. Abdullah´ı Arafe günü ikindi namazından sonra yavaş yavaş va´zederken sesini yükseltmeden için için ağladığını gördüm."
1764. Ebû Hayve der ki: "Bekir b. Abdullah´ı hasta iken ziyarete gittik. Biz evinde oturduk iki adam arasında içeri girdi selâm verip yüzlerimize baktıktan sonra şöyle dedi: "Allah´ın verdiği kuvveti onun için amel ederek geçirene, yahut Allah´ın haramlarından kaçınana Allah rahmet etsin."
1746. Câ´fer, Ebû´l-Âliye´nin şöyle dediğini rivayet eder: "Bir zaman gelecek, insanların göğüsleri Kur´ân okuya okuya parçalanacak. Fakat bir lezzet ve halâvet bulamayacaklar. Kur´ân´ın emirlerini yerine getirmede kusur ettiklerinde, ´Allah, Gafur ve Rahimdir´ diyecekler. Kur´ân´ın yasakladığı işleri yaptıklarında ´Biz Allah´a şirk koşmadıkça O bizi afv edecek´ diyeceklerdir. Onların bütün işleri yalandır, doğruluk bulmak mümkün olmayacaktır. Kurtlara koyun postu geçirerek insanları aldatacaklardır. En dindarları yağcı olacaktır."
1747. Şuayb b. Habhâb der ki; "Bir gün Ebû´l-Âliye evimize geldi. Biz ona mükellef bir sofra hazırlamak istedik. Bize, evde ne varsa onu getirin sakın mükellef bir şey getirmeyin." dedi.
1748. Hişâm b. Hafsa´nın rivayetine göre Ebû´l-Âliye şöyle demiştir. "Oruçlu, uykuda da olsa gıybet etmedikçe ibâdet halinde sayılır."
1749. Şuayb, Ebû´l-Âliye´nin "Bir eve girerseniz de size neresi gösterilirse oraya oturun. Çünkü evi en iyi sahibi bilir" dediğini haber verir.
1750. Rebî'in bildirdiğine göre Ebû´l-Âliye şöyle demiştir: "Allah´a itaat edin ve itaat edeni de sevin. Ma´siyetten kaçının, ma´siyet ehline de düşman olun, fakat Allah ma´siyet işleyen kuluna dilerse azab eder, dilerse afv eder."
1751. Ebû Halide, Ebû´l-Âliye´den şu sözü nakleder: "Biz kişinin Kur´ânı öğrenip sonra unutmasını en büyük günah addederdik."
1752. Hâlid b. Dînâr da onun: "Kişinin Kur´ân´ı öğrenip sonra onu okumadan yatmasını büyük günah addederdi" dediğini nakleder.
1753. Yezîd er-Reşek, Ebû Kılâbe´nin şöyle dediğini nakleder: "Kıyamet günü arştan bir münâdî: Dikkat edin Allah´ın dostlarına ne hüzün ne de korku vardır.[1] diye çağırır. Herkes başını kaldırır, fakat bütün münafıklar başlarını eğerler."
1754. Amr b. Meymûn, Ebû Kılâbe´nin bir gün Ömer b. Abdulazîz´e geldiğini Ömer´in kendisine, ´konuş´ demesi üzerine şöyle dediğini nakleder: "Allah´a andolsun ki ben çok konuşmaktan ve çok sükût etmekten hoşlanmam."
1755. Eyyûb, Ebû Kılâbe´nin: "Her kim, sözü bilmiyorsa konuşmasın. Zira konuştukları fayda vermez kendisine zarar verir." dediğini haber verir.
1756. Yine Eyyûb der ki: "Ebû Kılâbe ile beraber bir cenazedeydik. Birisi sert bir şekilde sesini yükseltti. Bunun üzerine ölüye sükûnetle hürmet edilmesi gerektiğini söyledi."
1757. İbrahim b. Isâ, Bekr b. Abdullah el-Müzenf nin şöyle dediğini haber verir: "Mihrap ve su ile aranı açma (namaz-abdest). Ne zaman dilersen, arada tercüman olmadan Allah´ın huzuruna gir."
1758. Husayn, Bekr b. Abdullah el-Muzenî´nin şu sözünü nakleder: "Açılıp saçılmak cefâdır (boş ve batıldır). Cefa da ateştedir. Haya ise imandandır. İman cennettedir."
1759. Yine Hasan´ın bildirdiğine göre, el-Muzenî, "İnsan öfke ve tamahlık yönünden de arınmadıkça takvaya ulaşamaz" demiştir.
1760. Hammâd b. Seleme, Bekr b. Abdullah´ın şöyle dediğini nakleder: "Anne, evlâdının afiyeti için nasıl ki herşeyine katlanır. Allah da kulunun âkibetinin salâhı için defalarca ona fırsat verir."
1761. Ebû´l-Eşheb´in rivayet ettiğine göre Muverrik el-´İclî şöyle demiştir: "Bana zekat malı nasib olmadı. Ben yirmi senedir Rabbimden bir şey istiyorum bana vermedi. Fakat ümidimi kesmiş değilim." "Nedir?" diye sormuşlar: "Ondan beni ilgilendirmeyen şeyler hakkında konuşmamamı istedim" cevabını vermiştir.
1762. Abdurrahman b. Ziyâd babasının komşusu olan Berk b. Abdullah´a kendisi için dua etmesini isteyen bir mektup gönderdiğini onun da şöyle cevap verdiğini söyler: "Mektubunu aldım. Sana dua etmemi istemişsin. Mazeretsiz günah işleyen ve Ölümden korkan insanın müşfik olması lâzım, onun için sana dua edeceğim, fakat günahkar olduğum ve amelim olmadığı için kabul olunacağını ümid etmiyorum."
1763. Muâviye b. Abdulkerim der ki: "Bekr b. Abdullah´ı Arafe günü ikindi namazından sonra yavaş yavaş va´zederken sesini yükseltmeden için için ağladığını gördüm."
1764. Ebû Hayve der ki: "Bekir b. Abdullah´ı hasta iken ziyarete gittik. Biz evinde oturduk iki adam arasında içeri girdi selâm verip yüzlerimize baktıktan sonra şöyle dedi: "Allah´ın verdiği kuvveti onun için amel ederek geçirene, yahut Allah´ın haramlarından kaçınana Allah rahmet etsin."